Canan Bayrak
MANIBUX KURUCUSU
PSİKOLOJİK DANIŞMAN
Tüketimin hızla büyüdüğü ve sınırların kalmadığı bir dünyada, kendi sınırlarını çizebilen yetişkinler olabilmek çocukluğumuzda kazandığımız becerilerden başlıyor.
Gittikçe büyüyen ve gelişen teknoloji sayesinde, tüketiciler olarak dünyada sınırların ortadan kalktığını gözlemliyoruz. Artık oturduğumuz yerden dünyanın öteki ucundaki bir mağazadan istediğimizi almamız sıradan bir şey. Bunu sadece biz değil, internet kullanabilen herkes yapabileceğinden tehlike de burada ortaya çıkıyor. Çocuklarımızı bu konuda tehlikelere açık bırakıyoruz…
Bilgisayarının karşısına oturan çocuklarımız için sınırların olmadığı rengarenk bir dünyada bulunmak kadar eğlenceli bir şeyin olmadığını tahmin edebilirsiniz. Biz büyüklerin bile alışveriş yaparken zorlanabileceği bir ortam internet. Dünya küçülürken, güvenli tüketim araçlarına ve kendi sınırlarımızı çizmemize ve kendimizi kontrol edebilme becerimize ihtiyaç da büyüyor.
Ebeveynler kendilerini tutamıyor, peki ya çocuklar?
Online alışverişlerde ne kadar bilinçli de olsak, zaman zaman kendimizi tutamadığımız zamanları mutlaka yaşamışızdır. Kredi kartımızın ekstresine bakınca duyduğumuz üzüntü ve pişmanlık işin işten geçtiğini fark etmemizdendir çoğu zaman. Kendimizi kontrol edebildiğimiz durumlarda tatsız durumlarla yüz yüze kalırız. Tehlikelere açık bir ortam olan internet maalesef birçok dolandırıcılık olayına meydan bırakır. Bize ait olmayan harcamalarla hukuki mücadeleye girmek zorunda kalabiliriz.
Bahsettiğim bu sınırsız, tehlikeli ve bir o kadar da eğlenceli ortamdaki çocukları düşünün bir de. Her istedikleri anında karşılarına çıkıyor. Pek çok zaman aileler kendi kredi kartlarını çocuklarına veriyor ve çocuk da dilediği siteden istediğini alıyor. Reklamlarda görüp etkilendiği ya da arkadaşından görüp özendiği bir ürünü fazla düşünmeden alıyor. Eğer aile dikkat etmezse, çocuğun aldığı ürün ya da hizmet onun yaşına uygun olmayan veya hiç ihtiyacı olmayan bir şey olabiliyor. Arkadaş etkisinin fazla olduğu ergenlik yıllarında bilinçli tercihler yapmaları tüketimde sınırların olmadığı bir dünyada gittikçe zorlaşıyor.
Aileler çocuklarına alışveriş konusunda sınırlar koymalı
Tüketimle ilgili otokontrol geliştirmek birden olabilecek veya kendinden olabilecek bir beceri değil. Ailenin, çocuğun küçük yaşlarından itibaren koymak zorunda olduğu sınırlar olmalı. Bu sınırlar çocuk büyüdükçe yaşla birlikte ve çocuğun alabildiği sorumluluk arttığı şekilde genişlemeli. Çocuk önce kendi davranışlarında neyi ne kadar yapabileceğini öğrenmeli.
Bütün çocuklar kendi sınırlarını belirlemek, daha doğrusu sınırsız şekilde yaşamak ister. Herhangi bir sınırla karşılaşınca da tepki gösterir. Bu tepkisiyle amacı ailesini tanımak ve onların davranışlarıyla sınırlarını ne kadar genişletebileceğini öğrenmektir. Konulan sınırlara çocuğun tepkileri karşısında kararlılıkla durmak çoğu aile için çok zordur. Ağlamalar, bağırmalar, hatta sınır tanımadan yanlış davranışında devam etme gibi tepkilerle çoğunlukla karşılaşılır. Çocuğa neyi, ne için yapamayacağının sebepleri yaşına uygun biçimde anlatılmaması durumunda bu tepkilerin görülmesi çok doğaldır. Bunlar, çocuğun anlayamadığı ve istemediği sınırlara karşı gelişidir. Oysa yaşına uygun koyduğunuz sınırı ve uymazsa karşılaşacağı tehlikeyi anlatırsanız çocuklar daha sakin ve uyumlu davranışlar gösterebilirler. Yine de tepkiler olabilir. O zaman da anne baba olarak ortak bir tutum göstermeli ve koyduğunuz kuralları ve sınırları korumalısınız.
Bir kere size karşı gelip sınırsızlığı yaşayan çocuk, bunu tekrar etmek için fırsat kollayacak ve kendi istediklerini yaptırmak için çeşitli davranış kalıpları geliştirecektir. Ebeveynler sınır koymanın kolay, ancak bu sınırları uygulamak için kararlı olmanın zor olduğunu unutmamalıdır.
Sınırların olması ilk başta çocuğa kötü gibi gelse de, iç dünyasında güven ortamı oluşmasına ve kendine çizilen dünyada daha rahat hareket etmesine yarar. Ailesinin onun iyiliği için kurallar koyduğunu gören çocukta güven duygusu gelişir. Yaşla birlikte değişecek ve genişleyecek sınırlar aynı zamanda çocukta kendini kontrol becerilerinin gelişmesine ve kendiyle ilgili daha çok farkındalık kazanmasını sağlar. Örneğin; 16 yaşındaki abisi gibi kendi başına gezmek isteyen 10 yaşındaki çocuğunuza bunu yapamayacağını ve nedenlerini anlattığınızda yapacağı tepkilere rağmen, onu koruduğunuzu bildiği için size güven duyacaktır. Aynı zamanda yaşından büyük istekleri karşısında onu kendi içinde yaşayacağı yetersizlik duygusundan da korumuş olursunuz.
İnternetle ilgili sınırlandırmalar da unutulmamalı
Değişen ve teknolojiyle küçülen dünyada, davranışlarıyla ilgili koyduğunuz sınırlara bilgisayar başında geçirdiği saatleri ve girdiği siteleri de eklemek zorundayız. İnternetle ilgili sınırlandırmaları ve kontrolü yine yaş özelliklerine göre yaptığımızda çocuklarımız geleceklerinde otokontrol yapabilen bireyler olacaklardır.
Kendini kontrol edebilen ve davranışlarının sorumluluğunu alabilen birey bunu hayatının her alanında gerçekleştirir. Bu yüzden eğer çocuklarımızın sınırların olmadığı internet ortamında kaybolup gitmesini ve sınırsızca tüketim yapmasını istemiyorsak, küçük yaşlardan itibaren kendi parasının sorumluluğunu almasını sağlamalıyız. Verdiğimiz harçlıklarla, kendine ait parayla harcama yapmasını öğretmeliyiz. İnternet dahil, her yerde önce kendisine ait, ailesinin belirlediği miktardaki parasını, kendi istekleri için harcayabilmeli. Aile kontrolünde yaptığı harcama ve alışverişleri, kendisi de görüp, neyi neden aldığını bilmeli ve kendi seçimlerinin sorumluluğunu almayı küçük yaşlardan itibaren öğrenmelidir.
Kredi kartınızı verdiğiniz ve aslında kendisine ait olmayan ve miktarı kendi yaşına göre fazla olan parayla bilgisayar karşısına oturan çocuk, bu eğlenceli ve dış etkilere açık ortamda kendini ne kadar kontrol edebilir? Siz bile bunu yapmakta zorlanırken, bunu küçücük çocuğunuzdan beklemek ona yapacağınız büyük haksızlık olur. Yapamadığını ve harcamalarında sizi zor durumda bıraktığını gören çocuk da doğal olarak kendini suçlama, pişmanlık, yetersizlik yaşar ve kendine güvensizlik duyar. Sizin onun adına ödeme yapmanız durumunda da yine kendi hayatını kontrol edemeyen, yetersiz, beceriksiz, kendi kararlarını ve sorumluluğunu alamayan bir birey olur.
Tüketimin hızla büyüdüğü ve aynı hızla da küçülen dünyamızda; çocuklarımızın kendi parasını harcamayla ilgili bilinçli kararlar verebilen sorumluluk sahibi büyükler olabilmeleri için, kendi harçlığını alan, harcama ve birikimlerini yönetebilen çocuklar yetiştirmeliyiz.