KPMG’nin 36 ülkeden katılımcıyla gerçekleştirdiği Küresel Fintech Araştırması, teknolojinin finansal hizmetlerde statükoyu sarstığını söylüyor.
Finans kuruluşları pazar payları kaybetme riski yaşadıkları Fintech şirketlerine karşı stratejilerinde mesafe almaya başladı. KPMG’nin 36 ülkeden katılımcıyla gerçekleştirdiği Küresel Fintech Araştırması, teknolojinin finansal hizmetlerde statükoyu sarstığını söylüyor. Araştırma, lider finans kuruluşlarının finansal teknoloji çözümleri konusundaki yol haritasını ortaya çıkardı. Finans kuruluşlarının masasında kalıcı çözümlere daha çok yer açıldı.
KPMG, dijital ve teknolojik inovasyonun finansal hizmetler sektörünü nasıl dönüştürdüğünü araştırdı. KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Sektör Lideri Sinem Cantürk, sektörün bir paradigma değişimi yaşadığını, araştırmanın değişim yolculuğunu aydınlattığını söyledi. Cantürk, “Yapay zeka, makine öğrenimi, nesnelerin interneti ve blockchain gibi gelişmekte olan teknolojiler finans kuruluşlarının hizmet sunma yöntemlerini yeniden şekillendiriyor. Finans kuruluşları, kısaca Fintech olarak bilinen genç finansal teknoloji start-up’larını dijital geleceğin çok önemli bir parçası olarak görüyor. Finans kuruluşlarının 2017 yılında Fintech’lere ve dijital inovasyon çalışmalarına 31 milyar dolardan fazla yatırım yapması bunun kanıtıdır” dedi.
Finans kuruluşlarının Fintech’i yıkıcı özellikleriyle tanımladığını vurgulayan Cantürk, “Fintech’le ilgili geliştirilecek yaklaşımın tek bir formülü yok. Finans kuruluşları ortaklık kurma, satın alma, kaynak kullandırma ve yatırım yapma gibi birçok farklı yöntem benimsiyor. Fintech alanında bugün itibarı ile net bir kazanan yok. Her kuruluş yeni bir Fintech geleceği şekillendirme ve rakiplerine karşı rekabet avantajı kazanma fırsatına sahip” diye konuştu.
Cantürk şöyle devam etti, “Geçtiğimiz 5 yıl, daha önce görülmemiş düzeyde yıkıcı etki fırtınası oluşturdu. Gelişmekte olan Fintech şirketlerinin küresel finans hizmetleri pazarında hızla ilgi çekmesi, geleneksel finans kuruluşlarını rekabet gücünü korumaya zorluyor. Gelenekler ile tanımlanan sektörde değişim katalizörlerini yeni rakipler ve yeni çözümler oluşturuyor. Fintech; yapay zeka, otomasyon ve artırılmış gerçeklikten buluta, nesnelerin internetine ve veri analitiğine kadar finansal hizmetlerde statükoyu sarsıyor ve dönüştürüyor. Fintech stratejilerini tanımlamaya ve işletme hedeflerine entegre etmeye zaman ayıran finans kuruluşları, finansal hizmetlerin geleceğini şekillendirmeye yardımcı olacak ve bu değişime uygun olarak konumlanacak.”
KPMG’nin 2018 Küresel Fintech Araştırması’ndan öne çıkan başlıklar şöyle:
Geleneksel ürünler yok oluyor
- Fintech’in hızlı gelişimi bankalar, sigorta şirketleri ve varlık yönetim şirketlerinden oluşan geleneksel finans kuruluşlarını yeni bir gerçeklikle yüzleşmeye zorladı. Yıllardır kullanılan ürünler, hizmetler ve iş modelleri dijital dünyada artık seçenek değil. Eski altyapıların yerini daha yeni, daha etkin teknolojilerin alması veya bu teknolojilerle zenginleştirilmesi şart.
- Kuruluşlar işlerin iyi gitmesi için tüm faaliyetlerini yeniden keşfetmeleri gerektiğinin farkında. Rakipler de evrim geçiriyor ve pazarın kapısını çalan sadece Fintech’ler değil. Büyük teknoloji devleri, perakendeciler ve diğer küresel firmalar müşterilerin talep ettiği finansal hizmetleri sunmanın yollarını arıyor.
Liderlerin ‘yıkıcı güç’ sıralaması
- Fintech, finans kuruluşları için günümüzdeki en büyük yıkıcı güç. Araştırmaya katılanlar, sektördeki en büyük üç yıkım kaynağını şöyle sıraladı:
- Fintech (yüzde 57)
- Küresel düzenleyici ortamdaki karmaşa (yüzde 51)
- Yeni iş modelleri (yüzde 46)
Fintech’leri zorlayan tablo
- Fintech’e karşılık verme söz konusu olduğunda, finans liderleri ortak strateji ve kabiliyetlere sahip. Araştırmaya katılanların yüzde 51’i Fintech kabiliyetleri açısından kendilerini rakipleriyle eşit durumda görüyor. Yüzde 29’u rakiplerinin gerisinde olduğu düşüncesinde. Rakiplerinin ilerisinde olduğunu söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 20. Bu tablo, finans hizmetleri pazarından pay almak isteyen yeni Fintech şirketleri için böyle bir hamlenin düşünüldüğü kadar kolay olmadığını ortaya koyuyor.
- Araştırmaya katılanların neredeyse yüzde 90’ının ya uyguladıkları bir Fintech stratejisi var, ya da bir strateji geliştirme aşamasında. Ancak Fintech stratejisine sahip olmak bir kuruluş için her zaman doğru strateji anlamına gelmiyor. Bankacılık sektörünün yüzde 50’si bir stratejiisi olduğunu, yüzde 37’si strateji geliştirdiğini söylüyor. Sigorta sektöründe stratejileri olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 43, yüzde 54 ise strateji geliştirdiğini belirtiyor. ‘Stratejiler mevcut Fintech zorluklarına ve yıkıcılığına ne kadar uyumlu’ sorusuna ‘Çok uyumlu’ yanıtını verenlerin oranı ise yüzde 47’de kalıyor.
Gelecek start-up’ların
- Finans kuruluşu temsilcilerinin ‘Önümüzdeki üç yılda finansal inovasyon kim tarafından gerçekleştirilecek’ sorusuna verdikleri yanıtlar şöyle:
- Fintech start-up’ları (Yüzde 72)
- Mevcut teknoloji devleri (Yüzde 53)
- Şirket çalışanları (Yüzde 36)
- Finansal kuruluşlar bünyesindeki Fintech ekiplerinin ise yüzde 30’u doğrudan CEO’ya bağlı. Yüzde 15’i CDO’ya, yüzde 15’i strateji liderine, yüzde 11’i CIO’ya (İnovasyon), yüzde 9’u CIO’ya (Bilgi teknolojileri) bağlı çalışıyor.
- Finans kuruluşları Fintech kavramını süreklilik esasıyla ele alıyor. Başlıca beş yöntem kullanılıyor; kurum içi inşa, dış kaynak temini, markasız ürün yaklaşımı, satın alma, ortaklık kurma.
Ortaklık seçeneği yükselişte
- Finans kuruluşları Fintech kavramını süreklilik esasıyla ele alıyor. Kuruluşlar Fintech stratejilerini gerçekleştirmek için beş temel ortaklık modeli kullanıyor;
- Kurum içi yetenekleri kullanarak yine kurum içi inovasyon inşası,
- Kurum için becerilerin kurum dışı ortaklar ve sağlayıcılar tarafından sağlanan dış kaynak tedariki ile desteklenmesi,
- Fintech startup’ları ile doğrudan işbirliği ve ortaklık modelleri geliştirerek yeni ürün ve iş modelleri yaratılması,
- Fintech startup ekosisteminde yaratılan markasız inovasyon ürünlerinin kullanılması,
- Doğrudan fintech startup’larına yönelik yatırım ve satın alma işlemleri.
- Geçtiğimiz iki yılda finans kuruluşlarının, Fintech stratejileri kapsamında işbirliği ve ortaklık seçeneklerine yöneldiğini gösteren açık bir trend var. Daha düşük maliyetli ve daha düşük kaynak yoğunluğuna sahip olan ortaklık yaklaşımı Fintech çözümleri için pazara yüksek hız getiriyor. Ayrıca işbirliği ve karşılıklı fayda fırsatı da doğuruyor.
- Araştırmaya katılan finans kuruluşlarının yüzde 55’i mevcut durumda Fintech start-up’larıyla, yüzde 38’i rakip olmayan finans kuruluşlarıyla, yüzde 32’si finans kuruluşu statüsünde olmayan ölçek aktörleriyle ve yüzde 26’sı teknoloji devleriyle ortaklık kurmuş durumda. Katılımcıların yalnızca yüzde 14’ü kendi rakipleriyle ortak. Geleceğe yönelik ortaklık planlarında da bu sıralama korunuyor. Ancak sağlıklı bir finansal inovasyon ekosistemi yaratılması için ‘rekaberlik’ olmazsa olmaz. Finansal kuruluşlar inovasyon yolunda diğer oyuncuları öncelikli olarak rakipleri değil, aynı ekosistemde birlikte var olan ve birlikte dönüşen çözüm ortakları olarak değerlendirmeli.
- Geçmişten geleceğe Fintech stratejilerindeki değişim, yeni yol haritasını ortaya çıkarıyor. Geçmişte yüzde 61 oranında tercih edilen ortaklık modeli bugün katılımcılar arasında yüzde 81’e, geçmişte yüzde 24 oranında tercih edilen satın alma ve yatırım modeli ise bugün yüzde 37’ye ulaşarak yükselişte.
KPMG ile H2 Ventures’in hazırladığı 2017 FinTech 100 listesini sizlere duyurmuştuk.