Octopod’un Yönetim Kurulu Üyesi Burç Pekmezoğlu, yazılım sektörüne dair görüşlerini ve gelecek beklentilerini paylaştı.
Pekmezoğlu, “Dünyada bilişim sektörü büyüklüğü 5 trilyon dolar, yazılım sektörü büyüklüğü ise 3,5 trilyon dolar civarında. Ülkemizde ise bilişim sektörü büyüklüğü 2017 rakamlarına göre 25 milyar dolar, yazılımın payı ise 6 milyar dolar civarında gerçekleşmişti. 2018 yılında ise büyüme oranının %25’lere ulaşması tahmin ediliyor. Burada görmemiz gereken, yazılım sektörünün, bilişim sektörüne oranı dünyada %70’ler oranında. O zaman biz 25 milyar büyüklükteki bilişim sektörümüzde, bu yıl 20 milyar dolar’lık bir fırsatı kaçırıyoruz ki bu Türkiye’nin cari açığını tek başına ciddi anlamda düşürebilecek bir güçtür. 2023 planımız kapsamında gerçek bir teknolojik atılımla, cari açığımızın tamamı, sadece bu şekilde kapatılabilir.”
Yerli yazılım tedirginliğini üzerimizden atmalıyız
Yerli yazılımların Türkiye yazılım pazarının sadece %24 oranında bir paya sahip olduğunu belirten Octopod Yönetim Kurulu Üyesi Burç Pekmezoğlu, “yerli yazılım önce ülkemizde tercih edilmeli ki dünya markaları çıkarabilelim. Her alanda yerli yazılımcıların seçilmesi, dünyada rekabetçi olmamız için olmazsa olmaz. Özellikle kamunun yerli yazılıma yönelik tedirginliğini üzerinden atması, yerli ve milli yazılım üreticilerinin desteklenmesi, gerekiyor ise kamuda özellikle yerli yazılım kullanımını zorunlu tutmak gereklidir. Biz halen, kendi ürünlerimizi beğenmeyerek, tüm bilgimizi Amerika’ya, Almanya’ya ve benzeri ülkelere veriyoruz. Burada, diyenler olabilir ki, yerli yazılımlar yeterli kalitede değil. Bu ön yargıyı kırmak adına diyoruz ki, gelin kıstasları belirleyelim ve somut karşılaştırmalar yapalım. Biz dünyanın en büyük yazılım firmaları dahil, kalite olarak somut kıstaslarla, karşılaştırmaya hazırız, yeter ki, buyursunlar bizimle yarışa bilsinler. Bu güce sahip bir yabancı yazılım varsa, buradan hodri meydan diyoruz.
İhtiyacımız olan yazılımların yerli karşılıklarını liseden başlayarak üniversitede, derslerimizin içerisinde öğrencilerle buluşturmak, örneğin bir endüstri mühendisinin yerli ERP’leri tanıyarak okuldan mezun olmasını sağlamamız gerekmektedir. Ayrıca, liselerimizde bacasız sanayi olan yazılım sektörüne işçi yetiştirecek programları devreye almamız, reel sektörle bu konuda iş birliklerini geliştirip, yabancı yazılımların tecrübesinde yazılımlar geliştirmeliyiz. Ancak bu şekilde dünyaya açılarak Türkiye ismini yüceltebilir ve Türkiye’nin teknoloji üreten bir ülke olarak algılanmasını sağlayabiliriz. Artık Türkiye sadece inşaat gücüyle, sadece tekstil tedarikçisi pozisyonuyla, yan sanayisiyle tanınmamalı. Bizim hayalimizdeki Türkiye, teknoloji gücüyle önderlik yapan bir Türkiye. Biz Octopod olarak, bu istekle, bu bilinçle yola çıkıyoruz” dedi.
Dünyanın gündemindeki no-code kavramına eğilmeliyiz
Türkiye bilişim teknolojileri sektörünün 2023 yılında 160 milyar dolar büyüklüğe ulaşması hedeflenmektedir. Atılacak yeni adımlar ile yazılım sektörünün her sene %20-25’lerden de fazla oranında büyüyerek 2023 yılında 80 milyar dolara ulaşması ve yazılım pazarında yerli yazılım oranının %80’e ulaşması mümkündür diyen Burç Pekmezoğlu, “Türkiye’de yerli yazılıma ilgi her geçen gün artmakta. Bu hedeflere ulaşmak, Türkiye’yi sahip olduğu genç nüfus ile kaliteli bir yazılım üssü haline getirmek uzak bir hedef değil. Ünlü analistler “Dijital dönüşüm için yazılımcıları beklersek, korkarız ki başarısız olacağız” diyorlar. Bu söylem yazılımcılara karşı değil, yeni teknolojiye atıfta bulunan bir söylem. Çünkü kod yazmak büyük bir vakit, emek, insan kaynağı gerektiriyor. Bu nedenle ciddiyetle ele alınması gereken konu, no-code, low-code pazarı. Dünyanın gündeminde olan no-code ve low code pazarının 3-5 yıl içerinde her yıl yüzde 100’den fazla büyüyeceği öngörülüyor. Biz de yüzümüzü buraya çevirmeliyiz. Öğrencilerimiz bu yeni dili öğrenmeli” dedi.