Nesrin Tuncer
KPMG Türkiye Denetim ve Güvence Hizmetleri Bölüm Başkanı
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Çeşitlilik Lideri
KPMG’nin Küresel Kadın Liderler Araştırması, kadın liderlerin dijital geleceğe hazır olduğunu ortaya koyuyor.
KPMG’nin Küresel Kadın Liderler Araştırması, dünyanın en sofistike şirketlerini yöneten kadın liderlerin büyüme, dijitalleşme ve kariyer konularına ilişkin görüşlerine ışık tutuyor. Araştırma, kadın liderlerin dijital geleceğe hazır olduğunu ortaya koyuyor.
KPMG olarak dünya genelinde ilk kez düzenlediğimiz Küresel Kadın Liderler Araştırması’nın çıkış noktası, sayıca azınlıkta olmaları nedeniyle çoğu rapor ve analizde yeterince temsil edilmeyen kadın liderlere söz hakkı tanımaktı. Bu araştırmada, geçtiğimiz sene iş dünyasında kadın konusunu derinlemesine işlediğimiz Kilidi Kırmak gibi bir “kadın araştırması”ndan ziyade, iş odaklı bir rapor yaratmayı hedefledik.
Araştırmaya, Türkiye’nin de dâhil olduğu 42 ülkeden 700 kadın yöneticinin gönüllü olarak katılması, kadınların seslerini duyurabilecekleri platformlara ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Türkiye’den bankacılık, tüketici ürünleri ve perakende, endüstriyel üretim gibi 11 kilit sektörde faaliyet gösteren şirketleri yöneten 30 kadın liderin katıldığı araştırmanın sonuçlarını Yönetim Kurulunda Kadın Derneği’nin değerli iş birliği ile hazırladık.
Rapor, bize Türkiye’deki kadın liderlerin hem dünya geneline göre hem de erkeklerin çoğunluğunu oluşturduğu diğer araştırmalara göre günümüzün iş dünyasının en önemli gündem maddelerine ilişkin görüşlerini, öngörülerini ve aksiyonlarını karşılaştırma imkânı sağlıyor.
Büyümeye temkinli güven
Türkiye’deki kadın liderler, küresel kadın liderler ile paralel biçimde büyüme odaklı ve şirketinin büyüme hedeflerine ulaşacağı konusunda kendinden emin. Yüzde 80’i, önümüzdeki 3 yılda şirketinin büyümeyi sürdüreceğine güveniyor. Her 5 kadın liderden 3’ü, önümüzdeki 3 yıllık dönemde şirketinin yüzde 10 veya üzerinde büyümesini bekliyor.
Küresel kadın liderlerin yarısının aksine, Türkiye’deki kadın liderlerin büyük bir bölümü küresel ekonominin büyümesine güven duymuyor. Yaklaşık yüzde 70’i “ne güveniyorum ne güvenmiyorum” yanıtını verirken, yüzde 16’sı küresel ekonominin büyüyeceğine güvenmediğini belirtiyor. Bunun yanı sıra, yüzde 43’ü ülke ekonomisinin büyümesine güvenmezken, yüzde 63’ü kendi sektörünün büyüyeceğini öngörüyor. Büyüme hedeflerine ulaşmanın giderek zorlaşacağını düşünen kadın liderlerin oranı ise yüzde 63. Bu zorluğa karşın kendi şirketinin ve sektörünün büyüyeceğinden emin olan kadın liderlerin gerçekçi ve kendinden emin yaklaşımlarına memnuniyetle tanık oluyoruz.
Kadın liderler, önümüzdeki 3 yıllık dönemde büyümeye yönelik en önemli stratejilerini inovasyon, Ar-Ge, sermaye yatırımları ve işe alımın da dâhil olduğu ‘organik büyüme’ olarak görüyor. Bu stratejiyi ‘üçüncü taraflarla stratejik anlaşmalar’ ile ‘birleşme ve satın almalar’ takip ediyor. Katılımcıların yarısından fazlası (yüzde 55), büyüme hedeflerini destekleyecek en önemli aksiyonun fintek, insurtech vb. inovatif startup’larla iş birliği yapmak olduğunu düşünüyor. Yine aynı oranda katılımcı, online bir platform sağlayıcısı üzerinden ürün ve hizmetlerin erişilebilir hâle getirilmesini en önemli aksiyon olarak görüyor. Kadın liderler, büyümenin önündeki en büyük tehditleri ise ‘regülasyon riski’, ‘yıkıcı teknolojiler’ ve ‘yetenek riski’ olarak sıralıyor.
Teknolojik yıkım tehdit değil fırsat
Yıkıcı teknolojiler, büyümenin önündeki en önemli risklerden biri olarak belirlense de, kadın liderlerin yüzde 83’ü teknolojik yıkımı tehditten çok fırsat olarak görüyor. Diğer bir deyişle, kadın liderlerin büyük bir bölümü teknolojik yıkımı dizginleyemezse büyümenin tehlikeye gireceğinin farkında; fakat şimdiden aksiyon aldığı için onu bir fırsat olarak değerlendirmeyi tercih ediyor. Yüzde 60’ının sektöründe dönüşüm sürecinde şimdiden önemli ilerlemeler kaydettiğini, yüzde 63’ünün ise bulunduğu sektörü aktif olarak yıkıma uğrattığını belirtmesi de bunu destekliyor.
Küresel kadın liderlerin yüzde 48’ine karşılık, Türkiye’deki kadın liderlerin yüzde 67’si, yapay zekâ, blok zinciri, 3D baskı ve karma gerçeklik gibi yeni teknolojiler konusunda kendini rahat hissediyor. Yalnızca yüzde 13’ünün gelişmekte olan teknolojilere ilişkin rahat olmadığını belirtmesi, kadın liderlerin genel anlamda bu teknolojilerin yıkıcılığıyla başa çıkmaya hazır olduğunu gösteriyor.
Kadın liderlerin çoğunluğuna göre, yapay zekâ iş gücüne olumlu etki edecek. Liderlerin yüzde 61’i, yapay zekânın ortadan kaldıracağından daha çok iş alanı yaratacağına inanıyor. Katılımcıların yaklaşık yarısı (yüzde 47), birkaç süreçte yapay zekâyı test etmeye başlamış durumda. Her 10 kadın liderden biri ise bazı süreçlerde sınırlı bir yapay zekâ uygulamasına başladığını belirtiyor.
Veriye odaklılık
Yalnızca dünya genelinde değil, Türkiye özelinde de kadın liderlerin dikkat çekecek biçimde veri odaklı olduğunu görüyoruz. Kadın liderler, veriyi doğru analiz edip doğru kararlar verebilmeye odaklı aksiyonlar alıyor. Katılımcılara göre, yapay zekânın sağlayacağı en önemli fayda “veri analitiği yetkinliğini artırmak”. Buna paralel biçimde katılımcılar, başarılı bir dijital dönüşüm için en çok ihtiyaç duyulacak yeteneğin veri bilimciler olduğunu düşünüyor. Önem sıralamasında veri bilimcileri, verileri koruyacak siber güvenlik uzmanları ile dijital dönüşüm yöneticileri takip ediyor. Bunun yanı sıra, katılımcıların yüzde 86’sı, önümüzdeki 3 yıl boyunca kestirimsel veri analitiğini daha çok kullanmayı planlıyor.
Araştırmanın en dikkat çeken bulgularından biri, kadın liderlerin genel kanının aksine “duygusal” kararlar yerine veriye dayalı kararlar alıyor olması. Katılımcıların yüzde 60’ı, son 3 yıl içinde kritik kararlar alırken veri analitiği modelleri tarafından sağlanan içgörülere güvendiğini söylüyor. Erkek liderlerin yüzde 80’ini oluşturduğu 2018 KPMG CEO Araştırması Türkiye Sonuçları raporunda, katılımcıların yüzde 84’ü, veri analitiği yerine kendi tecrübe veya sezgilerine dayanarak karar verdiğini belirtmişti. Bu bulgular, kadın liderlerin karar alırken veriye içgüdülerinden çok daha fazla önem verdiğini kanıtlıyor.
Kritik kararları besleyen veri kaynaklarına bakıldığında, Türkiye’deki kadın liderlerin yüzde 57’si, Reuters vb. bağımsız ikincil bilgi kaynaklarına güvendiğini söylüyor. Bu kaynakları sosyal medya ile devlet kurumlarının açık veri kaynakları takip ediyor. Herhangi bir kuruma bağlı olmayan veri kaynaklarının Türkiye’deki kadın liderler tarafından özellikle tercih edildiği ve kritik kararlar alırken önemli rol oynadığını görüyoruz.
Verilerin bir de müşteri boyutu var. Türkiye’deki kadın liderlerin yüzde 93’ü, müşteri verilerinin korunmasının şirketinin gelecekte müşteri tabanını büyütmesi için en önemli sorumluluklarından biri olarak görüyor. Yüzde 86’sına göre de, güçlü bir siber güvenlik stratejisi, başlıca paydaşlar arasında güven oluşturmak için kritik öneme sahip. Kadın liderler genel olarak müşteri yönetimindeki stratejik zorlukların farkında ve dijital müşteri kitlesinin ihtiyaçları konusunda iyi bir anlayışa sahip.
Küresel Kadın Liderler Araştırması’nın Türkiye sonuçları, büyüme baskısı ile rekabetin her zamankinden şiddetli olduğu iş dünyasında içinde yaşadığımız dönemi anlayan, iş dünyasını yakından takip eden ve geleceğin dünyasında yerini bulmak için kendini içgüdüsel olarak geliştiren kadın liderleri temsil ediyor. Araştırma bulgularının, Türkiye’deki kadın liderlerin teknolojik devrime hazırlıklı olduğunu ve dijital çağın kadınların dönemi olabileceğini kanıtladığına inanıyorum.