Vispera Bilgi Teknolojileri A.Ş. Kurucu Ortağı ve CEO’su Prof. Dr. Aytül Erçil ile çok özel bir röportaj gerçekleştirdik.
Bilim insanı, akademisyen, anne, girişimci, lider… tümü bir arada nasıl oluyor? Motivasyon kaynağınızı, tüm bunları nasıl başardığınızı ve nelerden ilham aldığınızı çok merak ediyorum.
Bence işin sırrı yaptığın işi sevmek ve yaptığını en iyi şekilde yapmak. Yaptığınız işi sevdiğiniz zaman o iş bir yük olmaktan çıkıyor, yorulma hissetmiyorsunuz, motivasyonunuz hep canlı kalıyor. Başarı da motivasyonu tetikleyen bir şey. Yaptığınız işi iyi yapıp da başarılı bir sonuç elde ettiğinizde daha motive bir şekilde devam edebiliyorsunuz.
Boğaziçi Üniversitesi’nde Elektrik Mühendisliği ve Matematik eğitimi aldınız. Ardından ABD’de yüksek lisans ve doktoranızı tamamlayıp, araştırma görevlisi olarak çalıştınız. Türkiye’ye döndükten sonra Boğaziçi ve Sabancı Üniversiteleri’nde akademisyenliğe başladınız. Üniversite ortamında olmak çalışmalarınızı ve sizi nasıl etkiledi?
Üniversite ortamı çok keyifli ve insanı devamlı canlı tutan bir ortam. Bir kere gençlerle çalışıyorsunuz, onların enerjisi size de bulaşıyor. Devamlı olarak onların bir adım önünde olmanız gerekiyor, bu yüzden devamlı olarak gelişmeleri takip etmek, gençlerin meraklı sorularına cevap verebiliyor olmanız gerekiyor. Bir de tabii akademik özgürlüğünüz var, istediğiniz, zevk aldığınız, katma değer yaratabileceğiniz konularda çalışıyorsunuz.
Ülkemizde iki üniversitede açılan “Yapay Zeka Mühendisliği” bölümleri ve nano eknoloji, big data gibi doktora programları hakkında neler düşünüyorsunuz? Çok mu geride kaldık, başka hangi bölümler açılmalı?
Teknoloji çok hızlı ilerliyor, bunları takip etmek bir yandan internet sayesinde çok daha kolay, bir yandan da bilgi üretme hızı o kadar arttı ki, mevcut bilgiyi süzüp yararlı olanları ortaya çıkarmak çok daha zorlaştı. Üniversitelerin bir çoğu bu dinamik ortamın hızına yetişmekte zorlanıyor. Aslında içinde bulunduğumuz bilgi yoğun dönemde çok yüksek yatırımlar gerekmiyor, önemli olan vakit ayırıp gelişmeleri takip edebilmek.
Girişimin neredeyse adının bile geçmediği bir dönemde Boğaziçi Üniversitesi’nde ilk girişiminiz olan VİSTEK’i kurdunuz. Akademisyenler günümüzde bile girişimciliğe çok uzak, sizi girişimci olmaya iten neydi? O dönemi bize hatırlatır mısınız, nasıl bir yapı vardı – ne tür zorluklarla karşılaştınız?
Ben Amerika’da General Motors firmasının araştırma laboratuvarında çalıştığım dönemde yaptığın teorik çalışmanın elle tutulur, gözle görülür bir ürüne dönüşmesinin verdiği keyfi yaşadığım için Türkiye’ye döndüğümde de üniversite Sanayi işbirliği çerçevesinde benzer çalışmalar yapmak istedim. Ancak yaptığımız çalışmalar genelde hayata geçemiyor, prototip aşamasında kalıyordu, bu da beni çok üzüyordu. Bir annenin bebeğini doğurup sonra bir yere bırakması gibi bir şey. Burdaki ana nedenin bir çok Sanayi kuruluşunun üniversitede yapılan çalışmayı ürün haline getirecek yetisinin olmadığını gördüm. Özel uzmanlık gerektiren konularda üniversite ile Sanayi arasında köprü görevi görecek mühendislik firmalarına ihtiyaç olduğu tespiti sonucunda 2 mezun öğrencimizle birlikte VISTEK’I kurduk. Çok zor bir dönemdi. Zira o dönemde Türkiye’den yüksek Teknoloji bir ürünün çıkabileceği konusunda fazla bir İnanç yoktu. Genelde fiyatımızı alıp yurtdışı firmalarla pazarlık için kullanıyorlardı. Türkiye’de startup ekosistemi yoktu. Risk sermayesi, melek yatırımcılık kavramları hiç gündemde değildi. Bu yüzden o dönemi finansal olarak atlatmak gerçekten bizi çok zorlamıştı.
VİSTEK çok vizyoner bir fimaydı, adeta rakipsizdiniz ve o dönemin ötesinde çalışmalara imza atmıştınız. İleri yapay zeka teknolojileri ile çalışmak aklınıza nasıl düştü?
Benim uzmanlık konum görüntü işleme, makina öğrenmesi idi. Bu yüzden de bu konularda çalışmalar yapmak bizim için doğal bir sonuçtu. Benim her zaman söylediğim şey, iyi bildiğin, katma değer yaratabileceğin bir konuda çalışmanın en iyi sonuç getireceğiz. Biz de bunu yaptık.
Naçizane VİSTEK’ten kolay vazgeçtiğinizi düşünmüşümdür… Ülkemizde kadınlar girişimci olmaktan korkmuyor ancak işlerini büyütmek konusunda zorlanıyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Vistek’in çalışma alanı olan görüntü işleme teknolojisinin üretim, kalite control otomasyonu konularına uygulanması dünyada rekabetin çok yüksek olduğu bir alan. Türkiye’de bu konuda çok fazla şirket olmasa da bizim hedefimiz global pazarda hizmet vermek olduğu için rekabetin çok yüksek olduğu bir alanda globalleşmenin zorluğunu gördük. Ayrıca Vistek’de geliştirdiğimiz ürünlerin donanım bacağı da vardı. Bizim uzmanlık alanımız görüntü işleme, makina öğrenme konularında yazılım geliştirmek olduğu için donanım tarafı bizi hep zorluyordu. Bu yüzden Almanlardan teklif gelince Vistek’I sattık, şu an Vispera bünyesinde kendi yetkinliklerimize daha uygun çalışmalar yapıyoruz ve çok daha hızlı büyüyor, global pazarlarda rekabet ediyoruz.
VİSPERA’da ürün ve sektör odaklı çalışmaya başladınız. Girişimcilik ruhunuzu bir sonraki aşamaya geçirdiğinizi söyleyebilir miyiz? VİSPERA hangi sektörlere odaklandı, müşterileriniz arasında kimler var, son dönemde hangi ürünleri geliştirdiniz?
Vispera’da hem belli bir finans gücü ile, hem Vistek sürecinde edindiğimiz ciddi bir deneyimle, hem de yıllardır birlikte çalışmış, super bir ekiple işe başladık. Bu güçle belli bir ürüne ve sektöre odaklanabildik ve bunun meyvelerini görmeğe başlıyoruz. Şu an gıda perakendeciliği sektörüne odaklıyız. 16 ülkede Coca Cola, Unilever, Phillip Morris, P&G, Ülker gibi dünya devleriyle çalışıyoruz. Gıda ve elektronik perakende sektöründe mağaza içi rafların, soğutucuların uygulama, izleme ve denetim süreçlerinin mükemmelleştirilmesi amacıyla kullanılan insana dayalı ve hataya açık geleneksel yöntemler yerine, teknolojiye dayalı görüntü işleme/makina öğrenmesi yöntemlerini kullanarak inovatif ve güvenilir çözümler sunuyoruz. Son günlerde bugüne kadar cep telefonlarıyla resim çekilerek yapılan bu servisi raflara konan sabit kameralarla sürekli yapan bir ürün üzerine çalışıyoruz. Ingiltere’de Intelide, Türkiye’de Carrefour’da, Dubai’de Carrefour MAF’da pilot çalışmaları devam ediyor.
Unicorn olma hayaliniz var mı?
Vispera’nın kurulduğu ilk günlerden beri Türkiye’den çıkan ilk yüksek Teknoloji unicorn hayali vardı. Türkiye’den çıkan bir şirket olarak bunu gerçekleştirmek çok zor ama umarım bir gün gerçekleşir.
Otonom, robotik, AI, ML ve daha fazlası.. Teknolojik gelişmelerin ve yarınların sizi korkutan tarafları var mı?
Teknoloji beni hiçbir zaman korkutmadı, yeni fırsatlar yaratıyor olarak görüyorum ben her yeni çıkan teknolojiyi.
Kariyer planı yaparken hangi mesleklere yönelmeli? İleride daha da değerli olacağını düşündüğünüz meslekler sizce neler?
Teknoloji hızla değiştiği için buna ayak uyduracak mesleklerin de değişmesi doğal. Bence şu an en önemli yetilerden biri veri analizi. Hangi alanda olursanız olun, çok hızlı artan veriyi anlamlandırmak gittikçe daha çok önem kazanacak. Şu an her saniye 150 milyon kitaba eşdeğer bilgi üretiliyor ve bu rakam gittikçe artıyor. Bu veriyi analiz etme becerisi de gittikçe daha fazla önem kazanmakta. Bunun dışında yazılım konusunda özelleşmeler arttı. Kullanıcı ara birimi tasarımı, ön yüz geliştirme gibi konularda ihtiyaç gittikçe artıyor.
Boş zamanınız oluyor mu? Yoğun çalışmak evinize döndüğünüzde sorunlara sebep oldu mu? Çalışma hayatı ve aile arasındaki dengeyi nasıl kurdunuz?
İnsan yaptığı işi verimli yapınca boş zaman her zaman yaratabiliyor. Ben seyahat etmeyi çok severim ve son yıllarda seyahate harcadığımız zamanı gittikçe arttırdık. Eşim her konuda çok büyük destekçim bu yüzden evde sorun yaşamıyoruz. Çocuklarım küçükken biraz daha zordu tabii ama şu an ikisi de kendi hayatlarını kurdular, ben de işe de, kişisel hayatıma da daha fazla vakit ayırıyorum.
Hem çalışan hem de yönetici olma hayali kuran kadınlara tavsiye vermenizi istesek bunlar neler olur?
Kendilerini iyi tanımaları, güçlü yönlerini keşfetmeleri ve bunları ön plana çıkaracak faaliyetlere odaklanmalarını tavsiye ederim. Bir de tabii yaptıkları işi sevmeleri çok önemli, sevilmeden yapılan işte ne başarılı olunabiliyor, ne de verim sağlanıyor.