Nokia’nın yeni araştırmasına göre, 5G-etkin sektörler, 2030 yılına kadar küresel GSYİH’ye 8 trilyon $ katkıda bulunma potansiyeline sahip.
Nokia ile Nokia Bell Labs’ın yaptığı son araştırmaya göre 5G-etkin sektörler, 2030 yılına kadar küresel ekonomiye 8 trilyon $ değer katma potansiyeline sahip. 5G Business Readiness Report başlıklı araştırmada dünya çapındaki işletmelerin 5G’yi benimseme oranları inceleniyor ve 5G’nin tümüyle uygulamaya konmasına giden yolda sektörler arası bir akış ortaya konuluyor.
Nokia’nın hazırladığı bu yön belirleyici rapor, 5G’nin sürdürülebilir ekonomik büyümeyi desteklemeye ve inovasyonun önümüzdeki on yılını belirlemeye yönelik potansiyelinin altını çiziyor. COVID-19 salgınının, özellikle dijital olarak en az gelişmiş endüstriler arasında dijitalleşmeyi hızlandırarak orta ve uzun vadede 5G’nin değer yaratma potansiyelini daha da artıracağı tahmin ediliyor.
Raporda ayrıca 5G’nin uygulamaya konulması ile işletme performansı arasında net bir bağıntı ortaya konuluyor. Gelişmiş düzeyde 5G’yi benimseyen şirketler, COVID-19 sonrasında verimlilikte net artış (+%10) elde eden tek grup olurken, pandemi sırasında müşteri bağlılığını korumayı veya artırmayı başaran tek grup da onlar oldu.
5G bakımından olgun şirketler ayrıca emsallerine göre çok daha hızlı büyüyor: 5G olgunluğunun en ileri iki aşamasını temsil eden genişleme aşamasındaki şirketlerin %49’u ve uygulama aşamasındakilerin %37’si, planlama aşamasındakilerin %20’sine, keşif aşamasındakilerin %11’ine ve pasif aşamadakilerin %5’ine göre geçen yıl daha hızlı büyüme kaydettiler. Bu sonuçlar, 5G açısından en olgun şirketlerin aynı zamanda muhtemelen genel dijital dönüşüm bakımından en ileri şirketler olduğunu ve işletme performansı bakımından en yüksek etkiyi gösterdiklerini ifade ediyor.
Covid-19’un yol açtığı ekonomik güçlüklere rağmen, 5G yatırımlarında küresel bir patlamayla birlikte, önümüzdeki 5 yıl boyunca büyük şirketlerin %72’si 5G’ye yatırım yapacak. Raporda, işletmelerin dijitalleşmeyi hızlandırma arayışına yönelmesiyle birlikte önümüzdeki üç yıl boyunca yatırımlarda hızlı bir yükseliş tahmin ediliyor. Tüm bölgelerdeki şirketlerin üçte biri, önümüzdeki 3 yıl içinde 5G’ye yatırım yapmadıkları takdirde rakiplerinin onları geçmesinden korkuyor.
Nokia’nın 5G Business Readiness Model (5G İşletme Hazırlık Durumu Modeli) Avustralya, Almanya, Finlandiya, Japonya, Suudi Arabistan, Güney Kore, İngiltere ve ABD’yi içeren 8 ekonomi genelinde şirketlerin %50’sinin 5G açısından olgun olarak sınıflandırılan %7’lik kesim ile karşılaştırıldığında, 5G’ye hazırlık bakımından ilk planlama, denemeler ve uygulamaya konma arasında orta seviyede yer aldığını gösteriyor.
Ancak coğrafyalar arasında önemli farklar görülüyor: Suudi Arabistan’daki kuruluşların %13’ü, ABD’dekilerin ise %12’si 5G açısından olgun olarak sınıflandırılırken, bu oran Almanya (%3), Finlandiya’da (%2) ve İngiltere’de (%4) 20’de birin bile altında.
Bu, pek çok kuruluş uygulama aşamasında iken, diğer çoğu kuruluş için sürdürülmeye devam eden denemeler, pilot uygulamalar veya kırsal konumlar ya da filo hizmetleri için sınırlı 5G bağlantıları ve 5G cep telefonları gibi erken kurulum aşamaları anlamına geliyor.
Ortalama olarak, 5G’yi benimsemenin önemi iyi bir şekilde anlaşılmış olsa da önemli bir yatırım boşluğu bulunuyor. Karar vericilerin %86’sı, 5G için bir tür stratejiye sahip olduklarını ifade ederken, üçte birinden fazlası ise, önümüzdeki 3 yıl içinde 5G’ye yatırım yapmadıkları takdirde rakiplerinin onları geçmesinden korkuyor. Ancak şu anda sadece %15’i 5G’nin uygulamaya konulmasına yatırım yaparken, işletmelerin dörtte birinden fazlasıysa (%29) önümüzdeki 5 yıl içinde hiçbir 5G yatırımı planlamıyor.
Nokia’nın Strateji’den Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Gabriela Styf Sjöman: “Dünya genelindeki kuruluşlar 5G etkin teknolojilerin uygulamaya konulmasına yönelik daha hızlı hareket ettikçe, onun potansiyelinden yararlanmak için ilk sırada yer almak isteyenler daha fazla zaman kaybetmeyi göze alamayacaklardır. 5G’nin sunduğu muazzam fırsatlardan yararlanmak için, kuruluşların hemen planlamaya başlamaları veya planlarını yoğunlaştırmaları, ve hızla dijitalleşen bir küresel ekonomide rekabetçiliklerini korumak için işletme modeli yenilikçiliğini hızlandırmaları gerekmektedir. Bu işlem, teknolojinin kendisine yatırım yapmanın ötesinde 5G’nin tüm potansiyelinden yararlanacak şekilde operasyonları, süreçleri ve çalışma şekillerini dijitalleştirmeyi gerektirecektir.”
“5G’yi benimsemenin işletme başarısını desteklediği kategorik olarak gösterilmektedir. 5G’yi entegre eden kuruluşlar, daha hızlı, daha verimli ve daha güvenilir ağ hizmetlerinin ötesine geçen avantajlardan faydalanmaya hazır olur. 5G işletmelerin dönüşümünü sağladığından, küresel ekonomiler ve toplumlar için hayal edilemeyecek imkânlarla daha geniş teknolojik ve ekonomik eğilimleri de hızlandıracaktır. Geleceğin şehirleri, hastaneleri ve fabrikaları 5G’ye ve devasa hacimlerdeki verileri taşımak, işlemek ve depolamak için onun sunduğu eşsiz yeteneklere bağlıdır. Ayrıca, iklim değişikliğinden pandemiye kadar toplum olarak karşılaştığımız en büyük güçlüklerle 5G’nin açığa çıkartacağı verilerin ve teknolojilerin geniş ölçekte kullanılması ile daha iyi başa çıkılabilecektir” diyor.
Benimsemenin önündeki engeller
5G’nin faydaları hakkındaki kurumsal farkındalık ile mevcut benimsenme düzeyleri arasındaki fark, 5G’nin uygulamaya konulmasının önünde önemli engeller bulunduğunu ifade etmektedir. Araştırmada, 5G’yi benimsemeyi engelleyen beş ana engel tespit edilmiştir:
- Ekosistemin uygunluğu: Karar vericilerin %28’i, kent merkezleri dışında temel altyapı uygunluğunun sınırlı olmasını bir engel olarak görüyor.
- Eğitim ve anlaşılma: %17’si, kendi şirketlerindeki karar vericilerin 5G’yi anlamamasını, %14’ü ise kendilerinin bu konuda yeterince bilgiye sahip olmamasını önemli bir engel olarak belirtiyor.
- Farkındalık: Teknoloji satın alanların beşte birinden fazlası (%22), 5G’yi uygulamaya koymanın işletmeleri için şu anda bir öncelik olmadığını belirtiyor.
- Maliyet ve karmaşıklık: %15’i, şirketlerinin gerekli teknolojileri uygulayabileceğinden emin olmadıklarını ifade ediyor.
- Güvenlik: Üçte birinden fazlası (%34), 5G’nin güvenliğinden endişe duyduğunu belirtiyor.
Harekete geçme çağrısı
Raporda, 5G’nin daha iyi anlaşılması, kendisine daha fazla güven duyulması ve nihayetinde benimsenmesine yönelik değişim için üç temel katalizör tanımlanmaktadır. Bunlar: regülasyon yönetmeliklerinin geliştirilmesi, işbirliği ve yenilik yapma istekliliğidir.
- Teknolojiyi satın alanların üçte biri, maliyetleri azaltmaya yönelik olarak altyapıya yapılan devlet yatırımlarının veya teşviklerin onları, 5G’ye daha fazla yatırım yapmaya teşvik edeceğini belirtiyor. İşletmeler, ağ operatörlerinin 5G’yi uygun şekilde sunmaması ve fiyatlandırmaması halinde 5G’yi benimsemeyecek. Bu da, hükümetlerin ve düzenleme kurumlarının 5G’yi düşük, orta ve yüksek bantlarda kullanıma hazır ve uygun maliyetli olarak sunmasına bağlıdır.
- Bazı işletmelerde 5G ile ilgili anlayış eksikliği konusuna da doğrudan değinilmelidir. Hem şirketlerin hem de tüketicilerin bu teknoloji hakkında ve onun, kurumsal kullanım örneklerinden tele sağlığa ve yeşil teknolojilere kadar hem operasyonları nasıl iyileştireceği hem de gerçek dünya sorunlarını nasıl çözeceği hakkında daha fazla bilgiye ihtiyacı bulunmaktadır.
- Şirketler 5G’yi daha yakından tanıdıkça, operasyonlarını buna uyum sağlayacak şekilde yenilemek için cesurca harekete geçmelidir. Örneğin mobil işgücünü, filolarını veya tedarik zincirlerini daha uyumlu hale getirmek ve daha etkili bir şekilde izlemek için 5G’yi nasıl kullanabileceklerini keşfetmelidirler.