Dilek Taşhanlı

Türkiye Finans Proje Yöneticisi ve Çevik Koç

 

Türkiye Finans Proje Yöneticisi ve Çevik Koç & Dilek Taşhanlı, Fintechtime okurları için kaleme aldı “2021 ve Ötesi”.

Yok olmaya hazır mısınız? Ya da dönüşüme?

Bir gün size öngörüleri takip etmezseniz gelecek sene piyasada olmayacağınız söylense ne derdiniz? 1 yıl içinde silinip gitmek mi?

Bu imkânsız…

Bundan sonra değil.

Yıkıcı teknolojilerin şirketlere bırakacağı etki artık üssel olarak artacak. Ve şimdi değilse, sonrası olmayacak.

 

Covid-19 pandemisi ile beraber iş dünyası ve ekonomiler yıkıcı bir etki ile karşı karşıya kaldı. Pandeminin gerektirdiği düzene hızla adapte olabilen firmalar faaliyetlerini sürdürüp ayakta kalabilirken, adapte olamayan ya da bugüne kadar dijital dönüşümü dikkate almayan firmalar için 2020 ciddi derslerin alındığı bir yıl oldu. Peki ya 2021? Hep beraber bir yandan umut bir yandan endişe ile beklediğimiz 2021 ve ötesi için, yenilikler, yıkıcı iş düzenleri ve ürünlerle tahminimizden daha hızlı karşılaşacağımız öngörülüyor.

 

Peki 2021 sonrasında beklenen nedir?

Aşağıda 6 maddede sıralanan konular 2021 ve ötesinde dikkat çekici başlıklar olarak Gartner raporunda yer alıyor.

  1. Geleneksel yazılım teknolojileri yerine sinirsel dönüştürücü yazılım teknolojileri
  2. Sentetik DNA içinde saklanabilecek dijital veriler
  3. El değmeden son müşteriye gelen ürünler
  4. Çalışan ortamını iyileştirmek için kullanılacak veriler ve yaratacağı etik problemler
  5. Bağımsız müşteri hizmetleri
  6. Sosyal medya ve şirketler üzerinde yaratacağı etkiler

 

Sırasıyla bu etkilere değinelim istiyorum.

Türkiye’de henüz dijital dönüşümünü tamamlamamış sektörler, robotik otomasyon süreçlerinin uğramadığı fabrikalar varken geleneksel yazılım teknolojilerinin yerini sinirsel dönüştürücü yazılım teknolojilerinin alacağı öngörülüyor. Bu ne demek? Yapay zekâ diye şu anda firmaların geliştirdiği yazılım rutin işlerimizi otomatize eden algoritmalardan ibaret oysa insan beyni daha karmaşık bir yapıya sahip hafızamız birçok nöron tarafından tetikleniyor. Konvansiyonel bilgisayar geliştirilmeden önce 1940’larda Alan Turing’in bilgisayar biliminin ilk çıkışında örnek aldığı yapı aslında insan beynidir. Şu anda da konvansiyel bilgisayar bilimini unutup yeniden Alan Turing’in temel aldığı biyolojik beyin işleyişine bir dönüşten bahsediliyor. Bu yapıya geçilirse dış dünyadan gelen değişikliklere kendiliğinden adapte olabilecek bir teknolojiden söz ediyoruz.

Yine biyolojik yapımıza baktığımızda bilgimizin saklandığı en küçük yapıtaşlarımızdan ilham alarak sahip olduğumuz, öğrendiğimiz tüm bilgilerin 4 yıl gibi kısa süre içinde sentetik DNA içinde saklanabileceği öngörülüyor. Dijital verinin sentetik DNA’nın içindeki nükleik asitler içinde saklanabileceği kafanıza yatıyor mu? Evet, karışık ve inanılmaz gözüküyor ama bu teknoloji keşfedilmiş ve uygulanabilirliği kanıtlanmış.

Bir başka dikkat çekici öngörü nesnelerin interneti, görsel ve bütünleşik gerçeklik teknolojilerinin gelişmesiyle insanların görsel gerçeklik ile deneyimler kazanması olarak karşımıza çıkıyor. Covid-19 pandemisi nedeniyle evlere kapandığımızda o çok sevdiğimiz ülkeler arası geziler hayallerde kalmıştı ama ruhumuzun ihtiyacı olan deneyimler olmadan bir hayat sürdürmek hiç de keyifli değil di mi?

Fabrikalar ve çiftlikler de otomasyondan nasibini alacak. 2025 itibariyle çiftçiliğin, toplamanın, paketlemenin ve taşımacılığın kimsenin elinin değmeden son kullanıcıya ulaşması da beklenen gelişmelerden biri.

Bir başka konuşulan gelişme de 2025 itibariyle işteki iletişimin %75’inin kaydedilip, analiz edileceği ve organizasyonel değerlerin ve risklerin durumunun raporlanabilmesi. Bu veri çalışanları mutlu etmek için kullanılabilecek iken, kişisel gizlilik haklarının ihlali ile arasında ince bir çizgi bulunduğundan riski de yüksek.

Bağımsız müşteri hizmetleri uzmanlarının artacağı da öngörüler arasında. Müşteriler sorunlarının %75’ini çözmesi için serbest müşteri Hizmetleri uzmanlarına ödeme yapabilir. 2021 yılı itibariyle müşterilerin geleneksel destek kanalları dışında sorunlarına çözüm arayacağının artacağı düşünülüyor. Şirketler bir yandan müşteri hizmetleri alanındaki bütçelerini azaltabilecekken, sorunların tespiti için gerekli müşteriye dokunabildikleri alanlar da kısıtlanacak. Şirketler dışarıdan çalışacak uzmanlar ararken bir yanda da 3. Parti uzmanların çalıştırılması için yasal gereklilikleri takip edecekler.

Sosyal etkilerin ölçümü de önemli olacak alanlardan biri olacak. Yani sosyal medyada şirket hakkındaki olumlu olumsuz düşünceler, paylaşımlar, görüşlerin sosyal vicdana, etiğe uyumluluğu her zaman takip edilmesi gereken bir alan olacak. Bu konuyla paralel İçerik Denetleme Hizmetleri de en önemli konulardan biri olacak. Kullanıcılar tarafından oluşturulan içeriğin zararı ile mücadele, zararlı içeriği etkisiz hale getirme önemli bir iş kolu olarak karşımızda olacak. CIO’lar içerik denetleme hizmetlerine, uygulamaya ve raporlamaya yatırım yapmak durumunda olacaklar.

Tüm bu öngörüler ışığında yatırımlarımızı yönlendirmek kaçınılmaz gözüküyor. Tekerleği yeniden keşfetmeye vakit yok ancak bu hızlı trene uygun yerden tutunmak tahminimizden daha iyi sonuçlara da götürebilir çünkü gelecek daha demokratik geliyor.