Uludağ Ekonomi Zirvesi’nin ikinci gününde düzenlenen bankacılık oturumunda konuşan TEB Genel Müdürü Ümit Leblebici, pandemi sürecinin yarattığı dalgalanmanın Türk bankacılık sektörüne olan etkisini anlattı.

Sektörün başarılı bir sınav verdiğinin altını çizen Leblebici, “Pandemi koşullarında ekonominin ayakta kalabilmesi için bütün bankalar ellerinden geleni yaptı. Bu bizim atlattığımız ilk dalgalanma değil, son da olmayacak. Dolayısıyla bu sektörün her bir paydaşı bu dalgalanmaları nasıl yöneteceğini biliyor. Bugün Türk bankacılık sektörünün aktif kalitesiyle ilgili büyük bir problem olmadığını hepimiz görüyoruz. Bu bilançolara da yansıyor. Hatta bu kadar dalgalanmaya rağmen Avrupa’daki bankalarla kıyasladığınızda daha iyi durumdayız” ifadelerini kullandı. TEB olarak bu süreçte hem müşteriye hem de ekonomiye destek vermeye devam ettiklerinin altını çizen Leblebici, “Hem müşterilerimizin hem çalışanlarımızın hem de toplumun bu süreçte minimum hasar almalarını sağladık ve pandemiye rağmen yüzde 30’un üzerinde büyümeyi başardık.” dedi.

 

Mevduat krediye çevrildi, ekonomiye destek oldu

Sektörün topladığı tüm mevduatı krediye çevirip ülke ekonomisine destek olduğunu ifade eden Leblebici, bankacılık sektörünün TL aktif kredi ve mevduattaki oranının yüzde 170 seviyelerine geldiğini, yabancı paradan elde ettikleri mevduatı TL’ye çevirerek oranı artırdıklarını söyledi. “Bu bir değiş tokuş. Açık pozisyon yaratmıyor ama likiditeyi böyle sağlıyoruz. Toplam kredili mevduat diye baktığınızda sektör yüzde 125-130’larda dolanıyor” dedi. Sektörün önündeki en büyük sorunun vade uyumsuzluklarını yönetebilmek olduğunun altını çizen Leblebici şöyle konuştu.

Aktiflerin vadeleri 1 yıldan uzun ortalama iki yıla geliyor. 10 yıllık krediler var, yatırım kredileri var. Biz bunların çok büyük bir kısmını çok kısa vadeli pasiflerle fonluyoruz. Pasiflerimizin içindeki en büyük madde mevduat. Onun dışında aldığımız sendikasyonlar var. Özellikle TL aktif-pasif dengesine baktığınızda da denge aktif lehine. Ancak hemen hemen her banka faiz riski ve vade uyumsuzluklarından doğabilecek riskleri de yönetmeyi biliyor. Önemli olan faiz risklerine nasıl hedge ettiğiniz.”

 

TEB olarak, hem sektörde rekabet içinde olduklarını hem de büyüme için çalıştıklarını belirten Leblebici, “Hedefimiz kredilerde her zaman ortalamanın birkaç puan üzerinde büyüyebilmek. Biz bu yıl büyüme hedeflerimizde yüzde 15-17 seviyelerini koymuştuk. Ülkemizde katma değer sağlayacak ihracatı, yatırımları destekleyecek bir taraftan da bireyleri destekleyecek her türlü alanda büyümeye çalışıyoruz” diye konuştu. TEB’in aynı zamanda bir KOBİ bankası olduğunu da hatırlatan Leblebici, “KOBİ’lerimizi dünyada rekabetçi yapmaya çalışıyoruz. O nedenle kurduğumuz Girişim Evleri KOBİ’lerimizin, start-up’larımızın dünyada rekabetçi olabilmeleri için çok önemli. Bunları da desteklemeye devam ediyoruz” dedi.

 

2021 yılına da hazırız

2020’ye hazırlıklı girdiklerini, aynı şeyi 2021 için de söyleyebileceklerini ifade eden Leblebici, Türkiye’nin 2020’yi pozitif kapattığını bu yıl da yüzde 4-5 büyüme beklentisi doğrultusunda TEB’in ülke büyümesinin üzerinde bir büyüme hedeflediğini kaydetti. “Bu basit bir iş değil. Büyümenin optimize edilmesi gerekiyor. Optimizeden kastım, maliyetlerinizi de kontrol etmeniz gerekiyor. Maliyetleri kontrol ederken servis kalitesini düşürmemeniz gerekiyor. Bunun yapılabilmesi de teknolojiyi ne kadar kullandığınıza bağlı.” ifadelerini kullandı.

 

Dijital gişe hayat kurtardı

Bu doğrultuda uzun zamandır teknolojiye yatırım yaptıklarını vurgulayan Leblebici, sektörün klasik yöntemlerin ötesine geçmesinin gerekliliğinin altını çizdi. Leblebici şöyle devam etti: “Müşteri artık dijitalde. Yaş sınırı kalmadı. 60 yaşındaki de dijitalde 18 yaşındaki de. Dijital servis, kalite ve güvenlik artık üç ana konu. Dolayısıyla şube optimizasyonu artık sektörde kaçınılmaz. 500’e yakın şubesi olan bir bankayız. Bu 500 şubenin de optimum olduğunu düşünüyorum. Çünkü her ilde birkaç şubeye ihtiyacınız var. Büyük illerde daha fazla. Türkiye’deki büyük bir firma size bir iş verdiğinde orada şube olup olmadığını soruyor, sizden bankacılık hizmeti istiyor. Bunların bir kısmını dijitalle yapabilirsiniz ama hala fiziki şubelere ihtiyacınız var. Görünen o ki, bankacılık sektörü buralarda bir optimizasyon sağlayacak.

Müşterinin de hala fiziki şubeye gitme ihtiyacı duyduğunu vurgulayan Leblebici, “Biz bu sorunu aşmak için kendi gelişmiş makinelerimizi yaptık. Bunları ‘Turbo makineler’ diye adlandırıyoruz. Bu Turbo makinelerde herhangi bir gişede yapabildiğiniz işlemlerin yüzde 85-90’ını yapıyorsunuz. Bu bize pandemi döneminde de çok yardımcı oldu. Son 2 yıldır bu makineleri Türkiye genelinde yaymaya başladık. Şu anda 29 ilde var. Yakında 130-140 şubemizde bu makinelere ulaşmış olacağız. Bizim şube ağımızın da yüzde 25-30’u bu makinelerle donanmış olacak. Bu yıl içinde planlıyoruz.” ifadelerini kullandı.

 

Dijital bankacılıkta Türkiye rakiplerinden üstün

Dijital tarafta ise düzenleyici otoritenin ciddi anlamda ilerlediğini belirten Leblebici, “Bunun da örneğini uzaktan müşteri erişiminde göreceksiniz. Mayıs’tan itibaren hayata geçecek ve biz yüzde 100 hazır durumdayız. Dijital kimliklerimizi kullanabileceğiz. Türkiye hem e-devlet açısından hem dijital altyapı açısından rakiplerine göre çok üstün.” diye konuştu.

Bu zincire sermaye piyasalarının eklenmesi ve özel bankaların da dijitale yatırım yapmasıyla seviyenin yukarı çekileceğini dile getiren Leblebici, “Dijitalde ilk 3 bankadan biriyiz. Ama bu 3’ün içinde kalmak çok zor. Bunu biliyoruz ve sürekli yaratıcı olmaya çalışıyoruz. Bir ekosistem oluşturarak start-up’ları bünyemize katarak ve fintek’lerle beraber iş birliği yaparak bunu geliştirmeye çalışıyoruz. Mobil aplikasyonlarda lider bankalardan biriyiz. Müşterinin CEPTETEB kullanım hızını da sürekli ölçmeye çalışıyoruz. Aktif 2,5 milyon müşterimizden 2 milyonu aplikasyonlarımızı kullanıyor. Mayıs’ta hayata geçecek düzenlemeyle müşteriye uzaktan erişim sağlanacak. Bu şekilde her şeyi dijitalden yapabileceğiz” dedi.