Payten Ödeme Sistemleri Ürün Müdürü

Mehmet Evirgen

 

Payten Ödeme Sistemleri Ürün Müdürü Mehmet Evirgen, Fintechtime okurları için kaleme aldı, “Bilgi, Gerçek Sahibine!”.

WEB 3.0 diye bir şey duydunuz mu? Özellikle teknoloji dünyasında, son yıllarda yeniden konuşulmaya başlanan bu akımı, aslında 2004’lü yıllarda WEB 2.0’a geçişin heyecanı ile ilk tanıştığımız zamanlarda; “WEB 3.0 içinde hazırlıklara başlansa mı?” diye konuşulmaya başlanmıştı.  Daha henüz WEB 2.0’nin başlarında olduğumuz ve anlayamaya çalıştığımız bu süreçte WEB 3.0 gibi bir köklü devrimden söz etmek çok erken olmuştu.  Bu kökü devrim yerine internetin zaman içerisinde yavaş yavaş evrimleşmeye gideceği konuları gündeme gelmeye başlamışken, finans dünyasında paradigma değişimi yaratan Blockchain teknolojisi bu konuyu yeniden gündeme taşıdı.

WEB 3.0, bildiğimiz gibi sadece internetin önceki sürümlerinin bir yükseltmesi değil, aynı zamanda web dünyasını tamamen değiştirme potansiyeline de sahip bir yenilik. Web ve içerik sahipliğinin merkezi olmayan bir versiyonu olarak sabitlenen Web 3.0, gerçekten demokratik olabilir ve bir kullanıcının mahremiyet hakkını güçlendirir nitelikte. Aslında Blockchain dediğimizde ilk aklımıza gelen “merkeziyetsizlik” kavramının İnternet’i de kapsamına almayı hedeflemesi çok şaşırtıcı değildi. Bitcoin, etherium gibi kripto paraların sırtını dayadığı Blockchain teknolojisi acaba İnternet’i de tamamıyla değiştirerek, yeni bir devrim ortaya çıkmasına neden olabilir mi? WEB 2.0’ı raflara kaldırıp, WEB 3.0 ile bambaşka ve verinin asıl sahipleri tarafından kontrol edilmesine katkıda bulunabilir mi? Ya da bu da mı bir başlangıç olacak?

WEB dediğimiz kavram www (World wide web) yani dünyayı saran ağ anlamına gelmektedir. İsviçre Cern laboratuvarında ilk defa Tim Burnerss Lee tarafından paylaşılan “İlk WEB sitesi” fotoğrafında yer alan bu kavram aslında farklı bir bilgi daha içeriyordu; “HyperMedia”.

Bu kavram aslında konunun yöntemine işaret ediyordu. İnternet; birbirine linklerle bağlanacak bilgilerden oluşacaktı.

İnternetin başlangıcı olan bu basit bağlantı konsepti WEB 1.0’ın temelini oluşturmuştu. O zamana kadar birbirinden kopuk, tekil bilgisayarlarda oluşturulan bilgiler birbirine bağlanıyordur. Başlangıç olan WEB 1.0 çok önemli ama yetersiz bir keşifti. Çok az sayıda üretici tarafından oluşturulan içerikler, diğer kullanıcılar tarafından okunmaya yarıyordu. Yani aslında içeriklerin İnternetin başlangıcı olan bu fotoğraf ve bu basit bağlantı konsepti WEB 1.0’ın temelini oluşturmuştu. O zamana kadar birbirinden kopuk, tekil bilgisayarlarda oluşturulan bilgiler birbirine bağlanıyordur. Başlangıç olan WEB 1.0 çok önemli ama yetersiz bir keşifti. Çok az sayıda üretici tarafından oluşturulan içerikler, diğer kullanıcılar tarafından okunmaya yarıyordu. Yani aslında içeriklerin okunduğu ve bilgilerin sadece dijital bir ortama taşınmasına yardımcı olan bir teknoloji haline gelmişti.
1999’dan itibaren yavaş yavaş konuşulmaya başlayan WEB 2.0 ise, Internet’e girenlerin o pasif okuma yani tüketme eyleminin yanı sıra bir yandan da yazma, üretme, katkıda bulunma eylemine başlanacak bir dönem olacaktı. WEB 1.0 ile statik web siteleri yerine artık dinamik olanlara bırakmıştı. WEB 2.0 ise artık veriye daha kolay ulaşmamızı sağlayacak arama motorlarının da dünyamıza girmesine neden olacaktı.

 

2004 yılında WEB 2.0 dönüşünü iyice hızlanmıştı ve artık İnternet’e bilgisayarların yanı sıra mobil cihazlarda bağlanmaya başlamıştı. Artık içerik üretmek daha kolay ve hızlı hale gelmişti.
Web siteleri kullanıcı tarafından oluşturulan içeriklerle beslenmeye başlandı. Bugün dünya devi olarak duyduğumuz internet markalarının tamamı WEB 2.0 ile ortaya çıktı.Her uygulamada versiyon atlamanın her zaman kullanıcıları heyecanlandıracağı aşikârdır. İşte bu nedenle WEB 2.0’ın ortaya çıkması ve getirdiği birçok özellik, “WEB 3.0 gelirse neler olur acaba” sorusunun ortaya çıkmasına neden oldu. Unutmayalım sorular boşuna sorulmaz ve arkasında muhakkak araştırılacak fikirler ve cevaplar ortaya koyar.

2004’den bu yana hâlâ tam anlamıyla ortaya koyulamayan WEB 3.0 devriminin nedenlerinden birisi de; gerek WEB 1.0, gerekse 2.0’ın ortak olarak ihtiyacı olan yapı “Merkezi” yapıdır. Yani biz buna ya bir sunucu diyebiliriz ya da bir platform diyebiliriz. İşte bu bağımlılık WEB 3.0’ün nasıl farklılaşması gerektiğinin cevabı idi. WEB 3.0’ün gerçekleştirmek istediği asıl amaçlardan birsi bu bağımlılığı ortadan kaldırmaktır.
Aracı platformlara bağlılığı ortadan kaldırarak bilgisayarların doğrudan birbirlerine bağlanmasını (peer to peer) sağlamaktır.

“Merkeziyetsiz” kelimesini duyduğumuzda ilk aklımıza gelen ise kripto paralardır, çünkü onlar da kullanıcıdan kullanıcıya doğrudan transfer edilebilen, bir otoritenin kontrolünde olmayan dijital para birimleridir. İşte bu çalışma mantığıyla maddi bir değerin birbirine aktarılmasının kolaylığı ve olabilirliği ile bilgininde aktarılmasının fikri ortaya çıkmıştır. Bilginin bağımlılığı ve sahipliliği ancak bu şekilde sağlanabilecektir.

“Bilgi Güçtür” demişti Thomas Hobbes. Evet bilgi güçtü, şimdi bunun WEB 3.0 ile ilgisine değinelim. 😊

Birçok sosyal medya platformunu ve uygulamasını neden ücretsiz kullandığınızı düşündünüz mü?
Ya da Google’da yaptığımız her sorguda bir ücret alındığını düşünsenize kaçımız ne kadar arama yapardık acaba!
Çünkü tüm bu uygulamaların asıl iş modeli parasal bir karşılığı olan bizim verilerimizi almak, toplamak, depolamak, üzerinde veri madenciliği yapmak, analiz etmek ve satmaktır.
Bu zamana kadar bu platformlarda harcadığımız saatlerin bir maddi karşılığı bulunmaktadır.

İnternetin hayatımıza girmesi başlı başına bir devrimdi ve hayatımızı inanılmaz derece kolaylaştırdı.
Aracı platformların arka planla verilerimizi işlemesinin yanında insan ve toplum davranışlarını ve ilişkilerini de yönetebilir hale gelmesi aslında nasıl bir otoriteye sahip olduklarını açıkça ortaya koymaktadır. Bu platformlar yararlı birçok etkileşimin yanında, toplum davranışlarını sadece bir “beğen, paylaş” butonu ile bile ölçebilmektedir. Dijital dünyanın getirdiği yeniliklerin yanı sıra öfke, sevgi, heyecan gibi insan davranışlarının dahi dijitalleşmesini sağlayan bu platformlar büyük kesimlere hitap edebilirler durumdadırlar. Düşünsenize; bir ülkedeki genel seçimi dahi provoke edebilir, toplum ve insanları farklı yönlere yönlendirebilir bir otorite ne kadar endişe verici değil mi?

Üstelik bu işlemleri yaparken kullandıkları o formülleri herkesten sakladılar, yani bu açık değil bir kapalı ve sadece ilgili otorite tarafından bilinen bir sistem haline geldi. WEB 2.0 çok büyük umutlarla insanlığı geleceğe taşıyacakken, neredeyse toplumsal davranış ve psikolojik anlamda geriye döndürmeye başladı.
İnternet koşulları eşitleyerek, bilgiyi demokratize edecekken adeta veri baronları kurmaya başladı.

İşte WEB 3.0 bu otoriteyi ezerek bireylerin bilginin asıl sahibinin kendisi olduğunu hatırlatmak, bilgiyi ister gizli tutsun ister sadece istediği kişiler paylaşsın, isterse maddi bir gelir karşılığında bu platformlarla paylaşsın istemektedir. WEB 3.0 akımı teknolojinin gücüyle bir şekilde güçlenir, desteklenir ve hızlanırsa yepyeni bir çağ başlayabilir. Çünkü bu akımla bilginin sahipliği, kontrolü asıl sahibine gelerek el değiştirecektir.

WEB 2.0 dünyasında kullandığımız birçok “App”, WEB 3.0 ile “DApp” haline geliyor.
Yani İnternet’te dolaşmak için kullandığımız tarayıcılar yerine cüzdan mantığı ile çalışan “DApp”ler kullanılması öneriliyor. Kişisel cüzdanlar bu DApp’ler ile başlanacak ve DApp’ler arasında WEB 3.0’ı kullanacak.

Şu an sıkça konuşulan ve internetin geleceğini inşa edeceği söylenen iki önemli akım olan Metaverse ve WEB 3.0 geleceğin altyapısını ve üst yapısını şekillendirecek gibiler. Mobil cihazların WEB 2.0 geçilmesindeki katkısını, şimdi de Metaverse araçları da WEB 3.0 geçişi kolaylaştırabilir.