Echo Bilgi Yönetim Sistemleri A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı

Nevzat Aslan  

 

Echo Bilgi Yönetim Sistemleri A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Nevzat Aslan, Fintechtime okurları için kaleme aldı “Kobay Zeka”.

Kendime, Uyanış!

Kendi kendine konuşmayan insan delidir bilinenin aksine. Kendinle sık sık konuş ve asla unutmana izin verme!

Evren, ~13,78 milyar yıl yaşında ve ~46,5 milyar ışık yılı yarı çapında. Üstelik karanlık enerji yüzünden sürekli genişlediği için gözlemlenebilir evrendeki galaksilerin %97’si bugün evrenin dışına çıkmış durumda. SEN, evrendeki sayısız galaksiden birinin içindeki bir gezegende, ortalama 75-80 yıl yaşayan sıradan bir karbon atomu canlı formusun. SEN’den önce (MÖ 50.000 yılını başlangıç alırsak) 110 milyar civarı insan (yani şu an mevcut dünya nüfusunun yaklaşık 14 katı) yaşayıp öldü. Hani o “insan olmana özgü” kaprislerin, egoların boşuna yani Nevzat, bil istedim.

 

Hizmet Eden = Robota

Antik Yunan filozoflarından Aristo “eğer tüm araçlar emredildiğinde veya kendi kendilerine çalışabilselerdi işçilere veya kölelere ihtiyaç kalmazdı” sözleriyle robotlar hakkında ilk ipucunu vermişti.

Robotik bilimine bakacak olursak, “robotik” genellikle teori, fikir ve hayali tasarımlardan ibaret kalmıştır.

1920-1921: Çekoslovak Karel Capek’ in yazdığı bir tiyatro oyununda ilk kez ROBOT kelimesi kullanıldı. Yazar bu kelimeyi Çek dilinde “hizmet eden” anlamında kullanılan “robota” dan türetti. Tiyatro oyunu, “insan makineyi yapar, makine de insanı öldürür” teması üzerine kuruluydu.

1942: Isaac Asimov, “Runaround” isimli hikayesinde robotların üç yasasını şöyle yazdı:

  • Bir robot bir insana zarar veremez ya da kayıtsız kalarak bir insanın zarar görmesine neden olamaz.
  • Birinci yasayla çatışmamak koşuluyla, bir robot insanlar tarafından verilen emirlere uymak zorundadır.
  • Birinci ve ikinci yasayla çatışmamak koşuluyla bir robot kendi varlığını korumalıdır.

Kuvvetle muhtemel her durum ve koşulda efendilerine itaat edecekler ve asla başkaldırmayacaklar. Bu nedenle aslında Robotlarla ilgili esas sorun kendi yapay zekâları değil, sözüm ona efendisi olan “Biz”lerin doğal aptallığı ve zalimliğine çözüm bulunması. Zira yapay zekâ doğal salaklığı taklit edemez öyle değil mi?

Otuz bin yıl önce ise anlatı şöyle seyrediyordu:

“Akıl taş bir bıçak tahayyül eder,

El bıçağı yaratır,

İnsan mamutu öldürür.”

Ama işin aslı, insanlar dünyanın kontrolünü bıçağı icat edip mamutları öldürmekten ziyade insan aklını yönlendirerek kazandı.

Yakın geçmişte ise Hawking;

“Tanrı kendinden bir Âdem yarattı,

Âdem Tanrıyı yok etti.

Âdem kendinden bir bilgisayar yarattı,

Bilgisayar Âdemi yok etti.”                      Söyleminde bulundu.

 

Ürpermeye gerek yok bence. En azından kısa süre zarfında yapay zekâ ile donanmış robotlar, filmlerdeki distopik bilimkurguları andıran bir bilinç kazanıp insanlığı köleleştirmeye ya da ortadan kaldırmaya çalışmayacaklar. Çünkü bilinçleri olmayacak.

Günümüzde bilimkurgunun belki de en büyük gafleti zekâyla bilinci birbirine karıştırması. Bunun sonucunda robotlarla insanların savaşına gereğinden fazla senaryoda eğiliyor olması. Oysa bizi daha çok endişelendirmesi gereken algoritmaların gücünü elinde tutan az sayıda sıradan canlılar olan bizlerin arasında çıkabilecek olası bir çatışma…

Sizler zihinsel aikido ile bu dediklerimi eğip büke durun, ben hazır aklıma gelmişken bir koşu eskiye gidip Tay.AI’den özür dileyip geliyorum.

 

Tay.AI’ye Özür 

Durduk yere 2016’ya neden geldik derseniz. Benim yeni teknolojileri ve bugün ve gelecekte ihtiyaca konu halini anlama şeklim geçmişi hatırlamakla, analiz etmekle oluyor da ondan. Hadi günah çıkarmaya geçelim.

Yapay Zekâ evet öğrenebiliyor ama bu aslında senin ne öğrettiğine de bağlı değil mi biraz. Mart 2016 tarihinde yayınlanan şu haberi sanırım birçoğumuz anımsarız. “Microsoft tarafından geliştirilen Twitter sohbet botu olan Tay.AI, ırkçı, seksist ve küfürbaz cevapları ile ilk 24 saat içerisinde kapatıldı.”

Tay bir chatbot’du ve yapısı itibariyle etkileşime girdiği düşüncelerin yoğunluğundan hareketle kendi kanaatlerini oluşturacaktı. Daha çok etkileşim aldıkça, daha münevver bir kişilik haline gelecekti. Microsoft’un hesaba katmadığı şey, Twitter ahalisinin ona olan art niyetli yaklaşımı olmuştu. Marka profillerini ve onların halkla ilişkiler çalışmalarını doğaları gereği itici bulan kullanıcılar, Tay’i amiyane tabirle “trollediler”. Yetti mi yetmedi… Birçok kullanıcı #justiceforTay etiketi ile kapatılmasına da karşı çıktı. Çünkü yetmemişti bu kısa süre, daha Tay hanım kızımıza öğretilecek onlarca hile ve desise vardı. Bu kadar çabuk gidemezdi. Halbuki herkesin keyfi yerinde evde ışıklar kapalı çılgınca bir parti veriliyordu, birdenbire içeri girip ışıkları bir hışımla açıp herkesi kovan baba da nereden çıkmıştı.

Pekâlâ âdettendir, bir çıkarım yapalım o zaman. Kıssadan hisse; 6 yıl önce bu popüler hareket ile birçok kişiyi “yapay zekâ” kelime dizisini popüler söylemle google’lamaya iten polemikten neler öğrendik? (Mutlaka bir şey öğrenmiş olmalıydık öyle değil mi!)

Microsoft gibi dev bir şirketin çok büyük ar-ge çalışmalarıyla ortaya koyduğu bu özverili çalışmanın, bu oluşumda çorbada tuzu bulunmayan diğer benzer insan elleriyle hebası için 24 saat yeterli olmuştu. Belki de asıl büyük sorun; herhangi bir sebep ile hayatında hiç görmediği, tanışmadığı ve konuşmadığı, sadece mobil veri veya wi-fi açtığı zaman erişebildiği -kendisinin de erişilebilir olduğu- insanlarla ve bu sanal insanların sayısıyla övünen, böbürlenen, klavye başında kendisine kimlik arayan belki de ağır depresif psikolojik sorunları olan bu sosyal mecra organizmalarının varlığıydı. Evet farkındayım cümlem hayli uzun oldu ancak bu hissimi daha kısa ifade edemezdim…

İnternet, dünya üzerindeki tüm insanlığa sınırlarını aşmayı öğretti. Kimi ufkunun sınırlarını aştı, kimi (bu örnekteki gibi) haddini.

 

Seninim! Algoritma

Özür dilemeye geçmeden hemen önce algoritma ve gücüne atıfta bulunmuştum. Devam edelim. Teknoloji beden, beyin ve zihin mühendisliği yapabilmemizi olanaklı kıldıkça, daha önce değişmez ve sonsuz görünenler de dahil hiçbir şeyden emin olamayacağız.

“Hakikat” şimdiden, Google aramalarında en üstte çıkan sonuçlarla belirlenmiyor mu? En son ne zaman bir arama yaptığınızda ikinci sayfaya geçtiniz? Bir düşünelim. Bu durum pekâlâ Stanford üniversitesinde ortaya çıkmış Google ile harmanlanmış PageRank algoritmasının alametifarikası da olabilir. Şeytanın avukatı iseniz, bu algoritma bir amaç uğruna manipüle edilmişse bunu kim bilebilir?

 

Karar Alma İllüzyonu!

Bu takipten ve manipülasyondan kaçmak için hala yollar var. Ama milyarlarca insan bu şekilde yaşarken, korumacı olmaya çalışan azınlığın bir parçası olmak iyi mi kötü mü emin değiliz öyle değil mi (kırmızı hapı seçmek!). Hepimiz içinde bulunduğumuz illüzyonun hazzını yaşayamazsak acısını çekeceğimizi düşünüyoruz. Hal böyle iken, sonunda ağlayarak “seni seviyorum Big Brother” diyeceğimiz günler yakındır.

Geçmiş zamanda patlayan Cambridge Analytica skandalı, Facebook’a emanet edilen verilerin üçüncü şahıslar tarafından toplanıp dünyanın çeşitli yerlerindeki seçimleri manipüle etmek için kullanıldığını ortaya çıkardı. Buraya kadar tamam. Peki sonra ne oldu. İnsanlık Facebook’u “yine aynı platformu kullanarak” protesto etti ve kullanmaya devam etti. Zehir kana çoktan karışmıştı bir kere vücut tedaviyi reddediyordu. Olaya karşı, öfke ve nefret ile içiniz içinizi yerken coşku ve huşuya kapılamazsınız. Bu ancak öfkeniz kendi iç huzurunuzu öldürdüyse olabilir. İnsanlığın iç huzuru çoktan öldü mü acaba ne dersiniz?

 

Verinin Gerçek Sahibine…

Sözüm sana “Big Brother”. Hiç merak etme insanlık olarak hizmetindeyiz ve en değerli varlığımız olan kişisel verilerimizi ve mahremiyetimizi ücretsiz elektronik posta hizmetleri, oynayacağımız oyunlar ve komik kedi videoları karşılığında eksiksiz teslim etmekten son derece memnunuz. Endişe etmene mahal yok. Bil istedim.

 

“Deli”nin dahi anlamına gelen “de”si!

Yapay zekâ ve biyoteknoloji, insanlığa yaşamı yeniden dizayn etme gücü veriyor. Biz yetişkinler çocuklarımızın yemesi içmesi, kılık kıyafeti, eğitimi, geleceği, okul taksiti, servisi ile meşgulken insanlığın geleceği karara bağlanırsa ortaya çıkan sonuçlardan ne bizler muaf tutulacağız ne de çocuklarımız. Pek yakın zamanda birilerinin çıkıp bu hayatı tasarlama gücünün nasıl kullanılacağına dair bir karar vermesi gerekecek. Düşünürler son derece sabırlı insanlar ama mühendisler değil, paranın satınalma gücüne sahip yatırımcılarsa hiç değil. “İyi”, gücü yönetemezse görünmez el birilerinin karara varmasını beklemeyecek, kendi kararını dayatacaktır. Tüm servet ve güç birkaç seçkinin elinde toplanmaya devam edecektir.

Tüm ümidim “Dijital Doğanlar”ın iktidarında.

 

Sağlıcakla ve teknolojiyle kalın…