KPMG Türkiye Fintech ve Dijital Finans Lideri

Sinem Cantürk

 

KPMG Türkiye Fintech ve Dijital Finans Lideri Sinem Cantürk, Fintechtime Temmuz sayısı için yazdı “Web3 ile iş dünyasının yüzü dönüşüyor”.

“Web3, iş dünyasında devrim niteliğinde bir dönüşümü tetikleyebilir. Bu yenilikçi teknolojilerin iş dünyasını dönüştürmesiyle birlikte daha sürdürülebilir, kapsayıcı ve dijital bir gelecek inşa etmek mümkün.”

 

Web3 ile iş dünyasının yüzü dönüşüyor

Web3 merkeziyetsiz, şeffaf, güvenli, katılımcı ve yenilikçi bir ekosistem yaratmayı amaçlayan bir yaklaşım. Bu yaklaşım, finansal hizmetlerden dijital sanat ve oyunlara, bilimden ticarete kadar birçok farklı alanda devrim niteliğinde uygulamaların ortaya çıkmasını sağlıyor.

Şirketlerin bu uygulamaları hayata geçirmesiyle birlikte, iş yapış şekillerimizde önemli değişiklikler olacak.

 

CeFi ve DeFi ile yeni nesil finans

Web3 uygulamalarından en çok etkilenecek sektörlerin başında finans geliyor. Web3 bağlamında geleceğin finans dünyası, CeFi (merkezi finans) ve DeFi (merkeziyetsiz finans) olmak üzere iki kavram etrafında şekilleniyor. CeFi, geleneksel finansal hizmetlerin merkezi bir otoritenin kontrolü altında olduğu finansal sistemleri ifade ederken DeFi, finansal hizmetlerin merkezi otoritelerden bağımsız olarak sağlanabileceği yeni bir geleceğin habercisi olarak görünüyor.

DeFi ekosisteminin temelini oluşturan Ethereum’da toplam kilitlenmiş değer son 2 yılda 60 kat arttı ve 90 milyar dolara ulaştı. 2020 yılında DeFi protokolü sayısı 100’ün altındayken 2021 yılında bu rakam 300’ün üzerine çıktı.

2020 yılında DeFi kullanıcı sayısı 1 milyondan az iken 2022 yılında bu rakam 10 milyonun üzerine çıktı. DeFi’nin TVL’si 2020’den bu yana yüzde 6 bin 900’den fazla büyüdü. 2021’in başından bu yana yüzde 264 arttı. Ancak 2022’nin başından bu yana yüzde 76 düştü. Geçtiğimiz yıldaki düşüşlere rağmen, DeFi ekosistemindeki akıllı kontratlarda kilitlenen miktar bir önceki 3 yıla göre 70 kat artış kaydetti.

DeFi ile işlem hızı, işlem maliyetleri, esneklik, kullanıcı sayısı ve şeffaflık gibi konularda gelişim hedefleniyor. Özellikle finansal erişimin artması ile finansal kapsayıcılık kavramının optimizasyonu amaçlanıyor.

 

Değer alışverişinin geleceği: CBDC & Stablecoin’ler

Stablecoin ve CBDC, değer alışverişi yapma ve serveti ölçme şeklimizi değiştirebilecek en umut verici yeni dijital para birimi biçimleri arasında yer alıyor. CBDC’ler, bir ülkenin merkez bankası tarafından verilen ve yasal para birimi olarak kabul edilen dijital varlıklardır. Çin Merkez Bankası’nın (PBoC) dijital yuan projesi bu varlıklara örnek olarak verilebilir.

Daha hızlı, daha ucuz ve daha verimli ödeme sistemleri sunma potansiyelleriyle CBDC’ler ve Stablecoin’ler ile yenilikçi para biçimlerinin olanakları keşfedilirken politika yapıcılar, finans kurumları ve benzer şekilde kamuoyu tarafından şimdiden önemli bir ilgi olduğu açık. Dijital para birimi gelişmeye devam ettikçe bu farklı para birimi türlerinin önümüzdeki yıllarda nasıl etkileşime gireceği ve bir arada nasıl var olacağı netleşecektir.

Stablecoin konusunda, Avrupa Birliği‘nin kripto yasa tasarısının (MiCA), Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde (OJEU) yayımlanmasıyla birlikte, kripto düzenlemesinin ana hatlarının 30 Haziran’da yürürlüğe girmesi bekleniyor. MiCA kapsamında kripto şirketlerine lisanslama zorunluluğu getirilecektir. Kripto cüzdanı sağlayıcılarının fon transferleri için müşterilerini tanımlamaları gerekecektir. Stablecoin şirketleri de düzenleme kapsamına alınacaktır. Kripto yasasının tam anlamıyla 30 Aralık 2024 tarihi itibarıyla uygulamaya alınması öngörülüyor. Bu tarih itibarıyla kripto şirketlerine lisans zorunluluğu getirileceğini söylemek mümkün. Bu düzenleme ile tüketicinin korunması, finansal istikrarın sağlanması ve yasa dışı faaliyetlerin önlemesi amaçlanıyor.

 

DAO’lar ile daha şeffaf ve katılımcı bir yönetim

Kripto piyasalarının hukuksal açıklığa kavuşması ve yükümlülüklerinin netleşmesiyle DAO’ların yaygınlaşmasının arasında pozitif bir korelasyon olduğunu söylemek mümkün. DAO’lar, işletmelerin ve projelerin karar süreçlerini şeffaf hale getirerek tüm işlemlerin kaydedildiği bir defter tutuyor. Bu, hesap verebilirlik ve güveni artırarak yanlış yönetim veya suiistimallerin önüne geçiyor.

Dünya genelinde işletmelerin ve projelerin DAO’yu benimsemesiyle daha adil ve şeffaf bir yönetim sağlanabilir. Böylelikle karar süreçleri daha katılımcı hale gelir.

Aynı zamanda DAO’lar, coğrafi sınırlamaları aşarak küresel katılımı mümkün kılar. Türkiye’deki işletmeler ve projeler, DAO’ları benimseyerek, uluslararası topluluklarla iş birliği yapabilir ve küresel ölçekte daha geniş bir paydaş kitlesine erişebilir.

 

NFT sadece dijital sanatta değil, kurumsal hayatta da avantajlar sunuyor

NFT, içerik üreticilerinin veya sahiplerinin dijital dünyada ürettikleri eserlere bir tapu alarak bu eserleri dilediklerinde güvenli şekilde satabilmelerini sağlıyor. Böylelikle dijital dünyada üretilen müzik, tasarım, metin ve diğer birçok eser; ticarileşebilir ve transfer edilebilir bir yapıya kavuşmuştur.

Dijital sanat alanında geniş bir kitle bulan NFT’lerin kurumsal adaptasyon için de birçok farklı kullanım alanı bulunuyor. Şirketler için NFT’lerin faydalarına baktığımızda ilk sırada varlık yönetimi ve lisanslama geliyor. NFT’ler markalar için yenilikçi pazarlama ve promosyon araçları olarak kullanılabilir. Özel koleksiyonlar veya etkinliklerle ilişkili NFT’ler gibi özel çalışmalar yapan markalar, müşteri sadakati programlarına yönelik özel deneyimler sunabilir ve marka bağlılığını artırabilir. NFT ayrıca tedarik zinciri yönetiminde izlenebilirlik ve doğrulamaya katkı sağlayabilir. Örneğin, lüks markalar sahte ürünlerin önlenmesi amacıyla ürünlerine özel NFT’ler oluşturabilir ve müşterilere ürünün orijinalliği konusunda güvence sağlayabilir.

NFT’ler, işletmeler için yeni yatırım ve finansal araçlar sunabilir. İşletmeler, şirket hisselerinin veya gelir akışlarının tokenleştirilmesi yoluyla yatırımcılara erişim sağlayabilir veya NFT’lerin ticaretine dayalı yeni gelir modelleri geliştirebilir.

 

Metaverse: Etkileşim ve ticaret için yeni bir dijital ekosistem

Şirketlerin en hızlı şekilde giriş yaptığı web3 uygulamaları arasında yer alan metaverse, internet üzerinden erişilebilen ve birbirleriyle ve dijital nesneler ve ortamlarla gerçek zamanlı olarak etkileşime giren çeşitli kullanıcıların var olduğu sanal bir dünya. Metaverse’te kullanıcılar, fiziksel ve dijital dünyalar arasındaki sınırları bulanıklaştıran yollarla iletişim kurabilir, iş birliği yapabilir, işlem yapabilir, öğrenebilir ve oyun oynayabilir ve sonuçta yeni bir sosyal ve ekonomik faaliyet alanı yaratabilirler. Goldman Sachs’ın yakın tarihli bir raporuna göre metaverse’ün 2030 yılına kadar yıllık 1 trilyon dolar gelir elde etmesi bekleniyor.

Savunma sanayi, fuar ve etkinlik, eğitim, sağlık, kamu, telekom, otomotiv, oyun, moda ve reklamcılık gibi birçok sektörde, metaverse yatırımları yapıldığını ve aktif olarak kullanıldığını görüyoruz. Türkiye’de de farklı sektörlerde birçok öncü uygulama mevcut. Bu örneklerle gördüğümüz üzere, metaverse oyun ve eğlencenin ötesinde, inovasyon ve büyüme için olanaklar sunan, teknolojide yeni bir sınır.

Sonuç olarak Web3, iş dünyasında devrim niteliğinde bir dönüşümü tetikleyebilir. Bu yenilikçi teknolojilerin iş dünyasını dönüştürmesiyle birlikte daha sürdürülebilir, kapsayıcı ve dijital bir gelecek inşa etmek mümkün. İşletmelerin bu dönüşüme uyum sağlaması ve bu teknolojilerin sağladığı fırsatları değerlendirmesi; rekabet avantajı elde etmelerini ve geleceğin dijital ekonomisinde öncü konumda yer almalarını sağlayabilir.