Echo Bilgi Yönetim Sistemleri A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Nevzat Aslan, Fintechtime Ekim sayısı için yazdı “Kalabalıkların Çılgınlığı: Zihinsel Ötenazi”.
“Finansal Özgürlük aslında sadece parayla ilgili bir şey değil; geri kalan her şeyle ilgili!”
Budala Aurası
Sonunda özgürüm. Tüm banklar benim, her gece istediğim bankta uyuyabiliyorum. Yaşasın finansal özgürlük!..
BIST100X
Yazımın başlığını bana öfke ve endişe ile attıran. Tam da klavyeyi elime aldığım sırada patlayan halka arzlar, hiç kimsenin bir şey bilmediği ama herkesin her şeyi bildiği, kendini tekrarlayan, benim de finansal piyasalarda belli dönemlerde şahit olduğum karmaşa, fomo (Fear of Missing Out), kalabalıkların çılgınlığı…
Toplum olarak en zayıf yönümüz belki de bilgiye saygı duymamak. En yüce hasletlerimizden, şansa gebe kalmış kazanç sonucu ego ile cehaletin çocuğu kibir!
Sonun da hüzün, endişe, panik ve olandan büyük fakirlik… Ve çok büyük hayallerin kırılırken çıkardığı o ses “suskunluk”. Disiplin edilmeden oluşmuş bir zenginlik yoklukla sınanmaya mahkûm!
Drama
Borsayı bütünüyle temsil eden drama, “Sarayda Karmaşa” ise;
boğaları “Daha Çok Kâr İçin Daha Çok Acı”;
ayıları “Vahşi Canavar, Şimşeğin Çakması ve Taş”;
ilgisiz kişileri “Oyun Aptallara Göredir”;
becerikli kumarbazları “Hayat Yok, Onur Var”;
Frederick’leri “İsminin Talihi ve Talihsizliği”; (Alman filozof ve yazar Friedrich Nietzsche’nin eserlerinden biri olan “Ecce Homo” adlı kitapta geçer. “Ecce Homo”, Nietzsche’nin kendi yaşamına, düşüncelerine ve eserlerine eleştirel bir bakış sunduğu otobiyografik bir eserdir ve içerisinde “Frederick’leri” adlı bölüm bulunmaktadır. Bu bölümde Nietzsche, kendi adını taşıyan “Friedrich” isminin tarihini ve kaderini tartışır.)
şanslı spekülatörleri “Tanrı’nın Oğlu Talihini Açsın”;
şanssız spekülatörleri “Kaderin Sillesi” oyunları temsil eder.
Son olarak, bildiğim her şeyi titizlikle öğretmeme karşın, size her şeyi vermek isterken aslında hiçbir şey vermemiş olduğumu düşündüğüm için, “Her Şeyi Ver, Hiçbir Şey Verme” oyununu sahnelemek üzere olduğum düşünülürse, sizin de “Gözü Açılanlar” piyesini oynamanız lazım.
Sizi mantığa davet ediyorum. Fârâbî’ye göre hakikatten emin olmamızı, yanlışın yanlışlığını, doğru gözüken yanlışların yanlış olduğunu fark etmemizi ve yanlışa benzeyen doğrunun doğruluğunu ayırt edebilmemizi sağlayan yetiye, mantık sanatı ile ulaşırız.
İsfet
Eski Mısır’da “Ma’at” hakikat, adalet, ahenk, denge ve düzen demekti. Başında tüy taşıyan bir tanrıça olarak temsil edilirdi. Tüy ile ölülerin ruhu tartılır, canlıların adalet ve hakikati ölçülürdü.
“Ma’at” yoksa adalet yoktu, hakikat yoktu, düzen yoktu. “İsfet” yani şer vardı…
Anosognozi
“Arabanın arkasından koşan bir köpek gibiyim, yakalasam ne yapacağımı bilemem…” The Dark Knight (2008)
Bilmiyoruz. Evet bilemiyoruz. Para kavramı ve daha önemlisi Mutluluk (mutlu olma/olabilme) ihtimali ile ilgili değiştirilemez kodlarımız, hiç ama hiç öğretilmemiş (özellikle okullarda) dogma öğretilerimiz var. Bence “başarı” kavramı ile ilgili de ciddi sorunlarımız var. Tıpkı herkesin üzerinden arabayla geçerken ismini farklı söylediği köprümüz gibi. Herkesin, hepimizin ona yüklediği anlam, kendisinde tınlayan isim/tanım farklı…
Arabanın arkasından koşuyoruz… Para/Mutluluk/Başarı orada. Araba durdu(?) e peki şimdi, yakaladık. Ne olacak şimdi? Kimse bilmiyor zenginlik bende ama tanımını dahi zihninde tam oturtamadığı şeyi yakaladığında (belki daha önce de yakaladı farkında değil) ne olacağını kimse bilmiyor.
Bence net olan tek şey. Finansal başarı/özgürlük/bağımsızlık (adına her ne derseniz deyin) için kişinin finansal eğitimden önce bilmesi gerekenler var.
Finansal Özgürlük aslında sadece parayla ilgili bir şey değil; geri kalan her şeyle ilgili.
Para/Mutluluk/Başarı Paradoksu
Tartışılır, görece değişir kişiden kişiye, ben şöyle nokta koydum bu konuya; anlatmaya çalışayım dilim döndüğünce.
İstenilen sermayeye “gönüllü” hizmet edecek iyi eğitimli tamahkâr biat eden beyaz yaka nesiller yaratmaktır. Sonuç olarak bu insanlar para için çalışmayı öğrenirler -yani bizler- ama asla parayı kendimiz için çalıştırmayı öğrenemeyiz. Bunu ısrarla ve kasıtla okullarda da öğretmezler. Bir düşünün. Bunca yıllık öğrenim hayatınızı bir gözden geçirin bakalım.
Özetle finansal okuryazarlık (diye ağızlara sakız olmuş, içi boşaltılan şey) öğretilmiyor.
“Para için değil öğrenmek için çalışmalıyız.” Bir çoğunuz, bir çoğumuz potansiyelimizin dahi farkında olmadan düzene hizmet eder ve göçer gideriz.
Paranız olmazsa mutlu olup olamayacağınızı bilemem (dolayısıyla parasız da saadet mümkün? Bilemem.) Ancak paran olduğunda, varsa kesinlikle mutlu olacağını daha mutlu olacağını garanti ederim. Tıpkı Başarı gibi; size çabaladığınızda başarılı olacağınızı garanti edemem. Ama çabalamadığınızda kesin başarısız olacaksınız bunu garanti ederim.
Mutluluğa gelecek olursak. Unutmadan size mutluluğun formülünü de vereyim.
Mutluluk = Sonuç – Beklenti
Yani elde ettiğiniz sonuç beklentinizin üzerinde ise mutlu olmanız muhtemeldir.
Kendimden bir anekdot paylaşayım. Mesela ben üniversiteyi kazandığımda gitmeden önce hiçbir beklenti içine girmedim. Dolayısıyla gittiğim de yolumu orada çizeceğimi biliyordum ve şunu da gayet iyi biliyordum: Beklentilerim, hayallerim ne kadar uçlarda olursa her gerçekleşmemede mutsuz olacaktım. Diğer arkadaşlarım büyük beklentilerle gittiler ve gerçekten de ben çok daha mutlu keyifli iken o büyük beklentiler içinde olan arkadaşlarımda o huzursuzluğu görebiliyordum.
Ve sonraları okudukça evet bunun bir açıklaması hatta bir yasası da olduğunu öğrendim.
Bütün bu yasa teorilerin de yaşanmışlıklarımızdan ve hatta bunları başkalarının daha önce yaşamışlıklarından çıktığını da unutmamak lazım.
Tersine Yasa
Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir.
Ve paradoksal olarak insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir. Bu felsefeci Alan Watts’ın ”tersine yasa“ adını verdiği argümandır.
Kendinizi daha iyi hissetmeye çalıştıkça daha az tatmin olacaksınız. Zaten bir şeyi elde etmek için bunca çabalamak ona sahip olmadığınız düşüncesini güçlendirmekten başka bir şeye yaramayacaktır.
Konumuza dönecek olursam; Umutsuzca zengin olmayı arzularsanız ne kadar para kazanırsanız kazanın kendinizi daha yoksul ve değersiz hissedersiniz.
Montesquieu, bundan yaklaşık 300 yıl önce: “Sadece mutlu olmayı istesek kolay olacaktı ama biz başkalarından daha mutlu olmak istiyoruz. Bu da oldukça zor çünkü onları daima olduklarından daha mutlu görürüz.” diyerek her şeyi çok açık özetlemiş. Mutlu kelimesi yerine başarılı ya da zengin kelimelerini koyarak tekrar okuyunuz!
Tanımını bilmediğin şeyi olamazsın. Gördüğün olamazsın. Herkesin farklı tanımındaki mutlu/başarılı/zengin olamazsın…
Son Söz!
“Bir insanın finansal özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.” Buradan bakarsanız bence daha anlamlanır her şey.
Finansal özgürlük zırvaları önce sizin zihninizin bulutlar kadar özgür olmasıyla olur.
Sağlıcakla, felsefe ve teknolojiyle kalın…