KPMG’nin “Yapay Zekâya Güven” araştırmasına göre insanlar yapay zekânın yönetiminde hükümetlere güven duymazken bu teknolojiyle ilgili regülasyonların hayata geçmesini bekliyor.

KPMG’nin 17 ülkede 17 binden fazla kişinin katılımı ile gerçekleştirdiği ve kamuoyunun yapay zekâya ilişkin algılarını mercek altına aldığı “Yapay Zekâya Güven” araştırmasına göre ülkeler genelinde, her beş kişiden üçü (yüzde 61) yapay zekâya güvenme konusunda temkinli davranıyor. İnsanların dörtte birinden azının yapay zekâya güvendiği Finlandiya ve Japonya’da güven oldukça düşük olurken Brezilya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’daki (BICS1) insanlar yapay zekâya en yüksek güvenler oldu. Araştırmada genel olarak insanlar, yapay zekânın doğru ve güvenilir çıktılar üreteceğine ve yararlı hizmetler sağlayacağına güvense de bu teknolojinin güvenliğini, adilliğini ve gizlilik haklarını ne ölçüde koruduğunu sorguluyor.

Araştırma yapay zekâya güvenin kullanım durumuna bağlı olarak değiştiğini de ortaya çıkardı. İnsanlar, işe alma veya terfi kararlarına yardımcı olmak için İK’da yapay zekânın kullanımına genellikle daha az güvenirken tıbbi teşhis ve tedaviye yardımcı olmak gibi sağlık hizmetlerinde bu teknolojinin kullanımına daha fazla güveniyor.

Araştırmaya katılanların neredeyse dörtte üçü (yüzde 73) yapay zekânın potansiyel risklerinden endişe duyuyor. Bu riskler arasında siber güvenlik ve gizlilik ihlalleri, manipülasyon ve zararlı kullanım, iş kaybı ve işten çıkarma, sistem arızası, insan haklarının ihlali ve yanlış veya önyargılı sonuçlar yer alıyor. Genel olarak siber güvenlik riski yüzde 84 ile küresel çapta en önde gelen endişe kaynağı oldu. Otomasyon nedeniyle iş kaybı Hindistan ve Güney Afrika’da en önemli endişe kaynağı olarak gösterilirken Japonya’da en önemli endişe kaynağı sistem arızası oldu.

 

Yapay zekânın yönetiminde hükümetlere güven duyulmuyor

Araştırmaya göre insanlar; üniversiteler ve araştırma kurumlarının yanı sıra savunma kuruluşlarına, yapay zekâyı kamu yararına geliştirmek, kullanmak ve yönetmek için daha fazla güven duyuyor (yüzde 76 ila 82). Buna karşılık, en az güven hükümetlere ve ticari kuruluşlara duyuluyor. Katılımcıların üçte biri yapa zekâyı geliştirme, kullanma ve düzenleme konusunda hükümetlere ve ticari kuruluşlara güvenmiyor. Yapay zekâyı kullanma ve yönetme konusunda halkın hükümetlerine duyduğu güven konusunda ülkeler arasında da önemli farklılıklar bulunuyor. Buna göre Güney Afrika, Japonya, Birleşik Krallık ve ABD’de insanların yaklaşık yarısı hükümetlere bu konuda güven duymazken Çin, Hindistan ve Singapur’da çoğunluk hükümetlerine çok fazla güven duyuyor.

 

İnsanlar yapay zekâ konusunda regülasyonların hayata geçmesini bekliyor

Katılımcıların yüzde 97’si güvenilir yapay zekâ için ilkeleri güçlü bir şekilde destekliyor. Çoğu katılımcı (yüzde 71) yapay zekâ ile ilgili regülasyonlar yapılmasını bekliyor. Hindistan hariç, diğer ülkelerdeki çoğunluk regülasyonları gerekli görüyor. Çoğu insanın (yüzde 61) yapay zekânın toplum üzerindeki uzun vadeli etkisinin belirsiz olduğuna inandığı göz önüne alındığında bu sonuç şaşırtıcı görünmüyor. İnsanlar; hükümet ve düzenleyiciler tarafından regülasyon, özel bir bağımsız yapay zekâ düzenleyicisi ve endüstri temelli regülasyon dahil olmak üzere çeşitli regülasyon biçimlerini genel olarak destekliyor. Katılımcıların sadece beşte ikisi mevcut regülasyonların ve önlemlerin yapay zekâ kullanımını güvenli hale getirdiğine inanıyor. Bu durum, kamuoyunun yapay zekâ düzenlemelerinden memnuniyetsizliğini göstermesi açısından önem taşıyor.

 

Çalışanlar yapay zekâyı işlerinde kullanmayı sakıncalı görmüyor

Çoğu insan, görevlerini desteklemek ve otomatikleştirmek için iş yerinde yapay zekâyı kullanma konusunda rahat davransa da yapay zekâ kendilerine yönelik kullanıldığında – ör. çalışanları izlemek ve değerlendirmek veya İK tarafından işe alımları desteklemek için – kendilerini rahat hissetmiyorlar. Genel olarak katılımcıların yarısı iş yerinde yapay zekâya ve çıktılarına güvenmeye istekli. Avustralya, Kanada, Fransa ve Almanya’daki insanlar iş yerinde yapay zekâ kullanımında en az rahat olanlar, buna karşın BICS ülkeleri ve Singapur’dakiler en rahat olanlar. Çoğu insan, yönetimsel karar verme sürecinde yapay zekâ kullanımını kabul edilebilir olarak görüyor ve hatta bu teknolojinin karar süreçlerinde yer almasının tek başına insanların karar verme sürecine tercih ediyor. Katılımcıların yaklaşık yarısı yapay zekânın iş yerindeki yetkinliklerini ve özerkliklerini artıracağına inanırken her üç kişiden birinden daha azı yapay zekânın, ortadan kaldıracağından daha fazla iş yaratacağına inanıyor.

 

Yapay zekânın kullanımı konusunda toplumda bilgi eksikliği var

İnsanların yüzde 82’si yapay zekânın farkında olsa da her iki kişiden biri yapay zekâyı ya da bu teknolojinin ne zaman ve nasıl kullanıldığını anlamadığını söylüyor. Yapay zekâ farkındalığının en yüksek olduğu ülkeler Çin, Hindistan, Güney Kore ve Singapur oldu. Her beş kişiden ikisi, kullandıkları yaygın uygulamaları yapay zekânın mümkün kıldığının farkında değil. Örneğin, insanların yüzde 87’si sosyal medya kullanmasına rağmen, yüzde 45’i burada yapay zekâ kullandığını bilmiyor. Tüm ülkelerdeki insanların çoğu (yüzde 82) yapay zekâ hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyor. Bu bulgular yapay zekâ konusunda insanların eğitimine güçlü bir ihtiyaç ve iştah olduğunu gösteriyor. Eski nesillere, üniversite eğitimi almamış olanlara ve yönetici olmayanlara kıyasla günümüzün genç nesilleri, üniversite eğitimi almış olanlar ve yöneticiler yapay zekâ hakkında daha fazla bilgiye sahipler ve bu teknoloji hakkında bilgi almaya daha fazla ilgi duyuyorlar.

 

“Yapay zekâdan yararlanmak zamanımızın önemli bir fırsatıdır”

Rapor hakkında değerlendirmede bulunan KPMG Türkiye İnovasyon ve Teknoloji Danışmanlığı Lideri ve Şirket Ortağı Gökhan Mataracı, “Riskleri yönetirken yapay zekânın ekonomik ve toplumsal faydalarından yararlanmak zamanımızın önemli bir fırsatıdır. Bu nedenle yapay zekânın düzenlenmesi ve yönetimine yönelik küresel çapta koordine edilmiş bir yaklaşıma duyulan ihtiyacın farkında olarak, bu araştırmayı gerçekleştirdik. Müşterilerimizin ve iş ortaklarımızın bu fırsattan yararlanmaları için hazırladığımız raporumuzda, yapay zekâ sistemlerinin yönetilmesi ve oluşturulması konusunda yol gösterici önemli bilgilere yer veriyoruz. Raporumuz iş dünyasında, hükümetlerde ve toplumlarda yapay zekânın sorumlu bir şekilde yönetilmesi için kanıta dayalı veriler ve öneriler suması açısından da önem taşıyor. Güvenin itici güçleri, yapay zekâ kullanımının riskleri ve faydaları, toplumun yapay zekânın yönetimine ilişkin beklentileri ve yapay zekâyı geliştirme, kullanma ve yönetme konusunda kime güvenildiği konularında kapsamlı veriler sunuyoruz.” dedi.