Couchbase’i daha yakından tanımak üzere Couchbase Kurumsal Hesap Yöneticisi Özgür Mermerci ile bir araya gelerek 2023 değerlendirmeleri ve 2024 planları özelinde bir röportaj yaptık.

Couchbase Finans etkinliği, 31 Ekim 2023 tarihinde Kolektif House Maslak’ta gerçekleşti. Bulut veritabanı platformu şirketi Couchbase’in ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlik, finans ve veri topluluğunun önemli isimlerini bir araya getirdi. Bu vesile ile kurumsal işletmelerin finans sektöründeki dijital dönüşümlerini hızlandırmalarına yardımcı olan Couchbase’in Kurumsal Hesap Yöneticisi Özgür Mermerci ile bir araya gelerek ham etkinlik hakkında bilgi aldık hem de 2023 yılı değerlendirmeleri ve 2024 planları üzerine özel bir röportaj yaptık.

 

Couchbase ile okurlarımızı yakınlaştırabilir misiniz? Misyonunuz, şirket yapınız hakkında bilgi alabilir miyim? Kilometre taşlarınızı da hatırlatır mısınız?

Couchbase yaklaşık 12 yıldır piyasada olan bir NoSQL veri platformu. Piyasanın ihtiyaç duyduğu aslında birçok farklı alanı ve ihtiyacı kendi servisleri altında birleştirmiş ve bu noktada da farkını yaratan NoSQL çözümü olduğunu söyleyebilirim. Piyasaya aslında daha geç girmesinin avantajını yaşayan ve ürünündeki gelişmeleri buna odaklı yapan bir veri platformu.

Geç girmek demeyelim de ben şöyle bir şeyden bahsedeyim. Coucbhase 2011 yılında kuruldu. Kurulduğu dönemdeki trafiği eminim okuyucularınız da hatırlayacaktır. İş trafiğinin internete taşındığı dönemlerden bahsediyoruz. Bu neyi gerektirdi, çok daha yüksek performanslı veritabanı sistemlerinin veya veri platformlarının varlığını gerektirdi. Bugünkü halimize bir bakın. Hemen hemen her şeyi online ticaret üzerinden yapıyoruz, bankacılık işlemleri online yapılıyor. Tabii ki bu şu anlama geliyor. Bizim yaptığımız bir ayrım bu. Interaction ve transaction dediğimiz iki kavram var. Interaction kavramı bir web sitesin gezinme, ürünlere bakma, hizmetlere bakma olarak nitelendirilebilir. Transaction’ı ise bir para alışverişi, transferi olarak tanımlamak mümkündür. Eskiden, bu bahsettiğimiz 2011 ve öncesi dönemlerde bu oran 5 interaction’a 1 transaction gibiydi. Bugünse 10.000 interaction’a 1 transaction gibi bir orandan bahsediyoruz. Bunun getirdiği inanılmaz bağlantı yükleri de doğal olarak Couchbase gibi çok yüksek performanslı veri platformlarının önünü açtı. Biz bu ihtiyacı karşılamak üzere ortaya çıkan bir kurumuz. Bu çözümleri tabii ki yıllar içerisinde, farklılaşan bileşenleri de ekleyerek geliştirmeye ve kullanıcılarla buluşturmaya devam ediyoruz.

 

 

Hedef kitlenizde kimler yer alıyor ve neden Fortune 100’ün %30’undan fazlası sizinle iş yapmayı tercih ediyor? Couchbase’i diğerlerinden farklı kılan nedir ve hangi Fortune 100 şirketlerine hizmet veriyorsunuz?

Aslında Couchbase sektör bağımsız kritik uygulamaların pozisyonlandırıldığı bir NoSQL veri platformu. Finans, telekomünikasyon, sağlık, perakende ve e-ticaret sektörlerinden çok farklı kullanıcılarımız mevcut ve oldukça kritik noktalarda Couchbase’i pozisyonlandırıyorlar. Fortune 100’den bahsettiğinizde de, Couchbae globalde oldukça önemli referans müşterilere sahip bir firma. İşte FICO’dan bahsedebiliriz. Dünyanın bir numaralı sahtekarlık tespit aracı olarak bilinen ve bütün dünyadaki kişisel ve ticari kartların %65’inin monitörlendiği bir sisteme sahip bir firma ve altyapısında Couchbase’i kullanıyorlar. Onun haricinde Avrupa’nın en büyük perakende kurumlarından olan Tesco, birçok projesinin altında Couchbase’i aktif olarak kullanıyor. Netflix’i de örnek olarak verebiliriz. Globalden olduğu kadar belki de Türkiye’den Trendyol’dan bahsetmek gerekiyor. Trendyol da e-ticaret kanalında birçok projede Couchbase’i aktif olarak kullanıyor. Gerek zaten medium makaleleri, gerek YouTube’daki videolarında da bu dönüşümü nasıl gerçekleştirdiklerine yönelik çok fazla kaynak paylaşıyorlar. Bizim için de iş birlikteliğimiz 4 sene önce başladı ve Couchbase’i giderek core business’larında pozisyonlandırdıkları bir iş birlikteliği var. Çok da heyecan verici bir yolculuk.

Ben şöyle birkaç şey ekleyeceğim. Burada bir algıyı düzeltmemiz lazım. Biz ille de çok büyük kurumlara yönelik çözümler geliştiriyor değiliz. Tam tersine, getirdiğimiz çevik ürün geliştirme ve çözüm geliştirme yetenekleri ile küçükten büyüğe satın alma maliyetleri olsun, operasyonel maliyetler olsun, ikisini de azaltacak çözümler sunuyoruz. Yani bugün pek çok start-up, Couchbase üzerinde ürün geliştirerek büyüyor. İşte birisini zaten buradaki iş ortaklarımızdan biri olan Agra Fintech’den dinledik. Bunun yanı sıra tabii ki kurumsal mimarileri de eklemek zorundayız. Aksi takdirde işin ciddiyetini koruyamayız. Onun da zaten örneklerini görüyorsunuz. Çağla’nın verdiği Trendyol örneği bunların en kritik olanlarından ama ona ilave olarak işte internetten de okuyucularınız rahatlıkla bulabilir. Akbank olsun, Fibabank olsun, çok kritik operasyonlarında Couchbase’i kullanıyorlar. Bir parantez açıp bunu da söyleleyim. Bir ürünü geliştirmek için artık aylarınız, yıllarınız olmuyor. İş ihtiyaçları çok hızlı bir şekilde değişiyor. Yazılım ekiplerinin, altyapı ekiplerinin, veritabanı ve veri yönetişimi ekiplerinin buna çok hızlı adapte olması gerekiyor. Biz teknolojik olarak bunu sunuyoruz ve bunu farklı ölçeklerde sunabiliyoruz. Bu yüzden biz sadece çok büyük kurumlarla çalışıyoruz gibi bir algının bir parça yanlış olduğunu söylemem lazım.

 

Couchbase açık kaynak bir yazılım mıdır ve Couchbase sunucusunun temel özellikleri nelerdir?

Couchbase açık kaynaklı bir yazılım. Koduna hatta geliştiriciler github üzerinden de erişebilirler. Şu anda iki versiyon var. Biz, iş ölçeğine göre bizi kullanmak herkese aynı şeyi söylüyoruz. Adı üstünde Community Edition desteğini Couchbase topluluğundan alan, ücretsiz olarak rahatlıkla kullanılabilecek, tabii ki bazı limitasyonları var lisans anlaşmaları gereğince ama indirip kullanabilecekleri bir veri platformu. Onun yanı sıra iş biraz daha ciddileştiğinde, business critical uygulamalar devreye girdiğinde test ve geliştirme süreçlerini ayrıca kurumsal olarak bizim yönettiğimiz Enterprise Edition var. Enterprise Edition da yine aynı kod temeline dayansa da yetenekleri ve ölçeklenebilme özellikleri çok daha güçlü. Onu söylememde fayda var. Tabii ki artık başka bir şeyden de bahsediyoruz. Capella ve bulut bilişimden bahsediyoruz. Özellikle Enterprise Edition’da edindiğimiz, on-prem dediğimiz işte müşterilerin kendi veri merkezlerindeki deneyimlerden, bu süreçlerin optimize edilmesinden edindiğimiz deneyimleri de bulut bilişime taşıdık. Şu anda pek çok bulut üreticisi şirketle iş ortaklığımız var. Bunlar arasında AWS, Microsoft ve Google Cloud da yer alıyor. Kullanıcılarımız bunlardan herhangi birisiyle birlikte de bizimle çalışmaya başlayabilirler. Peki biz ne sunuyoruz? Her şeyden önce çok kolay geliştirilebilen bir esneklik sunuyoruz. Bunu ilişkisel veritabanıyla şöyle karşılaştırmak mümkün. Onunla ilgili ürün geliştirme süreçleri alışık olduğumuz, bildiğimiz, eskiden gelen metodolojileri içerse de belirli esneklikleri zaman içerisinde yapmak çok kolay değildir. Esnek şema dediğimiz özellik bizim için çok kritik. İstenildiği zaman uygulamadaki gelişmeyi veri platformuna yansıtmak Couchbase’de mümkün. Çok kritik bir başka konu ise, zaten hep altını çizdiğimiz nokta olan operasyonel maliyetlerin düşürülmesi ki bunun içerisinde eğitim maliyetleri ve adaptasyon maliyetleri çok büyük bir kalemdir. Biz size tamamen ilişkisel veri platformunda kullandığımız SQL dilinin aynısını sunabiliyoruz. Doğal olarak böyle bir öğrenim eğrisinin çok çok az olması da kurumların ciddi anlamda faydalandığı özelliklerden.

 

Couchbase, kurumsal işletmelerin finans sektöründeki dijital dönüşümlerini hızlandırmalarına nasıl yardımcı oluyor?

Finans alanı Couchbase’in en güçlü olduğu sektörlerden birisi ve globaldeki müşterilerinin yüzde 30’undan fazlası finans sektöründen gelmektedir. Finansın özellikle mainframe offloading gibi, kredi skorlama gibi, daha performans ve hız gerektiren, büyük verilerin döndüğü alanlarda ciddi anlamda müşteriler için fark yaratmaktadır. Türkiye operasyonlarına baktığımızda, finans ciddi anlamda ticari işlemler için relational database’lerin yoğun olarak kullanıldığı bir sektör ve Couchbase’in SQL++ adını verdiğimiz SQL ile hemen hemen bire bir olan dilinin var olması ciddi anlamda bu adaptasyon süreci, ürün geliştirme süreci ve bunun piyasaya çıkma sürecini pozitif etkilemektedir. İçeride var olan bir öğreninin ve yetinin, sıfırdan yeni bir dil öğrenmeksizin aktarılıyor olması da finans alanında kritik olan dijital dönüşüm sürecini daha minimize etmektedir. Bu süreci onlar için daha yönetilebilir kılmaktadır.

Ben aslında birkaç şey eklemek istiyorum. Finans kuruluşları artık birer teknoloji şirketi. Fibabank’dan Çağatay Bey de sunumunda net olarak ifade etti, biz bankacılık lisansı olan bir teknoloji şirketiyiz dedi. Çünkü teknoloji sonuçta bankacılık hizmetlerinin, finans hizmetlerinin kullanıcıya en hızlı bir biçimde ulaştırılmasını sağlayan bir araç ve bu aracı çeşitlendirebilmek, hızlıca geliştirebilmek de doğal olarak son derece kritik. Daha fazla detayından Çağla zaten çok güzel bahsetti. Ben daha fazla detayına girmek istemiyorum, gerek yok. Yani bu çevikliği sağlayabilmek, bu hızlı geliştirmeyi sağlayabilmek, markete çok hızlı bir biçimde ürün çıkarabilme yeteneğini geliştirmek ve bunu yaparken de altını çizeyim sahip olma ve satın alma maliyetlerini düşürmek bizim en büyük avantajlarımız arasında yer alıyor.

 

2023 yılı Couchbase için nasıl geçti ve bu yılı nasıl sonlandırmayı planlıyorsunuz?

2023 yılı her şeyden önce ülkemiz ve dünyamız için çok da kolay geçmedi. Ülke olarak çok büyük bir felaket yaşadık. Dünya yavaş yavaş pandeminin etkisinden çıkmaya başladı. Ekonomik olarak bunun yansımalarını görüyoruz ki daha bazılarını görmedik. Belki ilerleyen günlerde yaşayacağız. Ancak bu tabii ki beraberinde farklı ihtiyaçların daha da artmasına sebep oldu. Biz bunu gözlemledik. Couchbase adı altında bakarsak, pek çok iş artık daha fazla online’a döndü. Hibrit çalışma modeli hemen hemen bütün ülkelerde benimsendi. Uzaktan online olarak birtakım çalışmaları yapabiliyor olmak son derece kritik hale geldi. Çeşitli platformların olduğu gibi Couchbase’in de özellikle bu tür yapıları destekleyebiliyor olması, işte bulut ayağının olması, hızlı uygulama geliştirmeye imkân veriyor olması bizim açımızdan bu süreci kolaylaştırmak için bir fırsattı. 2023 yılında kurumlarda bizim hep gözlemlediğimiz şey sürekli olarak bu zorlukların getirdiği baskı nedeniyle hızlı bir şekilde değişikliğe adapte olma ihtiyacı veya ürün çıkarılıyorsa hızlı bir biçimde ürün ve hizmetleri kullanıma alma ihtiyacıydı. Bu açıdan baktığımızda da aslında 2023 yılı çok daha yoğun bir tempoyla, çok daha yoğun projelerle geçti. Bütün talihsizliklere rağmen Couchbase için başarılı bir yıldı diyebiliriz. Ancak dediğim gibi bu sıkıntılar günün birinde aşılacak. Hep beraber iş ortaklarımızla, birlikte çalıştığımız kurumlarla eminim çok daha güzel, çok daha keyifli zamanlarda daha büyük projeleri yapıyor olacağız.

Sadece Türkiye değil dünya açısından da yaşanılan bu ekonomik krizler ve içinde bulunduğumuz konjonktür, firmaların bir kez daha içlerinde barındırdıkları teknolojileri konsolide etmeleri, maliyet yönetimi anlamında birçok ihtiyacı adresleyebilecek teknolojiler dahil etmelerini ön plana çıkardı diyebiliriz. Couchbase’in daha önce belirttiğimiz gibi bir NoSQL veritabanı ve içerisinde yediden fazla servisi barındıran bir platform olması, birden fazla ihtiyacın tek bir adresten cevap bulmasını sağladığı için ciddi bir maliyet avantajı, konsolidasyon ve basitleştirme getirdi diyebiliriz. Şu anda dünyada da Türkiye’de de kalifiye, her teknolojiye hakim kişiler bulmak gerçekten oldukça büyük bir problem. Couchbase’in dili, sunduğu avantajlar da firmalara dediğimiz gibi çok ciddi bir katkı sağlıyor.

 

Bulut kullanımı ve dolayısıyla maliyetler artıyor. Bunun sebebi nedir? Bu alana yatırım yapmak ve maliyetini dengelemek (yıllara yaymak) isteyenlere neler önerirsiniz? Nasıl bir yol izlememeliler.

Öncelikle maliyeti değerlendirmemiz lazım. Günün sonunda her şeyin bir maliyeti var ve ne bundan hiçbirimizin kaçışı yok. Buradaki kritik konu şu; bulut bilişimin sunduğu bir sürü avantaj var ve özellikle belli başlı kurumların işe hızlı başlama noktasındaki ilk yatırımlarını çok daha minimize ederek ortaya çıkmalarını sağlıyor. Sonuçta bir merkez kurmak zorunda ve bir sunucuya yatırım yapmak zorunda kalmıyorlar. Aldıkları hizmet çerçevesinde bir sermayayle, ki bunlar da çoğu zaman desteklenebiliyor, işlerine başlayabiliyorlar. Böyle çok büyük bir ilk sahip olma maliyet avantajı var. Elbette ki her şeyde olduğu gibi harcama, büyüme planlarıyla beraber kontrollü bir şekilde yapılırsa ben burada maliyetlerin çok öngörülemez olduğunu sanmıyorum. Şüphesiz işin uzmanlarının daha farklı yorumları da olabilir ama burada dikkat edilmesi gereken kalemler var. Örneğin iletişim hatları bulut kullanan kurumlar için ciddi bir harcama kalemi olabilir. Buradaki veri trafiğinin gerçekten gerekli olup olmadığına bakmak lazım. İşte kullanılan kaynakların gerçekten gerekli olup olmadığına bakmak lazım. Bu gibi temel, tabiri caizse işin prensiplerine dikkat edildiği sürece dediğim gibi maliyetlerin çok büyük problem olacağını düşünmüyorum. Teknoloji olarak baktığımızda bizim de buna yönelik olarak attığımız adımlar var. Bulutta açık olan veritabanı sistemlerimizin o an için çalışmalarına gereksinim yoksa onları artık uykuya yatırabiliyoruz. Böylelikle açtım, kapadım gibi bir sürü prosesten sizi kurtararak sadece kısa bir hibernate süresince o kaynakların ihtiyaç olduğunda hızlıca hizmete alınmasını sağlayacak yöntemler geliştirdik. Bizim katkımız genel olarak bu şekilde ama bulut ekonomisi apayrı bir konu. Dediğim gibi her işin sonunda bu yatırımın ne şekilde karşılığının geleceği hesaplanarak büyümeye ve ilerlemeye yönelik planlar yapılmalı.

 

 

Bulut teknolojilerinin daha yaygın bir şekilde benimsenmesi, IT departmanlarının rolünü nasıl değiştiriyor ve bu değişikliklerin işletmelere avantajları nelerdir?

Aslında bulut teknolojileri aslında Capella açısından baktığımızda biz de tabii bir hizmet olarak birçok bulut ortamında bulunuyoruz. AWS, Azure ve GSP’de varız. Aslında yönetilen bir veritabanına sahip olmak, IT departmanlarını veritabanı yönetiminden çok geliştirme süreçlerine öncelik verecekleri bir operasyonel dönüşüme  götürüyor. Böyle bir katkısı var.

Çok hızlıca şunu söyleyebilirim. Bulut bilişim elbette ki bilişim dünyasının iş yapış şeklini değiştirdi. Biraz önce bahsettiğimiz bir sürü kavram, sunucuların alınması ve kurulması vs gibi kavramlar, pek çok anlamda otomize edildi. Bu tür yönetimsel işler daha rahat yapılır hale geldi. Özellikle kurumların atlamaması gereken bir şey var. Kendi ihtiyaçları dahilindeki standartları bulut bilişimciler veya bulut üreticileri koymuyor. Güvenlik standartları olsun, uygulama standartları olsun, performans standartları olsun bunun yönetimi hala kendilerine ait. Hiçbirimizin, o kurumlar kadar onların işlerini bilme şansı yok. Rutin işler ilgili personellerin üzerinden alınıyor olabilir ama zaten yıllardır bir otomasyon sürecini çeşitli kurumlarda görüyorduk. Ama onun yanı sıra karar vermek, işlevlerin ve uzmanlığın daha da çeşitlendiği ve bu birikimin de bulut platformuna aktarıldığı bir senaryodan bahsediyoruz. Bazı şeyleri yapmak çok daha kolaylaştı ama arkaplanda da o kurumun yaptığı işle ilgili küçük küçük de olsa uzmanlıkların o platforma aktarılması hala ciddi bir bilgi birikimini gerektiriyor ve kurumların buna yönelik yatırımlar yaptığını, personeli buna yönelik yönlendirdiğini de gözlemlememiz mümkün.

 

Geçtiğimiz günlerde Capella’nın doğum günüydü. Capella’nın veritabanı yönetimi üzerinde nasıl bir etkisi var?

Capella bir database-as-a-service. Tanım olarak baktığınızda aslında biraz önce bahsettiğim standart rutin işlerin hepsinin otomize edildiğini veya Couchbase tarafından yapıldığını göreceksiniz. Versiyon güncellemeleri olabilir, birtakım hataların takibi olabilir, sorun çözümüne yönelik işlemler olabilir, sistemdeki bir kesintiye müdahale olabilir, bunların hepsi artık Couchbase tarafından yapılan işlemler. Sizin iş mantığınızı uygulamanızla birlikte bulut platformuna taşımak ayrı bir sanat. Onu da bahsettiğim gibi kurumlar biliyorlar. Burada işin özü şu, uygulamanızın en iyi nasıl çalışacağı konusunda biz size destek oluyoruz. Rutin işlemlerinizi otomize hale getiriyoruz. Performanslı çalışması konusunda da bilgi birikimiz, danışmanlık ekiplerimiz ve iş ortaklarımızla size destek olmaya devam ediyoruz ve bu şekilde üzerinizdeki yükü mümkün olduğu kadar azaltmaya, hep altını çizerek söylediğim bir konu, çok hızlı bir şekilde ürün geliştirip bunu kullanıma almaya sizi hazır hale getirmeye çalışıyoruz.

Capella aslında Couchbase’in en hızlı, etkili şekilde başlanabileceği nokta diyebiliriz. Özgür’ün de dediği gibi herhangi bir farklı ihtiyaç olmaksızın bir bulut sağlayıcısı üzerinde o yerlerin ayağa kaldırılması ve uygulamaların yazılması konusunda en hızlı başlanacak nokta. Birçok farklı avantaj da sağlıyor. Çevikliğin yanı sıra maliyet optimizasyonu sağlayacak bir sürü özelliğe sahip ve bu da ciddi anlamda fayda sağlıyor diyebiliriz.

 

Buradan Capella iQ’ya gelmek istiyorum. Capella’ya üretken yapay zeka eklenmesine birlikte neler değişti?

Capella iQ, Couchbase’in yapay zekaya yönelik vizyonunun ilk adımı, bu şekilde ortaya çıktı. Şu anda yanlış hatırlamıyorsam GPT3.5’i kullanıyoruz. Yakında 4’e çıkacağız ama buradaki amaç hep bahsettiğimiz gibi yapay zekanın iş hayatını kolaylaştıran üretken özellikler getiren, belki bir noktada kod yazmayı da daha pratik hale getirecek bir altyapıdan veya araçtan bahsediyoruz. Bunu kullanıcılarımıza sorduğumuzda gerçekten artık SQL++’ın bu taraftan çok rahat oluşturulabildiğini, uygun indekslerin öneri olarak sunulabildiğini ve yaratılabildiğini görüyoruz. Bu da hem geliştirme sürecini hem de implementasyon sürecini hızlandırıyor. Doğal olarak daha işin başındayız. Bu bir vizyon ve çok daha farklı iş zekasına yönelik bileşenler çıkacak. Capella iQ gelişmeye devam ediyor ve amaç günün sonunda Couchbase için temel olarak uygulama geliştiricilerinin, mimarlarının hayatını kolaylaştırmak. Üretken yapay zeka bu açıdan pek çok farklı markada, üründe ve çözümde kullanılan bir şey ve biz de doğal olarak bunu benimsemezsek her şeyden önce geri kalmış oluruz. Liderlik özelliklerimizi bir parça kaybetmiş oluruz. Bu nedenle Capella iQ bizim son derece önemsediğimiz ve stratejik bulduğumuz bir katman diyebilirim.

 

Yapılan performans karşılaştırma raporunda Couchbase Capella’nın diğer dört popüler veritabanına göre üstün performans sergilediği belirtiliyor. Couchbase Capella’nın bu üstünlüğü neye dayanıyor ve bu avantajları işletmeler için nasıl bir fayda sağlayabilir?

Bu raporlara zaten web sitemizden rahatlıkla erişilebiliyor. O yüzden rakamlardan ben bahsetmeyeyim. Couchbase’in mimarisi gereği, ki biz özellikle bunu her yerde söylüyoruz, memory-first bir mimari. İstediğiniz takdirde yatay veya yukarı doğru büyüyebilen bir yapımız var. Başka kritik bir nokta da, ortamı kurduğunuz her bir Couchbase node’u, (cluster’ı oluşturan bileşenlere biz node diyoruz) aynı anda sürekli olarak trafik alır. Aralarında bir yönlendirme mekanizması, bu işle görevli başka bir sunucu, bir koordinatör vs. yoktur. Bu zaten en temel avantajlarımızdan birisi. İkincisi de, biraz önce söylediğimiz memory-first mimari. Bununla mikrosaniyelerde yanıt verebilecek performansı çok uzun zamandır sağlayabiliyoruz. Bu yapıyı olduğu gibi koruyarak, geliştirerek bulut platformuna aktarmayı başardık, en kritik nokta bu. Burada küçük ölçekli kurumlardan çok büyük kurumlara kadar kritik iş uygulamalarını taşıyan herkes bu performansın nimetlerinden doğal olarak faydalanabiliyorlar. Elbette ki bir şey daha var. Burada bulut üreticisi iş ortaklarımızla birlikte de belirli standartları gözetmeye çalışıyoruz. Hem altyapısal hem ağ erişimindeki gecikme süresi gibi konularda belirli standartları hep kollayarak uygun çözüm konumlandırmaya çalışıyoruz. Bunların hepsini toplayınca da sonuç olarak bir başarı hikayemiz oluşuyor. Bahsettiğiniz rapor da bunun sonucu.

 

Marketplace’te Couchbase Capella’nın kullanıma sunulması, müşterilere büyük avantajlar sağlayacak gibi görünüyor. Bu durum, işletmelerin veritabanı hizmetlerini daha kolay ve hızlı bir şekilde benimsemesine nasıl katkı sağlayacak?  Couchbase bu noktada neleri hedefliyor?

Dediğimiz gibi kurumlar kendi bilgi birikimlerini kendi personelleri içerisinde çok ciddi bir noktaya getirmiş durumda. Bu Couchbase için de geçerli. YouTube’dan Trendyol’un ve Akbank’ın kendi yaptıkları testleri bulabilirsiniz ki biz bunlara sadece çok küçük destekler verdik. Pek çok projeyi bu kurumlar artık kendileri yürütüyor. Baktığımız noktada bu uzmanlıklar daha efektif bir biçimde kullanılıyor ve ihtiyaç olduğu anda, ihtiyaç olduğu şekilde herhangi bir noktada bir marketplace’den ihtiyaç olduğu kadarıyla bir çözümü alabilmek çok ciddi bir esneklik sağlıyor. Öncelikle bunu söyleyebilirim. Elbette ki bunu almanın farklı farklı yolları var. Biz her zaman için Couchbase ekibi olarak kurumlara en uygun koşulları sunmakla yükümlüyüz. Bunun için çabalıyoruz ama marketplace’ler de bu açıdan gerçekten bir esneklik ve kolaylık sağlıyor.

Bütün bu marketplace’lerle de global bazlı stratejik ortaklıkları yapmamız müşterilere bir esneklik sunmamızı da sağlıyor. Bugün on-prem şekilde yola başlayan bazı müşterilerimiz, kendi ticari koşulları gereği AWS, Azure ya da GPS üzerinden serüvenlerine devam edebiliyorlar. Couchbase olarak aslında bütün bu vendor’lara eşit noktada duruyoruz ve bu esnekliği sağlayarak müşterilerimizi bu noktada da destekliyoruz.

 

İşletmelerin dijital dönüşüm öncelikleri son yıllarda nasıl değişti ve bu değişiklikler iş dayanıklılığını nasıl etkiliyor?

Aslında bu yazılım temelli ürünler firmaların biraz da faaliyet harcamalarının aktığı taraflar. Firmalar ortam konsolidasyonu ve maliyet yönetimini listenin en başına getirir hale geldi. Ciddi anlamda planlamalar yapılıyor. Planlama yapılırken yeni alınacak ürünün çevik ve anında değişen ihtiyaçları adresleyebilecek yeterlilikte olması onlar için oldukça kritik bir etken diyebilirim. Bizim gözlemlediğimiz, firmalar bu dijital serüvenlerinde var olan ekiplerinin mevcut yetenekleri ve bilgileriyle entegre olabilecek teknolojiler seçmeye önem veriyor. Bu teknolojilerin bugünün ihtiyaçlarını olduğu kadar yarının değişebilecek ihtiyaçlarını da bugünden adresleyebilecek olması gerekiyor. Daha önce de belirttik, büyük enterprise’larla olduğu kadar start-up firmalarla da çalışıyoruz. Onlar planlarını yaparken hep önlerindeki 1, 2, 3 yılın iş yüklerini de bugünden planlayarak ilerliyorlar. Couchbase’in bu ölçekteki yeteneği de aslında bugünden onlar için bir avantaj sağlıyor diyebilirim.

Elimden geldiği kadar az teknik jargon kullanarak soruyu yanıtlamaya çalışacağım. Eskiden ne yapardık? Eskiden otobüse veya arabaya binerdik, bir mağazaya gider ürünlere bakardık. Ürünleri prova ederdik ve beğendiğimiz bir ürün varsa alır çıkardık. Mağazanın içinde olduğu için alım işlemi daha kolay olurdu. Çeşitler sınırlıydı, beğendiğimiz bir şey yoksa o mağazadan çıkar, yandaki mağazaya girerdik. Baktığımızda bu süreç kimi zaman bir günümüzü alırdı. Okul öncesi alışverişlerin bunun en büyük örneği diyebiliriz. Bugün napıyoruz? Oturduğumuz yerden birden fazla pencere açıp birden fazla mağazaya gidiyoruz. Birden fazla mağazanın ürününü, fiyatlarını karşılaştırıyoruz. İstediğimizi seçiyoruz. Bu çerçeveden bakınca, kurumlar açısından rekabet çok ciddi bir noktaya geldi. Kullanıcı neyi bekliyor, kendisine özgü içerik geliştirilmesini bekliyor. İstediği zaman, istediği yerden, istediği hıza erişimin sağlanabilmesini bekliyor. Doğal olarak fiyat avantajı bekliyor. Bu kriterler ve standartlar sağlanamadığı takdirde sizin pencerenizi kapıyor ve yanda rakibinizin penceresinden alışverişini yapmaya devam ediyor. Bu baskıyı bütün kurumlar artık çok iyi biliyorlar. Bu neyi getiriyor? Sohbetin başından beri söylemeye çalıştığım çevik geliştirebilme, adapte olabilme ve kullanıma alma ihtiyaçları artık sanıyorum anlattığımız kadarıyla gayet aşikar. İşte biz bunu hızlandırmaya çalışıyoruz. Yapımızla, mühendislik ekiplerimizle, geliştirdiğimiz bilgi birikimle, ürettiğimiz çözümle bütün bu ihtiyaçlara karşı gelecek bir çözüm olarak, bir veri platformu olarak var olduğumuzu söylüyoruz.

 

BT yöneticilerinin büyük bir kısmı, yeni teknolojileri benimsemek için baskı altında olduklarını belirtiyor. Bu baskı hangi teknolojilere ve alanlara yöneliyor ve bu teknolojilerin iş dönüşümüne etkisi nedir?

Aslında Fibabank yöneticilerinin de bahsettiği gibi, hangi teknolojileri içlerine almaları konusunda danışmanlık aldıklarından bahsettiler. Artık iş yükleri ve iş şekillerinin değişmesiyle birlikte NoSQL teknolojiler ciddi anlamda fark yaratmaya başladı diyebilirim. Birçok firma, Özgür’ün de bahsettiği gibi çevik dönüşümlerini yapabilmek için, performans anlamında fark yaratabilmek için bir şekilde işte mikro servis dönüşümleri, NoSQL teknolojilerinin kendi ortamlarına entegre edilmesi gibi ciddi bir baskı altındalar. Belirttiğimiz gibi, Couchbase’in SQL++ adını verdiğimiz dilde bu yeni teknoloji kararı verilirken adaptasyon sürecinin minimize edilmesi, öğrenme eğrisinin daha kısa sürede sağlanabilmesinde oldukça kritik bir rol oynuyor.

Sorunuza bir soru ile yanıt vermeye çalışayım. Bugün yaptığımız herhangi bir aksiyonda veya aldığınız herhangi bir ürün veya hizmette teknoloji kullanılmayan bir alan var mı? Bu durumda BT yöneticisi stres altında olmasın da kim olsun? Bunu şöyle tercüme etmek de mümkün. Yapılan her şeyin arkasında teknolojik bir bileşen var. Buna ister ürün ister hizmet, ister uygulama geliştirme deyin, kurumlarda farklı farklı departmanların farklı çalışanları var. Doğal olarak, yöneticilerin hissettikleri farklı streslerde mutlaka olacaktır. Biz de üreticiler veya çözüm sağlayan iş ortaklarımız ile birlikte IT servis sağlayıcıları olarak bu baskıları hafifletmek için yeni yollar, ürünler, teknikler geliştirmeye çalışıyoruz. Bu ikisi birbirini dengeleyen ve sürekli sinerji içerisinde olan iki kavram. Bir şeyde zorluk olmazsa ona yönelik bir çözüm arayışı da olmaz. Burada artık günümüz hayatının gerekleri bu şekilde hızlandığı ve çeşitlendiği için buna yönelik çözümlerin de insanların kullanımına sunulması gayet doğal. Biraz fazla felsefi oldu ama bu şekilde söyleyebiriz.

İhtiyacı adreslemenin yanı sıra bir yandan da aslında yenilikçi teknolojileri kendi içlerine alarak firmalarını da yeni mezunlar için cazip ve merkezi hale getirebiliyorlar. Bu aslında yeni mezunların aradığı kriterlerden birisi, teknoloji yığını içerisinde ne kadar farklı teknolojiler barındırıyor.

 

Son olarak, 2024 yılına yönelik beklentileriniz ve hedefleriniz nelerdir? Müşterilere sunmayı planladığınız yenilikler var mı?

Sürprizi bozmayalım diyeceğim ama birazcık da bozalım. Şöyle söyleyeyim, dediğim gibi 2011 yılında Couchbase 1.0 versiyonuyla beraber piyasaya çıktı. Her yıl, her vakit yeni bir özellik eklendi. Herhalde ben Couchbase’i şu şekilde nitelersem yanlış olmaz. Her zaman için birlikte çalıştığımız, ki onlara artık iş ortağı diyoruz, büyük kurumların bildirimlerini dinledik. Bu bildirimlere göre de veri platformumuzun gidişatı, yönü belirlendi. Bugün Couchbase’in sahip olduğu yetenekler aslında bilişim dünyasından bize gelen bildirimlerin bir eseri. Doğal olarak bunları dinlemeye devam ediyoruz. Yeni şeyler çıkacak. Kapasitemiz, performansımız artacak. Analitik olarak yeni yeteneklere sahip olacağız. AI, AI, AI diyoruz. Yapay zekayı çok daha efektif ve güçlü bir biçimde desteklemeye devam edeceğiz. Tabii ki bunu bulut bilişim aracılığıyla kullanıcılarımızla buluşturacağız. Çok fazla detaya giremiyorum, kusura bakmayın ama sürprizlerimiz var. Lütfen bizi izlemeye, takip etmeye devam edin.