Echo Bilgi Yönetim Sistemleri A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Nevzat Aslan, Fintechtime Şubat sayısı için yazdı, “Kobay Zekâ II: Denek Faresi Laboratuvarı Yaktı!”

Dergimizin 2022 – Temmuz sayısında “Kobay Zekâ” başlıklı yazımı hatırlayanlarınız olacaktır. “Kendime Uyanış!” ara başlığı ile şu cümlelerle giriş yapmıştım yazıma… “Kendi kendine konuşmayan insan delidir bilinenin aksine. Kendinle sık sık konuş ve asla unutmana izin verme!

 

Kobay Zeka

 

Kobay Zekâ II: Denek Faresi Laboratuvarı Yaktı

Evren, ~13,78 milyar yıl yaşında ve ~46,5 milyar ışık yılı yarı çapında. Üstelik karanlık enerji yüzünden sürekli genişlediği için gözlemlenebilir evrendeki galaksilerin %97’si bugün evrenin dışına çıkmış durumda. SEN, evrendeki sayısız galaksiden birinin içindeki bir gezegende, ortalama 75-80 yıl yaşayan sıradan bir karbon atomu canlı formusun. SEN’den önce (MÖ 50.000 yılını başlangıç alırsak) 110 milyar civarı insan (yani şu an mevcut dünya nüfusunun yaklaşık 14 katı) yaşayıp öldü. Hani o “insan olmana özgü” kaprislerin, egoların boşuna yani Nevzat, bil istedim.”

O zamandan bu zamana ne mi değişti? Çok daha fazla “insan” öldü. Öz varlığına ve kendine gereğinden fazla önem veren egosuyla bir türlü barışamayan “insan” huzursuz insan daha çok savaş daha çok ölüm getirdi. Dünyada 2022’de siyasi, ekonomik, kültürel ve diğer alanlarda önemli gelişmeler yaşandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya savaş açmasıyla (24 Şubat) başlayan kriz, ülkeleri ve uluslararası kuruluşları harekete geçirdi. Yıl boyunca tüm dünyanın ana gündem maddesi savaş oldu. 2023 yılı dünyada yine savaşlara ve doğal afetlere sahne oldu. İsrail ve Hamas arasında başlayan savaştan gelen görüntüler tüm dünyayı derinden sarstı. Yılın başında ülkemizde yaşanan depremler ve ardından Fas’taki yıkıcı sarsıntıda binlerce insan hayatını kaybetti. Rusya-Ukrayna savaşında Kiev, taarruza geçti ancak başarılı olamadı. Fransa, Afrika’daki darbeler sonrası eski sömürgelerinden askerlerini geri çekmek zorunda kaldı. Ve dahası.

Hâlâ aynı ihtirasla, her gün yeni savaş çığırtkanlıkları ile güne uyanıyoruz. Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir. Bu gerçekliğe maruz kalıyoruz. Haddimizi aşıyor daha da kötüleşiyoruz. Esas trajedi ise, “mutlu bir yaşam imkansızdır; bir insanın erişebileceği en üstün şey kahramanca bir yaşamdır” mottosuyla yetişmiş bir insanın kötü olmaya cesaret etmesi değil, milyonlarca insanın iyi olmaya cesaret edememesi…

Ne de güzel demişti Yaşar Kemal. “Bindiler de çektiler gittiler, o iyi insanlar, o dünya güzeli atlara… o yiğitler, o her birisi kaplan örneği şahinler, o Ceren gibi atlara bindiler de başlarını aldılar gittiler. Bir daha bir daha hiç gelmeyecekler. Hiç, hiç, hiç! Demirin tuncuna insanın piçine kaldık. Şu dünyanın yaşaması müşkül hal ilen. Bin iyiyi bir kötüye kul eden…”

Benim girizgâhta yer verdiğim “kendime uyanış!” söylemimde ise; belki de sadece sayılar değişiyor. Ama insan, insana özgü hasletlerinden (özellikle ego ve iç huzursuzluğundan) bir türlü vazgeçmiyor.

Bu yüzden evet. Kendinle sık sık konuş ve asla unutmana izin verme!

Hayat dediğimiz şeyin kurallarını kim koydu? Milyonlarca sperm arasından bitmeyen bu kaosa doğmak için mi birinci geldik? Her gün bu anksiyetelere maruz kalan insan kim olduğunu keşfedebilir mi? Kavrayışı bir suç, doğumu bir ceza, yaşamı bir iş ve ölümü de bir gereklilik olan insan, kendisiyle nasıl gurur duyabilir ki?.. Tekinsiz çağın, tedirgin insanlarıyız biz. Ve bazılarımız çoktan ölmüşüz ama yaşamak zorundayız!

Hani dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya’nın şahidi olmaktı. Ve macera da insanın kendini keşfi için çıktığı yolculuktan başka bir şey değildi.

Yani kendini sorgulama, kendinde olanı keşfetme, kendi bilgisine ulaşmak için yola çıkma?..

 

Bir Garip Distopya 

Belki de küfretmeyi samimiyet, nezaketi zayıflık. Mütevazılığı aptallık, iyi niyeti enayilik. Yüzsüzlüğü özgüven, kazık atmayı kurnazlık ve insanların hayatına karışmayı özgürlük; sanmadığımız gün kazanacağız!

Albert Camus şöyle dedi. “Uğruna ölünecek nedenler vardır ancak hiçbiri uğruna öldürmeye değmez.” Okumanızı tavsiye ederim, tam da bahsettiklerimle ilintili bu büyük yazar, filozofu. Aklıma geldi bir anda kesmek istemedim aklıma geleni ve yazıp sizlerle paylaşmak istedim. Filozof olarak, Camus özellikle absürdizm konseptini geliştirmesiyle tanınır. Absürdizm, insan yaşamının anlamsızlığı ve çelişkilerle dolu doğası üzerine odaklanan bir felsefi akımdır. Camus’un eserleri, insanın varlığının temel çatışmalarını, özgürlük, sorumluluk ve absürdizm kavramlarını ele alır. Albert Camus, 1957 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandı. 3 yıl sonra da bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Bir amaç uğruna ya da eceliyle ama hiç kimsenin ölümden kaçamayacağı gerçekliği ile…

Bu yolda önce bilmediğimizi kabul edeceğiz dostlar. Bir yağmur damlasının kendindeliğini, yokluğun varlıkla aslında aynı olabileceğini ve belki de varlığın kendisini özüyle bilmediğimizi kabul edeceğiz.

Kabul etmekle başlayacak her şey. Macera bizi bize, yeniden, ama bu sefer bambaşka bir şekilde anlatırken kendi efsanemizde ‘biz’ olacağız. Kendimizin şahidi, dünyanın mutlusu…

Ve unutmayacağız. “Halk bir umudu yaşatırsa, kader mutlaka o umudu yaratır.”

 

Hırka-i Depresyon

Yeterince sıktı isem canınızı (hepimizin mutsuzluğu ve kafasını kurcalayanlar ile) bana ayrılan bu köşede. Okumayı, dayanamayıp bırakmadıysanız henüz. Gelin şimdi yine benim gözümden sizi ulaştırmaya çalışayım kendiniz ve insanlık için refaha ne dersiniz?

 

Tek ümidimiz Blockchain olmak! Blockchain yaşamak!

Deniz yıldızı olmak, örümcek olmak…

 

Bir Büyük Alegori:

Deniz yıldızı gibi kalpsiz olmak, beyinsiz olmak. Örümcek gibi esnek ama dayanıklı, lidersiz örgütlü olmak.

 

Mesele Deniz Yıldızı Olmak!..

Deniz yıldızlarının kalpsiz ve beyinsiz olmaları, deniz yıldızlarının anatomi ve sinir sistemi yapılarına yönelik bir genellemedir. Deniz yıldızları, bir tür sinir sistemi ve özel bir dolaşım sistemi bulunduran canlılardır.

Kalpsiz Olmak:

Deniz yıldızlarının geleneksel bir kalp yapıları yoktur, ancak özel bir dolaşım sistemleri vardır. Su damarları (su borusu ayakları olarak da bilinir), deniz yıldızlarının vücutlarında suyun dolaşımını sağlar. Bu su dolaşım sistemi, deniz yıldızlarının vücutlarında su basıncını ve iç dengeyi düzenler. Deniz yıldızları, suyu bu su damarları aracılığıyla içine çeker ve vücutlarında dolaştırarak solunum ve besin alımını gerçekleştirir.

Beyinsiz Olmak:

Deniz yıldızlarının, geleneksel bir beyinleri olmamakla birlikte, sinir sistemleri vardır. Bu sinir sistemleri, vücutlarının çeşitli kısımları arasında bilgi iletimini sağlar. Sinir hücreleri, özellikle cildin altında yer alır ve birbirine bağlı sinir halkaları oluşturur. Deniz yıldızları, bu sinir sistemleri sayesinde çevrelerindeki değişikliklere yanıt verebilir, avlarını takip edebilir ve tehlikelerden kaçabilir.

Bu noktada, deniz yıldızları gibi basit organizmaların anatomisi ve sinir sistemleri, “karmaşık omurgasızlar”dan veya omurgalılardan farklıdır. Deniz yıldızlarının hayatta kalmak ve çevreleriyle etkileşimde bulunmak için evrimleşmiş bir dizi biyolojik özellikleri vardır.

 

Örnekse;

Su Baskını ve Hareket Yeteneği:

Deniz yıldızları, su baskını ve özel su damarları sayesinde vücutlarında sıvı dolaşımını sağlarlar. Bu, deniz yıldızlarının vücutlarını şişirip büzebilme yetenekleriyle ilgilidir. Sıvı dolaşımı sayesinde, deniz yıldızları, su damarları aracılığıyla vücutlarını genişleterek ve kaslarını kontrol ederek su altında hareket edebilirler. Bu, avlarını takip etmek, tehlikelerden kaçmak veya çevrelerindeki farklı yaşam alanlarına uyum sağlamak için önemlidir.

Kol Rejenerasyonu:

Bir deniz yıldızının kolunu kaybetmesi durumunda, çoğu türün yeteneği vardır ki bu olağanüstü bir adaptasyondur. Deniz yıldızları, kaybettikleri kollarını yeniden büyütebilirler. “Yeniden büyüme”, deniz yıldızları için bir savunma mekanizması ve adaptasyon olabilir. Bu özellik, avcılara karşı savunma amaçlı kullanılabilir ve hayatta kalmalarına yardımcı olabilir.

Duvarayak Gözler ve Fotoreseptörler:

Deniz yıldızlarının genellikle deri yüzeylerinde bulunan mikroskobik gözleri vardır. Bu gözler, ışık ve gölgeleri algılayabilir ve genellikle bir tür fotoreseptörle birleşir. Bu, deniz yıldızlarının çevrelerindeki ışık değişikliklerini algılamalarına ve belirli yönlere hareket etmelerine yardımcı olabilir.

Filogenetik Çeşitlilik ve Uyum:

Deniz yıldızları, farklı türleri ve çeşitli yaşam alanlarını kapsayan bir filogenetik çeşitlilik gösterir. Bu, farklı deniz yıldızı türlerinin farklı çevresel koşullara “uyum sağlama” yetenekleri olduğu anlamına gelir. Örneğin, bazı türler sığ sularda yaşarken, diğerleri derin okyanus tabanlarında hayatta kalabilir. Bu çeşitlilik, farklı çevresel zorluklara karşı adaptasyon ve hayatta kalma şanslarını artırabilir.

Bu örnekler, deniz yıldızlarının hayatta kalmak ve çevreleriyle etkileşimde bulunmak için evrimleştirdiği biyolojik özellikleri temsil eder. Bu özellikler, deniz yıldızlarının belirli bir ekosistemde başarıyla hayatta kalmasına ve çeşitli çevresel zorluklara uyum sağlamasına yardımcı olur.

 

Mesele Örümcek Olmak!..

Örümcekler, araknidler sınıfına ait omurgasız hayvanlardır ve genellikle “araneae” takımına aittirler. Bu takım, örümcekleri diğer örümceğimsi (araknid) canlılardan ayıran belirgin özelliklere sahiptir.

Örümcek ağı, örümceklerin ağlarını örmek ve kullanmak suretiyle belirli özellikleri nasıl gösterdiklerini ve bu özelliklerin lidersiz örgütlenmeler açısından nasıl örnek teşkil ettiğini ifade eder.

Esnek ve Dayanıklı Yapı:

Örümcek ağları, dış etkilere ve değişen koşullara dayanıklı ve esnek bir yapı sergiler. Ağın bir kısmı zarar gördüğünde veya yok olduğunda, örümcek hızla bu boşluğu doldurabilir veya tamamen yeni bir ağ örebilir. Bu, örümcek ağlarını çeşitli çevresel şartlara uyum sağlayabilen ve direnç gösteren lidersiz bir örgütlenme modeli olarak öne çıkarır.

Duyarlılık ve Hızlı Reaksiyon:

Örümcekler, ağları üzerinden gelen titreşimleri ve sinyalleri hızlı bir şekilde algılayabilirler. Bu, avlarını yakalamak veya tehlikelerden kaçmak için hızlı bir reaksiyon göstermelerine olanak tanır. Lidersiz örgütlenmelerde de benzer bir duyarlılık ve hızlı reaksiyon, çevresel değişikliklere hızla uyum sağlama yeteneği anlamına gelebilir.

Dağıtılmış İletişim:

Örümcek ağı, dağıtılmış bir iletişim sistemini temsil eder. Her örümcek, ağın bir bölümüyle etkileşimde bulunabilir ve bu etkileşim, tüm ağı etkileyebilir. Lidersiz örgütlenmelerde benzer bir yapı, her bireyin birbirine bağlı olduğu ve bilgiyi kolayca paylaşabildiği bir iletişim modelini ifade edebilir.

Topluluk İş birliği:

Örümcekler, aynı ağ üzerinde bir arada çalışabilirler. Bir örümcek, ağın bir bölümünü örerek diğer örümceklerle iş birliği yapabilir. Lidersiz örgütlenmelerde de topluluk içinde iş birliği ve dayanışma, ortak hedeflere ulaşmak için en önemli etkendir.

 

Bir Garip Sonuç

Bu iç döküşümde, şimdiki “insan” dan geleneksel “hayvan” a evrimleştirmek istedim sizleri. Hangisi yeğ? bilmem…

Bir çırpıda cevaplayamadığımız soruların faydası, sorgulayamadığımız cevapların faydasından fazladır genellikle.

Sağlıcakla, felsefe ve teknolojiyle kalın…