Visa Türkiye Genel Müdürü Samile Mümin ile Fintechtime Ağustos sayısı için gerçekleştirdiğimiz röportaj yayında.

Visa, Türkiye’de ilk uluslararası kredi kartının Visa logosuyla pazara sunulmasıyla başlayan yolculuğunun 40. yıl dönümünü kutladı. Bu vesile ile Visa Türkiye Genel Müdürü Samile Mümin ile bir araya gelerek, Visa’nın Türkiye’deki vizyon ve hedeflerini, geleceğe dair öngörülerini dinledik.

 

Visa’nın Türkiye’deki 40 yıllık yolculuğuna baktığınızda, bu süreçte ekonomiye ve teknolojiye olan katkılarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

1984 yılında Türkiye’de ilk uluslararası kredi kartını piyasaya sunarak başladığımız yolculuk, bugün dijital ve temassız ödemelerin yaygınlaştığı bir ödeme ekosistemine dönüştü. Visa olarak Türkiye’deki 40 yıllık varlığımız boyunca kartlı ödemelerin yaygınlaşmasına, ekonominin dijitalleşmesine ve gelişime büyük katkılar sağladık.  Visa’nın güçlü ağı ve teknolojisi sayesinde, Türk bankaları, finans ve e-para kuruluşları ve üye işyerleri ile iş birliği yaparak sektörü ileri bir noktaya taşıdık. Türkiye’de birçok uluslararası ilki gerçekleştirdik; bunlar arasında Avrupa’nın ilk dikey tasarımlı Visa kredi kartı, yine Avrupa’nın ilk temassız banka ve kredi kartı özelliklerini tek kartta toplayan Visa Simply One, daha yakın dönemde Türkiye’de uluslararası standartlarda Visa Token hizmetinin sunulması gibi ürün ve hizmetler yer alıyor. Bu başarılar, Visa’nın ülkemize olan katkılarının sadece birkaç örneği…

 

Visa Türkiye, Visa içerisinde nasıl konumlanıyor? Bulunduğumuz bölge açısından avantajlı ve dezavantajlı olduğumuz konular hakkında neler söylemek istersiniz?

Visa Türkiye, Visa’nın Avrupa bölgesinde kilit pazarlardan bir tanesi. Avrupa’da kart sayısı ve harcama hacmi açısından üst sıralarda konumlanıyoruz ve Avrupa’daki büyümenin %20’si Türkiye’den geliyor. Türkiye’nin çevikliği, adaptasyon yeteneği ve güçlü insan kaynağı, bölgesel avantajlarımız arasında yer alıyor. Bünyesinde üçü kilit Pazar olmak üzere toplam 8 pazarı barındıran Visa’nın Güney Avrupa liderlik ekibinde birçok Türk yöneticimizin bulunması, Türkiye’nin insan kaynağının kalitesini gösteriyor. Türkiye’deki ekibimizin enerjisi ve adaptasyon yeteneği, Visa’nın Avrupa bölgesindeki büyümesine önemli katkılar sağlıyor.

 

Visa’nın Türkiye’deki ödeme ekosisteminin gelişimindeki rolünü nasıl tanımlarsınız?

Visa’nın Türkiye’deki 40 yıllık geçmişine dönüp baktığımızda, ülkemizdeki ödeme ekosisteminin gelişiminde oynadığı önemli rolü de görüyoruz aslında. Kartlı ödemelerin dijitalleşmesi ve ekonominin kayıt altına alınmasında önemli bir paya sahibiz. 1984 yılında Türkiye’nin ilk uluslararası kredi kartını piyasaya sunarak başlayan sürecimiz, bugün dijital, temassız ve hatta tokenize ödemelerin yaygınlaştığı bir ekosisteme dönüştü. KOBİ’lerin dijitalleşmesi, kadın kooperatiflerinin online satış ve hatta yurt dışına ihracat yapabilmesi, ve temassız ödemelerin ve kabul noktalarının yaygınlaşması gibi projelerle sektöre önemli katkılar sağladık. Örneğin, Türkiye’nin 30’a yakın ilinde toplu ulaşımda temassız ödemeleri hayata geçirdik. Pandemi döneminde büyük perakende markalarıyla binlerce satış noktasını temassız kart kabulüne uyumlu hale getirerek ekonomiye katkıda bulunduk. Bir yandan da benzersiz teknoloji altyapımızla ödemelere %99,999 oranında kesintisiz işleyen, dünyanın en ileri güvenlik standartlarıyla korunan bir ağın güvencesini sunduk.

 

Visa’nın Money 20/20 etkinliğinde duyurduğu tokenizasyon teknolojisinin, işletmelere ve tüketicilere sağladığı avantajları sizden öğrenebilir miyiz?

Visa’nın Money 20/20 etkinliğinde duyurduğumuz tokenizasyon teknolojisi, ödeme kartlarının güvenliğini artıran çığır açıcı bir sistem. Tokenizasyon, kart bilgilerini dijital kodlara dönüştürerek güvenlik sağlıyor. Bu dijital kodlar sadece ilgili üye işyerinde doğrulanabiliyor, buradan farklı bir yerde ise işe yaramayan bir numaraya dönüştüğü için kullanılmaz hale geliyor. Bir başka deyişle işleme özel yaratılan bu dijital kod veya token, o işlem dışında başka bir yerde kullanıldığında hiçbir işe yaramıyor. Bu sayede, tokenlar 3. tarafların eline geçse bile başka bir yerde karttan herhangi bir ödeme alınamıyor. Bu da sahteciliği önlemede müthiş fark yaratıyor. İşte bu yılki Money 20/20’de dünya genelinde 10 milyarıncı token’ımızın ürettiğimizi duyurduk. İki yıl önce ülkemize teknoloji yatırımı yaparak getirdiğimiz bu teknolojinin Türkiye’de de daha çok benimsenmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

 

Visa’nın 2014 yılından bu yana ürettiği 10 milyardan fazla token ile ödeme güvenliğinde hangi önemli ilerlemeler sağlandı?

2014 yılından bu yana ürettiğimiz 10 milyardan fazla token ile ödeme güvenliğinde önemli ilerlemeler kaydettik. Bir önceki sorunuzu yanıtlarken de ifade ettiğim gibi, tokenizasyon teknolojisi, ödeme bilgilerinin güvenliğini artırarak sahteciliği önlüyor ve tüketici ile işletmelerin güvenliğini sağlıyor. Tokenlar, global ölçekte sahtecilik oranlarını %60’a varan oranda azaltırken, ödeme işlemlerinin onay oranlarında da 6 baz puanlık artış sağlıyor. Bu teknolojiyle, hem işletmelere daha güvenli bir ödeme altyapısı sunabiliyoruz hem de tüketicilere de kişisel verilerinin korunmasını garanti edebiliyoruz.

 

Online ödemelerde sunduğunuz token teknolojisinin sağladığı güvenlik katmanı ve inovasyon fırsatları hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Tokenizasyon, online ödemelerde bir dönüm noktası olarak görülüyor ve ileride hayatı kolaylaştıran daha pek çok inovatif ödeme yöntemine yol açacağı öngörülüyor. Mobil telefonlar, tabletler, akıllı ev aletlerinden yapılacak sipariş ve ödemeler için kesintisiz hizmet altyapısı sağlanmış oluyor. Bu önemli teknolojinin Türkiye’ye de sunulması ve verilerin tamamen Türkiye’de kalabilmesi için bir veri merkezi kurduk. Yatırımlarımızla bu teknolojiyi iş ortaklarımıza ve tüketicilere sunmak için gereken tüm altyapıya sahip olmaktan ötürü mutluyuz. 

 

Önümüzdeki dönemde ödemeler alanında hangi değerlerin ve trendlerin öne çıkmasını beklemeliyiz? Özellikle dijital ödemeler ve yeni teknolojiler bağlamında hangi gelişmeleri öngörüyorsunuz?

Önümüzdeki dönemde dijital ödemeler ve yeni teknolojiler bağlamında üretken yapay zekâ, kişiselleştirilmiş ödeme deneyimleri ve temassız ödemeler öne çıkması beklediğimiz trendler arasında. Visa olarak, dijital dünyaya yönelik yeni nesil ödeme kartı deneyimlerini tasarlayarak tüketicilere daha rahat ve güvenli ödeme çözümleri sunmayı hedefliyoruz. Örneğin, Visa Flexible Credential çözümü, tüketicilerin farklı ödeme yöntemleri arasında geçiş yapmasına olanak vererek, ödeme süreçlerini daha esnek hale getirebiliyor. Tap to everything (tüm cihazlarda temassız işlemler) çözümü, mobil cihazlar üzerinden pek çok işlemin temassız olarak gerçekleştirilmesini sağlayacak. Visa Passkey Hizmeti ise, tüketicilerin kimlik doğrulaması sırasında yüz veya parmak izi tarama gibi biyometrik yöntemlerle hızlı bir şekilde onaylanmasını sağlıyor. Pay by Bank çözümünde de, hesaptan hesaba (A2A) ödeme deneyimini dijitalleştirerek tüketicilere daha fazla seçenek sunabiliyoruz. Son örnek olarak da, Visa Protect çözümünü gösterebilirim. Bu da hesaptan hesaba ödemelere güvenlik katmanı sağlayarak, sahteciliği önlemede müthiş bir teknoloji. Bu teknolojilerin, önümüzdeki süreçte ödeme dünyasında büyük değişimlere yol açacağını ve tüketicilere daha güvenli, esnek ve kişiselleştirilmiş ödeme çözümleri sunacağını düşünüyorum.

 

Türkiye’deki fintek ekosisteminin gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Visa’nın bu ekosistemdeki rolü ve katkıları hakkında görüşlerinizi paylaşabilir misiniz?

Visa olarak Türkiye’de Visa Avrupa İnovasyon Programı ile pek çok fintech’i destekleyerek sektöre yenilikler kazandırdık. Visa’nın sağladığı stratejik destekler sayesinde, Türkiye’den çıkan fintech’lerin uluslararası paydaşlarla birbirini bulmasına, çözümlerini yurt dışında da Visa iş ortakları ile test ederek ticarileştirmelerine de katkıda bulunduk. Fintech ekosistemine yönelik ülkemizdeki ilk programlardan birini 6 sezondur aralıksız sürdürerek bu alanda verdiğimiz katkıdan gurur duyuyoruz ve çalışmalarımıza aynı heyecanla devam ediyoruz.

 

Visa İnovasyon Programı kapsamında güçlü bir ekosistem oluştu. Şimdiye dek 25 fintek mezun oldu, 2024 dönemi ile bu sayı 30’a ulaşacak. Genel olarak programa seçilen finteklerin karnesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Şimdiye dek sağladığınız katkılar neler oldu? Gelecek planlarınızda programın kapsamının genişletilmesi yer alıyor mu?

Visa Avrupa İnovasyon Programı kapsamında Türkiye’den bugüne kadar 25 fintek mezun verdik ve 2024 dönemiyle bu sayıyı 30’a çıkarmayı hedefliyoruz. Programa seçilen fintech’ler, yenilikçi çözümler sunarak ödeme ekosistemine büyük katkılar sağladılar. Sağladığımız destekler arasında mentorluk, teknik altyapı desteği ve uluslararası pazarlara açılma fırsatları bulunmaktadır. Gelecek planlarımızda programın kapsamını genişleterek daha fazla fintech’i desteklemek ve sektöre yeni çözümler kazandırmak yer alıyor. Visa olarak, fintech ekosisteminin gelişimine katkıda bulunmaya ve yenilikçi çözümler sunmaya devam edeceğiz.

 

Önümüzdeki on yıl için Visa’nın Türkiye’deki vizyonu ve hedefleri nelerdir?

Önümüzdeki dönemde Visa olarak Türkiye’de dijital ödeme çözümleri sunmaya, bu alanda yenilikleri ülkemize kazandırmaya, ekonominin dijitalleşmesine katkıda bulunmaya ve turizm sektörüne stratejik içgörü desteği sağlamaya devam edeceğiz. Türkiye’de kurduğumuz veri merkezi ile ödemelerde ve ödeme verilerinde token teknolojisinin getirdiği yetkinlikleri iş ortaklarımıza sunmaya devam edeceğiz. Toplu ulaşımda temassız ödeme teknolojilerini yaygınlaştırmak üzere sürdürdüğümüz çalışmalarımız da devam edecek.  Dijital ödeme ve para hareketlerine ilişkin çözümlerimizle kartlı ödemelerin daha da çok kullanıldığı nakitsiz bir toplum hedefine ve kayıt dışı ile mücadeleye destek vereceğiz. Özetle, üyelerimiz, iş ortaklarımız ve paydaşlarımızla önümüzdeki dönemde ödemeleri güvenle şekillendirmek için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.