Identify’ın kurucuları Neslihan Özbugutu Ortakasapbaşı ve Taner Ortakasapbaşı ile Fintechtime Dergisi Ocak & Şubat sayısı için özel bir röportaj yaptık.
Almanya’da edindikleri tecrübeleri ve ürünleriyle Türkiye’de yeni bir başlangıç yapan Identify’ın kurucuları Neslihan Özbugutu Ortakasapbaşı ve Taner Ortakasapbaşı ile bir araya geldik.
Sektörün deneyimli iki ismisiniz ve aynı zamanda çiftsiniz. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz, yollarınız nasıl kesişti? Birlikte çalışmanın avantaj ve dezavantajları neler?
Neslihan Özbugutu Ortakasapbaşı : Öncellikle bize bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Eşim ile 20 yıldır birlikteyiz ve iki çocuk sahibiyiz. Yaklaşık 12 senedir beraber çalışıyoruz ve şimdiye kadar hiçbir dezavantajını görmedik. Aksine bizim için birçok avantajı oldu. Çünkü birbirimizin yaptığı işi ve verdiği emeği daha yakından görüp çok daha iyi anlayabiliyoruz. İş paylaşımlarını net yapabilirseniz, birlikte çalışmanın bir engeli yok. Hatta verimlilik açısından birbirinize destek olabiliyorsunuz.
Hem FinTech hem de RegTech tarafınız var. BSS’i 2012 yılında Almanya’da kurdunuz ve Almanya’nın en büyük ödeme sistemleri ve bankaları ile çalışıyorsunuz. Diğer tarafta ise müthiş fırsatlar barındıran İdentify var. BSS ve İdentify birbirlerini nasıl tamamlıyorlar?
Taner Ortakasapbaşı: Aslında Identify fikri, BSS’in yaşadığı bazı sorunlar nedeniyle hayata geçen bir girişim. BSS Almanya’da birçok ödeme şirketi ve bankaya hizmet verirken müşterilerimizin uzaktan kimlik kontrollerinde sorun yaşıyorduk. Bu hizmeti outsource bir firmadan alıyorduk ve aylık sadece %40’lık bir başarı oranı yakalayabiliyorduk. Birkaç ay ve birkaç demotive olmuş müşteriden sonra, KYC5’i kendimiz yapmaya karar verdik. BSS’in çağrı merkezi ve fintech tecrübesi olan çalışanları ile aslında Identify için ideal bir altyapı zaten oluşmuş durumda idi.
İdentify ürününüzü sizden dinleyebilir miyiz? Nasıl bir ihtiyaçtan ortaya çıktı, hangi avantajları sunuyor? Hedef kitlenizde kimler yer alıyor?
Neslihan Özbugutu Ortakasapbaşı: Belirttiğimiz gibi kendi sorunlarımızı çözebilmek için Identify doğdu. Yola girdiğimizde birkaç banka ve fintech sektöründeki firmalarla fikir alışverişi yaparken piyasada kaliteli hizmet veren, iş süreçlerini daha iyi yürüten ve finans dünyasını anlamış ve tecrübe edinmiş yeni bir oyuncuya ihtiyaç olduğunu fark ettik.
Identify bizim gözümüzde sadece bir KYC5 yani bir Video-identification hizmeti değildir, Identify bizim için daha çok identity-management-platform-as-a-service’dir. Müşterilerimiz kendi müşterilerinin KYC verilerini platformumuzda kolayca yönetebilir ve regülasyona uyumlu işleyebilir. Kimlik doğrulamanın yanı sıra NFC üzerinden kimlik kartlarının çiplerini okutabiliyor ve OCR üzerinden MRZ ve diğer verilerini alabiliyoruz. İş modelimiz sadece gerçek kişiler üzerine kurulu değildir, platformumuz tüzel kişilerle de yani B2B ile de çalışmaktadır.
Platformumuz her iki tarafın, yani hem bizim partnerimiz (banka, fintech vb) tarafından hem de KYC yapılacak müşterilerin tarafından oldukça basit ve kolayca kullanılabilecek en son UX kabullerine uygun şekilde kurgulandı. Biz on-board edilecek müşterilerinizi teknolojiye ve regülasyona boğmak yerine aslında onlara bir “Customer journey” sunmak istiyoruz. Önemli olan ki biz bunları bankalarla da paylaşıyoruz, dijital ortamdan gelen müşterileriniz ilk olarak video identi yapan gerçek kişiyi, yani ident yapan çalışanı görecektir. Buradaki ilk deneyim çok önemli ve müşterilere en iyi hizmeti sunmamız gerekir.
Biz, Avrupa’da müşteri memnuniyetinin çok önemli olduğunu gördük.
KYC aslında birçok alanda faaliyet gösteriyor. En büyük alanı finansal servisler: bankalar, ödeme şirketleri, faktoring şirketleri. Bunun yanı sıra araba kiralama ya da gaming gibi sektörlerde de yaygın kullanılmaktadır. İhtiyacı giderek artıyor çünkü dünyamız daha hızlı ve dijitalleşiyor.
KYC kavram olarak Müşterini Tanı yani Know Your Customer. Branş ve sektörlere göre risk kategorisi değişiyor. Mesela bazı ülkelerde KYC4 denilen yani selfie ile yapılmış bir ident geçerli ama mesela Almanya’nın BDDK’si BaFin KYC5 yani Video üzerinden yapılan identification şartı bulunmaktadır. Müşterini canlı görmelisin diyor. AB gelecek 2 sene içerisinde bir regülasyon getirmek üzere ve her ülkenin KYC5 standardına geçmesi bekleniyor.
RegTech, birçok teknoloji aracını iş modelleri içine dahil ediyor. Bir standartlar bütünü olan RegTech dünyası içinde girişimcileri, düzenleyici kurumları, profesyonel servisleri, finansal kuruluşları, toplulukları ve bireyleri ortak paydada bir araya getiriyor. İşinizin potansiyeli ve Türkiye’de yaratacağı değer ve fırsatlar konusunda neler söylemek istersiniz?
Neslihan Özbugutu Ortakasapbaşı: RegTech birçok hizmeti ve girişimi bir ekosistem haline getiriyor. Her girişimci her hizmeti kendisi vermek zorunda değil. Bu da aslında verimli ortaklık fırsatları doğurabilir. Örneğin bir e-ticarette çok sayıda paket yapıyorsunuz diye bir lojistik firması kurmak zorunda değilsiniz. Mesela eskiden bankalar fintechleri rakip görürken şimdi beraber ortak projelere imza atıyorlar. RegTech’de de kendi uzman olduğu işini iyi yapabilen her zaman doğru ekosistemini bulacaktır ve bu ekosistem devamlı yeni oyuncularla büyüyecektir.
Türkiye regülasyonlar açısından oldukça hareketli bir yılı geride bıraktı, önümüzdeki yılın da yeni açıklanacak lisanslarla birlikte benzer şekilde geçmesi bekleniyor. Türkiye konusunda izlenimlerinizi öğrenebilir miyim? Nasıl bir algımız var? Türkiye’de olmak işlerinizin büyümesine nasıl bir katkı sağlayacak?
Taner Ortakasapbaşı: Biz şu ana kadar çok farklı algı gördük. Regülasyon yeni ve daha örnek aşamasında olduğu için şu an net bir şey söylenemiyor. Şu anda birçok firmayla ve banka ile görüşme içerisindeyiz. Herkesin kurgusu ve algısı farklı. Herkes konuya farklı yönlerden bakıyor, yaklaşıyor. Bu yüzden biraz daha zamana ihtiyaç olacaktır. Ama şunu da gördük ki görüştüğümüz her kurum bu konuyu ciddiye almış ve emin adımlarla ilerlemek niyetinde. Birkaç ay sonra daha net ve daha oturmuş bir regülasyon ile karşı karşıya kalacağız.
Türkiye çoğu sektör için mükemmel bir test alanı olarak görülüyor. Bu konuda sizin düşünceleriniz nedir? Çalışma koşulları, sunulan imkânlar ve gelecek beklentileri açısından Türkiye’deki ve Almanya’daki ekosistemin kıyas ve karşılaştırmasını yapabilir misiniz?
Taner Ortakasapbaşı: Girişimcilik Almanya’ya göre Türkiye’de daha yeni bir kavram. Ancak Türkiye’de özellikle FinTech ekosistemi olarak oldukça gelişmiş durumda. Ürün yelpazesi geniş, teknoloji ve uzmanlık açısından da işinin ehli insanlar ve kurumlar mevcut ekosistemde. RegTech ya da KYC teknolojileri özelinde konuşur isek Türkiye ekosistemi henüz oluşum aşamasındadır. Biz Almanya’da edindiğimiz tecrübelerimizle ve ürünümüzle Türkiye’de yeni bir başlangıç yapmaktayız. Gelişmiş Fintech ekosistemi bize faydalı iş birlikleri sunarken, biz de edindiğimiz tecrübe ve ürünümüzle bu yeni ekosisteme katkı sunmak hatta yön verenlerden biri olmak istiyoruz. Türkiye ekosisteminde bir adım sonrasına taşınmış, daha donanımlı bir ürün/hizmet geliştirme imkânı görüyoruz. Bu uluslararası tecrübemizi artırmak ve ürünümüzü herkese hizmet verecek şekilde geliştirmek için bir fırsat sunmaktadır.
RegTech standartlar bütünü ve sürekli değişen ve düzenli takibi gereken, yenileyen bir alan. Ülkelerin kendilerine has mevzuatları var, bunların düzenli takibi ve sisteme entegrasyonu gerekiyor. Böylesi dinamik bir sektörde bulunmanın ve değer yaratmanın zorluklarından bahsedebilir misiniz? Kurduğunuz ekip ve çalışma sisteminiz hakkında da bilgi verebilir misiniz?
Taner Ortakasapbaşı: Biz bunları karşılamak için platformumuzu geliştirdik. Platformumuz her değişime açık. Yapılan her yeniliği platformumuza dahil edebiliyoruz. Dijital dünyada hızlı ve esnek olmanız gerekiyor. Altyapınızı da ona göre kurgulamanız gerekiyor.
Avrupa’da bazı ülkelerde KYC4 kabul edilirken biz Selfie ident çözümüzü aktive ediyoruz. Almanya gibi ülkelerde KYC5 şart koyulduğunda Video Ident çözümüzü aktive haline getiriyoruz. Fakat şöyle söyleyebiliriz her ülke farklı regülasyonlarla yola çıkmış, biz de ona göre istenilen servisleri veriyoruz.
Yeni mevzuatlara yaklaşım ve ortaklaşa çalışmalar geliştirmek konusunda bankaları ve FinTech’leri genel olarak nasıl değerlendirirsiniz? Yeteri kadar çevik davranabiliyorlar mı? Size bakış açıları – çalışma hevesleri açısından farklılıklar var mı?
Neslihan Özbugutu Ortakasapbaşı: Bankalar ve fintechler konulara bayağı açık yaklaşıyorlar. Bankalar ekipleri gereği baya ilerlemiş, fakat fintechler biraz bekleme moduna girmiş gibi.
Şimdiye kadar görüştüğümüz banka ve diğer şirketler bizi gayet güzel karşıladı. Keyifli ve verimli toplantılar geçirdik. Biz deneyimlerimizi paylaştık ve iş birlikleri de oluştu. Tabii ki mevzuat gereği fintechler ve bankalar tarafından farklı çalışmalar olacak. Ancak biz her görüşmeden daha fazla şey öğrendik ve daha motive olmuş şekilde ayrıldık.
Sektör açısından 2020 yılı nasıl geçti? 2021 yılının nasıl geçmesini bekliyorsunuz? Öne çıkacak, daha çok konuşacağımız başlıklar hangileri olur?
Taner Ortakasapbaşı: 2020 çok soru işaretli ama çok istekli ve açık geçti. 2021 ilk deneyimler yaşanacak ve birçok konu netleşecek. 2021 bize göre bir pilot sene olacak gibi. Birçok banka ve birçok kurum bazı şeyleri denemeye alacak ve alınan her sonuca göre yeni fırsatlar da doğacak gibi. 2021 yılı tüm taraflar için heyecanlı geçecek.
Avrupa Birliği ve Türkiye’deki hedefleriniz konusunda neler söylemek istersiniz? Müşterilerinizi hangi yenilikler bekliyor?
Neslihan Özbugutu Ortakasapbaşı: Şirketimizi Türkiye’de kurduk ve bunun için çok mutluyuz. İstanbul TeknoPark’da yerimizi aldık ve şu an ekibimizi kuruyoruz. Birçok banka ve kurum ile görüştük. İlk anlaşmalar imzalandı ve birkaç firma ile de partner yolculuğunda anlaştık.
Bizim amacımız Türkiye’de bir ekosistem ve yazılım üssü kurup, geliştirmek. Biz şirket olarak 2021 başlarında birkaç Avrupa ülkesinde faaliyet göstermeye başlayacağız. Almanya’da çalıştığımız büyük kurumlar, ülke bazlı KYC verilerini bir standart haline getirmek istiyor ve bunun için bizim identity management paltformumuzu tercih ediyor. 2021 bizim için dönüm noktası olacaktır. Türkiye’de geliştirdiğimiz teknolojiyi Avrupa’daki çalıştığımız projelerde kullanmak istiyoruz.