İş hayatında üretkenliği azaltan kötü alışkanlıklar her insanda var. Mesele girişimcilik olduğundaysa bu tip alışkanlıklardan hızlıca kurtulmak gerekiyor.

Her insanın iş yaşamında bir türlü kurtulamadığı huyları, kötü alışkanlıkları var. Birçok iş grubunda nispeten zararsız gözüken bu alışkanlıklar, üretkenliği azalttığı gibi performans incelemelerinde kişilerin korkulu rüyası haline de dönüşebiliyor.

Konu girişimcilik olduğundaysa madalyonun öbür yüzü çıkıyor karşımıza. Herhangi bir iş yerinde çalışmak yerine girişimci şapkası takan biri, daha fazla yetkiye ve özgürlüğe aynı anda ulaşıyor. Haliyle aldığı kararlardan ve alışkanlıklarından tek sorumlu haline geliyor.

Kurumsal firmalardaki çalışanın eylemleri tüm firmanın gidişatını etkileyecek kadar güçlü olmayabilir. Girişimcilik seviyesindeyse her kararın ve alışkanlığın etkisi büyük olur. Örümcek adamın rahmetli amcasının buyurduğu gibi; “Büyük güç, beraberinde büyük sorumluluk getirir.” Girişimcinin eylemleri sadece kişisel sağlığı veya geleceğini değil, firmasının ve organizasyonu içinde yer alan kişilerin de hayatını etkileyebilir.

Firmaları içinde büyük güce sahip olan girişimcilerin ve bu yola çıkmak üzere ilk adımı atanların bir an evvel kurtulması gereken, verimliliklerini azaltan 10 kötü huyu birlikte gözden geçirelim.

Plansız programsız yaşamak

Çoğu insanın günlük işlerini yetiştirmekte zorlanmasının nedenleri arasında plansız hareket etmeleri geliyor. Özellikle iş hayatında plansız hareket etmenin, disiplin ve düzenden uzak çalışma performansı sergilemeye vesile olduğunu hepimiz biliyoruz. Zamanı iyi kullanmak için günlük, haftalık ve aylık planlar yapmayı da sadece biz değil, tüm kişisel gelişim uzmanları söylüyor.

Girişimci penceresinden bakarsak planlı hareket etmek paha biçilmez. İyi bir girişimcinin masasında, bilgisayarın ekranında ya da duvarında kısa ve uzun vadede yapacağı işlerin çizelgesi bulunur.

Amerikan filmlerindeki dedektifler gibi mantar panoya evrakları raptiyelerle tutturup kırmızı iplerle birbirlerine bağlayın demiyoruz elbette. Yine de haftalık veya aylık programınızı oluşturup belirli aralıklarla yapılacaklarınızı gözden geçirmenin önemini ihmal etmeyin.

E-postalara anında cevap vermek

Sorulan sorulara hızlı yanıt vermenin, kısa sürede aksiyon almanın hemen her iş dalında olumlu sonuçlar doğurduğunu biliyoruz. Posta kutusuna düşen maillere vakit kaybetmeden yanıt vermenin masum gözüken bir alışkanlık olduğunu söyleyebiliriz. Gelgelelim, bütün gün e-postalara yanıt vermenin, program dahilindeki işleri geciktirmeye vesile olan verimsiz bir hamle olduğunu da unutmamak lazım.

Dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon eksikliği girişimcinin baş belasıdır. Bu nedenle, projelerini ve günlük görevlerini önceden planlayan girişimcilerin e-postalarını sürekli kontrol etmekten kesinlikle kaçınması gerekiyor.

Posta kutusuna düşen maile hemen yanıt vermeme kuralını bozan tek istisna olarak satışı gösterebiliriz. Eğer önemli bir satışın tamamlanması adına mail trafiği yaşanıyorsa, planlarda biraz esneklik yapılabilir. Sonuçta kaz gelen yerden tavuk esirgenmez.

Verimsiz iletişim kurmak

Girişimcilerin en çok vakit harcadıkları iş kalemleri arasında mail/telefon trafiği ve toplantılar geliyor. O ana kadar yapılan ve bundan sonra yapılacak işlerin konuşularak iş bölümü yapıldığı toplantılarda iyi bir iletişim kurmanın değerini anlatmamıza herhalde gerek yok. Girişimcilikte iletişimin önemi, diğer mesleklere kıyasla katbekat daha fazla.

Alelacele ve üstünkörü yazılmış mailin içerisinde genellikle yetersiz açıklama bulunur. Bu durum hem işin aksamasına neden olur, hem de sorunu çözmek için kişiyi daha fazla mail yazmak durumunda bırakır. Aynı durum toplantılar için de geçerli. Sıkıcı olmaya başlayınca, “Bunları daha sonra konuşuruz” diyerek savuşturulan toplantılar, döner dolaşır yine ajandanın sayfaları içine yerleşir.

İyi bir girişimcinin iletişim konusunda başarılı olmaktan başka çaresi yoktur. Haliyle hiçbir cevabında acele etmemesi, hiçbir toplantıyı da başından savmaması gerekir.

Rutine kendini kaptırmak

Her zaman aynı şekilde ve aynı düzende yapılan işler verimlilik için yararlı olabilir. Özellikle günlük görevlerin kısa yoldan tamamlanması için rutinleşmesi de olumlu görülür. Girişimci açısından baktığımızda, her işin tamamen rutin hale dönüşmesi doğru olmayabilir. Her işini rutinleşmiş kurallar çerçevesinde gerçekleştiren girişimciler, bir zaman sonra vasat kararlar alan yönetici profiline dönüşürler. Girişimcilik aynı zamanda esnek olmayı da gerektirir. Her işini belli bir düzen ve plan doğrultusunda yapacak olsa da, harici koşullara uygun biçimde yöntemlerini güncelleyebilenler iyi bir girişimci olurlar.

Hiç mola vermemek

Dikkat toplamada güçlük çekme, okuduğundan hiçbir şey anlayamama ve bulanık görmeye başlama, mola vaktinin geldiğine dair en önemli işaretler arasında. Tüm mesai saatini iş geliştirme ve yeni fikir üretme için harcayan girişimciler, aralıksız biçimde çalışmaya devam ederlerse bir yerden sonra boşa kürek çekmeye başlarlar. Düzenli aralıklarla mola vermek ve zihni boşaltmak girişimcinin dostudur. İyi girişimciler bilirler ki, altı saatlik harika bir mesai, sekiz saatlik iyi bir mesaiden daha evladır.

“Şu işi de bitireyim, o zaman mola veririm” dedikten yarım saat sonra bile yerinizden kalkmadıysanız, mola zamanınızın çoktan geçmiş olduğunu bilmelisiniz. Elbette mola dozajını iyi ayarlamak lazım. Zira haddinden fazla mola vermek de verimliliği azaltan bir durum. Gerçekten mola vermek için mi, yoksa işi ertelemek için mi masanızı terk ettiğiniz konusunda kendinize dürüst olmalısınız.

Geç saatlere kadar çalışmak

Fazlasıyla önemli bir e-postayı yanıtlamak için mesai saatinden yarım saat sonra ofisten çıkmak sorun değil elbette. Saat farkından dolayı, uluslararası telekonferans için geç saate kadar ofiste beklemek de bir yere kadar kabul edilebilir. Fakat tüm uzmanların kabul ettiği bir gerçek var: Geç saatlere kadar çalışmanın ve gecenin köründe iş yerinden çıkmanın başarılı olmakla hiçbir ilgisi yok. Uzun saatler çalışıp kendine vakit ayırmayan kişilerin, önemli işlerini bile baştan savma yapmaya meyilli oldukları biliniyor.

Geç saatlere kadar çalışanların ortak yanları arasında belli bir konuya takılıp kalmaları geliyor. Aynı konuya 15-20 dakika kafa yorulması halinde hemen o konudan uzaklaşmak gerekiyor. Farklı bir konuya odaklanıp önceki konuyu demlendirmek, çok acil değilse ertesi güne bırakmak en iyisi. Sabah ola hayrola…

Projeleri sürüncemede bırakmak

Yakın gelecekte hayata geçireceğiniz büyük bir iş projenizin olduğunu varsayalım. O güne kadar alınan notlar, öneriler ve planlar masanızın üzerinde duruyor. Çalışanlarınız sizden yanıt bekliyor: “Bir sonraki adımımız ne olacak?”

Emin olamıyor, “Bu konuyu önümüzdeki hafta konuşalım,” diyerek geçiştiriyorsunuz. Bir sonraki hafta yine karşınıza dikiliyor çalışanlarınız. “Ne yapalım?” diyorlar yine. Hayrete düşmüş bir tavır takınıp, “Vay canına!” diyorsunuz. “Bir hafta ne çabuk geçti!”

Boşuna dememişler: “En kötü karar, kararsızlıktan iyidir.” Karar vermekte zorlanan girişimciler işleri her zaman kötüleştirirler.

Alınan kararın iyi veya kötü olması fark etmez, net olmak önemlidir. Herhangi bir konu hakkında emin olamayan, net cevabı bulamayan girişimcilerin meseleyi erteleyip sürüncemede bırakmak yerine, gerekirse konunun uzmanlarından yardım alması daha faydalı olabilir.

Geç kalmak

Asli görevi mailleri yanıtlamak, evrakları düzenlemek ya da angarya işleri yerine getirmek olan çalışanların iş yerine 10-15 dakika geç gelmesi elbette dünyanın sonu değil. Girişimcilik seviyesindeyse dakik olmak paha biçilmez.

İşe geliş-gidiş konusunda prensipleri olan, toplantı ve randevularının saatlerine riayet eden girişimcinin çalışanlarına karşı her zaman yüksek bir saygınlığı vardır. Karamazov Kardeşler romanında, “Dakiklik kralların nezaketidir” der Dostoyevski. Toplantıya ya da buluşmaya gecikmeden katılmak karşı tarafa gösterilen saygının ifadesidir. Müşterileriyle olan toplantılarına vaktinde gelen, dinç ve kendinden emin biçimde hareket eden girişimci her projeye bir adım önde başlar.

Hayır diyememek

Kariyer merdiveninin ilk basamaklarında bulunanlar için “Hayır” sözcüğünün tabu olarak karşılandığı bilinen bir gerçek. Gelgelelim, herhangi konuda bilgi sahibi olduğunu ispatlamak ya da özverili çalışan rolünü üstlenmek için her işe evet diyenler, bir zaman sonra o işin sorumluluğuyla baş başa kalırlar. Belli bir zaman sonraysa, artan sorumluluklarının altında ezilmiş çalışanlar haline dönüşürler.

Girişimcilik seviyesine çıkıldığındaysa her soruya “Evet” karşılığının verilmesi daha büyük sorunlar doğurur. Girişimciler unutmamalıdır ki, her müşteri doğru müşteri değildir. Yanlarındaki her çalışan doğru ekip üyesi olmayabilir. Üretilen her fikir de uygulamaya değmez.

İyi girişimcilerin lügatinde, hayır kelimesinin olduğu sayfa en çok eskiyenlerdendir. Yine de kapıları sert kapatmamak lazım. İhtiyaçların örtüşmediği, farklı önceliklerin olduğu ya da bu iş birliği için doğru kişi olunmadığı karşı tarafa uygun bir dille aktarılması en güzeli.

Birden fazla işi aynı anda yapmak

Multitasking diye bilinen, aynı anda birçok iş yapma alışkanlığı kimilerine göre doğal süreçken kimileri için imkansız bir meziyet. Ofis yaşantısının hızlı temposuna kendini kaptıran, günlük işlerin yetişmeyeceği endişesini hisseden çalışanlar, aynı birden çok iş yapmak zorunda kalıyorlar. Bir yandan telefonlar konuşup bir yandan da mail yazanlar günümüzde son derece sıradan hale geldiler.

Ekip çalışanları için multitasking gerekli bir meziyet mi, yoksa her işi vasat seviyeye çeken lanet mi olduğu tartışıladursun, girişimci penceresinden baktığımızda doğru bir alışkanlık olmadığını görüyoruz. Girişimci seviyesindeki kişilerin aynı anda birden çok iş yapması, her işini belli bir standardın altında tutacağı için kurumsal yapıya doğrudan zarar verebilir. Önünde birden fazla iş bulunan girişimcinin, en önemli olandan başlayarak adım adım projelerini tamamlaması en doğrusu. Bu sayede her bir iş kalemine gereken ihtimamı gösterecek ve verimli sonuç alacaktır.