PwC’nin küresel FinTech araştırmasına göre dünyada FinTech alanındaki yatırımlar önümüzdeki 3 ila 5 yıl içinde toplam 150 milyar doları geçecek. Finansal Hizmetler sektöründe yeni teknolojilere yatırım yapmayan geleneksel şirketler ise rekabette geride kalacak.
Dünyanın lider denetim, vergi ve danışmanlık şirketi PwC’nin Finansal Hizmetler sektöründe kullanılan yeni teknolojilerin artışı ve bu teknolojilerin piyasa oyuncuları üzerindeki etkisini değerlendiren araştırmasına göre, finansal hizmet sunan geleneksel firmaların yüzde 83’ü, işlerinin bir kısmını bağımsız FinTech (Finans Teknolojileri) şirketlerine kaybetme riski bulunduğunu düşünüyor. Rapora göre bankalarda bu oran sarsıcı bir şekilde yüzde 95’e çıkıyor.
PwC’nin ‘Belirsiz Çizgiler: FinTech Finansal Hizmetleri nasıl şekillendiriyor’ başlıklı raporunda 46 ülkeden, Finansal Hizmetler sektöründe dijital ve teknolojik dönüşüm süreçlerine dâhil olan 544 CEO, İnovasyon Müdürü, CIO ve üst düzey yöneticinin görüşleri yer alıyor. Araştırmaya katılan geleneksel Finansal Hizmetler sektörü yöneticileri FinTech tarafındaki gelişmeden dolayı, işlerinin yüzde 23’ünün tehlikede olduğunu düşündüğünü söylüyor. FinTech yöneticileri ise finans sektöründeki işlerin yüzde 33’ünü ele geçirebileceklerini öngördüklerini belirtiyor.
En fazla risk bankacılık ve ödeme sektöründe
Araştırmaya göre FinTech şirketlerinden gelen baskı en çok bankacılık ve ödeme sektörlerini etkiliyor. Araştırmaya katılan fon transferi ve ödeme sektörü yöneticileri, gelecek beş yılda pazar paylarını yüzde 28 oranına kadar FinTech şirketlerine kaybedebileceklerini söyledi. Bankacılar ise pazar paylarının yüzde 24’ünü kaybetme riski olduğunu belirtiyor. Bu oran varlık yönetimi sektöründekiler için yaklaşık yüzde 22, sigorta sektöründekiler için ise yüzde 21 olarak görülüyor.
FinTech, finansal hizmet şirketlerinde en çok kar marjı baskısı yaratıyor
PwC araştırmasına göre finansal hizmet yöneticilerinin üçte ikisi, FinTech’e ilişkin en büyük riskin kâr marjları üzerinde yaratılan baskı olduğunu söylüyor. Ardından yüzde 59 oranla pazar payı kaybı riski geliyor. FinTech şirketleri, yenilikçi çözümlerle temel iş fonksiyonlarında iyileştirme sağlayarak operasyon maliyetlerini düşürme avantajına sahip. Örneğin bulut tabanlı platformlara geçen şirketler, tek seferlik yatırım maliyetlerini düşürmenin yanı sıra, süreklilik arz eden altyapı maliyetlerini de azaltabiliyor.
Finansal hizmet şirketleri Blockchain teknolojisine mesafeli duruyor
İş süreci optimizasyonu teknolojilerinde yeni evrimsel sıçrama ise şifrelenmiş işlem takibi sağlayan dağıtık veri tabanı ve bir merkeze bağlı olmadan işlem yapmayı sağlayan teknoloji olarak tanımlanan Blockchain’den gelecek. PwC’ye göre, bu teknoloji finansal hizmetler sektöründe tamamıyla farklı, rekabetçi bir gelecek yaratacak. Blockchain ile finansal hizmetler sektöründe mevcut kâr havuzları bölünecek ve yeni Blockchain platformlarının sahiplerine dağıtılacak. Bu sayede ciddi tasarruf elde edilirken, şeffaflıkta da artış sağlanacak. Ancak tüm bu getirilerine rağmen Blockchain teknolojisinin, araştırmaya katılan finansal hizmet sektörü yöneticilerinin gündeminde geri planda kaldığı görülüyor.
PwC araştırmasında katılımcıların yüzde 56’sı, Blockchain teknolojisinin öneminin farkında olduğunu söylerken, yüzde 57’si ise bu trende yanıt verme konusunda emin olmadıklarını belirtiyor. PwC Türkiye Teknoloji Lideri Oktay Aktolun araştırma sonuçlarını şu şekilde değerlendirdi: “Blockchain ve dağıtık veri tabanı teknolojileri, finansal hizmet şirketlerinin iş yapış şekillerini değiştirecek çok önemli bir fırsat sunuyor. Bu yeni teknolojileri anlamakta geç kalan şirketler, Blockchain’in sunduğu fırsatları ve beraberinde getirdiği tehditleri de kaçırmış olacak.”
PwC’nin Küresel Blockchain ekibi, bu alanda yatırıma giren 700’ün üstünde şirket tespit etti. Ekibe göre bu şirketlerin 150’si, çalışmalarıyla “dikkate değer şirketler” olurken, 25’inin bu alanda lider konuma yükselmesi bekleniyor.
FinTech ve finansal hizmet yöneticileri birlikte iş yaparken zorlanıyor
PwC araştırması FinTech şirketleriyle yapılan en yaygın işbirliği şeklinin %32 müşterek ortaklık olduğunu gösteriyor. Bu da, finansal hizmet şirketlerinin FinTech alanına girip tek başına yatırım yapmaya henüz hazır olmadıklarını gösteriyor.
Katılımcılara FinTech şirketleriyle iş yaparken karşılaştıkları zorluklar sorulduğunda, yüzde 53’ü bilgi güvenliğinden, yüzde 49’u mevzuata ilişkin belirsizlikten ve yüzde 40’ı iş modellerindeki farklılıklardan bahsediyor.
FinTech şirketleri ise, finansal hizmet sunan geleneksel şirketlerle iş yaparken en çok yüzde 54 oranla yönetim ve kültürdeki farklılıklar, yüzde 47 oranla işletim süreçleri ve yüzde 43 oranla mevzuata ilişkin belirsizliklerden kaynaklanan sorunlar yaşadığını belirtiyor.
PwC Türkiye Finansal Hizmetler Sektörü Lideri Zeynep Uras, FinTech alanındaki yükselişi şu sözlerle değerlendirdi: “FinTech, finansal hizmetler sektörünü sektör dışından değiştiriyor. PwC tahminlerine göre gelecek 3-5 yıl içinde, küresel olarak FinTech’e yapılacak toplam yatırım 150 milyar doları geçecek. Finansal kuruluşlar ve teknoloji şirketleri ise bu sektörden paylarına düşeni alabilmek için birbirleriyle yarışıyor. Geleneksel finans ve teknoloji şirketleri ile telekomünikasyon şirketleri arasındaki ayrım gitgide belirsizleşirken, birçok yenilikçi çözüm ortaya çıkıyor. Ayrıca FinTech ile geleneksel aracı rollerinin değiştiğine şahit oluyoruz. Finansal hizmet veren organizasyonların finansal sistemde müşterilerine sunduğu ara buluculuk fonksiyonu, yeni teknoloji odaklı iş modelleri tarafından ele geçiriliyor.”
“Teknolojinin mevcut değişim hızında, sektör yöneticilerinin FinTech’i yok sayma lüksü artık kalmadı. Ancak, araştırmaya baktığımızda finansal hizmet şirketlerinin yüzde 25’inin FinTech şirketleriyle iş yapmaya hiç yanaşmadığını görüyoruz. Oysaki günümüzün mevcut değişim hızında, hiçbir finansal hizmet şirketi sadece geçmişteki başarılarına güvenerek ilerlemeyi sürdüremez.”