Cetelem Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan ve aralarında Türkiye’nin de olduğu 15 ülkedeki otomotiv pazarının mercek altına alındığı raporun yenisi TEB Cetelem tarafından açıklandı. Yaklaşık 8500 kişinin katılımıyla hazırlanan “Otonom Araçlar” konulu rapor, TNS Sofres tarafından hazırlandı. Yapılan araştırmalar sürücüsüz otomobillerin artık yollardan çok uzak gözükmediğini ortaya koyarken, otomobil sürücülerinin de bu konuda heyecanlarını gizlemedikleri görülüyor. Cetelem Araştırma Merkezi’nin desteğiyle hazırlanan Cetelem Gözlemevi Sonuçları 2016 raporuna göre, Türk sürücüler Çin ve Meksika’dan sonra sürücüsüz araçlara yüzde 86 destek vererek 3. sırada yerini aldı.
TEB Cetelem, Cetelem Araştırma Merkezi’nin desteğiyle hazırlanan “Otonom Araçlar: Silikon Vadisi otomobilin direksiyonuna geçmeye hazırlanıyor” başlıklı raporu açıkladı. Türkiye’nin de içerisinde yer aldığı Cetelem Gözlemevi Sonuçları 2016, bu yıl 15 ülkeden yaklaşık 8500 kişinin görüşüne başvurularak hazırlandı. Günümüzde otonom (sürücüsüz) otomobillerin öne çıkışıyla birlikte önümüzdeki beş yılda oyunun tamamen değişmesi ve otomobillerin bir sürücüye ihtiyacı olup olmadığının sorgulanır hale gelmesi bekleniyor.
Sürücüsüz araçlar konusunun ele alındığı raporda, mobil navigasyon sistemlerinin hayata geçmesiyle araç teknolojisinde büyük bir atılım yaşandığı kaydedilirken, bugün sadece aracı güvenli olarak yolda tutmak için çalışan sürüş destek teknolojilerinin önümüzdeki dönemde yepyeni görevler üstlenmesinin beklendiği ortaya konuluyor.
Dünyanın birçok yerindeki otomobil kullanıcılarına sorular yöneltildiğinde, her 4 tanesinden üçü tam otonom otomobillerin gerçek olabileceğini düşündüğünü belirtiyor. Gelişmekte olan ülkelere bakıldığında kullanıcıların, Çin’de %92, Meksika’da %87, Türkiye ve Brezilya’da ise %86 oranında olumlu cevap verdiği dikkat çekiyor. Ancak Japonların %63’ü, İngilizler ve Amerikalılar’ın ise %61’i konseptlerin gelişmesine daha dikkatli bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Bu ülkelerdeki kanun yapılarının bu konuda ağır işlemesi de teknolojiye bakış açısında bu kadar uzak duran düşüncelerin çıkmasına sebebiyet veriyor.
Sürücü rolünden kurtulan eğlenmek istiyor
Kullanıcıları sürücü rollerinden kurtaran otonom araçlar onların başka uğraşlara yönelmesine imkan sağlıyor. Otomobil kullanıcılarının yüzde 48’i otonom araçları eğlence alanı olarak görüyor; onlara okuma şansı, internette gezinme veya televizyon izleme vakti sunuyor. Çinliler bu zamanı eğlence araçları kullanmak için tercih ediyor (%70). Onları Türkler (%57) ve Portekizliler (%56) izliyor. Bu sonuç da GAFA olarak adlandırılan (Google, Apple, Facebook, Amazon) grubun neden otonom otomobil konusu üzerinde bu kadar durduklarının bir cevabı olarak dikkat çekiyor.
Eğlence araçlarını kullanmayı tercih edenlerin hemen arkasından %40 yolcularla konuşmayı tercih edenler, %37 rahatlamayı tercih edenler gelirken, otomobil kullanıcılarının %25’i bu zamanı çalışarak geçireceğini belirtiyor. Otonomluğu kazanarak otomobil içindeki alan daha yaşanabilir bir alana dönüşerek birçok insanın gözünde, sınırları ortadan kaldırıyor. Yine de, otomobil sürücülerinin %28’i “ne olur ne olmaz” diyerek gözlerinin her zaman yolda olması gerektiğini düşünüyor. Bu endişe Amerika Birleşik Devletleri’nde %40, İtalya’da %37, Polonya’da %35, Belçika’da %34 ve Güney Afrika’da %34.
Sürücüsüz otomobil hayatı kolaylaştıracak
Rapora göre, araca bazı sürüş görevlerinin verilmesi, hatta bazen hepsinin yetkisinin verilmesi araç ile seyahati çok daha verimli hale getiriyor ve trafiğin daha düzenli olmasını sağlıyor. Dünyanın en büyük şehirlerinde trafikte harcanan zamanın %30’unun sürücülerin park yeri ararken harcandığı belirtilirken, bu görevin tamamen araçlara bırakılmasının yakın gelecekte mümkün olacağı ortaya konuyor. Bunun da şehir içi kalabalığın önemli ölçüde azalmasına ve sürücülerin zamandan tasarruf etmelerine imkan tanıyacağı ifade ediliyor. Sürücüsüz otomobillerin bu özelliğiyle, düzenli trafik akış periyotlarına ek seyahat süreleri karşılaştırmasına göre günlük ortalama şehir içi kalabalık seviyesi %58 ile dünyanın trafikte en çok vakit geçiren şehirlerinden biri olan İstanbul’u da rahatlatacağı tahmin ediliyor.
Şehir sakinleri için otomobil sahibi olmak gelecekte önemli olmayacak
Kısa bir süre sonra konum bildirme servisleri sürücünün ve yolcuların profillerine özel reklamlar gönderecek, aracın durumunu gözleyip, tamiri için yardım sağlayacak, hatta araç içindekilerin sağlıklarını bile kontrol edebilecek. Bu gelişmeler trafiğe katılmakta zorlanan ya da hiç katılamayan engelli kullanıcılar için de yeni bir dönem başlatacak. Beklenen bir diğer değişiklik ise araç paylaşımının artması olacak. Sonuç olarak özellikle şehir sakinleri için otomobil sahibi olmak daha düşük öneme sahip olacak.
Otonom araçlarda yakıt tasarrufu öne çıkıyor
Rapora göre, coğrafi konum belirleme sistemiyle çalışan otonom araçların yayılması sayesinde yakıt tüketimini azaltmak ve aile bireylerinin seyahat giderlerini düşürmek kolaylaşıyor. Otonom araçlar dünyasında otomobiller trafik sıkışıklığını önlemek için her türlü eylemi gerçekleştiriyor. Trafik kazalarının olduğu yolları görerek o yollara girmiyor veya yoğun trafik içinde kaldığı zaman ani frenlemelerden kaçınarak dur kalk trafikte kalmadan ilerliyorlar. Otomasyon sistemiyle kullanılan araçlar en yüksek enerjiyi üreten, en düşük yakıt tüketimi sunan ve yeniden hızlanma aşamasını kolaylaştıran ideal ortalama hızlarda ilerleyerek bütçe tasarrufuna da katkıda bulunuyor.
Hukuki alt yapı hazır olmalı
Toplu satışların değişimi için bir pazar otonom araçların ortaya çıkması otomotiv sektöründe büyük değişiklerin tetikleyicisi olacak. Ancak bu araçların trafiğe çıkabilmesi için mutlaka hukuki alt yapılarının da hazırlanmış olması gerekiyor. Sigorta sektörünün de bu yöne başını çevirmesi gerekiyor. Yeni ve hiç rastlanmamış tartışmaların, her ne kadar gelecekte hızla düşmesi beklense de, kaza durumlarında sorumluluğun kimde olacağı sorunu ortaya çıkabilecek.
Her şeyden önce geleneksel üreticilerin bu pazara yeni giren oyuncularla yüz yüze gelerek söz konusu otomotiv sektörünün gelecekteki ham maddesi ‘bilgi’nin, gerçek ustasının kim olduğunu kanıtlaması gerekecek. Bu organizasyonlar, başta Google olmak üzere otonom araçları en kısa zamanda yollara çıkartmak için büyük insan gücü ve para yatırımı gerçekleştirmeye şimdiden başladılar bile. Peki bu kuruluşlar kendi başlarına bir otomobil üreticisi haline gelebilecekler mi? Bu kesin değil. Çünkü geleneksel otomobil üreticilerinin, bu alışılmamış rakiplere karşı Ar-Ge, yol tecrübesi, gerçek motor bilgisi ve üretme ve dağıtma yetenekleri gibi büyük ve önemli değere sahip olduklarını unutmamak gerekiyor.
TEB Cetelem Genel Müdürü Didier Engelhard: “Cetelem Gözlemevi, 30 yılı aşkın süredir otomotiv sektörü için paha biçilmez bir araç ve referans olmaya devam ediyor. Daha önceki birçok yıl olduğu gibi bu yıl da, Cetelem Gözlemevi Raporu yeni bir trende odaklanıyor: Otonom Araçlar.”
Gözlemevi Sonuçları’nın Cetelem tarafından 1985 yılından beri yayınlandığını belirten TEB Cetelem Genel Müdürü Didier Engelhard, raporun Avrupa ülkeleriyle birlikte, Brezilya, Çin, Güney Afrika, Japonya ve ABD gibi sektöre yön veren ülkeleri kapsadığını ve 2012’den bu yana Türkiye’nin de Gözlemevi Çalışması’na dahil edildiğini belirtti. Engelhard şöyle devam etti: “Raporun konusunu oluşturan Otonom Araçlar, sürücüler tarafından olumlu karşılanıyor. Gelişmekte olan ülkelerde ve Türkiye’nin genç, dinamik, yeni trendlere ve teknolojik gelişmelere açık nüfusuna paralel olarak ülkemizde olumlu bakış daha da üst düzeyde seyrediyor. Rapor sonuçları gösteriyor ki, araştırmaya katılan ülkelerde sürücülerin %75’i otonom araçların yaklaşık 6,5 yıl içinde gerçek olacağına inanıyor. Burada göz önünde bulundurulması gereken ve geciktirici olabilecek unsurlar, özel hayata etki ve yerel yönetimlerin işbirliği içinde olması gerekliliği olarak sıralanabilir. Buna rağmen, Türk sürücüler otonom araçlar konusunda oldukça heyecanlı ve 2021’den önce hayata geçeceğine inanıyor. Bu rapor, bir kez daha Cetelem’in yalnızca bir tüketici finansman şirketi olmakla kalmayıp, üreticiler, distribütörler, bayiler ve sürücüler de dahil olmak üzere sektörün tüm oyuncuları için bir iş ortağı konumunda olduğunu gösteriyor”.