Coiny Danışma Kurulu üyesi Tolga Yücel, Fintechtime okurları için kaleme aldı, “Dijital Dönüşümde Bir Şeyler Ters Gidiyor”.

Uluslararası değer üretmenIn sunduğu zor ve çetrefilli yolları tercih etmek yerine, sektör oyuncuları kopyala/yapıştır yapmayı tercih ediyor.

Etrafıma baktığımda, zamanın ruhuna ayak uydurmaya çalışan birçok firma ve profesyonel görüyorum. Hayatlarının bir bölümünü, gelecekte ne olacağını anlamaya adamış durumdalar. Sempozyumlar, kongreler, atölye çalışmaları, ekstra sertifika programları, dönüşüm stratejileri, projeleri ve en önemlisi kişisel / kültürel uyum için insanın kendi mevcut bilgisi ile yaşadığı amansız bir mücadele…

Türkiye’de küresel eğilimleri belirleyen, dünyada çığır açacak olan insanların yaşadığı bir ekosistem henüz mevcut değil. İçselleştiremediğimiz konularda, yönümüz hemen Batı’ya dönüyor (Şimdilerde biraz da Doğu’ya). İnsanımızın, kurumlarımızın bilgi ve sentez olarak geride kaldığından değil… Yapılaşmamızı tamamlamamış olmamızdan ve kendi politikalarımızı, bize ait olanı üretemediğimizden…

 

“DİJİTAL DÖNÜŞÜMSÜ”

Siyaseti de kapsayan ama özellikle de sektör oyuncularına hitap eden bir tespit bu; uluslararası değer üretmenin sunduğu zor ve çetrefilli yolları tercih etmek yerine, kopyala/yapıştır yapmayı tercih eden sektör oyuncularını özellikle kast ediyorum. Finansal teknolojiler, neredeyse eş zamanlı bir şekilde hayatımıza giriyor. Dünya ile “başlangıç çizgisi”nin hemen arkasında birlikte “Start” alıp, koşmaya başlamamızın üstünden çok zaman geçmedi. Derinleşip, uzun koşmak yerine durmayı ve koşanların terinden nemalanmayı düşünen sektör oyuncularını özellikle ima ediyorum.

Çünkü, bu oyuncuların ortaya çıkardığı “ara çözümler” veya “ithal cevaplar”, gerçeğiyle birebir uyumlu olmayan ve dünyadaki emsallerine benzemeyen bir “dijital dönüşümsü” etkisi yaratıyor. Anlayacağınız, yaptıklarımız “mış gibi” oluyor.

29 Ekim – 1 Kasım 2018 tarihlerinde düzenlenen Gartner Sempozyumu’nda paylaşılan analizde, dünyanın en önemli teknoloji danışmanlığı firmalarından biri olan Gartner’e göre, 2030’a kadar konvansiyonel finansal hizmet firmalarının yüzde 80’i işsiz kalacak, sıradanlaşacak ya da resmi olarak var olsa da rekabet edebilecek durumda olmayacak. Endüstriyi ve ekonomiyi, dolayısıyla da iş modellerini değiştirenler teknolojiyi daha fazla kullanarak pazar payını artıranlar olacak.

 

BANKALAR BAŞARISIZLIK
RİSKİYLE KARŞI KARŞIYA

Sempozyumda konuşan Gartner’in Başkan Yardımcısı ve Kıdemli Analisti David Furlonger’a göre, bankaların 20’nci yüzyılın işletme modellerini sürdürmeye devam etmeleri durumunda, bankalar artan bir başarısızlık riski ile karşı karşıya kalacaklar.

Furlonger, “Dijital dönüşüm büyük ölçüde kurumsal zihniyetler, süreçler ve yapılar sağlam olduğu için bir efsanedir” derken, “kurumsal finansal hizmet sağlayıcılar, dijital platformlar oluşturarak veya başkalarının platformlarında satacak niş ürünler ve hizmetler bularak dijital işlerde daha hızlı hareket etmek zorunda kalacaklar” diye ilave ederek kendi öngörüsünü paylaşıyor.

Gartner’ın 2018 CEO anketine göre, finansal hizmetler sunan şirketlerin CEO’ları, gelir artışına öncelik vermeye devam ederken, verimlilik ve verimlilik artışlarını büyüme kaldıraçları olarak görmeye devam ediyor. Bu değişim, dijital işletmenin ağırlıklı olarak bir dönüşümün aksine iş optimizasyonuna odaklanan bir kanal ve işlem otomasyonu oyunu olduğunu gösteriyor. İşte asıl tehlike de burada.

Gartner Başkan Yardımcısı Pete Redshaw ise bu tehlikeyi şöyle dile getiriyor:

Anlaşılıyor ki CEO’lar, dijital teknolojinin sektöre getireceği değişimin derecesini küçümsüyor. Finansal hizmetler endüstrisinin geleceği giderek daha fazla ağırlık taşıyor, bu da varlığını oluşturmak veya sürdürmek için çok az fiziksel varlık gerektiriyor. Bu, sektörü özellikle dijital rakiplerin bozulmasına karşı savunmasız kılıyor.

Redshaw’a göre CEO’ların ve CIO’ların yaptığı en büyük yanlışlık, teknolojiye fazla odaklanmaları… Ona göre, icranın tepesindekiler kuruluşlarını dijital işlere daha tutarlı bir yanıt için zorlamalılar. Bunun için de önce dijital vizyon ve hedefi belirlemek, daha sonra da orada bir organizasyona nasıl liderlik edileceğinin düşünülmesi önem kazanıyor.

Gartner’e göre, kazanan olarak kalacak geleneksel firmaların yüzde 20’si, üç ayrı şekilde gelişecek:

Enerji hukuku firmaları: Dijital bir platforma sahip şirketler ölçeğini, düşük maliyetli alt- yapısını ve ürettiği müşteri bilgilerini yeni hizmetler oluşturmak ve yeni pazarlara girmek için kullanacak. Kazanan bu geçmişi olan kurumlarının çok azı (yüzde 5) “güç hukuku” firması olma yeteneğine sahiptir.

Fintekler (Finansal teknoloji şirketleri): Birey- sel şirketler veya saf oyun / “neobank” iştirakleri farklı ürün alanlarında geleneksel finansal hizmetleri ayrıştıracak. Dijital platformlara katılacaklar, ancak onlara sahip olmayacaklar. Kazanan geleneksel şirketler grubunun yüzde 15’inden azı kendilerini finteklere dönüştürebilecek veya başarılı bir şekilde çevirebilecek.

Uzun kuyruklu (büyük) firmalar: Dijital platformların sağladığı önemli ölçüde düşük maliyetler, bazı geleneksel sağlayıcıların servis brokerleri olarak hareket etmelerini sağlayacak. Bu, daha önce kârlı olmayan, dünyadaki düşük gelirli ve işçi sınıfı insanlarının büyük nüfusları için çözümlerle olabilecek. Eşzamanlı olarak, yüksek net değerli kişilere paket teklifler sunan “konsiyerj sağlayıcıları” olarak hareket edebilecekler. Geleneksel finansal servis sağlayıcılarının kazananlarının yaklaşık yüzde 80’i “uzun kuyruklu firma” olabilir.

Finansal hizmetlerde dijital dönüşümün hızı kısmen düzenlemeye, ülkeden ülkeye değişecek müşteri demografisi ve davranışlarına bağlı… Bazı ülkelerde, muhafazakâr dü- zenlemeler yeniliği engelleyecek. Avustralya, Brezilya, Çin, Hindistan ve Ingiltere gibi diğer ülkeler de dönüşümü hızlandırmak için düzenlemeleri kullanacak. Makalemi, benzer bir soru ile bitireyim; peki ya biz?