Katılım finans sektörüne yeni bir soluk getirmek amacıyla 2016 senesinde faaliyetlerine başlayan Vakıf Katılım, sektördeki 5. yılını kutluyor.
Vakıf Katılım, yıl sonuna kadar yaklaşık yüzde 50 büyümeyi hedefleri arasına koydu.
Vakıf Katılım Yönetim Kurulu Başkanı Öztürk Oran, ecdat yadigarı vakıf kültürünü geleceğe taşıyan bir yaklaşımla geçen bu süre zarfında, sektöre dinamizm kazandırmak ve katılım finans sektörünün hak ettiği seviyelere gelmesi amacıyla önemli adımlar attıklarını dile getirdi.
Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş ise, “Sektörün genç bir üyesi olmamıza rağmen vakıf kültürünün yüzlerce yıllık birikiminin yanı sıra büyük ve güçlü Türkiye vizyonundan aldığımız kuvvetle, çok kısa sürede önemli başarılara imza attık ve bugün katılım finans sektörünün en güçlü ödenmiş sermayesine sahip kuruluşu olduk” dedi.
Vakıfların paylaşım kültürünü kamunun gücüyle birleştirerek katılım finans dünyasına yeni bir soluk getiren Vakıf Katılım, sektördeki 5. yılı dolayısıyla bir basın toplantısı düzenledi. Vakıf Katılım Yönetim Kurulu Başkanı Öztürk Oran ve Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş’ın ev sahipliğinde online olarak gerçekleşen toplantıda, Vakıf Katılım’ın kuruluşundan bu yana sektör gelişimi & ülke ekonomisi için oluşturduğu değer ve gelecek hedefleri paylaşıldı.
Öztürk Oran: “Ülkemizde katılım finans sisteminin bankacılık sektörü içerisindeki payı şu an yüzde 7.2 seviyesinde “
Yalnızca Müslüman toplumlara değil tüm insanlığa hitap eden katılım finans modelinin küresel ekonomik krizlerin önüne geçecek tek sistem olduğunu dile getiren Vakıf Katılım Yönetim Kurulu Başkanı Öztürk Oran, “Daha dengeli bir ekonomik yapıda, daha adil bir gelir dağılımı sağlamaya yönelik faaliyetlerle ülke ekonomisine destek olan sektörümüzün, savunduğu ve sahip olduğu değerlerin ne kadar önemli olduğunun pandemi döneminde bir kez daha anlaşıldığını düşünüyorum. Katılım finans modeli hem riski hem de rızkı paylaşır. Sadece bireysel değil, toplumsal büyümenin ve gelişmenin gerekli olduğunu da savunur” dedi.
ICD raporuna göre, Türkiye’deki katılım finans sektörünün 63 milyar dolarlık varlıklarıyla dünyada 9. sırada bulunduğunu belirten Oran sözlerine, “Katılım finans sektörünün merkezi olma yönünde ciddi atılımları bulunan Türkiye, bu konuda önemli avantajlara sahip. Ülkemizin; bulunduğu coğrafyanın yeni dünyanın merkezinde yer alması, Doğu’da üretilen enerjinin Batı’ya aktarımında ana transfer güzergâhında bulunuyor olması ve katılım finans sistemine yönelik attığı önemli adımlarla rol model olması, İslami Finans’ın merkezi olmamız açısından bizi ön plana çıkarıyor.
Bu noktada belirtmem gerekir ki siyasi otorite, ülkemizde katılım finans sisteminin büyümesi için pek çok adım attı. Kamunun katılım finans sektörüne aktif oyuncu olarak girmesi de bu yaklaşımın en önemli göstergelerinden bir tanesi…
2020 sonu itibarıyla 2019 yıl sonuna göre kullandırılan fonlarda yüzde 60.7’lik büyüme gösteren ve piyasalara 240.133 milyar TL destek veren sektörümüz, aktif büyüklükte de aynı dönemde yüzde 53.7 yükseliş sergileyerek 437.092 milyar TL’ye ulaştı. Bu da bankacılık sektöründen alınan payı yüzde 7.2 seviyelerine taşıdı. Şu an sektörümüz yaklaşık 17 bin kişiye istihdam sağlıyor” şeklinde devam etti.
“Türkiye’nin, dünyanın katılım finans merkezi haline gelmesinde hiçbir engel yok”
Dünyada paydaş ekonomi eksenli yeni arayışların, insan odaklı, sürdürülebilir büyüme anlayışının giderek daha çok benimsendiğinin ve bu yaklaşımın katılım finans modeli için bir avantaja dönüştürülmesi gerektiğinin altını çizen Oran, “Yeşil, sürdürülebilir ve hibrit sukuk gibi yenilikçi ve çeşitli ihraçların karşılanmasına yönelik atılacak daha büyük adımlarla yeni fırsatlar yakalayabiliriz.
Ülke olarak müthiş bir potansiyele sahibiz. Asya ile Avrupa küresel finans piyasalarının tam ortasında yer alıyoruz. Sahip olduğumuz kültürel miras, jeopolitik konum, ekonomik büyüklük ve hinterlant ile hâlihazırda katılım finans merkezi olmak için birçok şartı karşılıyoruz. Türkiye Katılım Bankacılığı Strateji Belgesi’nde yer alan Sektörel Strateji ve Koordinasyon, Ürün Çeşitliliği ve Gelişimi, Danışma Kurulları, Eğitim, İK ve Sertifikasyon, Kurumsal İletişim ile Algı ve İtibar konularında çalışmalarımıza büyük bir hızla devam etmemiz gerekiyor. Bu ana başlıklar üzerinden yürüteceğimiz çalışmalarla katılım finans modelinin sağlıklı ve sürdürülebilir şekilde gelişimini sağlayabilir, bu konuda dünyanın merkezi haline gelebiliriz” dedi.
İkram Göktaş: “2020 yılında aktif büyüklüğümüz bir önceki yıla göre yüzde 75,2 arttı”
Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş ise sektörün genç bir üyesi olmalarına rağmen Vakıf kültürünün yüzlerce yıllık birikiminin yanı sıra büyük ve güçlü Türkiye vizyonundan aldıkları kuvvetle, çok kısa sürede büyük başarılara imza attıklarını ve bugün katılım finans sektörünün en güçlü ödenmiş sermayesine sahip kuruluşu olduklarını söyledi.
5. yıllarının arifesinde gerçekleştirilen sermaye artırımıyla Vakıf Katılım’ın toplam ödenmiş sermayesinin 5.720.000.000 TL’ye yükselmiş olduğunu ifade eden Göktaş, toplam iş hacimlerinde önemli bir büyüme sağlayan bu sermaye artışının, kendilerine daha kapsayıcı faaliyetler sunma fırsatı verdiği için mutlu olduklarını vurguladı.
Göktaş, Vakıf Katılım’ın 2020 finansal sonuçlarına ve gelecek hedeflerine değindiği konuşmasında şu bilgileri paylaştı:
“Çalışmalarımızı pandemi sürecinde de büyük bir gayretle sürdürdük. Ekonomik faaliyetlerin ve ülke üretiminin aksamaması adına tüm birimlerimizle gerekli önlemlerimizi aldık. Ülkemizin finansal istikrarı için ekonomi yönetiminin uygulamaya aldığı Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi’nde aktif rol aldık. Sunduğumuz finansman paketleriyle her kesimin ihtiyacına karşılık verdik. KGF destekli kredilerle hem KOBİ’lerimizin hem de bireysel müşterilerimizin yanında olduk. Gerçekleştirdiğimiz sukuk ihraçlarıyla bir günde gerçekleştirilen en yüksek tutarlı yurt içi TL kira sertifikası (sukuk) ihracına imza attık ve katılım finans sermaye piyasalarının gelişmesine katkı sunduk.
Yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde 2020 yılında aktif büyüklüğümüz bir önceki yıla göre yüzde 75,2 artışla 53.2 milyar TL’ye, toplanan fonlarımız ise yüzde 72,4 artışla 39.6 milyar TL’ye ulaştı.
Gerek güçlü fonlama kaynaklarımız gerekse öz kaynaklarımızla reel sektöre desteğimizi bir önceki yıla göre yüzde %58,8 artırarak nakdi ve gayri nakdi toplamda 43. 1 milyar TL fon kullandırdık. Müşterilerimize daha yakın olma stratejimiz kapsamında gerçekleştirdiğimiz şube açılışlarıyla 43 ilde toplamda 117 şube sayısına ulaştık ve çalışan sayımızı da yaklaşık 1700’e çıkardık.”
“Yaklaşık 160 ton altın, 415 ton gümüş işlem hacmine sahibiz”
Türkiye’nin Milli Altın Kurumu olma projeksiyonları doğrultusunda attıkları adımlar neticesinde 2020 yılında Borsa İstanbul Kıymetli Madenler ve Taşlar Piyasasındaki (KMTP) toplam alış-satış hacimlerinin yaklaşık olarak altında 160 ton, gümüşte ise 415 ton olarak gerçekleştiğini ifade eden Göktaş, dijital dönüşüm yolculuklarına hızla devam ettiklerini, şu anda müşterilerinin yüzde 61’inin dijital bankacılık kullanıcısı olduğunu ve 2020 yılı son çeyrekte de temel bankacılık işlemlerinin yüzde 87’sinin dijital kanallardan gerçekleştirildiğini söyledi.
“KOBİ’lerimize 15.8 milyar TL nakdi ve gayri nakdi finansman kullandırdık”
2020 yılında KOBİ’lere yönelik yürüttükleri çalışmalara da değinen Göktaş, “2020 yıl sonu itibarıyla KOBİ’lerimize toplam 15.8 milyar TL nakdi ve gayri nakdi finansman kullandırdık. Ayrıca 2017 Haziran ayından bu yana toplamda 123 tertip halinde yaklaşık 27.4 milyar TL’lik kira sertifikası ihracını başarıyla tamamladık. Kurumumuz gerçekleşen sermaye artışıyla birlikte bundan böyle esnafın, sanayicinin ve bireysel müşterilerin ihtiyaçlarına daha fazla katkı sağlayacak” dedi.
“2021’de yaklaşık yüzde 50 oranında büyüme hedefliyoruz”
Kârlı ve sürdürülebilir büyüme hedefiyle yeni fırsatları titizlikle değerlendirmeye devam edeceklerini belirten Göktaş konuşmasını şöyle sürdürdü: “Pandemiyle mücadele ve ekonomide reformlarla geçecek olan bu yıl da her zaman olduğu gibi çalışmaya ve üretmeye odaklanacağız. Hedefimiz sene sonunda hemen her kalemde yüzde 40-50 bandında bir büyüme yakalamak, ortaya koyduğumuz başarılara yenilerini eklemek. Ülkemiz için şimdiye kadar olduğu gibi önümüzdeki dönemde de elimizi taşın altına koymaktan asla imtina etmeyeceğiz.”