‘KPMG Türkiye Perspektifinden Sigorta Sektörüne Bakış’ başlıklı rapora göre pandemide daralan sektörün 2021’de güçlü bir geri dönüş yapması bekleniyor.
KPMG Türkiye, sigorta sektöründe 2020 görünümünü ve 2021 beklentilerini araştırdı.
Rapora göre, 2020’de salgın nedeniyle küresel ölçekte daralan ve sosyal olayların etkisiyle dünyada son yılların en yüksek hasar ödemesini yapan sektörün 2021’de güçlü geri dönüşü bekleniyor. Türkiye’de 300 milyar TL sınırını geçen sigorta sektörünü hayat dışı branşlar besliyor.
‘KPMG Türkiye Perspektifinden Sigorta Sektörüne Bakış’ raporunu değerlendiren KPMG Türkiye Sigortacılık Sektör Lideri Ali Tuğrul Uzun, 2020’de salgın etkisiyle derinden yaralanan küresel hizmetler, imalat ve lojistik gibi sektörlerde poliçe üretimlerinin daraldığını belirterek, 2021’in ‘hasarların tamir edileceği’ bir yıl olacağını söyledi. Uzun, “2020 büyük organizasyon iptalleri gibi salgının doğrudan doğruya sebep olduğu yüklü hasarların yanı sıra doğal afetler açısından da maliyetli bir yıl oldu. 2020, yaşanan kitlesel sokak gösterileri gibi sosyal olaylar, doğal afetler ve mesela Beyrut Limanı patlaması gibi olaylarla değerlendirildiğinde dünyada son yılların en yüksek hasar ödemesinin yapıldığı yıl oldu. 2021’nin de devam eden salgın ve mart ayında yaşanan Süveyş Kanalı kazası gibi olaylarla başladığı düşünüldüğünde kolay bir başlangıç olmadığı söylenebilir. Küresel görünümü genel olarak salgının seyri ve aşılama süreci belirleyecek. Orta vadeli görünümde ise gelişen ülkelerin rolü etkili olacak. Gelişen ülkelerin küresel prim pastasından alacağı payın hızla büyüdüğü senaryolar halen baz niteliğinde. Çin’in salgın sürecini atlatarak yeniden büyüme trendine girmesi de bu senaryoyu destekliyor. 2020 yılında daralan sektörün 2021’de güçlü bir geri dönüş yapması bekleniyor. Bu sebeple, sektörün 2021 beklentileri oldukça kuvvetli” dedi.
Uzun, Türkiye’de ise 2020 sonunda 300 milyar TL sınırını aşan aktif büyüklüğü ile sigorta sektörünün, ekonomik büyüme beklentilerine paralel olarak yüksek büyüme potansiyelini koruduğunu kaydetti. Uzun, “Türkiye için makroekonomik görünümün, ara dönem çalkantılarına rağmen 2020’den daha güçlü geçeceği senaryosu geçerliliğini koruyor. 2020 yılında daralan ancak 2021’de yeniden canlanmaya başlaması beklenen ekonomik aktivite de prim hacim ve gelirlerini destekleyeceğinin işaretlerini veriyor” diye konuştu.
‘KPMG Perspektifinden Sigorta Sektörüne Bakış’ Raporu’ndan öne çıkan bazı başlıklar şöyle:
Küresel ölçekte salgının da etkisiyle sektörün teknolojik atılım süreci zorunluluğa dönüşmüş durumda. Şirketler, bir yandan eşi görülmemiş bir yılın sarsıntıları ile mücadele ederken diğer yandan artan rekabet ve değişen müşteri tercihlerine ayak uydurmaya çalışıyorlar.
Süreçlerin çevrimiçi dünyaya aktarılması ve rekabet gücünün sigortalananlara geçmesi fiyatlamalar üzerinde de baskı oluşuyor. Hem salgın sürecinin ardıl etkileri hem artan yatırım harcamaları hem de rekabet eksenindeki değişim, sektörün kârlılık görünümünün gelecek dönemlerde dalgalanmasına yol açabilir.
Türkiye’de güçlü sinyaller var
- Türkiye’de sigorta sektörü, 2020 yılında aktif toplamını 300 milyar TL sınırının üzerine taşımayı başardı. İki yıl üst üste yüzde 30’un üzerinde büyüyen sektörde yine son iki yılda bu ortalamanın üzerinde büyüyen kanal, hayat ve emeklilik branşı oldu. Bu dönemde elementer (hayat dışı) şirketler yüzde 24, hayat ve emeklilik şirketleri yüzde 33, reasürans şirketleri ise yüzde 39 oranında büyüdü.
- Sektör 2020’de brüt prim üretimini bir önceki yıla göre yüzde 19 artırdı. Toplam hacim 82,6 milyar TL’ye ulaştı. Bu hacmin yüzde 83’ü (68,1 milyar TL) hayat dışı branşlardan geldi.
- 2021 yılının şubat ayı itibarıyla bakıldığında ise 16,7 milyar TL’lik prim toplamının yüzde 86’sının hayat dışı branşlardan elde edildiği görülüyor.
- Sektörün prim gelirlerinin yarısına yakınını oluşturan otomotiv pazarında genişleme sürse de salgın önlemleri prim üretimini kısıtlama potansiyelini koruyor. Aşılama sürecinin ilerlemesi ve vaka sayılarının azalması paralelinde hafiflemesi beklenen kısıtlamalar bu görünümdeki en önemli değişken konumunda.
- Beklentiler, sektörün bu yılı ara dönem çalkantılarına rağmen 2020’den daha güçlü geçireceği yönünde. 2020’de daralan ancak 2021’de yeniden canlanmaya başlaması beklenen ekonomik aktivite de prim hacim ve gelirlerini destekleyeceğinin işaretlerini veriyor.
- Sektörün tüketici davranışlarında kendini gösteren sorunları ise devam ediyor. Sektör, temel olarak kendisine tahsis edilebilecek gelirin azlığı sebebiyle potansiyelinin altında bir performans sergiliyor. Sektörün aktif büyüklüğünün hızlı artmasına ve destekleyici adımların atılmasına rağmen daha kat edilecek çok yol var.
İstihdam hacmi stabil
- Sektör, 2019 yılında yaşadığı personel kaybını 2020 yılında telafi etti. Dijital dönüşümün dokunduğu her sektörde olduğu gibi sigorta sektöründe de istihdam artış hızı yavaşlamış olsa da sektör büyüdükçe istihdam yaratmaya devam edecek.
Tasarrufa BES dopingi
- Türkiye’de ilk kez 17 yıl önce başlayan BES’te hacim, 2013’ten bu yana devlet desteği uygulaması ve 2017’de devreye alınan otomatik katılım sistemi ile büyüyor.
- Sistemdeki sözleşme sayısı 2020 sonunda 8,3 milyon kişiye, devlet katkısı ile birlikte toplam fon miktarı ise 159,3 milyar TL’ye ulaştı. Fon miktarı, 2021 Mart sonu itibarıyla 155,7 milyar TL seviyesinde yatay seyrediyor.
- Sistem, son dönemde güçlü bir farkındalık yaratmış olsa da arzu edilen katılımcı büyüklüğü henüz yakalanmadı. Burada ana sorunlar geçerliliğini koruyor: Hanehalkının tasarruf eğiliminin düşüklüğü, makroekonomik belirsizlikler gibi…
Katılım sigortacılığında büyüme dönemi
- Katılım sigortacılığı, büyüme beklentisinin yüksek olduğu bir alan. 18 yaş altının da BES sistemine katılabilmesiyle sigorta sistemi genişliyor. Katılım sigortacılığı bu genişlemeden besleniyor. Bu da üretilen prim tutarını artırıyor.
- Faiz hassasiyeti nedeniyle daha önce sigorta sistemine katılamamış kesimlerin varlığı sektörün bir gerçeği. Bu nedenle de katılım sigortacılığı çalışma sisteminin bu kesime iyi anlatılmasına ayrı bir önem verilmesi konusu öne çıkıyor.
- Katılım sigortacılığında 2020 yılı ilk iki ayında 813 milyon TL olan prim üretimi, 2021 yılı aynı döneminde 917.2 milyon TL ile milyar sınırına yaklaşmış durumda. 2020 yılına göre prim üretiminde yüzde 12’lik değişim söz konusu.