Mastercard Advisors İş Geliştirme Bölge Müdürü
Dr. Muin Öztop
Mastercard Advisors İş Geliştirme Bölge Müdürü Dr. Muin Öztop Fintechtime okurları için kaleme aldı, “Açık Bankacılık, Pazarı Nasıl Değiştirecek?”
210’dan fazla ülkede dünyanın en hızlı ödeme işlemleri ağını yöneten Mastercard, finans teknolojilerinde uzman kadrosuyla, tüm paydaşlarına danışmanlık hizmetleri de sunuyor. Mastercard Advisors İş Geliştirme Bölge Müdürü Dr. Muin Öztop, Açık Bankacılık mevzuatını ve yeni sistemin finansal teknolojiler ekosisteminde yaratacağı etkileri yorumluyor ve ekliyor: “Açık bankacılığın gelişiyle kazanan konumda olmak isteyen Türk bankaları, gerekli adımları şimdiden atmalı!”
Avrupa’dan sonra Türkiye’de de Açık Bankacılık mevzuatının 2022 yılı içerisinde yürürlüğe girmesiyle beraber, müşterinin finansal bilgilerinin kontrol hakkı tamamıyla müşteriye verilecek. Diğer bir deyişle, bankalar müşterinin rızası olduğu sürece müşteri bilgilerini Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından açık bankacılık faaliyet izni verilmiş olan herhangi bir banka veya kurumla, uygulama programlama arayüzü (application programming interface – API) üzerinden paylaşabilecek.
Mevzuat ile birlikte tıpkı Avrupa’da olduğu gibi ilk etapta bankalara iki servis sağlama zorunluluğu tanımlanacak; hesap bilgileri sağlama hizmetleri (account information service provider – AISP) ve ödeme emri başlatma (payment initiation service provider – PISP). Bu tanımının uzun vadede genişleyebileceği genişleyebileceği öngörülüyor. Nitekim Avrupa’da ikinci fazda, bankacılık hesap bilgileri ve ödeme emri hizmeti dışında müşterilerin diğer ürün bilgilerinin paylaşımı (emeklilik, sigorta, kredi, yatırım vs.) da zorunlu hale gelecek. Ayrıca, Avrupa’dan sonra açık bankacılığa başlayan Avustralya, Güney Kore gibi ülkelerin halihazırda açık bankacılık yol haritalarında yer alıyor.
Mastercard Advisor ekibi olarak, son zamanlarda, açık bankacılığın Türkiye’de finansal hizmetler sektöründe yıkıcı bir etki yaratıp yaratmayacağı konusu üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Çalışmalarımızda, açık bankacılık ile müşteri ihtiyaçları nasıl daha iyi karşılanabilir sorusuna cevaplar arıyoruz. Bunu yaparken de yurt dışındaki örneklerden yararlanıyoruz. En yakından takip ettiğimiz ve açık bankacılığın şu ana kadar en iyi uygulamalarını da gördüğümüz pazar ise İngiltere.
İngiltere’de açık bankacılığın henüz yıkıcı bir etki yarattığından söz edilmiyor. Öte yandan, hem yeni nesil bankaların (Monzo, Revolut ve Starling gibi) hem de FinTech’lerin müşteri sayılarının artması ile müşteri temas noktalarının geleneksel bankalardan bu yeni oyunculara kayma hızının arttığını söylemek mümkün. Özellikle pandemi döneminde dijitalleşmenin bir opsiyon olmaktan çıkmasıyla, açık bankacılık servislerinin kullanımının yaygınlaştığını görüyoruz. Insider Intelligence’ın 2020’de yayınladığı rapora göre, İngiltere’de şu anda 178 finansal kuruluş, verilerini açık bankacılık izni olan üçüncü hizmet sağlayıcılarla paylaşabiliyor. Aynı raporda, 2018’de 600 bin müşterinin açık bankacılık servisi kullandığı belirtiliyor. Yine pandeminin etkisiyle, 2020 yılında kullanıcı sayısının 3 milyon müşteriye yaklaştığı gözleniyor. Kullanım, hem bireysel müşteriler hem de küçük işletmelerde yaygınlaşırken, yeni normalde açık bankacılığa olan ilginin artarak devam edeceği ve 2022 yılında 10 milyon müşteriye ulaşılacağı öngörülüyor.
İngiltere’de bireysel müşterilerin açık bankacılık servislerini en çok kullandığı alanlar; tüm hesapları bir arada özetleyen bütçe yönetim araçları ve hesap bilgilerinin kredi sağlayıcılarla direkt paylaşılarak kredi skorlamasında kullanılması oldu. İngiltere’nin en başarılı bütçe yönetimi araçlarından biri olarak kabul edilen YOLT, pandemi döneminde müşteri bilgilerini ev kredisi finansman kuruluşlarıyla gerçek zamanlı olarak paylaşarak, kredibilitelerini gösterebilmelerini ve hızlı bir şekilde krediye erişebilmelerini sağladı.
YOLT kullanıcıları, banka bilgilerini uygulamaya bağlandıktan sonra, diğer mobil bankacılık uygulamalarına çok daha az ihtiyaç duyduklarını belirtiyor; yani müşterilerin geleneksel bankalarla olan temasları azalıyor.
İngiltere’de küçük işletmelerin açık bankacılık kullanım oranları 2020 yılında %55’e ulaştı. IPSOS’un 2020 sonunda yaptığı bir araştırma, küçük işletmelerin %60’ının pandemi döneminde ilk kez açık bankacılık servislerini kullandığını ortaya koydu. İşletmelerin bu servisleri kullanmaya daha çok yönelmesi, finansallarını daha sıkı takip edebilmelerini sağladı. Banka hesaplarına bağlayabildikleri nakit yönetimi ve muhasebe uygulamaları sayesinde alternatif borçlanma uygulamaları kullanan işletmelerin sayısı da arttı.
Bankaların, FinTech’lerin ve finansal hizmetlere giriş yapma iştahı olan kurumların açık bankacılığı kullanarak nasıl bir oyun planı kurgulayacağı ise merak konusu. Ancak, açık bankacılıkla beraber bankaları iki ana değişimin beklediği söylenebilir. Bunlardan ilki müşterinin rekabet içindeki yerinin dinamikleşmesi, ikincisi ise müşteri temasının azalması.
Müşterilerin hızlı tercih değişikliği, kurumlar arası geçişlerinin açık bankacılık ve bu sene hayatımıza girecek olan uzaktan müşteri tanıma mevzuatı ile kolaylaşması sonucunda gerçekleşecek. Örneğin, bir müşteri daha önce çalışmadığı bir kuruma kredi başvurusu yaparken, halihazırda çalıştığı bankanın bilgilerini başvuru sırasında dijital olarak paylaşabilecek. Bu da kredi veren kurumun müşteri hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmasını ve müşteriye özel bir kredi oranı tanımlamasını sağlayacak. Müşteriler daha iyi deneyim sunan ve veriyi iyi kullanan kurumları önceliklendirirken, bankalar, müşteriyle teması zamanla kaybetmiş olacak.
Özellikle FinTech’ler ve finansal hizmetlere girme potansiyeli olan kurumlar, açık bankacılığı fırsata dönüştürmeye çalışacak. Hangi oyuncuların başarılı olacağını şimdiden kestirmek ise oldukça zor. Ancak açık bankacılık servisleriyle hızlı bir şekilde ölçeğe ulaşabilecek oyuncuları belirleyen üç özellik var; halihazırda büyük kitlelere ulaşmış olma, yüksek müşteri frekansına sahip olma ve tüm müşteri deneyimlerinin ve arka süreçlerinin dijitalleştirilmiş olması. Burada ilk olarak büyük e-para kuruluşları, perakendeciler, pazar yerleri ve telekom oyuncuları açık bankacılığı fırsata dönüştürüp müşteri ilişkilerini bankalardan en hızlı şekilde alabilecek oyuncular olarak düşünülebilir. Bu oyuncular, bankaları arkada hizmet sağlayıcı olarak konumlayıp, müşterilerine en iyi deneyimi en uygun fiyata sunmak için yarışacak. Bu durum, müşteri ilişkisini kaybeden bankalar için aynı zamanda fiyatlama ve beraberinde karlılık baskısı getirecek.
Öte yandan, kendilerini tüm olası senaryolara karşı en iyi şekilde hazırlayan ve tüm yeni servis ve ürünlerini yeniden değerlendirip hızlı bir şekilde hayata geçirebilen dijital bankalar, açık bankacılığı fırsata dönüştüren tarafta olabilirler. Özellikle açık bankacılığın en çok yaygınlaştığı tüm pazarları incelediğimizde, bankaların pozisyonlarını korumak ve yeni fırsatlar yaratmak için platform sağlayıcılığı ve servis sağlayıcılığı olmak üzere iki farklı yaklaşım izlediklerini görüyoruz.
Platform sağlayıcısı bankalar, müşterilerine kendi kanallarından, hem geleneksel bankacılık ürünlerini hem de yeni dijital ürünleri sunuyor. Bunu yaparken, veriyi en iyi şekilde işliyor ve en iyi deneyimle hizmet veriyorlar. Örneğin, akıllı bütçe kontrol servisleri ve yatırım şirketlerine direkt bağlantı sağlıyorlar.
Diğer bir model olan hizmet sağlayıcılığında ise bankalar belirli servisler için API’lar üzerinden iş ortaklığı modeliyle, ürün ve servisleri yeni mecralardan müşterilerine ulaştırabiliyor. Bankaların hesap bilgilerinin yanında “premium API” olarak da adlandırabileceğimiz, kredi skorları veya segment bilgilerini de müşterinin istediği kurumlarla paylaşabilmesini buna örnek gösterebiliriz. Türkiye’deki bankalar, mevzuata uyum kriterlerini sağlarken, açık bankacılığın gelişine kendilerini hazırlamalı ve kazanan konumda olmak için gerekli adımları şimdiden atmalılar.