Echo Bilgi Yönetim Sistemleri A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı

Nevzat Aslan

 

Echo Bilgi Yönetim Sistemleri A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Nevzat Aslan, Fintechtime Nisan sayısı için yazdı “Kim Bu Keyser Söze?”.

“Bence Satoshi Nakamoto bir kişi değil adhokrasi kavramını tam anlamıyla içselleştirmiş bir grup “olağan şüpheli” teknoloji insanı topluluğu. Zira ortaya bırakılan kod mimarisini her inceleyen işinin ehli araştırmacının söylemi de; kodun bir kişi için fazlasıyla iyi tasarlandığı yönünde. Benimki sadece kendimce bir yorum. Tabii ki Keyser Söze etten kemikten bir kişi de olabilir. İhtimaldir. O hâlde Keyser Söze net söylemle, bir dâhidir.”

 

Sessiz Protesto

3 Ocak 2009 tarihinde Satoshi Nakomoto mahlası ile yayımlanan manifestoyla, büyük bir kriptografi problemi dünyanın son yıllarda çıkardığı en umut vadeden ve en büyük paradigma değişikliğine yol açan ödeme sistemi yeniliği hâline geldi. Özü itibarıyla, ortaya çıkarılan bir algoritmanın, elektronik efor sarf ederek büyük bir zincir şifreyi çözmesi işleminin dijital bir değer olarak yorumlanmasıdır. Bitcoin bir teknolojidir. Finansal işlemlerde ödeme kolaylığı sağlayan ödeme sistemidir diyebiliriz.

Küçük not: Manifestoda “blockchain” diye bir ibare kullanılmamıştı. Kullanılan terim “bloklardan oluşan zincir” anlamında “Chain of Blocks” idi. Az önce belirtmiş olduğum gibi Satoshi Nakomoto sadece elektronik bir ödeme sistemi yaratmak istemişti ve bunu başardı. Parayı kanatlandırdı. Yerel bir işlemi alıp küresel çapta yapabilmek… İşte bu yüzdendir ki Bitcoin mali yapıyı altüst edecek güce sahip.

İlk çıktığı günden bu yana bitcoin alışverişleri halka açık, ama kullanıcıların bilgileri gizlidir. Bundan dolayı “derin internet” (deep web) bitcoin’e ilk uyum sağlayan platformların başında gelmiştir. Hâl böyle olunca önceleri kötü yönleriyle gündeme gelen bitcoin adına bir marka sorunu ortaya çıkmış ve bazı kesimlerce sahtekârlık olarak görülmüştür.

 

En Büyük Sosyoekonomik Deney

Son iki yıldır bahar geçişlerinde ve yaz başlangıçlarında alerjik bir durumum oluştu. Sonu gelmeyen bir hapşırma, baş ağrısı ve burun akıntısı. Böyle durumlarda mahalle eczanemizden reçetesiz aldığım bir alerji ilacı derdime derman oluyordu. Bu kez gittiğimde eczacı ilacı reçetesiz veremeyeceğini söyledi. Her zaman aldığımı kendisi de biliyordu oysaki. Nedenini sorduğumda, ilaçtan bir yerine aynı anda üç adet yutulduğunda uyuşturucu etkisi yarattığını söyledi. Bunun farkına varan bazı kötü niyetli insanlar da piyasadaki ilaç alımını artırarak bu amaç için kullanmaya başlamışlar. Bu nedenle reçetesiz satımı durdurulmuş. Buraya kadar tamam. Fakat alerjimi geçiren tek ilaç bu. Kötü niyetli insanlar bu ilaçtan uyuşturucu yapıyor diye ben bu ilaca ve devamında bütün ilaçlara kötüdür diyebilir miyim? Hayır! Doktora gittim, bu kez ilaç özelinde “regüle edilmiş şekilde” reçetemi yazdırdım ve ilacı almaya devam ettim.

Araştırdıkça ve merakla durumu irdeledikçe bugün çoğu insan bitcoin’i ve arkasında yatan teknolojiyi bir sahtekârlık değil, tam aksine bir devrim olarak görmektedir.

Bu arada, bitcoin her ne kadar “dijital para” olarak düşünülse de; bunun yerine yeni bir tanım (yeni teknoloji için yeni tanım) kullanmak gerekirse, “dijital maden” ifadesini kullanmak doğru olacaktır. Zira, hayata geçmiş ve yaşayan yeni teknolojik çıkarımı, bilinen eski yöntem, kalıp ve regüle edilmiş tanımların içerisine sıkıştırmaya çalışmak bence bir anlam ifade etmemektedir.

Blockchain teknolojisi özellikleri itibarıyla kayıt dışı ekonominin ortadan kalkmasını sağlayabilecek ve her nevi denetimine ihtiyacı önemli ölçüde ortadan kaldırabilecek güç ve kudrete sahip. Dijital madenlerin kağıt ve madeni paraların yerini alacağı gün gelebilir. Endişelenecek bir durum bulunmamaktadır. Geleceği kollarımızı açarak karşılamaya ve blockchain teknolojisini vergi sistemi dâhil her alanda kullanmaya istekli ve gönüllü olmalıyız.

 

Dijital mi, Maden mi, Dijital Maden mi?

Altın madeni değeri nereden alır, bir düşünelim? Hepimizin bildiği gibi altın; yıllar içerisinde bozulmaz, parlaklığını yitirmez. Sahte olup olmadığı dünyanın her yerinde kontrol edilebilir. Kopyalanmaz, evde üretilemez. Doğadaki miktarı neredeyse sabittir.

Biz tanımları çok severiz. İlla bir kalıp tanım ihtiyacımız varsa,  Bitcoin’i de ödeme aracı olarak kullanılabilen maden olarak düşünebiliriz. Ama dijitalinden… Bu nedenle Bitcoin’i fiziksel bir dayanağı olmayan, yazılımcı dili ile sayılardan ibaret bir yazılım türü olarak da tanımlayabiliriz. E sahi Altını da ilk olarak kimin maden olarak ayrıştırıp kullandığı bilinmiyor muydu zaten…

 

Asıl Marifet Buluttaydı Ama Herkes Yağmura Şiir Yazdı!

Blockchain teknolojisini irdelemeliyiz. Blockchain, bitcoin’in felsefesidir. Bizler bu felsefeye bu kültüre odaklanarak kafa yormadıkça aslında “bir değer önerisi olmayan” Bitcoin arz-talebe gebe yüksek volatilitesi ile dijital bir kurgu olarak sahneden hiç inmeyecek mikrofonu assoliste bırakmayacaktır.

Ve şunu gayet iyi bilmeliyiz: Bütün keramet Blockchain’de…

Blockchain şifrelenmiş işlem takibi sağlayan merkeziyetsiz dağıtık veri kayıt sistemidir. Bir veri tabanı değildir çünkü kaydedilen veri bir daha değiştirilemez veya silinemez. Dağıtık kayıt yapısı, mutabakat yöntemleri, akıllı sözleşmeler diye adlandırılan iş kurallarını içeren program parçacıkları ve nihayetinde matematiğin getirdiği güveni tanımlayan kavramlar bütününden oluşur.

Blockchain teknolojisi bu anlamda internetin icadına benzer geri dönüşsüz bir kırılma noktasını temsil ediyor.

Blockchain’in her sektörün kendine özgü problemlerini bilen, bu kronik problemler ile yaşamayı reddedecek, kalıplar dışında düşünebilecek, gelecek tasarımcısı uzmanlara insan gücü ve düşünce yapısına ihtiyacı var ve olmaya devam edecek.

 

Kimsin Sen!

Sanırım hepimizin aklına bu repliği duyunca, senaryosunu Cem Yılmaz’ın yazdığı, yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak’ın yaptığı, bilim kurgu ve komedi türlerindeki 2004 yapımı G.O.R.A filminde Tihulu adlı karaktere hayat veren Muhittin Korkmaz geliyor. (Kendisini Covid-19 sebebiyle 24 Kasım 2020 tarihinde 67 yaşında aramızdan uğurladık. Saygıyla anıyoruz.)

G.O.R.A.’da sık sık “Komutan Logar, bir cisim yaklaşıyor efendim!” repliğini kullanıyordu…

Tam da buradan hareketle, evet dünyamıza bir cisim yaklaşıyor. Ancak bu kez yıkım için değil özgürlük için! Bilinmeyen bir isimden bilinmeyen bir cisim… Bu bilinmezliğin bence gerekliliğine yazımın devamında değineceğim.

Nakamoto olduğu düşünülen adaylardan bazılarını da paylaşmadan geçmeyeceğim tabii ki. Nick Szabo, Dorian Nakamoto, Vincent van Volkmer, Hal Finney, Craig Steven Wright, Paul Le Roux, Cyrano Jones, Ross Ulbricht, Gavin Andresen ve pek tabii Elon Musk. Elon Musk’a sorarsanız da Nick Szabo.

Satoshi Nakamoto kim sorusunun peşine düşenler için hayli karmaşık, ben gibi düşünenler için ise ve dahi anlamsız.

Sizlere bu yazımda da (hiçbir yazımda yapmadığım gibi) rahatlıkla iki click bir search ile ulaşabileceğiniz bilgileri vermeyeceğim. Saydığım isimlerin her birinin hayatını okuyabilirsiniz.

Sadece şunu söyleyebilirim. Nakamoto’nun servetinin 1.1 milyon Bitcoin olduğu tahmin ediliyor. Milyar Dolar karşılığını hesaplamayı size bırakıyorum. Dünyanın en zengin …. inci kişisi.

 

Yukarıda saydığım isimlerden bazıları kendileri bu iddiada, bazılarına ise halk tarafından yakıştırılıyor. Yakıştırılanlar için bir diyeceğim bulunmuyor. Ancak Nakamoto olduğunu iddia eden kişiler için ispata konu durum çok açık. İsa’nın su üzerinde yürümesi (imanın gücü karşısında doğanın elementleri bile esas özelliklerini değiştirirler) ve yahut Musa’nın Mısır’dan kaçarken Kızıldeniz’i ikiye yarması gibi bizi “O” olduğuna inandıran mucizelere de ihtiyaç duymuyoruz. Yıllardır hesap hareketi olmayan Bitcoin’leri parmağının ucundaki sihir ile yerinden kıpırdatması yeterli. Bu hareketi yapan yok. İddia gayri ciddi bir mesele sonuçta, eylem ise ciddi.

 

Kim Bu KEYSER SÖZE?

1995 yapımı The Usual Suspects (Olağan Şüpheliler) adlı filmde, kimliği tam olarak tespit edilememiş, gizemli karakterin kim olduğuna dair de birçok söylenti mevcut. Son zamanlarda teknoloji ve iktisat dünyasının Keyser Söze’si hâline gelen ismi ise Satoshi Nakamoto oldu.

Konunun magazin boyutuna hiç girmeden görüşümü kısa ve öz paylaşmak isterim.

Bence Satoshi Nakamoto bir kişi değil adhokrasi kavramını tam anlamıyla içselleştirmiş bir grup “olağan şüpheli” teknoloji insanı topluluğu. Zira ortaya bırakılan kod mimarisini her inceleyen işinin ehli araştırmacının söylemi de; kodun bir kişi için fazlasıyla iyi tasarlandığı yönünde. Benimki sadece kendimce bir yorum. Tabii ki Keyser Söze etten kemikten bir kişi de olabilir. İhtimaldir. O hâlde Keyser Söze net söylemle, bir dâhidir.

 

Hayat Et, Halüsinasyon Görme!

Bence güzel olan ise Keyser Söze, affedersiniz Satoshi Nakamoto isminin gizeminin devam ediyor ya da bilinçli devam ettiriliyor olmasıdır. Bir otorite olmaması sizi özgür kılar, düşüncelerinizi serbest bırakır. Bitcoin’in ve esas Blockchain teknolojisinin gelişmesi ve iyiliği için bu çok önemli bir etkendir. Satoshi Nakamoto mahlası müthiş dizayn edilmiş kurguyu kaynak kodları açık şekilde ortaya koydu ve “kendisi” ortadan kayboldu.

Bu işe dâhil olanlar peki? Bu teknolojiye kendi fikir ve hayallerini özgürce yazabildiler. Kimse onlara, “Hayır öyle değil, ben burada onu kastetmemiştim” diyerek, müdahale ederek, hayal gücü ve geliştirme özgürlüğünü kısıtlamadı.

Belki de buradaki işaret, gelişimin var olması ve hızla devamı için müdahaleci otoritenin yok olması gerekliliğiydi. Bir buluş ortaya koymakta işin püf noktası deneyler ve gözlemlerle test edilen akıl yürütmeyi hayal gücüyle birleştirmekte yatmıyor mu zaten? Bilimsel deha işte bu kavşakta ortaya çıkmıyor mu? Einstein’ın “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Bilgi sınırlıdır, hayal gücü ise dünyayı kuşatır” söylemi ile sizce de fazla örtüşmüyor mu bu durum?

 

İstikrarlı hayat hakikattir!

Sağlıcakla ve teknolojiyle kalın…