EY Türkiye Denetim Hizmetleri Müdürü Utku Baştuğ, Fintechtime Temmuz sayısı için yazdı “Finansal hizmetler sektörü FinTek’ler ile dönüşüyor”
Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi ve dönüşmesi, insan ihtiyaçlarının daha hızlı ve pratik yöntemlerle karşılanabilmesini sağlıyor. Teknolojiyle buluşan finansal hizmetler, geleneksel hizmetleri daha gelişmiş süreçler haline dönüştürüyor. Böylece sektöre yeni bir boyut kazandırılması ise FinTek şirketlerinin bu alandaki misyonunu ortaya koyuyor.
FinTek şirketlerinin, Türkiye’de otuz yıldan fazla bir süredir faaliyet gösterdiğini söyleyebiliriz. İnsanların harcama alışkanlıklarındaki değişim, fiziksel olarak faaliyet gösteren kurumların kapanması ve buna bağlı e-ticaret gibi çevrimiçi işlemlerin giderek daha fazla benimsenmesi FinTek şirketlerinin popülaritesini özellikle pandemi döneminde artırdı. Son yıllarda artan bu talep; sektörde yeni rekabetçi kuruluşların ve bu kuruluşlara gerçekleştirilen yatırımların aynı doğrultuda çoğalmasıyla karşılık buldu. Öyle ki; Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi tarafından paylaşılan verilere göre Türkiye, 2022 yılında 1.6 milyar dolara ulaşan start-up yatırımıyla Avrupa’da 10., Orta Doğu ve Kuzey Afrika (ODKA) ülkeleri arasında ise 3. sırada yer aldı. Türkiye’de Şubat 2023 itibarıyla toplam 637 aktif FinTek şirketi bu ekosistem içerisinde kendine yer buldu. Yatırıma ulaşma süresi ortalama 19 ay olan FinTek şirketlerinin hayatta kalma oranı ise %95 oldu. Bu oran göz önünde bulundurulduğunda, hızla gelişmekte olan finansal teknolojilerin gelecekte oynayacağı rolün ne kadar önemli olduğu kolaylıkla anlaşılabiliyor.
FinTek şirketlerinin çalışma prensibi; bankalar, sigorta şirketleri ve yatırım şirketleri gibi uzun yıllardır faaliyet gösteren geleneksel şirketlere göre birçok konuda farklılık gösteriyor. Örneğin; ödeme hizmetleri veren bir FinTek şirketi, müşterinin para transferlerini gerçekleştirme konusunda herhangi bir faiz istemeden yalnızca bir aracı kuruluş olarak hizmet verebilirken; bir elektronik para kuruluşu ise sunduğu farklı yeni nesil ödeme yöntemleriyle farklı çözümleri çevrimiçi olarak müşterilerine sağlayabiliyor. Bununla birlikte, gelişen sigorta teknolojileri sayesinde müşteri ihtiyaçlarına göre tasarlanan farklı sigorta işlemleri belirlenebiliyor. Bu doğrultuda, FinTek şirketlerinin giderek daha fazla tercih edilmesinin en büyük nedeni, müşterilere; daha hızlı, daha güvenilir ve en önemlisi “görece” daha az maliyetli finans hizmetleri taahhüt ediyor olmasıdır.
FinTek şirketlerinin giderek daha çok kullanıcıya ulaşmasının, sunulan inovatif çözümlerle müşteri ihtiyaçlarının daha kaliteli bir şekilde sağlanması ve müşteri memnuniyetinin uzun vadede en üst noktaya taşınması anlamına geleceği söylenebilir. Nitekim; tüketiciler bu sayede nakit akışlarını daha kolay yönetebilir, ödemeler daha sonraki dönemlere yayılabilir, faizsiz ödeme yöntemleri oluşturabilir veya belirli bir alışveriş sitesinde daha sonra hızlı ve hazır olarak kullanmak üzere (elektronik) para bulundurabilirler. Üstelik, bu sitelerden gelecek ödül (sadakat) puanları müşterileri daha fazla alışveriş yapmaya teşvik edebilir. Nakit ve banka kartı kullanımları ise tüm dünyada hala en çok tercih edilen ödeme kanallarıdır ve uzun bir geçmişe sahip olan bu eğilimin yerini kısa sürede FinTek şirketlerinin sunduğu çözümlere bırakması beklenemez. Ancak yapılan araştırmalar; dijital cüzdan, ön ödemeli kart, BNPL (Hemen Al Sonra Öde) gibi yeni nesil ödeme yöntemlerinin, sektörde kendine giderek daha çok yer bulduğunu gösteriyor.
Bu çerçeveden bakıldığında, her ne kadar tüketici açısından birçok avantajlı durumdan bahsedilebilse de bu yeni oyuncunun sürekli gelişen ihtiyaçlara en teknolojik yaklaşımlarla çözüm bulması, birçok risk alanının meydana gelmesi ve bunların göz ardı edilebilmesi gibi sorunları da beraberinde getiriyor. Örneğin; etkili nakit yönetimini yapamayan tüketiciler, bu yönteme çok sık başvurmalarının bir sonucu olarak borcu geri ödeme noktasında problem yaşayabilirler. Uzun vadede, satın almayı daha pahalı hale getiren yüksek ücretler veya faiz oranları doğabilir ve tüketiciler bunu öngöremeyebilir. Özellikle hızlı tüketici profiline uyan genç kitlenin bunu yönetebilmesi kolay olmayabilir. Bunun yanı sıra, birçok FinTek kuruluşu kredi bürolarına veri sağlayamadığından, geleneksel finansman ürün başvurularında olduğu gibi müşteri davranışları kapsamlı bir şekilde takip edilemeyebilir. FinTek kuruluşları açısından bakıldığında ise; verinin gizliliğine yönelik siber tehditler, para aklama ve terörizm, geri ödeme sorunları ve yönetişimin aksaması gibi problemler temel riskler arasında sayılabilir.
Tüm bunlardan dolayı, hizmetlerin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi adına; hem hizmet veren hem de hizmet alan tarafların tüm çıkarlarını gözetecek ve tüm riskleri minimize edecek düzenlemelerin getirilmesi ciddi önem taşıyor. Bu anlamda, geleneksel finans kuruluşlarının finansal düzenlemeler konusunda daha deneyimli olduğu ifade edilebilir. Bu kuruluşlar, uzun yıllardır kendini yenileyen ve artık sağlam bir çerçeveye yerleştirilmiş olan sınırlar içerisinde faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyorlar. FinTek şirketleri ise, yeni kurulmuş olmaları sebebiyle, regülasyonların sürekli değişmesi ile karşılaşabiliyorlar. Bu durum, söz konusu düzenlemelere uyum sağlamak adına maddi ve manevi açıdan daha fazla efor harcamak gerektiği anlamına da gelebilir.
FinTek şirketleri gerçekleştirdikleri faaliyetlere göre, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından getirilen düzenlemelere tabiidir. Bu düzenlemeler kapsamında; şirketlerin güçlü ve kapsayıcı bir risk politikası belirlemesi, üst düzey bilgi güvenliğinin sağlanması ve sunulan hizmetleri teminen sağlam sistemlerin ve iş akışlarının oluşturulması bekleniyor.
FinTek şirketlerinin bir kısmı; hazır limit, hemen al sonra öde gibi sağlamış oldukları yeni nesil ödeme yöntemleriyle geri ödeme sürecinde finansal risklere maruz kalabiliyor. Dolayısıyla gerçekleştirilen hizmetlerin temelini oluşturan veriye ve teknolojiye dayalı bu iş modelleri, sağlam bir altyapıya dayandırılmalı ve amaca uygun biçimde geliştirilmelidir. Konuyu biraz daha detaylandırmak gerekirse; ilgili kuruluşlar, müşterilerin ihtiyaçlarına yönelik geri ödemeli finansman hizmeti sağlarken, geleneksel bankalarda olduğu gibi bir skorlama modeli kullanıyorlar. Kredi Kayıt Bürosu’ndan ve mevcut ise içsel verilerden faydalanılarak geliştirilen bu analitik modeller, müşteriye verilecek limiti belirleme veya bir ürünün satın alınma noktasında karar verme prensibiyle çalışıyorlar. Müşteriye onay çıkması ve bir limit belirlenmesi sonrasında, müşteri geri ödemesini daha sonra belirlenen bir tarihte, belirlenen geri ödeme planı ve faiz oranı doğrultusunda gerçekleştirebilir. Bu anlamda, bu hizmet geleneksel bankaların kredi tahsis süreçlerine benzese de, müşterilere yalnızca bir ürünün veya hizmetin alınması noktasında daha düşük miktarlarda kredi kullandırılabilir ve daha esnek ödeme yöntemleri sunulabilir. Bu aşamada, müşteri riskinin mümkün olan en iyi şekilde ölçümlenebilmesi gerekiyor. Bir diğer ifadeyle, geliştirilen modellerin performansının periyodik olarak test edilmesi ve gerektiği takdirde iyileştirilmesi, bu hizmetlerin güvenilir bir şekilde sürdürülebilmesi açısından önemlidir.
Sonuç olarak, gün geçtikçe sektörde daha fazla söz sahibi haline gelen FinTek şirketleri, gerek regülatif gerekse de teknolojik olarak değişen dinamikleri yakından takip etmeli ve bunlara uyum sağlamalıdır. Bu teknolojiler arasında; yapay zekâ, blok zinciri, bulut bilişim, büyük veri analitiği ve diğer ileri teknolojiler yer alabilir. Şirketler; bu teknolojileri kullanarak müşterilerine daha hızlı, daha güvenli ve daha verimli hizmetler sunabilme avantajına sahip olurlar, ancak yeni teknolojileri takip ederken güncel düzenlemelere uygun hareket etmek, sağlam bir iş modeli geliştirmek ve tüm bunların yanında siber güvenliği sağlamak gerektiği göz ardı edilmemelidir. Bu doğrultuda, tüm bu süreçlerin uçtan uca sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi adına; mevzuat ile uyum, risk politikası, model zafiyetleri, izleme raporları ve diğer operasyonel süreçler ile ilgili periyodik olarak destek alınması, FinTek şirketlerinin ilerleyen dönemlerde gelişen rekabet ortamında daha güçlü bir şekilde ayakta kalmasına katkı sağlayacaktır.