CBOT CEO’su Mete Aktaş ile Fintechtime Ağustos sayısı için gerçekleştirdiğimiz özel röportaj yayında.

ChatGPT’yi denemeyen ve bahsetmeyen kalmadı. Bu yoğun ilginin odağında bulunan, Türkiye’de yapay zeka alanında lider olan ve bu alanda sektörüne öncülük eden CBOT’un CEO’su Mete Aktaş ile bir araya gelerek sorularımızı ilettik.

 

Yapay zeka teknolojisi ve CBOT tarafında 2022 nasıl geçti, 2023 yılının nasıl geçmesini bekliyorsunuz? Çevremde ChatGPT’yi denemeyen ve bahsetmeyen kalmadı. Bu yoğun ilgi sizin işlerinizi ve şirketinize olan bakış açısını nasıl etkiledi? GPT-4 önceki versiyonlara göre neleri farklı yapıyor? Nasıl bir değişim yaratmasını beklemeliyiz?

İlk olarak Türkiye’de yapay zeka alanında lider olan ve bu alanda sektörüne öncülük eden bir şirket olarak ChatGPT yapay zeka teknolojilerinin hem günlük hayat akışında hem de iş akışlarında kullanılıyor ve tercih ediliyor olması oldukça mutluluk verici bir durum olduğunu söyleyebilirim. 2022 süper ve hızlı bir devinim ile geçti artık 2023 itibari ile ChatGPT etrafında bir ekosistem oluşuyor ve hem CBOT şirketinin CEO’su olarak hem de bu alanda emek veren çalışan ve üreten bir profesyonel olarak ChatGPT’nin yarattığı ilgiden heyecan duyduğumu da ekleyebilirim. İnsanların yapay zekayla iletişim kurma potansiyelini fark etmesiyle ortaya çıkan bu büyük ilgi, diyalog sistemlerini geliştirme ve kullanım alanlarını genişletme konusunda araştırmalarımıza inanılmaz bir enerji katıyor. Yani aslında, insanlar ile yapay zeka arasındaki bu yeni “flörtleşme” dönemi, teknoloji dünyasında hoş bir aşk hikayesi gibi. Bu romantik bağ sayesinde diyalog sistemleri, daha anlamlı ve sıcak ilişkiler kurma yolunda büyük adımlar atıyor. Artık yapay zeka, sadece soğuk ve mantıksal bir beyin değil, bize daha samimi bir arkadaş…

İlk çıkışından itibaren ARGE ekibimiz ile takip ettiğimiz GPT’nin özellikle anlam bütünlüğü ve mantıksal tutarlılık konusunda bazı sınırlamaları olduğu aşikar,  GPT-4’ün eğitim verilerindeki iyileştirmeler ve daha fazla veri kullanımı sayesinde, daha güvenilir ve hassas cevaplar üretebilmesini bekliyoruz. Bu bağlamda, CBOT olarak biz de son dönemde çalışmalarımızı ChatGPT üzerine yoğunlaştırdık. Haziran ayında, kurumların kendi özel dil modelleriyle entegre olabilen CBOT GPT’yi sanal asistan uygulamaları için piyasaya sürdük.  Bu sayede kurumları GPT ile kendi güvenli ortamlarında ve kurumun kendi bilgi kaynaklarından cevap üreten bir şekilde buluşturuyoruz. Türkiye’de ChatGPT’yi temsil eden ve akla gelen ilk marka olmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu çabamızın karşılığını almak ise gerçekten mutluluk verici. CBOT GPT, hem mevcut müşterilerimizden hem de diğer büyük kurumlardan yoğun bir ilgi görüyor. Bu durum, ihtiyaç duyulan, değerli bir çözüm olduğunu bize gösterdi. Yoğun ilgi, biz de dahil tüm geliştiricileri daha da motive ediyor ve gelecekte şaşırtıcı gelişmeler olacağını düşünüyorum.

 

Hangi sektörlerin sunduğunuz hizmetlere ilgisi daha fazla? Nasıl bir fark yaratıyorsunuz?  

CBOT olarak, 2017’de yola çıktığımız günden bu yana, tutku dolu bir ekiple birlikte, kendi yapay zeka teknolojisi geliştirme vizyonuyla hareket eden bir şirketiz. Bugün, gururla söyleyebilirim ki, Türkiye’de 100’ün üzerinde önde gelen büyük banka, sigorta şirketleri, e-ticaret devleri, bakanlıklar ve holdinglerle güçlü iş birlikleri kurduk. Yapay zeka teknolojilerini sadece hayal etmekle kalmıyor, bizzat üretiyor ve bu güçlü teknolojileri insanların günlük hayatına girmesini sağlayacak şekilde hayata geçiriyoruz.

CBOT olarak, sahada en çok üzerinde çalıştığımız projeler uçtan uca müşteri hizmetleri otomasyonu alanındakiler olduğunu söyleyebilirim. Örneğin, sektör bağımsız dijital kanallarda dolaşan kullanıcılara ürünler hakkında bilgi sağlayabiliyor, kampanya sunabiliyor, sipariş takibi gibi işlemleri gerçekleştirebiliyor ve müşteri şikayetlerini yönetebiliyoruz. Artık kullanıcı olarak hepimizin günlük hayatımızda sık sık karşılaştığımız sanal asistanların kurumlar için rakamsal anlamda gerçekten pozitif etkileri olduğunu gözlemliyoruz, özellikle müşteri deneyimini önemli ölçüde iyileştiğini ve verimliliğin arttığını raporluyoruz.

Ayrıca sanal asistanlar sadece müşterilerin değil, şirket çalışanların da hayatını da kolaylaştırıyor. Özellikle İnsan Kaynakları ve Bilgi İşlem destek alanlarında da işleri akıcı hale getiriyorlar. Soruları cevaplıyor ve teknik sorunları anında çözüyorlar. İK ve IT ekiplerine zaman kazandırarak onların daha stratejik görevlere odaklanmasına yardımcı oluyorlar.

Tüm bu alanlarda CBOT olarak yarattığımız farkın ve sektör önderliğimizin sırrı ise bence dünya standartlarında teknolojiye sahip olarak, uzmanlaşmış bir ekip ile hızlı hareket edebilme kaslarımızın güçlü olması. Şimdi hızımızı CBOT GPT ile daha da artıracağız, yapay zeka eğitiminin zenginleştirilmesini, müşteriye verilecek cevapların oluşturulmasında geleneksel yöntemler ve GPT nin hibrit çalışması ile çok daha büyük farklar yaratılabileceğini öngörüyorum.

 

Hem finansal teknoloji hem de bankacılık sektörü büyük bir dönüşüm ve rekabet içerisinde. Çözümleriniz sektörümüzde hangi kanallardan hizmet veriyor ve nasıl bir fark yaratıyor? 

CBOT’un ana odak sektörlerinden biri olan finansal teknoloji ve bankacılık sektöründe yaşanan heyecan verici dönüşümün getirdiği rekabetin farkındayım ve çözümlerimizle bu alanda önemli bir fark yarattığımıza ve yaratacağımıza inanıyorum. Hizmetlerimiz, çoklu kanal üzerinden hizmet veriyor, son zamanlarda bunların arasında özellikle ses yapay zekası ile çalışan voicebotlar önem kazanmaya başladı. Kullanıcılar, sesli asistanları kullanarak bilgi almanın yanı sıra hesap bakiyesini sorgulama, para transferi yapma veya hesapların yönetimine benzer bankacılık işlemlerini kolayca gerçekleştirebiliyorlar.

Finans sektöründe chatbotların başarı göstergeleri ve dönüşüm oranları, müşteri memnuniyetini artırmak, verimliliği yükseltmek ve müşteri deneyimini geliştirmek adına her daim kritik öneme sahipti, şimdi bir süredir dijital satışlardaki artış ve sipariş veya işlem tamamlama oranları, chatbotların hedefleri arasında önemli yer tutmaya başladı. Chatbotlar veri analitiği ve yapay zeka teknolojilerini kullanarak, müşterilerin davranışlarını ve ihtiyaçlarını anlayarak kredi, sigorta ya da yatırım araçlarının satışı için çok uygun kanallar aslına bakarsanız. Biz CBOT olarak, Türkiye’nin lider 8 bankası başta olmak üzere 20’nin üzerinde finansal kuruluş ile çalışıyoruz ve bu bağlamda iş sonuçlarına baktığımızda iyi kurgular yapıldığında finans sektöründe dijital satışlardaki artışlarda %25’e varan bir yükselme hedeflenebilir.

Finans sektöründe önümüzdeki dönemde GPT kullanımını çok yaygın görüyor olacağımıza eminim, sadece müşteri iletişimi için değil iç iletişim için de finans kuruluşları büyük otomasyon projeleri yürütüyorlar. Sanırım hep birlikte, finans sektörüne dijital dönüşümde yeni bir sayfa açıyoruz!

 

Kurumsal kullanım için tasarladığınız büyük dil modeli CBOT GPT’yi sizden dinleyebilir miyiz? Bu modelin hedef kitlesinde kimler var (şimdiye dek kimlerle işbirliği yaptınız), sistemi nasıl kurguluyorsunuz?

Kurumsal kullanımda ChatGPT’nin arkasındaki teknolojik gücü almak istiyorsak, alanımıza uyarlanmış bir dil modeli ve güvenilir bir yapıya ihtiyacımız var demektir. Şimdi, işte burada CBOT olarak devreye biz giriyoruz! Diyalogsal yapay zeka şirketi olarak, GPT modellerini ihtiyaca özel entegre ediyor ve onları kurumların kullanımına hazır hale getiriyoruz. Bu sayede, kurumlar kendi belirledikleri alanlarda doğru yanıtlar verebilen özelleştirilmiş bir sanal asistana sahip olabiliyor. Veri setlerini kurumsal bakış açısıyla gözden geçirerek, yanıtların yüksek doğruluk ile, yasal ve kurumsal standartları karşılamasını sağlamak ve tüm bunları kurumların kendi güvenli sunucularında yapabilmek…. Tabii ki, bunu başarmak ciddi düzeyde uzmanlık gerektiriyor.

İşte burada CBOT GPT modülümüz sahneye çıkıyor ve platformumuzu süper güçlü yapıyor. CBOT GPT, OpenAI’ın ChatGPT sistemine bağımlı olmayan bağımsız bir seçenek olarak öne çıkıyor ve kurumların özel ihtiyaçlarına daha esnek ve özelleştirilebilir bir şekilde cevap verebiliyor.

CBOT GPT’nin kurumsal müşterilerimizden gelen geri bildirimler doğrultusunda geliştirildiğini vurgulamadan geçemeyeceğim, inanın bu teknolojiyi geliştirmek hiç de kolay olmadı, ama işte buradayız. Türkiye’deki büyük kurumlar için gerçek bir devrim yarattığımıza inanıyorum. Amacımız, müşterilerimizin iş sonuçlarını daha iyiye götürmek ve son kullanıcılara muhteşem bir diyalogsal deneyim sunmak.

Ekip olarak, Türkiye’de CBOT eşittir GPT inancıyla bu hedefe odaklanmak için ilk günden beri var gücümüzle çalışıyoruz. İlk akla gelen marka olmak için adanmışlıkla ilerliyoruz ve bu yolda hiç durmadan çalışıyoruz.

 

Şirketler neden sizin teknolojinizi kullanmalı? CBOT ile iş birliği yapmak isteyen şirketlere neler önerirsiniz, nasıl bir ihtiyaç haritası çıkarmaları gerekiyor?

CBOT olarak, işbirliği yapmak isteyen şirketlere başarılı bir yol haritası belirlemek bizim için elzemdir, çünkü yaptığımız işi herkes görüyor ve başarısız bir sonuç çıkarmak gibi bir lüksümüz yok açıkçası. Bu nedenle, ihtiyaç analizi yapmaktan, hedefleri netleştirmeye, entegrasyon gereksinimlerinden ölçülebilir başarı göstergelerine kadar tüm süreçlerde ekibin bir parçası olarak proje öncesinde, süresince ve sonrasında iş ortaklarımızın yanlarında oluyoruz. Bence CBOT’u uzun yıllar süren ilişkiler ile liderliğe taşıyan en önemli unsur bu yaklaşımımız oldu.

Teknolojimizin geldiği nokta da çok önemli; 2022 yılında Gartner tarafından yayınlanan Diyalogsal Yapay Zeka Platformu Sağlayıcıları rekabet raporu olan “Competitive Landscape: Conversational AI Platform Providers” da yer almış olmamız, hem CBOT hem de ülkemiz için gerçekten çok değerli buluyorum. Uzun ve karmaşık kodlama süreçlerini tamamen ortadan kaldıran CBOT Platform ile IT departmanlarındaki yükü neredeyse yok etmemiz, iş birimlerine süreçlerini kolayca optimize edebilme esneklik kabiliyetleri sunabilmemiz ve aldığımız başarılı sonuçlar sayesinde bu raporda yer aldığımızı ve sektörde tercih edildiğimizi düşünüyorum.

CBOT’un sunduğu inovatif ve kullanıcı dostu yaklaşım sayesinde, müşterilerimiz iş süreçlerinde verimlilik artışına ulaşırken, aynı zamanda müşteri deneyiminde önemli bir gelişme sağlıyorlar. İşbirliği yaptığımız şirketlerin başarıları, bizim başarımızın en güçlü göstergesi ve bu nedenle müşterilerimizle uzun soluklu ilişkiler kurmayı önemsiyoruz. CBOT olarak, teknolojimizi sürekli olarak geliştiriyor ve müşterilerimize en iyi çözümleri sunmak için öncü bir konumda olmaya devam ediyoruz. İleride de daha birçok ödül ve başarıya ulaşmak için sabırsızlanıyoruz ve müşterilerimizin işlerini dönüştürmeye ve geleceğin başarı hikayelerine birlikte imza atmaya devam ediyoruz.

 

Yapay zekanın getireceği dönüşüm ve işinizin geleceği hakkında neler söylemek istersiniz?

Öncelikle, şunu belirtmeliyim ki yapay zeka sistemlerinin daha sofistike hale gelmesi bekleniyor. Derin öğrenme algoritmaları, üretici yapay zekanın bugün geldiği nokta, daha karmaşık sorunları çözmek için kullanılacak. Bunu sağlayacak olan elbette farklı teknoloji alanlarının birbiri ile entegre şekilde kullanımı olacak. Yapay zeka, nesnelerin interneti (IoT) ile daha fazla entegre hale gelecek. Bağlantılı cihazlardan elde edilen veriler, yapay zeka algoritmaları tarafından analiz edilerek daha akıllı ve otomatik sistemler oluşturulacak. Sesli asistanlar, görüntü tanıma sistemleri ve diğer etkileşim araçları, insana daha yakın bir şekilde çalışacak ve insanların günlük hayatlarında daha fazla yer alacak.

Bir de hep sorgulanan “Endişe” konusu var, bu konuya gelecek olursak, teknolojinin doğru yönetimi ve düzenlenmesi ile endişe edilecek noktaların önceden belirlenmesi ve bertaraf edilmesi mümkün. İşgücü dönüşümü, veri gizliliği, etik konusu, kontrol kaybının önüne geçilmesi bu anlamda odaklanılması gereken konuların başında görülüyor. Buna paralel olarak, yani risk faktörlerine çözüm ve düzenlemeler getirirken, potansiyel faydaları ortaya çıkarmak ve insanlığın yararına kullanım alanlarındaki üretimi devam ettirmek sanırım bence en akılcı yaklaşım.

Yapay zekanın getireceği dönüşüm oldukça büyük ve önemli olacak. Yapay zeka, birçok sektörde iş yapış biçimimizi ve iş süreçlerini radikal şekilde değiştirecek ve iş dünyasının geleceği üzerinde derin olarak etkileyecek. Sonuç olarak, yapay zeka şirketler için büyük bir fırsat sunarken aynı zamanda doğru yönetildiğinden emin olunması gereken önemli bir teknoloji. Şirketler, bu teknolojiyi etkin bir şekilde kullanarak rekabet avantajı elde edebilir ve iş süreçlerini optimize ederek daha verimli ve başarılı olabilirler. Ancak bu süreçte etik, güvenlik ve çalışanların ihtiyaçlarını göz ardı etmemek de kritik öneme sahip.