ARC Law Firm Kurucusu Avukat Cemal Araalan ile ARC Law Firm Partner Avukat Alp Mete Şirin, Fintechtime Mart sayısı için yazdı,Şirketler Hukukunda ve MASAK Mevzuatında Yeni Bir Perspektif: DAO’lar”.

Blokzincir teknolojisinin hukuki alanda yarattığı dönüşümlerden biri, DAO’lar üzerindeki etkisidir. DAO’lar, geleneksel şirket yapısına bazı benzerlikler gösterse de ortakların sorumlulukları gibi hukuki açılardan farklı zorlukları da beraberinde getirir. MASAK mevzuatı ve FATF Rehberi bağlamında DAO’ları ele aldığımız yazımızda, DAO’lara yönelik hukuki çerçevenin, teknolojinin özelliklerine ve kullanıcılar arası ilişkilere göre özel bir yaklaşımla şekillendirilmesi gerektiğine dikkat çekiyoruz.

Şirketler Hukukunda ve MASAK Mevzuatında Yeni Bir Perspektif: DAO’lar

 

Giriş

Decentralized Autonomous Organization (“DAO”), dijital ortamda oluşturulan, işleyişi ve organizasyonu kodlanmış kurallarla belirlenen, otonom ve şeffaf olarak hareket eden topluluklara verilen bir isimdir. DAO’lar, genellikle Ethereum blok zinciri ağında akıllı sözleşmeler aracılığıyla hayata geçirilen bir tür kuruluştur. Karar alma yetkisi, geleneksel ortaklıklardan farklı olarak, hiçbir bireyin elinde değildir ve hiyerarşik bir yönetim yapısı bulunmamaktadır. Bu nedenle, DAO’ların yönetim ve karar alma süreçleri merkezi olmayan bir yapıya sahiptir. Ayrıca, DAO’lar yerel koordinasyon mekanizmaları olarak da işlev görebilir ve Türkçe’de “merkeziyetsiz otonom kuruluşlar” şeklinde tercüme edilebilecektir.

DAO’lar, dağıtık defter teknolojisine (distributed ledger technology) dayanan organizasyonlardır. Bu yapı, akıllı sözleşmelerin kullanımını sağlayan blok zincirinin temelinde yer alır.[1] Akıllı sözleşmeler ve blok zincir teknolojisi, değiştirilemez topluluk yönetim kurallarının oluşturulmasına imkân tanır ve DAO’ları, merkezi olmayan ve özerk bir yapıda olan yeni şirket benzeri organizasyonlar olarak tanımlar. Kuruluşun tüzüğü veya şirket sözleşmesi, akıllı sözleşmelere entegre edildiği için, DAO’lar merkezi olmayan bir şekilde var olabilir ve blok zincir üzerinde çalışmaya devam eder.

 

DAO Kavramı ve Özellikleri

Yukarıda da bahsetmiş olduğumuz üzere, DAO’lar, blockchain veya diğer dağıtılmış defter teknolojileri üzerine inşa edilmiş akıllı sözleşme tabanlı organizasyonlardır. Bu organizasyonlar, merkezi bir otoriteye veya aracıya ihtiyaç duymadan iş yapabilirler. Kod tabanlı akıllı sözleşmeler aracılığıyla yönetilirler ve katılımcıların oylarıyla belirlenen kurallara dayanırlar.

Geleneksel örgütler, genellikle merkezi bir yönetim yapısına sahiptir. Bu yapıda, örgütün hiyerarşik düzenine paralel olarak yöneticiler tarafından emirler verilir ve denetimler sağlanır; nihai kararlar genellikle yöneticiler tarafından alınır.[2] DAO’lar ise blockchain veya diğer dağıtılmış defter teknolojileri üzerine inşa edilmiş kod tabanlı organizasyonlardır. Bu organizasyonlar, merkezi bir otoriteye veya aracıya ihtiyaç duymadan iş yapabilirler. Kod tabanlı akıllı sözleşmeler aracılığıyla yönetilirler ve katılımcıların oylarıyla belirlenen kurallara istinaden faaliyetlerini yürütürler. Alışık olduğumuz yönetim biçimlerinin aksine, DAO’lar üyelik prosedürleri, üyelik sonlandırma süreçleri, oy hakkı dağılımı, fonların yönetimi gibi bir dizi prosedürü, insan müdahalesi olmadan akıllı sözleşmeler aracılığıyla belirleyip uygulayabilirler.[3] Bu nedenle, DAO’ların işleyişi, geleneksel hiyerarşik yapıların işleyişlerinden farklılık gösterebilir.

Hukuki olarak henüz tanımlanmamış olmalarına rağmen, teoride ve pratikte, DAO’ların geleneksel organizasyonlardan farklı kılan bazı temel özellikleri ihtiva ettiği söylenebilecektir. Özellikle, insan iradesi ve müdahalesini gerektiren geleneksel organizasyonlardan ayrılan DAO’ların en önemli özelliği, yukarıda da bahsetmiş olduğumuz gibi yönetim ve operasyon süreçlerinin blokzincir teknolojisine entegre bir şekilde otomatikleştirilmiş olmasıdır.[4] DAO’ların kullanıcılarına sunmuş olduğu otomasyon özelliğinin bu denli önemli olmasının sebebi, işlem ve idari masrafların azaltılması, takdir ve uygulama aşamasındaki hataların ve yöneticilerin kendi menfaatleri doğrultusunda görevlerini kötüye kullanma riskinin en aza indirilmesinin sağlanması veya ortadan kaldırılması, aynı zamanda da çalışanların diğer çalışanlar üzerindeki gözetim ihtiyacının azaltılmasının sağlanmasına olanak tanımasından kaynaklanmaktadır.[5]

Ancak belirtilmesi gerekir ki blokzincir üzerinde entegre bir şekilde merkezi olmayan faaliyetlerine devam eden DAO’lar içeriğinde birçok blokzincir teknolojisine bazı özellikler barındırmaktadır. Bunların başlıcaları; “akıllı sözleşme”, “merkeziyetsiz finans (“DeFi”)”, “merkeziyetsiz borsa (“DEX)” ve “Token” gibi kavramlar olup bu kavramlar DAO’lar için önemli ve temel kavramlardır. Bu nedenle de DAO’ları daha iyi kavrayabilmek için, ÖNCESİNDE bu kavramların açıklanması faydalı olacaktır.

 

Merkeziyetsiz Finans (Decentralized Finance – DeFi)

Kripto varlıkların yüksek getiriler sağlaması ve kullanıcıların çeşitli platformlar sayesinde kripto varlıklara kolayca ulaşabilme imkânı bulması nedeniyle, kripto varlıkların oldukça popülerlik kazanmasıyla birlikte, blok zincir teknolojisinin kullanım alanları da gün geçtikçe genişlemiştir ve genişlemeye devam etmektedir. Bu teknolojinin getirdiği faydalar ve sunmuş olduğu kolaylıklar sayesinde, geleneksel finansmanın ötesinde merkeziyetsiz bir yapı olan “DeFi” (Decentralized Finance) önem kazanmıştır. Türkçe’de “Merkeziyetsiz Finans” olarak nitelendirilebilecek bu kavram, finansal işlemlerin çeşitli merkezi kurumlara bağlı kalmaksınız gerçekleştirilebileceği anlamına gelir.[6] DeFi kavramının temelini, blokzincir teknolojisiyle çalışan akıllı sözleşmeler oluşturmaktadır.[7] Akıllı sözleşmeler, aracısız olarak “Merkeziyetsiz Finans”ın otomatik bir şekilde insan faktörünün ortadan kaldırılarak yürütülmesini ve devamını sağlar. Geleneksel finansal sistemlerde, bankacılık, ticaret ve nakit akışı gibi uygulamaların çoğu, genellikle bankalar veya borsalar aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu merkezi finansal sistemlerde, bireylerin paraları genellikle bankalarda veya kâr amacı güden şirketlerde saklanmaktadır ve sermaye ile finansal hizmetlere erişim için aracı kurumlar kullanılmaktadır. Merkezi finans sistemlerinde, paranın kontrolü genellikle bireylerin değil, aracı kurumların veya kişilerin elindedir. Ancak, merkezi olmayan finansal sistemler (DeFi), bireyler, finansal süreçlerini yürütürken gelişen teknolojik yöntemleri kullanarak aracı kurumları veya kişileri ortadan kaldırır. Merkeziyetsiz finans sistemlerinin, temel teknolojisi blok zincir ve kripto paralardır. Bu teknolojilerin ki önemli amacı bulunmaktadır. Bunlar, finansal işlemler arasındaki işlem sürelerini azaltmak ve bireylerin finansal hizmetlere erişimini artırmaktır. DeFi ekosisteminde, merkezi aracıların ortadan kaldırılmasıyla birlikte, finansal işlemler bilgisayar kodu aracılığıyla gerçekleştirilir ve merkezi olmayan bir dağıtılmış açık deftere kaydedilir. DeFi uygulamalarında, sistem üzerinde herhangi bir aracının olmaması nedeniyle, finansal işlemler, zincire yeni işlem blokları eklenerek aynı blok zincirini kullanan taraflarca doğrulanır ve kaydedilir.

Tüm bu açıklamalardan yola çıkarak, DeFi kavramı kredi alma/verme, merkeziyetsiz borsa, sigorta, alışveriş, pazaryeri ve benzeri finansal işlevleri sağlayan bir yapı olarak tanımlanabilecektir. Temeli akıllı sözleşmeler, merkeziyetsiz uygulamalar ve konsensus protokolleri üzerine inşa edilmiştir.

DAO’lar DeFi ekosistemindeki likidite sağlayıcıları olarak önemli bir rol oynarlar. Likidite havuzları oluşturarak, kullanıcıların DeFi platformları üzerinde işlem yapmalarını ve varlıklar arasındaki değişim işlemleri için kolaylıklar sağlarla. Bu şekilde, DAO’lar DeFi ekosisteminin büyümesine ve gelişmesine katkı sağlayarak, daha geniş bir kullanıcı tabanına erişim imkânı sunmaktadırlar.

DAO’lar DeFi ekosisteminin önemli bir parçası haline gelmiş durumdadır ve bu yönüyle merkeziyetsiz finansın yeni yüzünü temsil eder halde mevcudiyetlerini korumaktadırlar. Bu organizasyonlar, finansal işlemleri otomatikleştirerek ve kullanıcıların güvenliğini sağlayarak, DeFi’nin daha da büyümesine ve yayılmasına katkı sağlamakta ve sağlamaya devam etmektedirler.

 

Akıllı Sözleşme (Smart Contracts)

Akıllı sözleşme kavramı, her ne kadar geleneksel sözleşme türleri ile karşılaştırılsa da birçok açıdan farklılıklar ihtiva etmektedir. Geleneksel sözleşmeler genellikle kâğıt üzerinde yazılı bir şekilde düzenlenir ve bir veya daha fazla tarafın yasal taahhütlerini içerirken, akıllı sözleşmeler, blok zincir teknolojisi kullanan kodlanmış yazılım parçalarıdır. Bu kodlar, belirli koşullar yerine getirildiğinde otomatik olarak akıllı sözleşmenin konusu olan edimi yerine getirmektedir. Burada sözleşmelerin icra edilmesinde insan faktörü ortadan kaldırılır ve bu durum da akıllı sözleşmelerin geleneksel sözleşmelere kıyasla daha güvenilir olmalarını sağlar.

Akıllı sözleşmelerin bir başka önemli özelliği ise merkeziyetsiz bir yapıya sahip olmalarıdır. Geleneksel sözleşmeler genelde bir aracı kurum veya mahkeme gibi merkezi bir otorite tarafından uygulanırken ve denetlenirken, akıllı sözleşmelerin uygulanması ve yönetilmesi için merkezi bir otoriteye gerek duyulmaz. Bu, taraflar arasındaki güveni artırarak, işlem maliyetlerini azaltır.

Akıllı sözleşmeler, DAO’lar için büyük bir önem arz etmektedir. Bunun başlıca sebepleri arasında DAO’ların işleyişinde merkeziyetsiz ve otomatikleştirilmiş bir yapıya sahip olmaları ve bunun için de bir araca ihtiyaç duyuyor olmalarıdır. Akıllı sözleşmelerin aslında birer kod kümesi olduğundan bahsetmiştik. DAO’larda ise aktif bir şekilde araç olarak kullanılan akıllı sözleşmeler, DAO’ların kurallarını ve işleyişinin kodlara dökülerek, belirli koşullar yerine getirildiğinde otomatik olarak ilgili edimin icra edilmesini sağlar. Otomatize edilen yapı ile de yönetim ve karar alma süreçlerinin daha şeffaf ve etkili bir şekilde yürütülmesi, insan müdahalesini ortadan kaldırarak, potansiyel hataların önüne geçilmiş olur.

Ayrıca, akıllı sözleşmelerin merkeziyetsiz, dağıtık çalışma prensibi, DAO’ların tamamen otonom bir şekilde görevlerini ve projelerini yürütmesine olanak tanır. DAO’lar akıllı sözleşmelerin bu yapısı sayesinde kendi kendini yönetebileceği gibi çeşitli kararlar da alabilir. Bu, kullanıcılar arasında demokratik bir yapı zinciri oluşturur ve tüm katılımcıların yönetimde eşit bir şekilde söz sahibi olmasına olanak tanır.

Anlaşıldığı üzere akıllı sözleşmeler, DAO’ların işleyişinde temel bir göreve sahiptir. Organizasyonların daha etkili, şeffaf ve güvenilir bir şekilde faaliyetlerini yürütmesini sağlamaktadır. Bu nedenle, DAO’lar ve akıllı sözleşmeler arasındaki ilişki, merkeziyetsiz finans ve organizasyonların geleceği açısından büyük öneme sahiptir.

 

DAO Platformlarının Değerlendirilmesi

DAO’ların işletme kuralları önceden belirlenen akıllı sözleşmeleri oluşturan kod kümeleri ile belirlenir ve buradaki karar verme yetkisi geleneksel ortaklıklara nazaran herhangi bir otoritenin elinde bulunmadığı için, bu kuruluşlardaki yönetim ve karar alma süreçlerinin merkezi olmayan bir yapıya sahip olduğu kabul edilir. Temel amaçlarından biri, blok zincir ağındaki paydaşların oy haklarına sahip olacak hissedarlar tarafından kontrol edilen bir yatırım kuruluşu meydana getirmek ve bunu demokratik bir şekilde devam ettirmektir. DAO’lar, akıllı sözleşmeler aracılığıyla yatırımcılardan da belirli miktarlarda fon toplayarak, bu fonlarla yine kullanıcıların ortak vermiş olduğu kararlar doğrultusunda yatırımlar yapar ve elde edilen karı belirlenen bir algoritma doğrultusunda yine kullanıcılara dağıtırlar. DAO’ların yatırımcıları olan kullanıcılar ve projeyi başlatan geliştiricilerin kimlikleri, sahip oldukları dijital anahtarlarla tespit edilir; ancak gerçek dünyadaki kimlikleri genellikle belirsizdir ve anonim bir şekilde var olurlar. Bunun sebebi, DAO’larda temsil yetkisinin ve oy kullanma hakkının, kripto cüzdan adresleri üzerinden belirlenmesidir. Bu adresler sadece insanlara değil, aynı zamanda robotlara, cihazlara veya diğer merkeziyetsiz otonom kuruluşlara da ait olabilme ihtimalini taşımaktadır. Başka bir deyişle, dünyamız yatırımcıların her zaman gerçek veya tüzel kişilerden ibaret olmadığı yeni bir organizasyon yapısıyla tanışıyor. Başka bir ifadeyle, DAO kavramına geleceğimizin şirket yapıları demek yanlış olmayacaktır.

DAO’nun tam anlamıyla işlevsel olabilmesi ve amacına yönelik olan görevleri demokratik bir şekilde kullanıcılar tarafından icra edebilmesi için öncelikle uyulacak birtakım kurallara ihtiyacı vardır. Bu kurallar, yukarıda da detaylı olarak bahsettiğimiz üzere akıllı sözleşmeler içinde yer almaktadır. Kuralların belirlenmesi aşamasının tamamlanmasının ardından, DAO’ların fon toplama sürecine geçtiğini belirtmiştik. Fon toplama ve fonlama işlemlerinin verimli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için de bir DAO’nun ihtiyacı olan bir diğer temel özellik ise DAO’nun hazinesidir. Bunun en büyük sebebi ise DAO’ların, yatırımcıların farklı şekillerde kazanç elde edebileceği bir yapıya sahip olması, bu kazancın karşılanması ve işleyişin sürdürülebilmesi için de içeride bir hazineye ihtiyaç duyulmasından kaynaklanır. Dolayısıyla, hazine, DAO’ların kendi tokenlarıyla oluşturduğu bir birikim olarak da düşünülebilmesi mümkünüdür. Kurallar, akıllı sözleşmeler ve hazine dikkate alındığında, DAO’ların aslında bir şirket yapısından çok da farklı platformlar olmadığı sonucuna varılabilecektir. Türk hukukuna göre, DAO’lar genel olarak adi şirket yapılarına benzerlik gösterir[8]; ancak DAO’larda yatırımcıların ve proje sahiplerinin anonim olması ve kimliklerinin bilinmemesi nedeniyle adi şirket hükümlerinin tam olarak uygulanamayabileceği ifade edilmiştir.

DAO’lar yalnızca üyelerin ortak kararı ile yürütülen projeler ile kar elde etmekle kalmaz, aynı zamanda katılımcılara çeşitli ödüller (Airdroplar) sunarlar. Günümüzde 35.8 Milyar dolar toplam hazine değeri ile 19.839 aktif DAO bulunmaktadır[9].

 

HUKUKİ AÇIDAN DAO’LAR

DAO’ların hukuki açıdan değerlendirilmesi, birçok ilginç ve derinlikli yönleri sahip olan oldukça zengin bir konudur. Türkiye’de, kripto varlıkların tanımı ve kullanımıyla ilgili ilk resmi düzenlemelerden birisi, Ödemelerde Kripto Varlıkların Kullanılmamasına Dair Yönetmelik (“Yönetmelik”) ile yapılmıştır. Bu yönetmelik kapsamında, kripto varlık; “dağıtık defter teknolojisi veya benzer bir teknoloji kullanılarak sanal olarak oluşturulup dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan, ancak itibari para, kaydi para, elektronik para, ödeme aracı, menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası aracı olarak nitelendirilmeyen gayri maddi varlıklar” şeklinde tanımlanmıştır.[10] Öncelikle, bu tanıma dayanarak, De-Fi platformlarının hukuki olarak kripto varlık hizmet sağlayıcı olup olmadığının netleştirilmesi gerekmektedir. MASAK’ın Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları Rehberi’nde[11], kripto varlık hizmet sağlayıcıları; “kripto varlıkların alım satımlarına elektronik işlem platformları üzerinden aracılık eden platformlar” olarak tanımlanmıştır.[12] Dolayısıyla, bu tanımdan yola çıkıldığında DeFi platformları aslında hukuken kripto varlık hizmet sağlayıcı olarak nitelendirilecektir. Ancak, DeFi platformlarının özellikle birbirlerini tanımayan anonim hesaplar üzerinde işlem yapılan platformlar olduğu dikkate alındığında, DeFi platformlarının kripto varlık hizmet sağlayıcı olarak addedilmesi, kanaatimizce hukuken isabetli bir olgu olmayıp üzerinde ayrıca düşünülmesi gereken bir olgudur.

Bu konuda yol gösterici olan FATF rehberlerine bakıldığında ise, Türk hukukundaki “kripto varlık” ve “kripto varlık hizmet sağlayıcı” tanımlarının, FATF’ın mevcut yürürlükte olan 40 numaralı Tavsiye Kararı’na uyumlu olduğu dikkat çekicidir. FATF, 21.06.2019 tarihinde kripto varlık hizmet sağlayıcılarını “Sanal Varlık Hizmet Sağlayıcı” olarak adlandırmıştır. FATF Rehberi’nde, özellikle DeFi platformlarının sanal varlık hizmet sağlayıcı olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusunda çeşitli tespitler bulunmaktadır. Bu anlamda rehber merkeziyetsiz blok zincire entegre çalışan teknolojiler için büyük önem arz etmektedir. Bir DeFi uygulaması, FATF standartlarına göre doğrudan bir Sanal Varlık Hizmet Sağlayıcı olarak kabul edilmemektedir, bunun sebebi FATF standartları genel olarak teknoloji veya yazılım programlarına doğrudan uygulanmıyor olmasından kaynaklanır. Ancak, DeFi platformunun yaratıcıları, sahipleri veya işletenleri, platform üzerinde belirli varlıkların ve protokolün kontrolü veya etkisi olduğunda, FATF Rehberi’nde belirtilen Sanal Varlık Hizmet Sağlayıcı tanımı kapsamında değerlendirilebilirler.

MASAK mevzuatı kapsamında DeFi platformlarının hukuken kripto varlık hizmet sağlayıcı olarak değerlendirilip bu mevzuatın gerektirdiği yükümlülüklere tabi olacağı düşünülse de fiiliyatta yukarıda belirtilen nedenler ışığında bu değerlendirme pek mümkün görünmemektedir. Kanaatimizce, gelecekte MASAK’ın DeFi platformlarını kripto varlık hizmet sağlayıcı olarak ele alması durumunda çeşitli argümanların ileri sürülmesi mümkündür. Görüşümüze göre, her ne kadar mevzuat gereği DAO’lar da dahil olmak DeFi platformlarının kripto varlık hizmet sağlayıcı oldukları ileri sürülse dahi, MASAK’ın birçok konuda dayanak aldığı FATF ilgili rehberine dayanılarak bir çıkarımda bulunmak daha uygun olacaktır. Buna göre ise, FATF rehberine uygun şekilde DeFi platformlarının kural olarak yazılım ve teknolojik ürünler olduğu ve buna uygun olarak kripto varlık hizmet sağlayıcı olarak değerlendirilmemesi gerektiği hukuken daha uygun bir yaklaşım olacaktır. Bir DAO projesi üzerinde, genellikle proje sahiplerinin kullanıcıların cüzdanları, gerçekleştirdikleri işlemler ve kripto varlıklar üzerinde herhangi bir hakimiyeti ve kontrolü bulunmamaktadır. DeFi platformlarında, işlem gerçekleştiren kişilerin kimlikleri bilinmemekte ve teknolojik olarak bilebilme imkânı bulunmamaktadır. Tüm işlemler, kullanıcıların cüzdanları ve akıllı sözleşmeler aracılığıyla gerçekleşmektedir, bu nedenle platform sahiplerinin sistem üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.

İkinci olarak, doktrinde farklı yazarlarca DAO’lara adi şirketlere dair hükümlerin uygulanması gerektiği yönünde birtakım görüşler söz konusudur. Kısaca özetlememiz gerekirse bir adi şirket olarak addedilmesi için beş unsur söz konusudur: i) Kişi, ii) Sermaye, iii) Sözleşme, iv) Müşterek Amaç, v) İşbirliği. Öğretideki yazarlar ise bahsi geçen bu beş unsurun sağlandığından hareketle DAO’lara adi şirket hükümlerinin uygulanabileceği belirtmişlerdir.[13] Ancak, bu noktadaki kritik olan hukuki mesele ise “adi şirket ortaklarının adi şirketin tüm borçların tümünden müteselsil şekilde (başka bir ifade borcun tamamından herhangi bir ortağın sorumlu olması) sorumlu olması, DAO’lar açısından gerçekten de hukuken hakkaniyetle bir yaklaşım olarak benimsenebilir mi? Biz bu sorunun olması gereken hukuk açısından “olumsuz” olarak cevaplanması gerektiğini düşünüyoruz. Başka bir ifade ile, anonim hesaplarla belki işlemlere dahi bizzat katılmayan bireylerin DAO’ların yaptığı işlemlerden dolayı tüm malvarlıkları ile sorumlu olması görüşümüze göre hakkaniyetli bir yaklaşım olmayacaktır. Bu sebeple, DAO’ların ülkemizde gelecekte hukuken düzenlenmesi halinde ABD’de Wyoming Eyaletinde olduğu gibi limited şirket veya sui generis (kendine özgü) bir tüzel kişilik rejimine tabi olması hukuken gelecekte daha isabetli bir yaklaşım olacaktır.

 

Sonuç

Blokzincir teknolojisi, hukuki açıdan bir dizi kurum ve kavramda köklü değişikliklere yol açmış ve var olan paradigmayı oldukça değiştirmiştir. Bu değişimlerin en önemlilerinden biri, bu çalışmada detaylıca ele alındığı gibi, DAO’lar bağlamında görülmektedir. DAO’lar, adi şirketlere ilişkin birçok hüküm açısından uygulanabilir olsalar da     ortakların sorumluluk rejimi gibi bazı özel durumlar bakımından hukuken farklı bazı problemleri gündeme getirmektedir. MASAK mevzuatı bağlamında ise, kripto varlık hizmet sağlayıcı kavramı, sözde birçok kurumun bu kapsamda değerlendirilmesini akla getirse de aslında FATF Rehberi’nde belirtildiği gibi bir yaklaşım izlenmelidir. Yani, MASAK mevzuatında her ne kadar aksi belirtilmişse de olması gereken hukuk açısından DAO’lar, kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kapsamında değerlendirilmemelidir. FATF rehberinde de belirtildiği üzere, özellikle platformun yaratıcıları ve belirli kişilerin, platformda belirli bir etki gücüne sahip olup olmadığı dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla, DAO’ların hukuki statüsü ve MASAK mevzuatı kapsamındaki durumu, teknolojinin kendine özgü dinamikleri ve kullanıcılar arasındaki ilişkilere bağlı olarak şekillenmekte ve DAO’lara özgü olgular farklı bir hukuki perspektif ile ele alınmalıdır.

 

 

 

Kaynakça:
  1. Hassan, Samer/De Flippi, Primavera: “Decentralized Autonomous Organization”, Internet Policy Review,Voluma 10, Ussue 2, 2021
  2. Sulkowski, A. (2019). The tao of dao: hardcoding business ethics on blockchain. The Business and Finance Law Review
  3. Kolber, Adam J. (2018). Not-so-smart blockchain contracts and artificial responsibility. Stanford Technology Law Review
  4. Blockchain Türkiye: “Merkezi Olmayan Finans (DeFi) Nedir, Nasıl Çalışır, ve Neden Önemlidir?” https://bctr.org/merkezi-olmayan-finans-defi-nedir-nasil-calisir-ve-neden-onemlidir-23980/
  5. Kübra Memiş, “Merkeziyetsiz Finans”, Hukuk ve Bilişim: https://hukukvebilisim.org/merkeziyetsiz-finans-defi/
  6. Dr. Iur. Fatih Bilgili, Arş. Gör. M. Fatih Cengil, Blockchain ve Kripto Para Hukuku, Dora, 2. Bası
  7. Öğr. Üyesi Doğa Ekrem Doğancı,Blokzincirine Dayalı Akıllı Sözleşmelerin Hukuki Nitelikleri, Kuruluşu, Yorumu, İfası ve Bazı Örnek Hukuki Uygulamalar, Onikilevha,1.Bası, s.644
  8. https://deepdao.io/organizations
  9. https://ms.hmb.gov.tr/uploads/sites/12/2021/05/Kripto-Varlik-Hizmet-Saglayicilar-Rehberi.pdf
  10. MASAK, Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları İçin Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Yükümlülüklere İlişkin Temel Esaslar”, Mayıs 2021
[1] Hassan, Samer/De Flippi, Primavera: “Decentralized Autonomous Organization”, Internet Policy Review,
Voluma 10, Ussue 2, 2021, s. 1-10
[2] Sulkowski, A. (2019). The tao of dao: hardcoding business ethics on blockchain. The Business and Finance Law Review, 3 (2), s. 146-169.
[3] Kolber, Adam J. (2018). Not-so-smart blockchain contracts and artificial responsibility. Stanford Technology Law Review, 21 (2), s. 198-234.
[4] Shawn S. Amuial / Josias N. Dewey / Jeffrey R. Seul, The Blockchain: A Guide for Legal and Business Professionals, 1. Bası, LegalWorks, 2016, s. 2; Hassan / De Filippi, s. 4.
[5] Shawn S. Amuial / Josias N. Dewey / Jeffrey R. Seul, The Blockchain: A Guide for Legal and Business Professionals, 1. Bası, LegalWorks, 2016, s. 2; Hassan / De Filippi, s. 2
[6] Blockchain Türkiye: “Merkezi Olmayan Finans (DeFi) Nedir, Nasıl Çalışır, ve Neden Önemlidir?” https://bctr.org/merkezi-olmayan-finans-defi-nedir-nasil-calisir-ve-neden-onemlidir-23980/

[7] Kübra Memiş, “Merkeziyetsiz Finans”, Hukuk ve Bilişim: https://hukukvebilisim.org/merkeziyetsiz-finans-defi/

[8] Prof. Dr. Iur. Fatih Bilgili, Arş. Gör. M. Fatih Cengil, Blockchain ve Kripto Para Hukuku, Dora,2. Bası, s.274

[9]  https://deepdao.io/organizations (19.02.2024 , 17:43)

[10] Yönetmelik m. 3/f. 1

[11] https://ms.hmb.gov.tr/uploads/sites/12/2021/05/Kripto-Varlik-Hizmet-Saglayicilar-Rehberi.pdf

[12] MASAK, Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları İçin Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Yükümlülüklere İlişkin Temel Esaslar”, Mayıs 2021, s. 6

[13] Prof. Dr. Iur. Fatih Bilgili, Arş. Gör. M. Fatih Cengil, Blockchain ve Kripto Para Hukuku, Dora,2. Bası, s.280, Dr. Öğr. Üyesi Doğa Ekrem Doğancı,Blokzincirine Dayalı Akıllı Sözleşmelerin Hukuki Nitelikleri, Kuruluşu, Yorumu, İfası ve Bazı Örnek Hukuki Uygulamalar, Onikilevha,1.Bası, s.644