StartGate İcra Kurulu Üyesi, AcademyGate CEO’su Dr. Arzu Aydın, Fintechtime Aralık sayısı için yazdı “Dijital Oyun Tabanlı Eğitim: Yeni Nesil Öğrenme”.
“Eğitimde dijitalleşme süreci, özellikle çocukların 21. yüzyıl becerileri kazanması açısından büyük önem taşıyor. Eğitici oyunlar aracılığıyla çocuklar, teknolojiyi sadece tüketen değil, aynı zamanda teknolojiyle anlamlı bağlar kuran bireyler haline geliyor. Dijital oyun tabanlı öğrenme, çocuklara yalnızca bilgi aktarımı sağlamakla kalmayıp, onların bilişsel, sosyal ve duygusal becerilerini geliştiren bir eğitim modeline dönüşmüş durumda.“
Dijital Oyun Tabanlı Eğitim: Yeni Nesil Öğrenme
Eğitimde dijitalleşme, çocuklara bilgiye daha özgür bir şekilde ulaşma imkânı sunmakta ve onları daha bağımsız birer öğrenici haline getirmektedir. Dijital eğitimin bir parçası olarak kullanılan oyun tabanlı öğrenme, bireyselleştirilmiş eğitim fırsatları sunarak her çocuğun kendi hızında ve öğrenme stiline uygun şekilde bilgi edinmesine olanak tanır. Oyun tabanlı öğrenme, çocukların öğrenme süreçlerine aktif katılımını teşvik ederken, bilgiyi daha kalıcı ve anlamlı bir hale getirebilmektedir. Bu yöntem, öğrenmeye olan ilgiyi artırarak çocukların problem çözme ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirme potansiyeline sahiptir.
Oyunla Eğitimin İlk Adımları: Eğitici Oyunların Doğuşu
Eğitici oyunlar, çocukların hem eğlenerek öğrenmesini hem de önemli beceriler geliştirmesini sağlayan güçlü araçlardır. Bu oyunların temelleri, 1970’lerin sonlarında ABD’de eğitim amaçlı geliştirilen Oregon Trail gibi öncü oyunlara kadar uzanmaktadır. Oregon Trail, çocuklara tarih, coğrafya ve temel yaşam becerilerini öğretmeyi hedeflemiş, aynı zamanda problem çözme yeteneklerini geliştirmiştir.
Modern eğitici oyunlar, çocukların soyut düşünme, karmaşık sorunları çözme ve kaynak yönetimi gibi üst düzey becerileri geliştirmelerine olanak tanımakta, aynı zamanda onların yaratıcı düşünme kapasitelerini ve stratejik planlama yeteneklerini de güçlendirmektedir. Bu oyunlar, dijital dünyadaki interaktif yapılarıyla yalnızca eğlence amaçlı değil, öğrenmeyi kolaylaştırıcı bir araç olarak da dikkat çeker. Örneğin, Minecraft, SimpleRockets 2, Lego Worlds, Zoo Tycoon ve The Sims gibi oyunlar, kullanıcıları kendi dünyalarını kurmaya, karmaşık sorunlarla başa çıkmaya ve kaynaklarını verimli bir şekilde yönetmeye teşvik eder. Çocukların farklı senaryolara uyum sağlama, sosyal ilişkiler geliştirme ve hızlı düşünme yeteneklerini geliştirme fırsatları tanır. Ayrıca eğitici oyunlar ile güvenli simülasyon alanları oluşturularak çocukların meslek seçiminde bilinçlenmeleri sağlanır. Job Simulator, Career Quest, Microsoft Flight Simulator, Startup Company gibi oyunlar aracılığıyla farklı meslek grupları erken yaşta deneyimlenebilir.
Dijital Oyun Tabanlı Eğitim: Rolü ve Etkileri
Dijital oyunların çocuklar üzerindeki etkileri, birçok akademik çalışmada incelenmiştir. Bu çalışmalar, dijital oyunların çocukların karmaşık kavramları öğrenmelerine ve yaratıcı becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabileceğini göstermektedir. Ayrıca, dijital oyunların çocuklarda “aktif öğrenme” süreçlerini desteklediği ve eleştirel düşünme becerilerini teşvik ettiği yaygın bir şekilde vurgulanmaktadır.
Stanford Üniversitesi ve Harvard Education Review tarafından yapılan çalışmalarda, dijital oyunların çocukların dikkatini toplama, stratejik düşünme ve hızlı karar alma becerilerini geliştirdiği gösterilmiştir. Bu çalışmalar, oyun tabanlı eğitimin çocukların hem bilişsel gelişimine hem de sosyal becerilerine sağladığı katkıyı desteklemektedir.
Eğitici oyunlar, çocukların bilgi edinme süreçlerini desteklemenin yanı sıra dikkat, mantıksal düşünme ve hızlı karar alma becerilerini de geliştirmektedir. Dijital eğitici oyunlar, öğrencilerin öğrenme sürecine daha aktif katılmalarını sağlayarak, motivasyonlarını artırmakta ve öğrenilen bilgilerin kalıcılığını güçlendirmektedir. Ayrıca, bu tür oyunlar çocukların öğrenme süreçlerini eğlenceli bir hale getirerek, onların akademik başarılarına olumlu katkılarda bulunabilir. Ayrıca dijital eğitici oyunlarla, sosyal sorumluluk ve çevre duyarlılığı gibi değerleri aşılamak da mümkündür. Çocukların kendi hızlarında öğrenmelerine imkân tanıyan oyunlar, bireysel öğrenme süreçlerine uyum sağlar ve onların özgüvenini artırır. Çok oyunculu oyunlar, çocukların sosyal uyumunu geliştirir. İş birliği ve takım çalışmasını destekleyen bu oyunlar, çocukların birlikte hareket etmeyi, empati kurmayı ve iletişim kurma becerilerini geliştirmelerini sağlar. Games&Culture dergisinde yayımlanan bir araştırma, çok oyunculu çevrimiçi oyunların çocukların sosyal ilişkilerini güçlendirdiğini ve açık fikirli bireyler olarak topluma katılmalarını sağladığını belirtmektedir.
UNICEF’in 2023 yılında hazırladığı bir raporda, oyun tabanlı öğrenmenin çocukların öğrenmeye olan ilgisini artırdığını ve öğrenme sürecine aktif katılım sağladığını belirtmektedir. Oyunların sunduğu hızlı geri bildirim ve ödüllendirme sistemi, çocukların motivasyonunu artırmakta ve bilgiyi daha kalıcı hale getirmektedir.
Dijital Oyunlarda Çocuklar İçin Güvenlik: Bağımlılık ve Koruyucu Regülasyonlar
Dijital oyunlar, modern çağın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş ve çocukların eğlenme, öğrenme ve sosyalleşme yöntemlerini kökten değiştirmiştir. Ancak, bu oyunların sunduğu faydaların yanı sıra bazı ciddi riskler de bulunmaktadır. Özellikle ebeveynler, çocuklarının oyun bağımlılığı geliştirmesi, gerçek dünyadan kopuk bir yaşam sürmesi, sosyal becerilerinin zayıflaması ve psikolojik sorunlarla karşılaşması gibi endişeler taşımaktadır.
Bu tür riskler, yalnızca bireysel düzeyde değil, toplumsal düzeyde de önemli etkiler yaratmaktadır. Özellikle uzun süreli oyun oynama alışkanlıkları, çocukların sağlıklı gelişimini olumsuz etkileyebilir ve bu durum akademik performans, uyku düzeni, fiziksel sağlık ve sosyal uyum gibi pek çok alanda sorunlara yol açabilir. Bu bağlamda, dijital oyunların kontrol edilmesi ve düzenlenmesi hem ebeveynler hem de eğitimciler için kritik bir sorumluluk haline gelmiştir.
Dijital oyunların bağımlılık yapıcı etkisi ve güvenlik riskleri, farklı ülkelerde çeşitli regülasyonlara yol açmıştır. Çocukların ekran başında geçirdiği süreyi sınırlamak ve dijital güvenliklerini sağlamak amacıyla çeşitli ülkeler önemli düzenlemeler yapmaktadır:
- Çin: Çin Ulusal Basın ve Yayın İdaresi, oyun bağımlılığının önüne geçmek için 18 yaş altındaki çocuklar için hafta içi günlük oyun süresi 1 saat, hafta sonları ve tatil günlerinde ise 3 saat ile sınırlandırmıştır. Bu düzenlemelerle çocukların uyku düzeni, akademik başarı ve sosyal gelişimleri korunmaktadır.
- Güney Kore: 2011 yılında “Cinderella Yasası” olarak bilinen düzenleme ile gece yarısı ile sabah 6 arasında çocukların çevrimiçi oyun oynamaları yasaklanmıştır. 2021’de yasa kaldırılmış olsa da ebeveynlere çocuklarının oyun sürelerini kontrol edebilecekleri yeni araçlar sunulmaktadır.
- ABD: Çocukların çevrimiçi gizliliğini koruma amacıyla COPPA yasası yürürlüktedir. Bu yasa, 13 yaş altı çocuklardan izinsiz veri toplanmasını engellemektedir. Common Sense Media gibi kuruluşlar, ebeveynlere çocuklarının çevrimiçi aktivitelerini denetleme konusunda rehberlik sunmaktadır.
- İngiltere: 2023’te kabul edilen Çevrimiçi Güvenlik Yasası, çocukların çevrimiçi zararlı içeriklerden korunmasını hedefleyen bir dizi yükümlülük içermektedir. 2025 yılına kadar tam anlamıyla yürürlüğe girmesi planlanmaktadır.
- Avrupa Birliği: GDPR ve PEGI yaş sınıflandırma sistemiyle çocukların çevrimiçi güvenliği ve veri gizliliği sağlanmaktadır. Bu düzenlemeler, çocukların oyun oynarken güvenli bir ortamda bulunmalarını sağlamayı amaçlamaktadır.
Dijital oyun tabanlı öğrenme, çocuklara yalnızca bilgi aktarımı sağlamakla kalmayıp, onların bilişsel, sosyal ve duygusal becerilerini geliştiren bir eğitim modeline dönüşmüştür. Oyunlar aracılığıyla çocuklar, temel yaşam becerilerini geliştirme, stratejik düşünme, problem çözme, dikkat toplama ve hızlı karar alma gibi yeteneklerini geliştirirken; empati, iş birliği ve sosyal sorumluluk gibi değerlere de aşina hale gelmektedir. European Schoolnet tarafından yapılan araştırmalar, oyun tabanlı öğrenmenin gelecekte eğitimin vazgeçilmez bir parçası haline geleceğini öngörmektedir. Bu dönüşüm, çocukların eğitim süreçlerine daha aktif katılım sağlamalarına ve özgüvenlerini artırmalarına imkân tanıyarak ve akran öğrenmesini kolaylaştır. Ancak, bu modelin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için dijital oyunların güvenli ve etik standartlarda sunulması büyük önem taşır. Oyun bağımlılığı ve çevrimiçi güvenlik risklerine karşı geliştirilen regülasyonlar, çocukların dijital oyunları güvenle kullanabilmelerine olanak tanımaktadır. Ebeveynlerin ve eğitimcilerin bilinçli bir şekilde süreci takip etmeleri, oyun geliştiricilerin çocukların bilişsel ve duygusal gelişimine uygun, eğitici ve pozitif içerikler üretmeleri ve bu içeriklerin regülasyonlar ve yaş derecelendirme sistemleri gibi ilgili düzenlemelerle denetlenmesi, çocukların dijital deneyimlerini daha güvenli ve faydalı hale getirmek için kritik bir rol oynar.
Eğitici oyunlar aracılığıyla çocuklar, teknolojiyi sadece tüketen değil, aynı zamanda teknolojiyle anlamlı bağlar kuran bireyler haline gelebilir. Bu durum, onların dijital çağın gereksinimlerine uygun becerilerle donatılmalarını sağlar ve öğrenme süreçlerini daha derinlemesine bir şekilde destekler. Bu yüzden, dijital oyun tabanlı eğitimin eğitim sistemimize etkili bir şekilde entegre edilmesi, çocukların sağlıklı gelişimi için önemli bir adımdır.