ARC Law Firm Kurucusu Avukat Cemal Araalan ile ARC Law Firm Ortağı Avukat Alp Mete Şirin, Fintechtime Şubat sayısı için yazdı “Türkiye’nin Regülatif Düzleminde Kripto Varlıkların Saklanmasına Dair Değerlendirmeler”.
Türkiye’nin Regülatif Düzleminde Kripto Varlıkların Saklanmasına Dair Değerlendirmeler
I. Giriş
2013 yılı Kasım ayında Türkiye’de ilk kripto varlık hizmet sağlayıcısının kurulmasının ardından neredeyse 12 yıl geçmiş bulunuyor. Şu an ise halihazırda milyonlarca müşterisi bulunan birçok kripto varlık hizmet sağlayıcı (“KVHS”) aktif bir şekilde hizmet vermeye devam ediyor. Türkiye özelinde 12 yıldan bahsediyor olsak da kripto varlık hizmet sağlayıcıların varlığı daha da eskiye dayanıyor. 31 Ekim 2008 tarihinde dünyada büyük bir ses getiren ve bazılarının yeni bir çağın başlangıcı olarak nitelendirdiği Bitcoin Whitepaper’ının yayınlanması ve bundan 2 yıl sonra bugün kripto varlık hizmet sağlayıcı olarak adlandırdığımız kuruluşların ilk örneği olan Bitcoin Market’in kurulması ile hem bizlerin hem de regülatörlerin uzun zamandan beri gördüğü, işittiği ve birçoğumuzun da aktif bir şekilde kullandığı finans sisteminin bir parçası haline geldi kripto varlıklar.
Her ne kadar regülatörler ve geleneksel finans kuruluşları bu 10 yılı aşan süreçte kripto varlıklar ve bu varlıkların oluşturduğu yeni kuruluşlara karşı büyük bir direnç göstermiş olsalar da bugün birçok ülkenin yine yeniliğe karşı boyun eğerek buna engel olmaktansa düzenleme yönüne gittiğini görmekteyiz. Avrupa bu düzenleme çalışmalarından en kapsamlısı olarak bahsedebileceğimiz Markets in Crypto Assets (“MiCA”)- Türkçe hali ile Kripto Varlık Piyasaları Tüzüğü olarak ifade edilebilir – yayınlamış, kabul etmiş ve yürürlüğe koymuştur. MiCA birçok ülke için düzenleme çalışmalarında önemli bir rehber olurken, aynı zamanda bizler için yeni tanımlar da getirmiştir.
Türkiye’de de 11 yıl süren uzun bir sürenin ardından özellikle kripto varlıklara dair önemli hükümler içeren düzenlemeler tamamlanarak 2 Temmuz 2024 tarihinde 7518 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (“7518 Sayılı Kanun”) yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. MiCA’da olduğu gibi 7518 Sayılı Kanun da bizler için yeni kavramlar getirdiği gibi kripto varlıklara ilişkin hizmet yürüten kuruluşlar bakımından önemli yükümlülükler de öngörmüştür. Türkiye’de kripto varlıklara ilişkin düzenlemeler hızla devam ederek, Sermaye Piyasası Kurulu (“SPK”),
Mali Suçları Araştırma Kurulu (“MASAK”) tarafından öngörülen ikincil düzenlemeler ile kripto varlık sektörünü kapsamı bir şekilde regüle edilmiştir ve regüle edilmeye devam edecektir. Bu süreçte Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (“TÜBİTAK”) tarafından da önemli açıklamalar gerçekleştirilmiş ve teknik açıdan da gelecek önemli düzenlemelerin habercisi olmuştur.
Bu yazımızda regülasyonların gündeme getirdiği ve yazımızın başında da bahsetmiş olduğumuz bu önemli kavramlardan biri olan “Kripto Varlık Saklama Kuruluşu” kavramını inceleyeceğiz. Kripto varlık saklama kuruluşlarını incelemeye geçmeden önce kripto varlık saklama hizmetinin ne olduğunu ve 7518 Sayılı Kanun özelinde nasıl vuku bulduğunu değerlendirmenin faydalı olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle başlangıçta kısaca bu kavrama değiniyor olacağız.
II. Kripto Varlık Saklama Hizmeti
Aslında saklama hizmeti kavramı yüzyıllardır farklı şekillerde ve farklı isimlerde karşımıza çıkan oldukça köklü bir kavramdır. Saklama hizmeti, herhangi bir varlığı olası zararlardan ve kayıplardan koruyan ve varlıklar üzerinde profesyonel şekilde yönetim hizmeti sağlayan finansal bir kurumdur. Kripto varlık saklama hizmeti de geleneksel finanstan aşina olduğumuz saklama kuruluşları ile büyük oranda benzerlikler göstermektedir. Geleneksel saklama kuruluşları varlıkların fiziki kaydını tutarak bunları güvende tutarak, kolay bir şekilde yönetmemize imkân sağlarken, kripto varlık saklama hizmeti sağlayan kuruluşlar ise kripto varlıklarımıza erişimimizi sağlayan anahtarlarımızı olabildiğince güvenli bir şekilde saklamamızı ve yönetmemizi sağlamayı hedefler.
Kripto varlıkların doğası gereği, güvenlik riskleri ve teknik zorluklar daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Örneğin, özel anahtarların kaybolması veya çalınması durumunda varlıkların geri kazanılamaz olması gibi sorunlar, kripto saklama hizmetlerinin önemini artırmaktadır. Bu nedenle, saklama kuruluşları, çoklu imza çözümleri, soğuk cüzdan teknolojisi ve ileri düzey şifreleme yöntemleri gibi yenilikçi güvenlik önlemleri kullanarak kullanıcıların varlıklarını korumayı hedefler.
Kripto varlık saklama hizmetleri, finansal düzenlemelere uyum sağlamak ve kurumsal yatırımcıların beklentilerini karşılamak için giderek daha profesyonel ve kapsamlı çözümler sunmaktadır. Bu hizmetler, yalnızca bireysel yatırımcılara değil, aynı zamanda kripto para borsalarına, fon yönetim şirketlerine ve büyük kurumsal oyunculara da hitap eder hale gelmektedir.
III. SPK Özelinde Kripto Varlık Saklama Kuruluşlarının İncelenmesi
7518 Sayılı Kanun, özellikle KVHS’leri ve KVHS’lerin faaliyetlerini düzenleyen bir regülasyon çalışması olmuştur. Kanun, ilk maddesinde kripto varlık saklama hizmetini ve KVHS’leri tanımlama yoluna gitmiştir. İlk maddede; platformlar, kripto varlık saklama hizmeti sağlayan kuruluşlar ve 7518 Sayılı Kanun’a dayanılarak yapılacak düzenlemelerde kripto varlıkların ilk satış ya da dağıtımı dâhil olmak üzere kripto varlıklarla ilgili olarak hizmet sağlamak üzere belirlenmiş diğer kuruluşlar KVHS tanımı altında oldukça geniş bir şekilde tanımlanırken, kripto varlık saklama hizmeti sağlayan kuruluşlara da KVHS tanımı altında yer verilmiştir. Aynı madde devamında saklama hizmetini platform müşterilerinin kripto varlıklarının veya bu varlıklara ilişkin cüzdandan transfer hakkı sağlayan özel anahtarların saklanmasını, yönetimini veya SPK tarafından belirlenecek diğer saklama hizmetleri şeklinde tanımlamaktadır.
Burada özellikle dikkat çekmek istediğimiz bir husus saklama hizmeti sağlayan kuruluşlar KVHS olarak tanımlanırken, özellikle 7518 Sayılı Kanun kapsamında kripto varlık saklama hizmetinin SPK ve BDDK tarafından yetkilendirilen bankalar ve SPK tarafından yetkilendirilen diğer kuruluşlar tarafından verileceği düzenlenmiştir. Aynı zamanda kanun ilgili maddede şimdilik saklama hizmetini platform müşterileri özelinde tanımlıyor olsa da SPK tarafından farklı saklama hizmetlerinin de belirlenebileceği ifade edildiğinden, gelecek düzenlemeler açısından yalnızca KVHS’ler özelinde değil, aynı zamanda bireysel müşteriler özelinde de saklama hizmeti verilebileceği düşünülebilir. Saklama kuruluşları özelinde genişleyecek olan bu hizmet yelpazesi ise ikincil düzenlemelerde saklama kuruluşlarının bireysel müşterilerin kripto varlıklarını; nasıl, nerede ve hangi koşullar altında saklaması gerektiğini detaylandıracağı tahmin edilmektedir. Özellikle, kripto varlıkların saklanması konusunda teknik gereklilik ve yeterliliklerin belirlenmesi bakımından önümüzdeki günlerde TÜBİTAK’ın kritik rol oynayabileceği öngörülmektedir.
Kripto varlıklar kendi içerisinde göstermiş olduğu özellikler dahilinde çeşitli sınıflara ayrılırken, bu varlıklara ilişkin saklama hizmetinin de çeşitlilik göstermesi mümkündür. Bu sebeple saklama kuruluşlarının çeşitli kripto varlıklar için farklılaşan saklama stratejileri belirlemesi gerekebilecektir. 7518 Sayılı Kanun dördüncü maddenin altıncı fıkrasında, SPK’nın her bir kripto varlık, bunların dayandığı teknolojik özellikler veya nitelik ve nicelikleri kapsamında saklama konularında ayrı esasları belirlemeye yetkili olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle de saklama hizmetine yönelik faaliyette bulunmayı planlayan kuruluşların şimdiden bu konuda stratejilerini belirlemesi önemli olacaktır.
7518 Sayılı Kanun, devamında SPK tarafından yayınlanan 8 Ağustos, 23 Ağustos ve 9 Eylül 2024 tarihlerinde yayınlanan ilke kararları her ne kadar KVHS’lerin kuruluş ve faaliyet şartlarını detaylandırıyor ve 7518 Sayılı Kanun kapsamında kripto varlık saklama kuruluşları da KVHS tanımı altında yer alıyor olsa da kripto varlık saklama kuruluşlarının ihtiva ettiği risk faktörünün, kripto varlık alım satım platformları gibi diğer KVHS’lerden oldukça fazla olduğu göz önünde bulundurulduğunda, saklama hizmeti sağlayan kuruşlar için diğer KVHS’lerden farklı gereklilikler öngörülebileceği unutulmamalıdır. Özellikle SPK tarafından yayınlanan 8 Ağustos 2024 tarihli ilke kararında KVHS’ler için öngörülen 50 milyon TL asgari sermaye ve özsermayenin saklama hizmeti kuruluşları için daha yüksek oranlarda belirlenebileceğinin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. SPK’nın 8 Ağustos 2024 tarihli ilke kararında öngörülen 50 milyon TL asgari sermaye ve özsermaye şartının, saklama hizmeti sunan kuruluşlar için daha yüksek oranlarda uygulanması ihtimali, bu alandaki risk faktörlerinin ve güvenlik gerekliliklerinin önemini göstermektir. Dolayısıyla, bu kuruluşların sermaye ve özkaynak yapılarının sağlamlığı, sektör güvenliği açısından kritik bir unsur olarak değerlendirilecektir.
Bir diğer önemli husus ise varlıkların nerede saklanacağı konusudur. Geçmişte yaşanan FTX ve Thodex gibi skandallar kripto varlıkların saklanmasına ilişkin hem bizlere hem de regülatörlere birçok noktada rehber olmuştur. Regülatör, kişilerin özel anahtarlarının mümkün olabilecek en yüksek güvenlik önlemleri alınarak Türkiye’de yer alan sunucularda saklanmasının öngörebilecektir. Regülatör eğer saklama kuruluşları bakımından Türkiye’de yer alan sunucularda saklama zorunluluğu öngörürse denetim süreçlerini kolaylaştıracak hem de kriz durumlarında hızlı müdahale imkânı sunacaktır. Özellikle global çapta yaşanan güven krizlerinin ardından, yerel saklama altyapılarının geliştirilmesi ve güçlendirilmesi, kripto varlık ekosisteminde istikrarı sağlamak için kritik bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır.
Geçmişte yaşanan birçok skandalın en büyük sebepleri arasında raporlama ve hesap verme eksikliği yer aldığını düşünmekteyiz. Bu nedenle de SPK’nın gelecek düzenlemelerde özellikle saklama kuruluşları için kripto varlık alım satım platformlarına nazaran çok daha sıkı raporlama zorunlulukları getireceğini öngörüyoruz. Bunun yanı sıra, bu raporlama zorunluluklarının yalnızca düzenli finansal raporlamayı değil, aynı zamanda güvenlik prosedürleri, kullanıcı varlıklarının durumu ve saklama hizmetlerine ilişkin denetim süreçlerini de kapsayacağını düşünmekteyiz. SPK’nın, kullanıcı varlıklarının şeffaf bir şekilde izlenebilmesi ve olası suiistimallerin önlenmesi amacıyla bağımsız denetim süreçlerini zorunlu hale getirebileceği de öngörülmektedir.
Ayrıca, gelecek düzenlemelerin, saklama kuruluşlarının operasyonel risklerini minimize edecek teknolojik altyapı standartları belirlemesi ve bu standartlara uyumun denetlenmesi yönünde genişletilmesi muhtemeldir.
IV. Sonuç
Uzunca bir süredir hayatımızda olan blokzncir teknolojisi be bu teknolojinin meydana getirdiği kripto varlıklar geleneksel finans tarafından kabul edilmiş ve günümüzün finans sisteminin önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu anlamda dünyada ve Türkiye’de regülasyonlar da hızla gelişirken, iş süreçlerine kripto varlıkları dahil eden tüm sağlayıcılara, hızla gelişen bu regülatif düzlem emin adımlarla yürümeyi gerektirmektedir. Burada kuruluşların her adımını daha da güçlendirecek önemli bir husus regülasyonlara uyum konusudur. KVHS’lerin bu anlamda bünyesinde farkındalık yaratması ve düzenlemelere uyumlu hareket ederek gelecek adımlarını hazırlıklı atmak üzere uyum stratejileri geliştirmesi oldukça kritiktir. Bu uyum stratejileri, yalnızca regülasyonlara uygunluk sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda kuruluşların operasyonel risklerini azaltarak sektörde güvenilirliklerini artırmalarına olanak tanıyacaktır. Özellikle, kripto varlık saklama hizmetleri gibi hassas alanlarda faaliyet gösteren kuruluşlar için, düzenleyici çerçeveye uygunluk hem yatırımcı güvenini artırmak hem de uzun vadeli sürdürülebilirlik sağlamak adına hayati önem taşımaktadır.
Bu doğrultuda, KVHS’lerin düzenli denetim süreçlerine tabi olmaları, şeffaflık ilkelerine bağlı kalmaları ve kullanıcı varlıklarının güvenliğini önceliklendiren teknolojik altyapılara yatırım yapmaları kritik bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır. Ayrıca, global regülasyon trendlerini yakından takip ederek, uluslararası standartlara uyumlu bir iş modeli benimsemek, yalnızca yerel pazarda değil, küresel arenada da rekabet avantajı sağlayacaktır.
MiCA’nın kripto varlık piyasalarına yönelik sunduğu kapsamlı çerçeve, özellikle saklama hizmetlerine dair de kritik standartlar getirdiği görülmektedir. Müşteriler adına kripto varlıkların saklanması ve yönetilmesi, MiCA kapsamında açıkça bir kripto varlık hizmeti olarak tanımlanmıştır.
Bu bağlamda, MiCA, saklama kuruluşları için asgari 125.000 Euro sermaye yeterliliği şartı koymuş ve ayrıca, saklama hizmeti sunan kuruluşlardan, müşteri varlıklarının güvenliği ve ayrıştırılması amacıyla bir saklama politikası oluşturulması ve müşterilerle yapılacak sözleşmelerde saklama hizmetinin kapsamı, güvenlik sistemleri ve ücretlendirme detaylarının açıkça belirtilmesini talep etmiştir. Özellikle global düzeyde hizmet vermeyi planlayan saklama kuruluşları açısından MiCA, önemli ve takip edilmesi zorunlu bir rehber olmaktadır.
Sonuç olarak, düzenlemelere uyumun yalnızca bir zorunluluk değil, aynı zamanda sektörde güven ve itibar inşa etmenin temel bir unsuru olduğu unutulmamalıdır. KVHS’lerin bu anlayışla hareket ederek, sadece regülatif beklentilere yanıt vermekle kalmayıp, aynı zamanda geleceğin finans dünyasında güçlü bir yer edinmeleri mümkün olacaktır.