Stablex Müşteri Deneyimi Müdürü Emre Demirel, Fintechtime Eylül sayısı için yazdı “Altın Sandıklardan Kripto Cüzdanlara”.

“Makalemde, paranın tarih boyunca altın sandıklardan banka kasalarına, oradan dijital ekranlara ve kripto cüzdanlara uzanan yolculuğunu anlatıyorum. Yüzyıllardır değişmeyen tek sorunun “Param güvende mi?” olduğunu vurguluyor, kripto varlık düzenlemelerinin sorulan kadar sorulmayan sorulara da nasıl cevap aradığını ele alıyorum. Paranın yolculuğunu sadece teknolojik değil, insani bir güven hikâyesi olarak aktarıyorum.”

Altın Sandıklardan Kripto Cüzdanlara

Para hep yol aldı. Sandıklardan kasalara, kasalardan ekranlara… Ama hiçbir zaman tek başına yürümedi; yanında hep kaygılarımızı, umutlarımızı ve sorularımızı taşıdı. Bugün bir kripto cüzdanına baktığında gördüğün şey, sadece bir bakiye değil; yüzlerce yılın güven arayışının bugünkü yansıması.

Asırlar önce bir tüccar, altınlarını sarrafa teslim ederken kapıya mühür vurulurdu. O mühür aslında metalden değil, güvenden yapılmıştı. Yıllar geçti, bankaların kasaları devreye girdi. Bu kez müşteri, gişedeki görevliye bakıp aynı soruyu sordu: “Param bana geri dönecek mi?” Ve sonra ekranlar geldi. Bilgisayarlar, internet bankacılığı, mobil uygulamalar… Para artık gözle görülmeyen bir sayıya dönüşmüştü. Ama içimizdeki soru hiç değişmedi: “Param gerçekten güvende mi?”

Bugün ise yeni bir yolculuğun içindeyiz. Kripto cüzdanlarımızda tuttuğumuz varlıklar, geleceğin finans dünyasını temsil ediyor. Evet, teknoloji hızlandı, sınırlar kalktı. Ama bu yolculukta bize eşlik eden sorular da çoğaldı. Kullanıcı destek merkezlerine sorulanlarla sınırlı değil bu sorular; asıl önemlileri, insanların kendi içlerinde sessizce sorduğu ama dile getirmediği sorular.

“Platform lisanslı mı?” diye soruluyor. Ama içten içe şu da düşünülüyor: “Bir gün devlet vergilerle müdahale ederse ne olur?”
“Çekim limitim ne kadar?” diye soruluyor. Ama akıldan geçen esas kaygı şu: “Param hacklenirse, kim gerçekten yanımda olur?”
“Bu işlem ne kadar sürer?” diye soruluyor. Ama söylenmeyen bir başka cümle var: “Çocuğuma bu varlığı miras bırakabilir miyim?”

Kripto varlık düzenlemeleri işte tam bu sessiz sorulara cevap olabilmek için gündeme geliyor. Yasa koyucular, sistemin güvenliğini sağlamak, kullanıcıyı korumak için kurallar koyuyor. Ama kanun metinleri tek başına güven veremiyor. Çünkü güven sadece yazılı bir düzenlemeden ibaret değil; aynı zamanda hissedilmesi gereken bir temas.

Geçmişte bir müşteri temsilcisinin ses tonu, en az söylediği cümle kadar önemliydi. Bazen insanlar, aynı cevabı üç kez duymak isterdi. Çünkü asıl aradığı bilgi değil, huzurdu. Bugün kripto dünyasında da aynı şey geçerli. Kullanıcıların soruları yanıtlanıyor, prosedürler işliyor, ama asıl ihtiyaç hâlâ aynı: “Ben duyuluyor muyum?”

Gelecekte paranın yolculuğu devam edecek. Belki birkaç yıl içinde fiziksel cüzdanlarımız tamamen tarihe karışacak. Belki paranın kendisi bambaşka bir form alacak. Ama insanın içinde yankılanan o soru hep kalacak. Çünkü paranın yolculuğu, aslında insanın güven arayışının yolculuğu.

Sonunda geriye tek bir şey kalıyor: Düzenlemeler, teknolojiler, cüzdanlar değişebilir. Ama güveni inşa eden şey, her zaman görünmeyen bir bağ olacak. Ve belki de paranın en değerli durağı, müşterinin hiç sormadığı soruya verilmiş o sessiz cevaptır.