kutay_yalinkilinc_foto
Kutay Yalınkılınç  
ÜRÜN VE İŞ GELİŞTİRME DİREKTÖRÜ
BİRLEŞİK ÖDEME HİZMETLERİ VE ELEKTRONİK PARA A.Ş.

Şehir içi toplu ulaşım için; ödemenin insanların günlük hayatına dokunma noktası ya da akıllı kent teknolojilerinin ödeme ile buluşma noktası diyebiliriz…

Şehir içi toplu ulaşım, fintech sektöründe olan her şirketinin stratejisine mutlaka bir defa girmiştir diye düşünüyorum.

Bu alanda ödemeyle ilgili yapılacak o kadar çok fikir, kullanılacak o kadar çok teknoloji var ki, eminim yazıyı okurken siz de birkaç tane yeni fikir üreteceksiniz.

Bugüne kadar neler yapıldı?

Önce dünya;

2003 yılında Londra’da Oyster kapalı devre plastik kart ile ilk ödeme teknolojisini hayata geçirdi. Oyster her sunumda bulunan ve herkesin bu konuda örnek verdiği bir isim oldu.

2009 yılında ise Mastercard ve Visa temassız kartlar ile Polonya’da şehir içi toplu ulaşımda ilk ödeme işlemlerini gerçekleştirdi. Fakat birazdan anlatacağım gibi Avrupa’da ilk kez değil, çünkü 2007’de Türkiye’de bu ilk gerçekleştirilmişti…

2012 Londra Yaz olimpiyatları için hazırlanan Usain Bolt’lu Visa reklamlarını hatırlayacağınız üzere, Londra’da Mastercard ve Visa temassız kartlar ile toplu ulaşımda kullanılmaya başlandı.

NFC’nin popüler olduğu dönem olan 2012’de Polonya’da T-Mobile ve Mastercard iş birliği ile NFC teknolojisiyle ilk ödeme işlemleri gerçekleşti. 2012 bu alanda hareketli bir yıldı.

İspanya’da ise Murcia Belediyesi ev Vodafone iş birliği ile Vodafone kullanıcıları Murcia’da NFC telefonları aracılığı ile toplu taşımada ödeme hizmeti almaya başladı. Aynı zamanda duraklarda bulunan Akıllı Poster’lere yolculuk bilgilerine erişebilmekte ve bir sonraki araç için bekleme süresini gösteriliyordu. Hedef dört milyon kullanıcıya erişmekti. Aynı yıl içinde bir başka örnekte Almanya’dan Alman demiryolu işletmeleri Deutsche Bahn (DB) ve Rhein-Main-Verkehrsverbund (RMV) ile yolculuk yaparken, NFC teknolojisi ile ödeme yapabilmekteydi.

Anlattığım projelerden hep akıllarda Oyster kalmıştır. Hak ediyorlar da tabii… Çünkü sürekli bu alanı geliştirmeye çalıştılar, çalışıyorlar. Oyster kart ile O2 ve EE’nin yaptığı çalışmaları başarı projeler olarak görebiliriz. O2 ve EE açısında bakarsak kullanıcıların temassız kullanıma çok alışık oldukları ve kolaylık ifadesinin tam olarak uyduğu ve günlük hayata en çok etki eden ulaşım alanında odaklanarak doğru bir iş yapmışlar.

Peki ya Türkiye?

Türkiye’de neler yapılmış demeden önce bu alanda Türkiye’deki modelleri incelemekte yarar var.

Türkiye’de bazı belediyeler kendi iştirakleri ile şehir içi toplu ulaşımda ödeme hizmetini sağlamaktadır. Hepimizin bildiği bir örnek var: İstanbulkart projesini yürüten İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki Belbim.

Diğer model ise belediyeler şehir içi toplu ulaşım çözümleri için ihale açarlar. Bu alanda Türkiye’de 3-4 ana sistem entegratörü firma bulunur. Bu firmalar belediyeler ile anlaşarak ödeme çözümünün de yer aldığı uçtan uca şehir içi toplu ulaşım çözümü sunarlar. Bu modelin bulunduğu şehirlerde ödeme çözümü sunmak isteyen banka, GSM operatörleri veya başka şirketler bu firmalar ile entegre olmak durumundalar.

Genel bir giriş yaptıktan sonra Türkiye’nin bu konudaki geçmişine bakalım. Geçmişe bakarken bu alanda ne kadar önde başladığımızı göreceksiniz.

Türkiye 1999 yılında İzmir’de kapalı devre plastik kart ile ilk ödeme teknolojisi ile tanıştı. Oyster’ın 2003’te bu teknolojiyi hayata geçirdiğini tekrar hatırlamak isterim.

2007 yılında ise Türkiye’de ve Avrupa’da ilk olarak Garanti Bankası temassız kredi kartları ile ödeme işlemi, Samsun ve Çanakkale’de yapılmaya başlandı. 2008 yılında Eskişehir ile bu projeye devam edildi.

2011 yılında ise Eskişehir’de şehir içi ulaşım kartının Mastercard, Eskişehir Belediyesi ve Garanti Bankası iş birliğinde Eskişehir kartına dönüştürülme projesine başlandı. Bu anlamda Türkiye’de bir ilk gerçekleşmişti. Önemli bir projeydi ama maalesef istenilen başarıya ulaşamadı.

Bankalararası Kart Merkezi öncülüğünde tüm bankaların temassız kredi kartları ile ödeme yapılabilmesi için 2013 yılında Konya projesi hayata geçirildi.

GSM operatörlerinin de bu alana ilgisi artmıştı. 2013 yılında Turkcell, Telekom sektöründe toplu taşımada ödeme çözümü sunan ilk şirket oldu. Artık Şanlıurfa’da toplu taşımada cep telefonları kullanılıyordu. 2015 yılında ise Vodafone, İstanbul Raylı Sistemlerdeki jetonmatik cihazlarından QR kod ile jeton alımı projesini gerçekleştirdi. NFC dışında bir çözüm nihayet denenmişti.

Evet projeler ile öncü bir ülke olduk ama maalesef bu projelerin hiçbiri bir Oyster gibi devamlı kendini geliştiren yenilikler katan bir proje olamadı. Bazı projeler şu an hayatta bile değil.

Bu söylediğim durum Türkiye’deki sistem entegratörü firmalar için geçerli olmadığını söylemek isterim. Yurt dışında birçok ülkede hayata geçirdikleri şehir içi toplu ulaşım projeleri ile bu alanda önde olduklarını gösterdiler. Fintech sektörü bu hıza ayak uyduramadı diyebilir miyiz, bilmiyorum.

Regülatif mevzuatlar bazen gelişime engel oluyor

Bir örnek vermek gerekirse; daha esnek ve hızlı aksiyon alam kabiliyetleri olan 6493’e tabi elektronik para şirketleri, belediyeler ile hem ulaşım da hem de alışverişte kullanılan bir şehir kartı projesi yapmak isteyebilir ama karşılarına bu bahsettiğim durum çıkacaktır. Çünkü finansal akışla ilgili belediyenin tabi bulunduğu mevzuat ile elektronik para şirketlerinin tabi bulunduğu mevzuat birbiriyle çakışır durumda. Kolay çözülecek bir durum değil. Belediyenin elektronik para kuruluşu bir iştirak kurması da bir çözüm olabilir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki Belbim Elektronik Para ve Ödeme Hizmetleri A.Ş. ile bu çözümü hayat geçirdi.

İstanbul kart kullanıcı sayısı ve Belbim’in yakında açıklayacağı yeni ürün ve harcama noktalarıyla Avrupa’da da sesini duyuracağını ve bu alanda en başarılı örneklerden biri olacaktır.

Umarım artık sunumlarda bu projeyi örnek göstermeye başlarız.

Telekom’un Fintech’teki Başarı Sırları