Yaklaşan IDFA gizlilik politikası değişiklikleri ile birlikte, mobil uygulama kullanıcılarından onay almak her zamankinden daha önemli olacak.

Adjust EMEA ve SEA Bölgeleri Büyümeden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ender Özcan, IDFA gizlilik politikası değişiklikleri konusunda aşağıdaki açıklamaları yaptı.

Onay veren kitleler çok rağbet görüyor ve elbette zor elde ediliyor. Pazarlamacılar, bu etkileşimi yüksek ve değerli kitlelerin, pazarlama iletişimine açık ve istekli insanlardan oluştuklarını biliyorlar. Yaklaşan IDFA gizlilik politikası değişiklikleri ile birlikte, mobil uygulama kullanıcılarından onay almak her zamankinden daha önemli olacak. Kullanıcı verilerine bu tür bir erişim elde etmeden önce, kullanıcılarınıza güven vermek ve onların markanızdan iyi bir müşteri deneyimi aldıklarından emin olmak zorundasınız.

Uygulama kullanıcılarının, bunaltıcı olabilecek kadar çok AppTrackingTransparency (ATT) katılım talebiyle karşılaşacaklarını unutmayın. Ancak sonuçta, onay tercihleri ile birlikte veri gizliliklerinin sorumluluğunu onlara vermiş olursunuz ve bu da doğru yönde atılmış bir adımdır. Onları, kullanıcı gizliliği konusundaki diyaloğun bir parçası haline getirmek ve şeffaf bir onay deneyimi sunmak, marka güvenilirliğiniz için çok önemlidir.

IDFA’in kullanımdan kaldırılması, veriye dayalı pazarlamanın ölümü anlamına gelmek zorunda değildir. ATT ile, reklamverenler deterministik attribution verileri almaya devam edebilirler ve segmentasyon ve yeniden hedefleme çalışmalarına devam edebilirler. Tek yapmaları gereken şey, müşterileriyle güvene dayalı bir ilişki kurmaktır.

 

Ön izin alma istemlerinde, özellikle finans uygulamaları iyi performans gösteriyor

Adjust’taki Ar-Ge ekibimiz geçen yıl, AppTrackingTransparency (ATT) çerçevesinde kullanıcı onaylarını almanın en iyi yöntemlerini geliştirmek için müşterilerle yakından çalıştı. Bu yöntemlerin arasında özellikle ön izin istemi mesajlarını test etmek ve uygulamada en iyi ne zaman gösterileceğini seçmek bulunuyor. Onay oranları sektörler arasında farklılık gösterse de, birçok sektördeki uygulamaların %20-40 arasında sonuç elde ettiğini gördük. Özellikle finans uygulamaları iyi performans gösteriyor ve bu da büyük olasılıkla tüketicilerin bankacılık ve ödeme sağlayıcılarıyla inşa ettiği güvenden kaynaklanıyor.

Peki, markalar da bankaların yarattığı gibi bir güvenle takip onayı istemlerini kullanıcıları ürkütmeyecek şekilde nasıl sunabilir?

Bu sorunun cevabı, bağlam ve güvenin bir kombinasyonunda yatmaktadır: birçok sektördeki müşterilerimiz ve partnerlerimiz ile yaptığımız kullanıcı onayı araştırması, ön izin istemlerinin onay oranlarını artırmada başarılı olduğunu gösteriyor. Kullanıcılara bağlam dışında bir gizlilik bildirimi göstermek yerine, mesajınızı ATT pop-up penceresini açıklayacak bir şekilde göstermelisiniz.

Güven kavramı pazarlamacılar için yeni değildir, çünkü güvenilir şirketler daha iyi uzun vadeli kullanıcı tutma ve büyüme görme eğilimindedir. Ancak bu güveni ölçebilmeniz gerekir, ki burada onay istemek büyük rol oynar. Kullanıcılar, verilerini neden takip etmeniz gerektiğini ve bu verilerin hangi amaçla kullanılacağını anladıklarında, onay verme olasılıkları artacaktır, özellikle de bu veriler ürün akışının daha da iyileştirilmesi ve daha alakalı reklamlar görmek gibi talep ettikleri özellikler amacıyla kullanılıyorsa. Veri paylaşımı söz konusu olduğunda, her duruma uyan yaklaşımlar çok iyi sonuçlar vermeyecektir.

 

Kullanıcılara karşı şeffaf olmak, her pazarlamacının istediği güveni ve bağlılığı kuracaktır.

Büyük bir kitle iyidir, ancak sadık bir kitle daha da iyidir. Pazarlamacılar, bu duyguya odaklanarak, takibe onay vermiş küçük bir kitlenin bile inanılmaz derecede değerli olduğunu fark edeceklerdir. Reklamverenler, ilk testlerde sadece %10’luk bir onay oranıyla bile çok yüksek doğruluğa sahip sonuçlar bekleyebileceklerini gördüler. Daha doğru bir veri setiyle, verilerin ışığında verdikleri kararları daha emin olarak alacaklardır ve büyümeye devam edeceklerdir.

Bu bazıları için açık olabilir ama, onay verilen verilerin en iyi yanı size deterministik, kullanıcı-seviyesi attribution veri noktaları sağlamasıdır. Bunun ötesinde son birkaç aydır, iOS 14’ten sonra hangi veri akışlarının kullanılabilir olacağını ve işimizi her zamanki gibi veya mümkün olduğunca eskisi gibi yapmamıza devam etmemizi sağlayacak modeller tasarlıyoruz. Elbette gerçek şu ki, modeller ancak onları beslediğiniz veriler kadar etkilidir. Onay verilen attribution veri noktaları, birebir veri noktaları oldukları için her tür attribution modeline besleyebileceğiniz en iyi verilerdir.

Sonuçta, yüksek onay oranları, KPI’ları daha iyi anlayabilmemizi sağlayarak onları daha iyi optimize etmemize ve daha iyi ve daha kişisel deneyimler oluşturmamız için elimizdeki araçları daha iyi kullanmamıza olanak tanıyacaktır. Daha da önemlisi, kullanıcılarınıza karşı şeffaf olmak, her pazarlamacının istediği güveni ve bağlılığı kuracaktır.