KPMG Türkiye yılın her üç aylık döneminde Türkiye ve dünyadaki makroekonomik gelişmeleri değerlendirdiği Bakış’ın yeni sayısını yayımladı.
KPMG Türkiye’nin hazırladığı Bakış’ın yeni sayısı dünya ve Türkiye ekonomisinde geride kalan üç çeyreği değerlendiriyor, 2019’un nasıl kapanacağına ve 2020 sonrasına ışık tutuyor. Dünya ve Türkiye ekonomisini iki başlıkta inceleyen Bakış’ta, giderek yükselen ‘belirsizlik’ kavramının tüm dünyayı tehdit ettiği vurgulanıyor. Küresel ticaret savaşlarının geleceğiyle ilgili belirsizlik, dünyada büyüme görünümü üzerindeki aşağı yönlü riskler üzerinde baskısını sürdürüyor.
Ticaret savaşlarının ne kadar derinleşeceği ve Brexit belirsizlikleri hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerde yavaşlamaya neden oluyor. Özellikle Avrupa’daki yavaşlama giderek belirginleşiyor. Küresel yavaşlamanın etkilerini hisseden Türkiye ilk yarıda hafif bir daralmanın ardından üçüncü çeyrekte gelen 0,9’luk büyüme ile toparlanma işaretleri veriyor. Bakış’a göre, bu süreçten çıkışın yol haritasını ise Yeni Ekonomi Programı sunuyor, Türkiye ekonomisinin yeni yılda daha olumlu bir tablo ortaya koyacağına inananların sayısı artıyor.
Bakış’ın son sayısından yansıyan başlıklar şöyle:
– 2019’a büyümeye yönelik kaygılarla başlayan Türkiye ekonomisi yılın ilk yarısında hafif bir daralma göstererek, dengelenmeyi ortaya koydu. İlk yarıda yüzde 1,9’luk bir daralma gerçekleşmesinin ardından yılın üçüncü çeyreğinde gelen 0,9’luk büyüme, yıl genelinde sınırlı pozitif bir büyüme beklentisini artırdı.
– Üretim tarafından bakıldığında tarım, finans, kamu yönetimi, bilgi ve iletişim, gayrimenkul gibi sektörlerden gelen ılımlı pozitif katkılara rağmen sanayi, inşaat ve hizmetler ekonomideki daralmaya yol açan sektörler olarak öne çıkıyor.
– Ekonomiye 6 çeyrektir pozitif katkı yapan dış talep nedeniyle cari açığa ilişkin kaygılar önemli ölçüde hafifledi.
– Üçüncü çeyreğe ilişkin 0,9’luk büyüme ekonomik aktivitede toparlanmayı gösterdi. Ayrıca geçen yılın son çeyreğinin zayıf bazı sayesinde bu yılın genelinde GSYH değişiminde pozitif sonuç alma ihtimali arttı.
– Reel sektör ve tüketici güven endeksleri üçüncü çeyrekte dalgalı seyir izledi ama sektörel güven endekslerindeki toparlanmalar büyük ölçüde finansal piyasalardaki görece sakin seyri yansıtıyor. İç ve dış talepteki kırılganlıklar reel sektör ve tüketici güven endekslerinin de işaret ettiği gibi toparlanmanın hızına dair riskleri canlı tutuyor. Bununla birlikte önümüzdeki aylarda üretime ilişkin verilerde pozitif sonuçlar görülebileceği düşünülüyor.
– Her ne kadar ekonomideki daralma çok sert olmasa da işgücü piyasasında daralma devam ediyor. Bu nedenle genel işsizlik oranı yüzde 14 civarındayken, genç işsizliği ise yüzde 26 ile oldukça yüksek seviyede. Ekonomik aktivitede bir miktar toparlanma olsa da bunun işgücü piyasasına ve işsizlik oranlarına yansıması zaman alacak gibi görünüyor.
Turizmde rekor yılı olabilir
– 2017 ve 2018’in ardından Türk turizm sektörü 2019’un ilk dokuz ayını turist sayısında yüksek artışla tamamladı. Ancak turizm gelirlerinde artış, ziyaretçi kompozisyonunun değişmesi ve ulusal ve uluslararası piyasadaki yoğun fiyat rekabeti gibi unsurlar nedeniyle görece sınırlı kalmaya devam ediyor.
– Yılın ilk dokuz ayında turist sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,4 artarak 41 milyon kişiyi aştı. Yıl sonunda rakamın 43,5 milyon kişiye ulaşması bekleniyor.
– Yılın ilk dokuz ayında turizm gelirleri 2018’in aynı dönemine göre yüzde 14 artış kaydederek 26 milyar doları aştı. Yılın sonlarına doğru turizm gelirlerinde geçen yıla göre bir artış kaydedilmese bile yıl genelinde turizm gelirleri 29 milyar dolar seviyesine ulaşarak yeni bir rekor kırabilir.
Enflasyonda düşüş sürüyor
– Geçen yıl ekim ayında yüzde 25,2 ile yakın tarihin zirvesini yapan genel tüketici fiyatları yıllık enflasyonu Eylül 2019’da ilk kez yeniden tek haneli seviyeye indi. Zayıf iç talep, TL’deki görece istikrarlı seyir ve maliyet baskısının hafiflemesi gibi faktörler bunda etkili oldu. 2019 üçüncü çeyrekte gıda fiyatlarının normalleşmesi, iç talepteki zayıflık ve küresel petrol fiyatlarındaki düşük seviyeler enflasyondaki iyileşmeyi destekledi.
– Bununla birlikte yıllık enflasyondaki düşüş, büyük ölçüde geçen yılın yüksek bazını yansıtıyor. Bu eğilimin kasım ve arlık ayında da sürmesi bekleniyor.
YEP’in sunduğu fırsat değerlendirilmeli
– Türkiye ekonomisi içinden geçtiği dengelenme sürecinde, dış dengede ve enflasyon görünümünde önemli kazanımlar elde etti. Talepteki zayıflık ve küresel gelişmelerin desteği ile cari işlemler açığında ve enflasyonda yakın dönemde bir hızlanma olasılığı düşük görülüyor. Ancak bütçe tarafında ve mali disiplinde iyileşme için fiyat ayarlamalarından daha çok vergi reformu gibi gelir artırıcı yapısal adımların atılması gerekiyor.
– Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerdeki faiz indirimleri, Türkiye’nin sunduğu yüksek getiri küresel sermaye akımları için çekici bir unsur olabilir.
– Eylül sonunda açıklanan Yeni Ekonomi Programı, gelecek yıllar için iddialı büyüme hedefleriyle öne çıksa da ekonomik görünüm açısından sunduğu bakış açısıyla iş dünyasında olumlu karşılanıyor. Türkiye ekonomisini güçlendirmek, yeniden büyüme temposunu yakalayabilmek, enflasyon ve cari açıktaki kazanımları koruyabilmek, Türkiye’ye uzun vadeli sermaye girişini tetikleyebilmek için Yeni Ekonomi Programı’nda önerilen, yatırımcı algısını iyileştirecek politika ve tedbirlerin hayata geçmesi büyük önem taşıyor.