Mehmet Evirgen

Payten Ödeme Sistemleri Ürün Müdürü

 

 

Payten Ödeme Sistemleri Ürün Müdürü Mehmet Evirgen, Fintechtime okurları için kaleme aldı “Pandeminin Hızlandırdığı Finansal Özgürlük”.

Pandemi dönemi e-ticaret ve temassız ödeme kullanımlarını olumlu etkiledi. Bu etkiyle beraber özellikle dijital dünyada yüksek kullanıcı adetlerine sahip şirketlerin dijital cüzdana olan ilgileri arttı. Bununla birlikte bu şirketler, uygulamalarında dijital cüzdan hizmeti verebilmek adına çözüm arayışlarına başladılar. Ayrıca pandemi döneminin dünya çapında dijital para transferine ilgiyi fazlasıyla artırdığını söyleyebiliriz.

Kartlı ödeme sistemlerinin ve alışkanlıklarının vizyonunu değiştiren pandemi, “sosyal mesafenin” korunmasına vurguların sıkça yapıldığı bu dönemde, temassız ödemelerin önem ve ihtiyacının artmasına da neden oldu. Temassız ödemeler; önceleri sadece fiziksel bir kart ile POS cihazı üzerinden kart şifresi girilmeden yapılan ödemeler olarak bilinirken, daha öncesinde bilinirliği olmasına rağmen çok tercih edilmeyen dijital cüzdan ve alternatif ödeme yöntemleri gibi jargonlarla daha sık duyulmaya başlandı.

Hatta temassız ödeme özellikli kartların POS cihazlarına olan bağımlılığı da ortadan kalkmış durumda. Akıllı telefonlara yüklenen mobil POS uygulamaları (Banka veya Fintech’lerin geliştirdiği) aracılığıyla kredi kartları kolaylıkla cep telefonundan ödeme alabilir hale geldi. POS cihazları ise yakın gelecekte tarihe karışacak. Tüm bunlar bir zincirin halkasını oluşturan etmenler.

 

Mobil POS dönüşümünün teması ise aşağıdaki gibi;

  • Temassız kart
  • Temassız POS Cihazı modülü
  • Akıllı telefonların POS cihazına dönüşmesi

Pandeminin başlangıcında bulaşma riskinin en yaygın yayılma faktörünün fiziki para olduğunun duyurulması ile birlikte, temassız bir dünya hayal edilmeye çoktan başlanmıştı. Temassız ödemeler en yaygın ödeme araçlarından birisi haline geldi. 2020 verilerine göre POS Cihazı ile yapılan ödemelerde temassız ödemeler, ekim ayında “geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre” %281 artarak yani 4 katına çıkarak  210 milyona ulaştı. Mağaza içi ödemelerde temassız ödemelerin payı geçen yıl %11 iken bu yıl 39’a yükseldi. Böylece, ekim ayında her 5 mağaza içi ödemeden 2’si temassız yapıldı. İnternetten kartlı ödeme tutarı, ekim ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 52 artarak, 25 milyar TL’yi geçti.

Bankalar dijital dönüşümünü yakından takip etmeye gayret gösterirken, kartlı ödeme sistemlerinin yanı sıra diğer ödeme metotlarıyla, e-ticaret platformlarına yeni avantaj ve yöntemler geliştirme çalışmalarındalar. Daha önceden kurumsal bir kimliğe sahip, ancak tam anlamıyla dijitalleşememiş müşteriler ise pandeminin bir anda hayatımıza girmesiyle aslında çok geri kaldıklarının farkına vardılar. İşletmeler, kısa zamanda dijitalleşmeye yönelik adımlar atsalarda, bu iş bir anda olamayan, bazı teknik gereklilik ve altyapıya bağımlı olan bir süreç bütünü. Finansal hizmetler sektöründe daha kolay ve erişilebilir, yenilikçi yöntemler ve esnek iş modelleri sunmalarının yanı sıra, teknolojinin gücünüde kullanan Fintech’ler süreç içerisinde aktif rol oynayacaklar.

Dijital dönüşümün ve dijital dünyanın özellikle son dönemlerde ortaya sunduğu yeni iş modelleri ve seçenekleri Fintech’leri teşvik etmeye devam ediyor. İhtiyaca göre şekillenen veya öngörülen potansiyel girişim hedeflerini baz alan “ihtiyaç-çözüm” düşüncesi, daha da önem kazanmaya başlıyor.

Dünya genelinde 2020 yılı itibariyle işletmelerin yalnızca %15’i banka veya kredi kartı ile ödeme kabul edebiliyor. 200 milyon’a yakın küçük işletme ise POS cihazlarının yüksek maliyeti nedeniyle yalnızca nakit ödeme kabul edebiliyor. Pandemiyle birlikte nakit kullanımı yerine kart ile temassız ödeme kullanımı oldukça arttı. Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin gelir kaybına neden olan bu soruna çözüm geliştirmek isteyen fintech şirketleri, temassız ödeme limiti altındaki işlemler için Android tabanlı akıllı telefon ve tabletleri POS terminallerine dönüştüren uygulamaları hayata geçirmişti. Şimdi de PIN destekli ürünlerini hizmete sunmaya hazırlanıyorlar. Ödemelerin temassız işlem limitine takılmadan hızlı ve güvenli bir şekilde yapılmasına olanak veren çözümler için ”Android telefonları ve tabletleri POS cihazına çeviren şifre destekli ürünler” yukarıda bahsettiğim “ihtiyaç-çözüm” düşüncesine güzel bir örnek olarak ortaya çıkıyor.

Diğer bir “ihtiyaç-çözüm” düşüncesine örnek vermek gerekirse, finansal hizmetlerde teknolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte hizmet ağları ve iş modelleri kökten bir değişim geçiriyor. Koronavirüs (COVID-19) salgınıyla ortaya çıkan “sosyal mesafeli” yeni hayat tarzı, finans sektöründe dijitalleşmenin artık bir seçim değil, zorunluluk olduğunu gösteriyor. Personel ve müşterinin yüz yüze gelme ihtiyacını ortadan kaldırarak, yapılan işlem sürecini dijital ortamda başlatıp dijital ortamda sonlandıran hizmetler, özellikle finansal hizmet veren kuruluşlar için gerekli “kimlik tespiti” ve “sözleşme” süreçlerinin fiziki olarak yürütülmesi zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) 1 Ocak 2021’de yürürlüğe sokacağını açıkladığı ve taslağını yayımladığı yeni tebliği gereği bankalar ve finansal kuruluşlar uzaktan müşteri edinebilecekler. Böylelikle finansal hizmet veren kuruluşlar için müşteri edinim aşamalarındaki “Kimlik Tespiti” ve “Sözleşme” süreçlerinin fiziki olarak yürütülmesi zorunluluğu da ortadan kalkıyor. Fintech şirketleri, pandemi döneminde potansiyel müşteriler ile finansal hizmet veren kuruluşlar arasında teması sıfırlayarak müşteri olma sürecinin dijital ortamda tamamen uzaktan yürütülmesinin önünü açan projelere imza atıyorlar. Böylece operasyon yükü ile kâğıt, posta ve kurye masrafı gibi maliyet unsurları da ortadan kalkıyor.

Bu yeni düzende tüketiciler, pandeminin hızlandırdığı tüm finansal özgürlük seçeneklerini duymak ve incelemek isteyecek. Dünya hızla dijitalleşirken, yeni sürece hevesli olanlar hızla yol alacak, geride kalanlar ise bir süre adaptasyon sorunu yaşayacaklar. Bu sorunlarla hızlı mücadele etmek isteyen şirketler, şirket vizyonu yeniden değerlendirmeli, girişimci ve araştırıcı ruha sahip ekiplerle çalışmalı, teknik donanımlarını bu yönde hazırlamalılar. Pazarı ve özellikle Avrupa ile Asya’daki güncel haber ve yenilikleri takip etmeliler. İçerde proje ve beyin fırtınası ekipleri kurarak tüm görüşleri dinlemeli, bu görüşleri toplamalı ve stratejik vizyon ortaya koymalılar. Ve en önemlisi “ihtiyaç-çözüm” mottosuna sımsıkı sarılmalılar.