KPMG International tarafından büyük ölçekli üretim şirketlerinin CEO’larının katılımı ile yapılan ankete göre CEO’ların yüzde 68’i küresel bir kapanma halinde kendi tedarik zincirlerinin değişim ve/veya zorluklar karşısında ayakta kalmasını sağlamanın öncelikleri olduğunu söyledi.
CEO’lara, büyüme hedeflerini gerçekleştirmek için önemli operasyonel önceliklerinin ne olduğu sorulduğunda ise ilk sırada yüzde 24 ile “Faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda dijitalleşmeyi ve iletişimi geliştirmek/artırmak” yanıtı yer aldı. CEO’ların yüzde 84’ü ise önümüzdeki 3 yıl içerisinde çalışan sayısını artırmayı planladıklarını belirtti.
KPMG International, CEO’ların önceliklerini tespit etmek üzere, büyük ölçekli üretim şirketlerinden 146 CEO’nun katılımı ile bir anket düzenledi. Araştırmada endüstriyel üretim sektörü yöneticilerinin, önlerindeki fırsat ve zorluklar karşısında kendilerini ne şekilde konumlandıracakları konusunda karar alırken kendi durumları ile kıyaslama yapabilecekleri ve ders çıkarabilecekleri görüşler yer alıyor.
Sonuçlar; küresel salgının, iklim değişikliğinin ve jeopolitik gelişmelerin sektörü akıllı dijitalleşme ve ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim) hedeflerine ağırlık verme şeklinde iki yönlü bir dönüşüme eskisinden daha fazla odaklanmaya zorladığını gösterdi. Sektör genelinde, müşterilerin ve yatırımcıların giderek artan değişim talepleri karşısında, değer zincirinin tamamında dönüşüm sağlayacak teknolojilere sahip olma gereksinimi hiç olmadığı kadar acil ve önemli hale geldi.
Araştırma sonuçlarıyla ilgili değerlendirmede bulunan KPMG Türkiye Endüstriyel Üretim Sektör Lideri ve Şirket Ortağı Murat Palaoğlu, “Dönüştürücü bir endüstriyel değişim sürecinde, CEO anketimizden çıkartılması gereken asıl ders, her zamankinden daha acil ve önemli olan ve hep güncel kalan bir konudur: şirketler tedarik zincirlerine özen göstermedikleri takdirde kendilerini riske atmaktadır. Değişim ve zorluklar karşısında ayakta kalma kabiliyetine sahip bir tedarik zinciri olmaksızın operasyonel verimlilik elde etmek mümkün değildir. Bu raporda yer alan üst düzey yönetici görüşlerinin analizi, tedarikçi zincirinin sağlıklı olmasının imalatçının da sağlıklı bir şekilde işlemesine destek olacağı yönündeki görüşü doğrulamaktadır. Dijitalleşme de tedarik zinciri riskini azaltıp sürdürülebilirlik düzeyini yükseltebilir. Ancak sürdürülebilirlik çalışmalarında CEO’ların ESG’yi sadece sonuca giden bir araç olarak değil stratejik bir zorunluluk olarak görmeleri gerekmektedir. ESG’ye önem vermedikleri takdirde sağlıklı bir tedarik zincirine sahip olmaları mümkün değildir ve sağlıklı bir tedarik zinciri olmaksızın, uzun vadeli hedeflerini tutturmakta büyük olasılıkla zorlanacaklardır. İnanıyoruz ki, araştırmamız bu konularda imalat sektörünün geleceği konusunda CEO’lar için bir yol haritası görevi görecektir” dedi.
Değişim ve zorluklar karşısında ayakta kalma en önemli hedef
KPMG International anketindeki 3 yıllık süre zarfında küresel salgının kurumları üzerindeki etkisi ile ilgili soruya CEO’ların üçte ikisinden fazlası (yüzde 68’i), küresel bir kapanma halinde kendi tedarik zincirlerinin değişim ve/veya zorluklar karşısında ayakta kalmasını sağlamayı hedefledikleri şeklinde yanıt verdi. Değişim ve/veya zorluklar karşısında ayakta kalma kabiliyetine öncelik vermek; bu soruya en çok verilen yanıt olup yeni bir önceliğin ortaya çıktığını göstermesi açısından önem taşıyor. Bunu yüzde 51 ile “üst yönetim (örneğin; yönetim kurulu, yatırımcı) toplantılarımızın büyük bir kısmının uzaktan erişimle yapılmasını sağlamaya özen göstereceğiz” yanıtı takip etti. Üçüncü sırada ise yüzde 46 ile “çalışanların daha esnek koşullarda çalışabilmesi için ortak ofis alanları araştıracağız” yanıtı yer aldı. Üretim sektöründeki CEO’lara “şirketinizin büyümesine yönelik en büyük tehlike hangisidir?” diye sorulduğunda ise gelen yanıtlar içerisinde yüzde 25 ile tedarik zinciri riski ilk sırada yer alırken bunu yüzde 13 operasyonel risk ve yüzde 12 ile yeni gelişen/ezber bozan teknoloji riski takip etti.
En önemli operasyonel öncelik dijitalleşme
CEO’ların yüzde 35’i tedarik zinciri üzerindeki baskıyı azaltmanın birinci yolunun, ağır bir darbeye yol açmadan önce değişimleri öngörmek için şirketlerinin denetleme/izleme mekanizmasını tedarik zincirlerini daha derinlemesine kapsayacak şekilde genişletmek olduğunu belirtti. Bunun için ise sadece doğrudan temasta oldukları tedarikçilerle değil, dördüncü kademe veya mümkünse daha da ötesi ile olan çok sayıdaki işlemi takip edebilecek teknoloji gerekiyor. Bunun için üretim sektöründeki şirketlerin gündeminde olan çözümlerden biri, yapay zekâ (AI). Araştırmaya göre üretim şirketleri, AI odaklı tedarik zinciri çözümlerini kullanmaya başladı. Bu çözümler, şirketlerin gerçek zamanlı olarak analiz ettikleri arz ve talep verilerine istinaden üretim yapabilmelerini sağlıyor. Teknoloji, şirketlerin tedarik zincirinde herhangi bir kırılgan durum ortaya çıkması halinde yöneticilerin bu durumla ilgili risk yönetimi uygulamasını sağlamaya odaklanmasına yardımcı oluyor. AI, şirketlerin baştan sona şeffaflık elde etmesine yardımcı olan ERP sistemlerinin başında geliyor. CEO’lara 3 yıl içerisindeki büyüme hedeflerini gerçekleştirmek için önemli operasyonel önceliklerinin ne olacağı sorulduğunda ilk sırada yüzde 24 ile “Faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda dijitalleşmeyi ve iletişimi geliştirmek/artırmak” yanıtı yer aldı.
Yeni bir amaca sahip olma önem kazandı
COVID-19 sadece tedarik zincirlerinde bozulmaya ve aksaklığa yol açmakla kalmadı aynı zamanda CEO’ları ticaret yapma nedenleri gibi derin mevzular konusunda sorgulamalara da itti. CEO’ların yüzde 77’si, küresel salgın başladığından bu yana şirketlerinin amacına duygusal anlamda daha güçlü bir şekilde bağlılık hissettikleri belirtti. Buna ek olarak; katılımcıların yüzde 67’si, kurumlarının ana hedefinin paydaşlar için uzun vadeli değer yaratmak olduğunu ifade etti. Bu sayı, hissedarlara ekonomik getiri üzerinde duranların sayısının neredeyse beş kat üzerinde oldu. CEO’lar, küresel salgın neticesinde ESG’nin içerdiği üç ana başlık arasından toplumsal sorunlara, çevre ve yönetişim konularından daha fazla ağırlık verdiklerini belirtti. CEO’lar açısından ESG, sonuca giden bir araç olarak görülüyor. Ankete katılan CEO’ların yaklaşık üçte biri, bu konuyla ilgili paydaş beklentileri karşılayamadıkları takdirde bu durumun işe alımları etkileyeceğini ve rakiplerin üstünlük kazanacağını ifade etti. Bu kabule rağmen ESG, ankete katılan CEO’lar tarafından asli bir büyüme aracı olarak görülmüyor. Büyük bir azınlık (yüzde 31) ESG konularına odaklanmanın finansal performansı artırdığını belirtirken katılımcıların yüzde 54’ü ise bunun nötr bir etkisi olduğunu belirtti. En önemlisi ise katılımcıların yüzde 92’sinin bir amaca hizmet etmenin en çok müşteri ilişkileri üzerinde etkisi olduğunu düşünmesi oldu.
CEO’lar çalışan sayısını artırmayı planlıyor
Üretim sektöründe istihdam konusuna da ışık tutan araştırmaya göre sektördeki CEO’ların yüzde 84’ü, önümüzdeki 3 yıl içerisinde çalışan sayısını artırmayı planladıklarını belirtti. Katılımcıların yüzde 45’i büyüme hedeflerini tutturabilmek için iş gücünün becerilerini geliştirmeye yatırım yaptıklarını, ayrıca daha büyük bir kısmı (yüzde 55’i) da yeni teknolojilere yatırım yaptıklarını kaydetti. CEO’lara “Karma çalışma düzeninin giderek daha yaygın hale geldiği bir ortamda çalışanların şirkete bağlı, motive ve verimli kalmalarını sağlamak için en önemli başarı faktörleri nelerdir?” sorusu sorulduğunda yüzde 38 ile ilk sırada “Çalışanların becerilerinin geleceğe odaklı kalmasını sağlamak için dijital eğitim, gelişim ve yeni beceriler öğrenme konularına yatırım yapmak” yanıtı yer aldı. “Önem arz eden büyük sorunlar (örneğin; iklim değişikliği, ırkçılık veya artan eşitsizlik) konusunda söz hakkı” yanıtı yüzde 37 ile ikinci, “Çalışanların akıl ve ruh sağlığına ve mutluluğuna önem vermek” yanıtı ise yüzde 35 ile üçüncü oldu.