Cem Aydede ile Barış Yalın Uzunlu, Fintechtime Şubat sayısı için yazdı “2025’te Fintech: Amerika Seçimlerinin Getirdiği Fırsatlar ve Tehditler”.

Amerika seçimleri, fintech sektörünü dönüştürebilecek bir dizi fırsat ve zorluğu beraberinde getiriyor. Bu makalemizde ABD seçimlerinin ardından fintech’in büyüme projeksiyonunu etkileyebilecek piyasa dinamiklerini ve toplumsal değişimleri ele aldık.

 

2025’te Fintech: Amerika Seçimlerinin Getirdiği Fırsatlar ve Tehditler

Video oyun pazarına kattığı inovatif ve son derece popüler oyun konsolları ile damga vuran Japonya merkezli Nintendo şirketi, 16 Ocak Perşembe günü 7 yaşını doldurmuş ve yaklaşık 150 milyon adet satmış oyun konsolu Nintendo Switch’in yerini alacak yeni konsolunu açıkladı. Ancak geliştirdiği donanımları sır gibi saklaması ile ünlenen oyun şirketinin açıkladığı Nintendo Switch 2 aylar öncesinde sızan görüntülerdeki ile neredeyse aynı şekilde kullanıcıların karşısına çıktı. Bu sızıntıların artık günümüzün internet olgunluğunda önüne geçilebilmesi gittikçe zorlaşıyor ancak söylenenlere göre Nintendo’nun cihazı tüm detayları ile daha önceden açıklayamamasının ve dolayısı ile üçüncü parti donanım geliştiricilerinin sızıntılarına engel olamamasının temel nedeni gümrük belirsizlikleri nedeni ile cihazın son fiyatına karar verememesi! Amerika Birleşik Devletleri, 2024 seçimlerini geride bıraktı ve bu seçimlerin getirdiği politik değişim rüzgarları, yalnızca ülke içindeki ekonomiyi değil, örneğini verdiğim gibi küresel piyasalarda da dalgalanmalara neden olacak gibi görünüyor. Video oyun sektörü gibi fintech sektörü de bu tür politik değişimlere karşı en duyarlı pazarlardan biri. Seçimler sonrası hem fırsatları hem de riskleri barındıran bir dönüşüm sürecine girilecek gibi görünüyor.

Statista’ya göre, 2023 yılında küresel fintech pazarının değeri 250 milyar doları aştı ve bu rakamın 2025 yılına kadar %20’lik bir bileşik büyüme oranı ile artması bekleniyor. ABD seçimlerinin ardından fintech’in bu büyüme projeksiyonunu nasıl etkileyebileceğini anlamak için düzenlemeler, piyasa dinamikleri ve toplumsal değişimler gibi farklı başlıklarda değerlendirme yapmamız gerekiyor.

 

Düzenlemeler: Fırsat mı, Engel mi?

Seçim sonrası yeni yönetimin, büyük teknoloji şirketlerine ve finansal inovasyona yaklaşımı, fintech şirketleri için belirleyici olacak. Örneğin, kripto para birimleri gibi yenilikçi alanlar üzerindeki düzenleyici baskılar artabilir. Bunun sonucunda fintech şirketleri için operasyonel riskler yükselirken, tüketicilere sunulan ürünler çeşitlenme fırsatı bulabilir.

Regülasyon politikalarının fintech üzerindeki etkilerini iki farklı senaryo ile değerlendirebiliriz. Birinci senaryoda, yeni hükümet daha sıkı düzenlemeler uygulayarak piyasalardaki şeffaflığı artırmaya odaklanabilir. Bu durum, özellikle küçük ve orta ölçekli fintech şirketlerini etkileyebilir. İkinci senaryoda ise, düzenlemeler inovasyonu teşvik edici şekilde revize edilebilir. Bu, kripto para platformlarından dijital bankalara kadar tüm sektör oyuncuları için büyüme fırsatlarını artırabilir.

Kripto varlıklar, stablecoin’ler ve blockchain teknolojilerinde yeni düzenlemelerin özellikle yatırımcı güvenini artırıcı etkisi olması bekleniyor. Ancak bu düzenlemelerin kullanıcı deneyimini zorlaştırması, sektör için negatif bir sonuç yaratabilir. Burada denge, regülasyonların kullanıcı dostu olmasına bağlı.

 

Teknoloji Yatırımları: Büyümenin Anahtarı

Seçim sonrası hükümetin teknoloji ve altyapı yatırımlarına odaklanması, fintech sektörü için bir büyüme katalizörü olabilir. Blockchain, yapay zekâ ve bulut teknolojilerinin geliştirilmesi, fintech şirketlerine daha hızlı ve verimli çözümler sunma imkanı tanıyabilir.

Örneğin, dijital ödeme sistemlerinde kamu-özel sektör iş birliği modelleri uygulanabilir. Bu tür ortaklıklar, bankacılık sisteminin kapsayıcılığını artırarak daha fazla kullanıcının dijital finansal hizmetlere erişimini kolaylaştırabilir. Bu tür yatırımlar yalnızca teknolojik gelişmeleri desteklemekle kalmayacak, aynı zamanda fintech şirketlerine yeni müşteri segmentleri yaratacaktır.

 

Piyasa Dinamikleri: Rekabet ve İnovasyon

Amerika seçimlerinin küresel fintech rekabetine etkisi de dikkate değer bir unsur. ABD’nin Avrupa ve Asya gibi bölgelerdeki fintech liderliğini sürdürmesi, yeni hükümetin ticaret politikalarına ve teknoloji yatırımlarına bağlı olacak.

Start-up ekosisteminin geleceği ise regülasyonlarla doğrudan bağlantılı. Daha esnek düzenlemeler, küçük fintech şirketlerinin büyük oyuncularla rekabet edebilmesini kolaylaştıracaktır. Ayrıca, dijital bankacılık ve gömülü finans (embedded finance) gibi alanlarda büyük ölçekli oyuncuların artan yatırımları, sektördeki yenilikçi çözümleri hızlandırabilir.

 

Sosyal ve Ekonomik Dönüşüm

Finansal Kapsayıcılık

Seçim sonrası hükümetin düşük gelirli kesimlere yönelik finansal kapsayıcılık politikaları, fintech sektöründe yeni bir büyüme dalgası yaratabilir. Mobil ödeme sistemleri, mikro kredi çözümleri ve dijital cüzdanlar, bu politikalarla birleşerek daha geniş kitlelere ulaşabilir.

 

Yeşil Finans ve ESG Kriterleri

Sürdürülebilirlik odaklı finansal çözümler, fintech sektörünün önemli gündem maddelerinden biri. Yeni hükümetin yeşil enerji ve çevre dostu projelere sağlayacağı teşvikler, ESG (Çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim) kriterlerini benimseyen fintech şirketleri için büyüme fırsatları yaratacaktır.

 

2025 ve Ötesi İçin Stratejik Öngörüler

  • Müşteri Odaklı Çözümler: Kullanıcı deneyimini iyileştiren, hızlı ve sürtünmesiz finansman çözümleri sunan şirketler rekabette öne çıkacak.
  • Regülasyonlara Uyum: Sektör oyuncularının, değişen düzenlemelere hızla uyum sağlaması kritik önem taşıyor. Proaktif bir yaklaşım benimseyen şirketler avantaj sağlayacaktır.
  • Küresel Büyüme: ABD seçimleri sonrası oluşacak politik atmosferin, fintech şirketlerinin uluslararası genişlemesini nasıl etkilediği göz önünde bulundurulmalı.

 

Sonuç: Yeni Dönemde Fintech’in Rüzgarını Yakalayın

Amerika seçimleri, fintech sektörünü dönüştürebilecek bir dizi fırsat ve zorluğu beraberinde getiriyor. Sektör oyuncularının regülasyonlara uyum sağlaması, müşteri deneyimini ön planda tutması ve sürdürülebilir büyümeye odaklanması, bu dönüşüm sürecinden başarıyla çıkmalarını sağlayabilir.

Örneğin, JPMorgan Chase’in fintech yatırımları ve blockchain odaklı projelere yönelmesi, sektördeki geleneksel oyuncuların bile yenilikçi çözümlere ne kadar önem verdiğini gösteriyor. Aynı şekilde, PayPal’ın ABD’de kripto ödeme hizmetlerini genişletmesi, regülasyonlarla uyumlu bir şekilde inovasyona odaklanmanın önemini vurguluyor.

2025 yılı, fintech için yeniliklerin hız kazandığı ve rekabetin küresel bir boyuta taşındığı bir yıl olmaya aday. Bu süreçte, değişime hızla uyum sağlayan ve inovasyonu benimseyen şirketler, sektörde liderliği ele geçirecek. Aynı zamanda, finansal kapsayıcılığı artıran çözümler geliştiren oyuncular, toplumsal dönüşümde önemli bir rol oynayacak.

Seçimler ve yeni politikalar, fintech sektöründe köklü değişiklikler yaratırken, şirketlerin uzun vadeli stratejilerini doğru bir şekilde kurgulaması gerekiyor. Değişimle birlikte gelen bu fırsatları değerlendiren oyuncular hem finansal teknolojilerdeki yenilikleri yönlendirecek hem de bu büyüyen pazarda liderlik konumunu güçlendirecektir.

2025 yılı, fintech sektörü için yalnızca yeni fırsatlar değil, aynı zamanda değişimle birlikte gelen büyük sorumlulukları da beraberinde getiriyor. İnovasyonun hız kesmediği, teknolojinin insanlara daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir finansal gelecek sunduğu bir yıl olmasını diliyorum. 2025’in sektöre getireceği yenilikleri merakla bekliyoruz.