Deloitte Türkiye, Finansal Hizmetler Endüstrisi Lideri Hasan Kılıç’ın hazırladığı Finansal Hizmetler Sektörü 2016 Değerlendirmesi 2017 Beklentilerini açıkladı. Yapılan değerlendirmeye göre 2016 yılı hem Türkiye’de hem dünyada yaşanan gelişmeler nedeniyle Bankacılık sektörü açısından sorunların devam ettiği bir yıl oldu. Türk Bankacılık sektöründe geçmiş yıllarda kredilerde yaşanan hızlı büyüme oranlarına karşın 2016 yılında yavaşlama yaşandığı gözlemlendi, takipteki kredilerin oranındaki artış ilave edilince daralmaya başlayan kar marjları olumsuz etkilendi. Türkiye’de 2016’da yaşanan gelişmelerin yanı sıra, TCMB’nin faiz indirimleri, coğrafyamızdaki gelişmeler, Brexit, AB ülkeleri bankalarında yaşanmaya devam eden sıkıntılar, ABD seçimleri ve FED faiz artışları finans sektörünü olumsuz etkiledi. Yıl içerisinde sabite yakın hareket eden döviz kurları son aylarda yaşanan gelişmelerden önemli seviyede etkilendi ve ekonomide toparlanma eğilimi gösteren bu dönemi, tekrar sıkıntılı bir zemine sürükledi.

Bankacılık sisteminin güçlü yapısı sıkıntılı dönemi iyi yönetti

Türk bankacılık sektörünün son dönemde yaşanan sıkıntılı dönemi, bankacılık sisteminin mali ve yapısal olarak güçlü olması ve krizler konusunda ekonomi yönetiminin deneyimi sayesinde iyi yönettiğini görülüyor. Eylül 2016 itibariyle bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü geçmiş yıla göre %6 artış kaydederek 2.534 milyar TL oldu. Kar marjlarındaki daralma ve kredi büyümelerindeki yavaşlamaya rağmen, bu yıla özel Visa ve Mastercard’dan elde edilen gelirler ile TCMB’nin zorunlu karşılıklar ile ilgili adımları gibi bir defalık elde edilen gelirler sayesinde, bankaların Eylül 2016 itibariyle net karı bir önceki yılın aynı dönemine göre %55 artarak 29 milyar TL’ye ulaştı. Bu sayede özkaynak karlılığı yine aynı dönemler karşılaştırıldığında %8,12’den %11,03’e kadar yükseldi.

Bankacılık sektörünün genel performansında geçmiş yıllara göre çok büyük farklar oluşmamış olsa bile, bir önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında bankaların şube sayılarında 12.330’dan 11.926’ya, personel sayıların da ise 218.006’dan 211.673’ya bir azalma gözlemlendi.

Risklere hazırlıklı olmak tek başına yeterli değil

2017 finans sektör gündemini; yurt dışında ABD’deki yönetim değişiminin, FED kararlarının, coğrafyamızda yaşanacak gelişmelerin, Avrupa’da yaşanacak seçimlerin, içeride ise kurlardaki dalgalanma ve faizlerdeki değişimin oluşturması bekleniyor.

Değerlendirmeye göre Türk bankacılık sektörünün güçlü mali yapısı ile 2017’de yaşanacak risklere yönelik hazırlıklı olması tek başına yeterli değil. Reel sektörün en önemli yoldaşı olan finans sektörünün son dönemde sıkışmış olan ekonominin tekrar canlanması ve büyümesi için akıllı yatırımlara yönelmesi de zorunluluk teşkil ediyor. Bu sebeple; sermaye, risk ve maliyet yönetimi stratejisinin, aktif kalitesinin gelişimi için kredi tahsis ve izleme politikalarının ve özellikle risk bazlı fiyatlama konularının, bankaların en önemli gündem maddeleri olması bekleniyor. Uzun yıllar gerek ülkemizde gerekse yurtdışında teknoloji yatırımlarında örnek gösterilmiş bankalarımızın bu alanda da müşteri ve verimlilik odaklı yenilikçi çözümler ile önümüzdeki dönemde pazarı şekillendireceği görüşündeyiz.