Vakıf kültürü ile faizsiz bankacılık ilkelerini bir araya getiren Vakıf Katılım Bankası’nın Genel Müdürü İkram Göktaş ile Vakıf Katılım Bankası’nın vizyonunu, katılım bankacılığının konvansiyonel bankalardan farkını ve fintech’lerle olan benzerliğini konuştuk.
Öncelikle hem Vakıf Katılım’ın kuruluşu hem de Genel Müdürlük görevinizi tebrik ederiz. Bize öncelikle katılım bankacılığını konvansiyonel bankalardan ayıran noktalardan bahsedebilir misiniz?
Vakıf Katılım ailesi adına teşekkür ediyorum. Ben de sizin şahsınızda tüm ekibinize yayın hayatınızda başarılar diliyorum.
Sorunuza gelecek olursam Katılım Bankacılığı, faizsiz bankacılık prensipleri üzerine inşa edilen, toplumun ekonomik yönden gelişmesine ve adaletli bir şekilde ilerlemesine yardımcı olan bir finansal çözüm modelidir. Katılım Bankacılığı üretim ve ticarete dayalı bir fonlama yapmasıyla konvansiyonel bankalardan ayrılırken aynı zamanda ekonominin doğrudan gelişmesine katkı sağlıyor. Katılım bankacılığı ayrıca konvansiyonel bankacılıktan farklı olarak bankalara uygun iş yapmak yerine müşterilerin fikirlerine uygun iş yapmayı önceliyor.
Genel bir değerlendirme yaptığımızda ise günümüzde katılım bankacılığı modelinin, dünya genelinde oldukça ilgi gören ve 2 trilyon doları aşkın büyüklüğüyle göz kamaştıran, ülkemizde ise siyasi otoritenin de desteğiyle sektördeki payı her geçen yıl artan bir finans modeli olduğunu görüyoruz. Günümüzde global dünyanın geldiği noktada türev piyasaların aşırı büyümesi, daha fazla kazanç elde etme gayreti ile aşırı riskli enstrümanlara yatırım iştahının artması sonucunda yaşanan ciddi ekonomik krizler, girdikleri faiz yükü altında ezilen kişi ve ülkeler, temeli ekonomik sıkıntılara dayanan çatışma ve savaşlar dünya genelinde kabul gören ekonomik modellerde değişiklik yapılması ihtiyacını net bir şekilde ortaya koyuyor. Bu noktada sosyal adalet ve ekonomik büyümeyi desteklemeyi temel felsefeleri arasında kabul eden Katılım Bankacılığı modelinin, önümüzdeki dönemde dünya piyasaları için en iyi alternatiflerden biri olacağını rahat bir şekilde söyleyebiliriz. Birçok gelişmiş ülkede bankalar ve finans kurumları sıkıntılı dönemler yaşarken Katılım Bankaları sermayelerini ve şube ağlarını artırıyor, istikrarlı büyümesini devam ettiriyor.
Vakıf Katılım olarak biz de bu aşamada, reel sektörle aktif bir işbirliği içinde olarak, kâr-zarar ortaklığı projeleriyle katılım bankacılığı uygulamasını geliştirmek için çalışacağız. Ticari hayatın içerisinde aktif rol alarak gerçek bir alternatif oluşturacak; kaliteli ve fizibilitesi iyi yapılmış projeleri olan ancak yeterli sermaye birikimi olmayan yatırımcılarla işbirliği geliştirerek, Türkiye’ye yeni iş alanları kazandırmak için çaba sarf edeceğiz. Çalışma felsefemizin temel taşlarından bir olan Vakıf Kültürü ile katılım bankacılığına yeni bir soluk yeni bir yaklaşım getireceğimize inanıyoruz. Faaliyetlerimiz sonucunda elde ettiğimiz kârın da bir kısmının vakıf işlerinde kullanılacak olması bizi diğer rakiplerimizden farklılaştıran en önemli unsurlardan biri olacak. Vakıf Katılım olarak bu yola çıkarken kamu desteğini ve gücünü, yüzyıllara dayanan adalet ve sosyal paylaşım esaslı Vakıf Kültürü ile aynı potada eritmeyi ve bu sayede Katılım Bankacılığı sektöründe bir dönüşüme önayak olmayı amaçladık.
Sizi diğer bankalardan ayıran önemli özelliklerinden biri, yüzde 100 oranda Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olmanız. Bunun bankanıza ne gibi etkileri var? Milli bir banka diyebilir miyiz Vakıf Katılım için? Milli banka olmanın ne gibi avantajları var?
Vakıf Katılım’ın isminde yer alan “Vakıf” ifadesi, kurucumuz Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden ve vakıf kültüründen gelmektedir. Vakıf Katılım’ın temel kuruluş felsefeleri arasında ise ecdat yadigârı olan “vakıf medeniyeti” ve “vakıf kültürü” anlayışını benimseyerek, sosyal dengenin temellerinden olan vakıfların korunması ve gelirlerinin artırılmasına yönelik projelerde yer almak bulunuyor. Yüzyıllardır adil ve sosyal yaşamın önemli bir parçası olan vakıf kültürü ile faizsiz bankacılık ilkelerini bir araya getiren Vakıf Katılım, bu şekilde üstlendiği önemli misyonla çalışmalarını sadece ortakları veya müşterileri için değil tüm topluma faydalı olma ilkesi çerçevesinde yürütmeyi hedeflemektedir. Katılım bankacılığının ana prensip ve ilkesinin toplumun ekonomik yönden gelişmesine ve adaletli bir şekilde ilerlemesine yardımcı olan bir finansal çözüm modeli olması, bunun yanı sıra Bankamızın Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze uzanan, yüz yıllardır milletimizin kadim değerlerini bünyesinde toplayan Vakıfların mirasını taşıması, ayrıca kamu sermayeli bir banka olmamız, sorunuzda tanımladığınız şekilde, Bankamıza “milli bir banka” demeyi mümkün kılıyor diyebiliriz.
Kamu sermayeli bir katılım bankası olmamız hasebiyle yasal düzenlemeler için kamu otoritesi ile beraber çalışarak Katılım Bankacılığının gelişmesi için öncülük yapabilmek, müşteriler nezdinde Katılım Bankacılığı algısını kuvvetlendirmek, faiz hassasiyetleri olan yurtiçi ve yurtdışı müşterilere farklı ve daha avantajlı ürünler sunmak ve bu şekilde ülkemizin gelişmesine daha fazla katkı sağlamak avantajlarımız arasında gösterilebilir.
Vakıf Katılım’ın şubat ayında kurulduğunu biliyoruz. O zamandan bu yana nasıl bir süreç yaşandı? Henüz ilk senesini doldurmadan Türkiye bazı önemli sınavlar verdi. Bunlardan bankanız etkilendi mi? Yaşananları göz önünde bulundurarak, hem bankanız hem de genel bankacılık sektörü açısından geleceği nasıl görüyorsunuz?
Ülkemiz bu son aylarda çok ciddi bir sınav verdi, bu olaylar keşke hiç yaşanmamış olsaydı; fakat yaşandı ve millet olarak çok güzel bir tepki verdik. Milletçe hem toplumsal açıdan hem de ekonomik açıdan müthiş bir refleks ve birliktelik ortaya koyduk. Ekonomimiz ve Türk Bankacılık sektörü bu sınavdan yara almadan, başarıyla çıktı. Vakıf Katılım’ın tüm operasyonel faaliyetleri ve işleyişi yaşanan bu olumsuzluklardan negatif olarak etkilenmezken, hedeflerimiz doğrultusunda güvenli ve sağlıklı bir şekilde faaliyetlerine devam ediyoruz.
Hem Vakıf Katılım hem de Türk Bankacılık sektörü olarak bundan sonraki süreçte ekonomik dirayetimizi devam ettirmemiz, Türk lirasına değer vermemiz ve güvenmemiz gerekiyor. Türk Lirası’nın uzun vadede her zaman dövizden daha fazla kazandırdığını bilmemiz gerekiyor. Bundan sonraki süreçte de -ekonominin tüm aktörlerinin yapması gerektiği gibi- biz de Vakıf Katılım olarak ekonomik büyümeyi desteklemeye devam edeceğiz.