Hukuk ve Dijital Dönüşüm Danışmanı Avukat Yunus Emre Berk ile Hukuk ve Dijital Dönüşüm Danışmanı Avukat Oğuzhan Kundak, Fintechtime Şubat 2024 sayısı için yazdı “Finansal Teknolojilerin YZ (Yapay Zeka)’si”.

Yapay zekâ kullanımı her ne kadar ilk yatırım maliyeti yüksek gibi dursa da uzun vadede kullanım hem operasyonel maliyetleri düşürecek hem de hizmet verimliliğini birçok açıdan geliştireceği için, ciddi rekabet avantajları sağlayacak. Genel olarak, YZ Fintech’lerin gelişiminde daha da önemli hale gelecek, finansal hizmetlerin etkinliğini, doğruluğunu ve kişiselleştirilmesini artıracak.

 

Finansal Teknolojilerin YZ (Yapay Zeka)’si

Modern teknolojinin ABC’si yani başlangıcı nasıl ki bilgisayar kullanımının günlük hayatlarımıza ve iş dünyasına bolca girmesi olduysa, belki de sonu yani YZ’si de yapay zekâ uygulamalarının yine hayatımızın her alanına, sınır gözetmeksizin nüfuz etmesi olacak gibi gözüküyor. Teknolojiye dayalı uygulamaların sıçrama tahtası “büyük veri” ve onun doğru kullanımı olduğu gibi, YZ’nin de hem en büyük kaynağı hem de yine en yüksek risk faktörü, yine büyük veri ve kullanımı olacak gibi gözüküyor. Nasıl ki özellikle “davranışsal ve hedefe dayalı pazarlama” da verinin kullanımı büyük önem arz ediyorsa, YZ’nin de beslendiği ana kaynak yine; hayatımızın her alanından, daha doğrusu her paylaşımından dolan bu sonsuz bilgi havuzu olacaktır.

Bu gelişmeler özellikle satış ve pazarlama birimlerinin ağzını sulandırıp, hedefe yönelik ve kişiselleştirilmiş pazarlama teknikleri ile kişinin ihtiyacı olan ya da ihtiyacı olduğuna inandırılan ürün/hizmetlerin satışını artırmıştır. Malumunuz geçmiş yıllarda güçlenen davranışsal pazarlama ve iletişim uygulamaları, bir taraftan mesaj kirliliğini ortadan kaldırıp, hedefe yönelik daha net iletişim kurmaya imkân tanırken, diğer taraftan da ilgili kişinin mahremiyetine de büyük bir tehdit oluşturmaktaydı. Bu tehlikenin farkına varan ülkeler ve hukuk otoriteleri, bir araya gelerek sınır ötesi uygulanabilecek “veri koruma” ve “e-iletişim” yasaları üzerine çalışmaya başladılar. Bunun en iyi bilinen ve hali hazırda yürürlükte bulunan örneklerinden biri de malumunuz; Avrupa Birliği Veri Koruma Regülasyonu (“GDPR”)’dır.  Yine e-Privacy Directive ve Digital Market Act ile Avrupa Birliği (“AB”), özellikle verinin kullanımı ve paylaşımına yönelik düzenlemelerle dijital ekonomiyi regüle etmeyi hedeflemektedir.

Ancak pek tabi ki kişisel verinin işlenmesine dair en kapsamlı düzenleme GDPR’dır. Kişisel verinin hangi şartlarla ve amaçlarla toplanabileceği ile hangi koşullar yerine getirilse, kimlerle paylaşılabileceği ve hatta güvenliğinin nasıl sağlanacağı da kapsamlı olarak düzenlenmiştir. GDPR’ın en dikkat çekici ve önceki veri koruma yasalarından belki de en büyük farkı ise, sınır ötesi uygulanmasıdır. Yani bir şirket nerede kurulu ve yerleşik olursa olsun, AB sınırları içinde yerleşik kişilerin verilerini işliyorsa GDPR’ın kapsam alanına girecek, veri işleme faaliyetlerinden bu çerçevede sorumlu olacaktır.  Bu sayede AB, Birlik içerisinde yaşayan kişilerin verilerini koruma konusundaki kararlılığını göstermektedir.

Veri koruma alanında olduğu gibi, YZ konusunda da yine AB, yasal mevzuat çalışmalarında öncülük etmiş ve 2023 sonu itibariyle dünyada bu alanda net kuralları koyan ilk Yapay Zekâ Yasası’nı, 2026 yılından itibaren kademeli olarak yürürlüğe girecek şekilde kabul etmiştir.

Yeni yasa ile yapay zekâ uygulamalarında risk temelli bir yaklaşım izlenmiş ve uygulamalar 4 ana risk kategorisinde sınıflandırılmıştır. Bunlar; “en yüksek”, “en düşük”, “kabul edilemez” ve “spesifik şeffaflık” olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sınıflar da özetle aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır;

 

Kabul Edilemez Risk: Çok yerinde bir değerlendirmeyle; insanların temel haklarına yönelik açık bir tehdit olarak değerlendirilen yapay zekâ sistemleri bu sınıfa dahil edilerek, dini, siyasi ya da cinsel kimliklere dayalı biyometrik tanımlama biçimleri ile işyerlerinde ya da okullarda duygu tespit sistemlerinin kullanılması, kabul edilemez riskli faaliyet olarak değerlendirilerek yasak kapsamına alınmıştır.

Yine kamuya açık alanlarda (yasal gereklilikler hariç) kolluk kuvvetlerinin amaçları doğrultusunda gerçek zamanlı uzaktan tanımlama gibi biyometrik sistemleri kullanmaları da yasaklanmıştır.

Yüksek Risk: Doğal kaynaklar, yargılama, ulusal güvenlik, sağlık ve sair hayati öneme sahip alanları yönetmek için kullanılan yapay zekâ sistemleri bu kapsamda yer almaktadır. Bu alanlarda kullanılan yapay zekâ uygulamaları için; risk azaltma sistemleri, yüksek kalitede veri kümeleri bulundurma, faaliyet günlüğü tutma, ayrıntılı belge ve kullanıcı bilgilerini güvenli bir şekilde saklama ile ek olarak mutlak insan gözetimi gibi katı koşullar getirilmektedir.

Spesifik Şeffaflık Riski: Bu sınıfa giren uygulamalar hayata geçirilirken kullanıcıların, sohbet robotları gibi yapay zekâ sistemlerini kullanan bir makineyle etkileşimde bulunduklarının farkında olmalarına yönelik bilgilendirmeler zorunlu kılınmıştır.

Düşük Risk: Temel insan hakları ve güvenlik açısından daha düşük düzeyde riske sahip olan yapay zekâ destekli öneri sistemleri veya spam filtreleri gibi uygulamalar bu sınıfa dahil edilmiş ve dolayısıyla da daha esnek kurallara tabi tutulmuştur.

AB dışında, özellikle Amerika’da Beyaz Saray düzeyinde bir AI Bill of Rights yani YZ Haklar Yasası üzerinde çalışmaktadır. Henüz kamuoyu görüşüne açılmış olan bu tasarının, 2024 yılında yasalaşması beklenmektedir. Yine Amerika düzeyinde güncel bir gelişme de NY Times medya grubunun ChatGPT’nin sahibi olan OpenAI şirketini ve yine YZ uygulamalarından dolayı Microsoft’u, telif hakkı ihlalleri kaynaklı dava etmesidir. Davanın temelinde ise, NY Times’ın yıllar boyunca yaratmış olduğu içeriğin, izinsiz olarak YZ uygulamalarında yer alan chatbox’lar tarafından kullanılmasıdır. Özellikle Kuzey Amerika kıtasında ki YZ uygulamaları için dönüm noktası olabilecek bu davanın sonucunu merakla takip edip, sizleri de ilerleyen yazılarımızda bilgilendireceğiz.

 

Finansal Teknolojiler Alanında YZ ve Fırsatlar:

Yapay zekâ, diğer tüm sektörleri olduğu gibi, Fintech sektörünün çalışma şeklini ciddi anlamda değiştirecektir. Aslında hem finans hem de Fintech şirketleri YZ uygulamalarını uzunca bir süredir, biz farkında olalım ya da olmayalım kullanmaktadır. Kredi skorlamasından, finansman kararlarına, risk yönetiminden, dolandırıcılık tespitine ve her tüketicinin kişiselleştirilmiş mali tavsiyesine kadar, finansal kuruluşların operasyonları yapay zekâ tabanlı karar verme mekanizmaları tarafından beslenmektedir. Ülkemizde sıkça uygulanan KKB (kredi kayıt bürosu) bazlı Findeks uygulaması da aslında, ilgili kişinin tüm finansal geçmiş bilgisinden beslenen ve bu alandaki davranışlarının puanlanması neticesinde kurgulanmış bir yazılım (zekâ) tarafından verilen bir skordan ibarettir.

 

Yapay Zekâ’nın Fintech Sektöründe Kullanımı ve Avantajları: 

Bazı YZ uygulamalarının Fintech sektöründe kullanımı bir süredir oldukça yaygın olmakla birlikte, bu tür uygulamaları daha hızlı hayata geçirebilecek olan şirketlerin ciddi avantajları söz konusu olacaktır. Şimdi gelin bunlara kısaca değinerek, yeni bir ufuk açmaya çalışalım.

Rekabet Avantajı

Her alanda olduğu gibi teknolojik gelişmelere en hızlı reaksiyon verip, en çabuk intiba sağlayan finansal teknoloji firmaları, rekabette ve hizmet kalitesinde birkaç adım öne geçecektir. Fintech ve finansal çözüm şirketleri, müşteri tanıma ve kazanımı, evrak inceleme ve tüm arka ofis süreçlerini otomatikleştirerek maliyetleri düşürebilir ve sonucunda da operasyon verimliliğini artırarak rekabet avantajı elde edebilir. Ayrıca YZ destekli çözümler, kişiselleştirilmiş mali tavsiye ve hizmetler sunarak müşteri deneyimini geliştirebilir ve finans kurumlarını rakiplerinden ayırabilir.

Dolandırıcılık Tespiti ve Önleme

Özellikle bankalar ve ödeme sistemi hizmetleri sektöründe belki de en uzun süreden beri kullanılan YZ destekli uygulamalar; fraud önleme yazılımlarıdır. Binlerce parametre ile beslenen bu fraud veri havuzu, yine yüzlerce kural setine bağlı olarak, sanal alemde gerçekleşen tüm işlemlere bir risk skorlaması yapmakta ve buna göre yapılan işlemleri bloklamakta ya da izin vermektedir. İşte bu milyonlarca çevrimiçi işlemi yöneten zekâ, bu veri setlerinden beslenen ve tecrübelerinden de öğrenen (false positive denen, fraud olmayan işlemleri de engelleyip, ciro kaybına sebep vermemek adına) bir yapay zekâ programıdır.

Bu sebepten FinTech sektöründe YZ; şüpheli faaliyetleri hızlı ve güvenilir veri analizi ile tespit ederek dolandırıcılığı durdurma konusunda son derece kritik bir rol oynar.

Detaylı Veri Analizi

Yine Fintech şirketleri, YZ tabanlı makine öğrenimi tekniklerini kullanarak büyük veri kümelerini etkili bir şekilde analiz edebilir. Bu da daha doğru risk değerlendirmesi, gelişmiş dolandırıcılık tespiti ve karmaşık tahmin analitiği anlamına gelir. Bu analiz de sadece doğru ve hızlı karar vermeye değil, aynı zamanda potansiyel pazar fırsatlarını da belirlemek için çok yardımcı olur.

Geliştirilmiş Müşteri Deneyimi

YZ uygulamalarının belki de en ciddi farkı yaratacağı alanlardan biri de müşteri ilişkileri ve deneyimi olacaktır. Fintech şirketleri, YZ kullanarak yalnızca müşteri şikayet ve taleplerini daha hızlı ve doğru yönetmekle kalmayacak, ayrıca kişiselleştirilmiş mali tavsiye, ek satış fırsatları, daha hızlı işlem onayları ve daha gelişmiş bir veri güvenliği sağlayarak müşteri deneyimini baştan uca geliştirme fırsatını yakalayacaktır.

Sistem ve İşlem Güvenliği

Hem işlem hem de sistem güvenliği açısından da büyük fırsatlar söz konusudur. Zira artık değişken parametrelere dayalı sistem girişleri ve şifreleme yöntemleri, özellikle sızma ihtimallerini azaltmaktadır. Bunun yanında uygulamalara parmak izi, ses tanıma ve benzeri biyometrik veri sağlamak suretiyle girişler de yine kullanıcı işlem güvenliğini artırmaktadır.

Yasal Uyum ve Hukuk Uygulamaları

Regüle ve lisansa tabi bir sektörde faaliyet gösteren Fintech şirketlerinin, ilgili mevzuata ve buna bağlı süreçlere uyumluluğu sağlamak ve düzenleyici kurumların talep ettiği raporları üretmek için YZ kullanımı hem hataları azaltacak hem de verimliliği artıracaktır. Farklı bir pencere açmak ve fikir vermek adına; MASAK mevzuatı kapsamında şüpheli işlem bildirimi yapma zorunluluğu olan yükümlü şirketlerin, hem kimlik tespiti, hem şüpheli işlem bildirimi konusunda, MASAK sistemleri ile uyumlu çalışan bir YZ uygulaması kullanımı büyük fayda sağlayacaktır.

Yine farklı bir alan da olsa, hukuk alanında YZ kullanımının gelişmesi, Fintech sektörünü destekler niteliktedir. Özellikle davaya dönmüş dolandırıcılık vakaları ya da müşteri mağduriyetleri ile lisans ya da yasal rapor hazırlama süreçlerinde kullanılan, YZ tabanlı evrak/sözleşme yönetim yazılımları, hukukçuların işlerini kolaylaştıracak ve süreç maliyetlerini düşürecektir. Hukuk alanında dijitalleşme ve özellikle YZ kullanımını da başka bir yazı konusu yapmaya söz vererek, yazımızı toparlayalım.

 

Yapay Zekâ’nın FinTech’teki Geleceği:

Özetle YZ’nin Fintech’teki geleceğinin çok parlak olduğunu ve YZ’nin sürekli geliştiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. YZ kullanımının her ne kadar ilk yatırım maliyeti yüksek gibi dursa da uzun vadede kullanım hem operasyonel maliyetleri düşürecek hem de hizmet verimliliğini birçok açıdan geliştireceği için, ciddi rekabet avantajları sağlayacaktır. Genel olarak, YZ Fintech’lerin gelişiminde daha da önemli hale gelecek, finansal hizmetlerin etkinliğini, doğruluğunu ve kişiselleştirilmesini artıracaktır.

Ülkemizde de beklenen, bu teknolojileri geliştiren şirketlerin artması, bu sayede yatırım maliyetlerinin düşmesi ve devlet destekleriyle kullanımın teşvik edilmesidir. Ayrıca tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de YZ’yi düzenleyen mevzuatın da bir an önce hazırlanması ve yürürlüğe girmesi elzemdir.

Tam burada gelin bir anlaşma yapalım; biz işin yasal kısmıyla uğraşırken, sizler de hizmetlerinizi geliştirmeye ve işlerinizi büyütmeye odaklanın.