Linktera Genel Müdürü Taşkın Osman Aksoy ile Fintechtime Kasım & Aralık sayısı için özel bir röportaj yaptık.
Dijital dönüşüm süreçlerinde desteğe ihtiyaç duyan firmalara küresel standartlarda proje danışmanlığı, ürün desteği, sistem entegrasyonu ve uçtan uca proje yönetimi gibi hizmetleri sunan Türk yazılım şirketi Linktera sektörde onuncu yılını kutluyor. Bu vesile ile Linktera’nın Genel Müdürü Taşkın Osman Aksoy ile bir araya gelerek sorularımızı ilettik.
Öncelikle 10. Yaşınızı kutluyorum. Projelerinizi ve çalışmalarınızı yakından takip ediyorum. Her yıl artan bir ivme ile büyümenizi görmek gerçekten çok keyifli. Bu on yıl nasıl geçti? Okurlarımıza Linktera’nın yolculuğundaki kilometre taşlarını hatırlatabilir misiniz?
Teknolojinin kurumların DNA’sına işlenmesiyle danışmanlıkta da önemli bir dönüşüm gerçekleşti. Fikirlerin ve üst seviye danışmanlığın yerine teknoloji uyarlamasını da içeren uçtan uca modeller devraldı. Uluslararası danışmanlık şirketleri de kendilerini buna göre dönüştürmeye başladı, ancak uygulamada eksik kaldıkları yerler oldu. Dünyanın bir noktasında denenmiş ve başarılı olmuş hazır çözümlerin müşterilerin DNA’sının uyuşmadığı çok örnek gördük. Bundan 10 yıl önce çalıştığım uluslararası danışmanlık firmasından ayrılıp, kendi hikayemizi yazmak için Linktera’yı kurduğumuz günden beri hizmet verdiğimiz kurumlara katma değer yaratmak için tüm gücümüzle çalıştık ve yolculuğumuza da bu ilke ile devam ediyoruz.
Çalıştığımız firmalar ile standart bir firma – müşteri ilişkisinden öte birbirimizi proje paydaşı olarak gördük. Bu bakış açısı ile Türkiye’de 15’i banka olmak üzere 35’in üzerinde büyük firma ile aynı anda çalışıyor, yıllık 100’den fazla proje üretiyoruz. Yine bu dönem içerisinde alanında uzman uluslararası ürün sağlayıcılarla iş ortaklığı kurarak, danışmanlık ve entegrasyon gücümüzü global standartlara taşıdık.
Teknoloji dönüşümünün kaçınılmaz bir gereksinimi olarak Ar-Ge ve Ürünleşme girişimlerimizi LinkteraLABS altında toplandık ve bu alandaki standardizasyonu sağladık. Bugün 200’ü aşkın bir ekip ve “Transform Your Future” yaklaşımıyla kurumların bilgi teknolojileri gereksinimleri için uçtan uca hizmet vermeye ve onların geleceğini dönüştürmeye devam ediyoruz.
Ben iletişimde kullandığınız “parmak izi” tabirini çok seviyorum. Şirketlerin dönüşümünde ve gelişiminde parmak izinizi bırakmayı sürdürüyorsunuz. 2020 yılında 36 müşterinize 74 proje gerçekleştirmiştiniz. 2021 yılı nasıl geçti? Portföyünüze kimleri kattınız?
2020’de hem hizmet verdiğimiz sektör hem de proje sayısında rekor kırdık. Çok farklı profil ve gelenekteki firmaların gelecek dönüşümlerinde onlara dokunmuş olduk. Bu başarıyı kutlarken de “parmak izimizi bıraktığımız adımlar” konseptini kullandık. Yaptığımız işin ve çalışma şeklimizin doğası ile çok uyduğunu düşündüğümüz bu iletişim de çok ses getirdi. 2020’deki başarımızı 2021’de de arttırarak sürdürüyoruz. Bu yıl hem yurt içi hem yurtdışında yeni müşterilerimiz aramıza katıldı. Ülke içinde Garanti Teknoloji, Halkbank, Temsa, Omsan gibi dev kurumlara ilk defa hizmet vermeye başlarken; yurtdışında Polonya-Credit Agricole, ve Kosova-TEB ile çalışmaya başladık.
Diğer yandan veri görselleştirmesi alanında dünya lideri olan Denodo ve karar destek sistemleri alanında ürünler sunan FICO ile yeni bölgesel partnerlikler kurduk. Dubai ofisimiz aracılığıyla da yakın zamanda Ortadoğu’da yeni projelerimize başlıyoruz. Parmak izlerimizi dokunduğumuz her yere bırakmaya devam edeceğiz.
Linktera’nın arkasında nasıl bir altyapı ve ekip var? İlk günden beri koruduğunuz kurumlara özel terzi dikimi hizmet yaklaşımınızı sürdürüyor musunuz?
Yer aldığımız sektörde çalıştığımız firmaları anlamak ve ihtiyaçlarını doğru analiz edebilmek çok önemli. Firmaların ihtiyaçlarını doğru tespit eden ve onları yönlendiren analiz ve süreç ekiplerimiz ile teknolojik dönüşüm yolculuğunda onların yanında olan mimari tasarım, yazılım ve test ekiplerimiz bugün ulaştığımız başarının sırrı olan uçtan uca terzi dikimi yaklaşımı üretmemizi sağlıyor. Tüm bu süreç içerisinde yalnızca sektördeki en iyi uygulamaları analiz etmekle kalmıyor, dünyadaki en iyi uygulamaları da çalışarak bunların uyarlanmasını sağlıyoruz.
Bahsettiğiniz bu yaklaşımı ilk günden bugüne, elbette dönemsel güncellemelerle, koruyoruz.
Ekibimiz yıldan yıla eksponansiyel şekilde büyüdü. Bu sayısal artışta uzmanlığımızı ve kurumsal hafızamızı korumak çok önemliydi. Bunu başardığımızı düşünüyorum. Hem hizmet verdiğimiz kurumlarla çalışmaya devam ediyoruz, hem de aralarına yenilerini katıyoruz.
Pandemi süreci birçok sektörü olumsuz olarak etkilerken bazı sektörlerin ise daha fazla gelişmesine ve dijitalleşme süreçlerinin hızlanmasına sebep verdi. Süreç içerisinde hangi çözümlerinize ilgi ve ihtiyaç daha yoğun oldu? Pandemi sonrası toparlanma sürecinde doğacak ihtiyaçlar için de öngörülerinizi alabilir miyim?
En büyük talebin otomasyon sağlayan robotik yazılımlar ve bizim de ürünlerimiz arasında yer alan analitik modeller ve makine öğrenmesi algoritmaları tabanlı altyapılarına olduğunu açıklıkla söyleyebilirim. Uzaktan çalışmanın etkisiyle rutin işlerin robot yazılımlara devredilmesi, insanların karantinada kalması sebebiyle de kurumların mevcut ve potansiyel müşterilerine uzaktan erişme ihtiyacı neredeyse bir zorunluluk haline geldi.
Pandemi sonrası hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı kesin. İnsanoğlu yeni şartlara çok hızlı alışıyor ve alışkanlıkların kendiliğinden geriye dönmesini beklemek hayalcilik oluyor. Bugünden ön görmek zor olsa da pandemi şartlarında dönüşen insan davranış ve beklentileri geleceğe ışık tutma konusunda yeterli bilgiyi bize sağlıyor. Buna göre dijitalleşmenin hızlanarak devam edeceği ve buna adapte olan kurumların geleceği şekillendireceği aşikâr.
Kuruluşların RPA’ya duyduğu ihtiyaç ve talepte nasıl bir dönüşüm yaşanıyor? İş dünyasında robotların rolü (ve bakış açıları) değişiyor mu?
Son dönüşüm ile artık projelere sadece robot yazılımların entegrasyonu ve rutin süreçlerin otomizasyonu olarak bakamıyoruz. Nitekim sadece RPA odaklı ve tek boyutlu başlanan projelerin fazla genişleyemediğini ve bir süre sonra tıkandığını da gözlemliyoruz. Linktera olarak geliştirdiğimiz veri analitiği, makine öğrenmesi ve raporlama gibi araçları robotlarla entegre edip müşterilerimize uçtan uca ve multidisipliner çözümler üretmeye çalışıyoruz, kendi içimizde bunu RPA 2.0 olarak adlandırdık Bu sayede RPA’in doğrudan karşılayamadığı senaryolarda da robot, insan ve yapay zekanın birlikte kullanıldığı paket ürün ve hizmetler sunabiliyoruz.
Kurum kültürünüzün bir parçası olan Linktera Labs’i de son dönemde çok konuştuk. Linktera Labs’e olan ilgi nasıl? Burada üretilen ve öne çıkan projeleri hatırlatabilir misiniz?
Linktera LABS son 3 yıldır üzerinde çalıştığımız bir “kulukça merkezi” ve kurum içinde yaratmaya çalıştığımız bir girişimcilik ekosistemi. Bugüne kadar danışmanlık ve entegrasyon reflekslerine sahip olan Linktera ekosisteminde, kültürümüze “Ürün Geliştirme ve Girişimcilik” kodlarını da eklediğimizi düşünüyorum. Bu çerçevede hem hizmet verdiğimiz kurumlardan gelen talepler hem de çalışanlarımızın gördüğü eksikler ile geniş bir ürün yelpazesine ulaştık. Kredi onay süreçlerini hızlandıran “CreditBoost”, Hazine yönetim platformumuz “SpineX”, Yasal raporlama ürünümüz “BRM”, kredi skorlama ürünümüz “C-REX” gibi birçok kurumda kullanılan ürünlerimiz kurumlar için katma değer yaratıyor.
Partnerlik anlaşmaları ile rotanızı ülke sınırlarının dışına çevirdiniz. İş ortaklarınıza nasıl bir farklılık ve değer katıyorsunuz? Önümüzdeki dönemde nasıl bir yol izleyeceksiniz?
Türkiye’nin yazılım mühendisliğinde önemli bir konuma geldiği kanaatindeyim. Başta kendi arkadaşlarımız olmak üzere Türkiye’deki bu ekosistemin uluslararası iş ortaklarımıza da önemli bir güç kattığı kanısındayım. SAS Institute ile 8 seneyi aşan iş ortaklığımız artık çok özel bir noktaya geldi. Ülke içerisinde gerçekleştirdiğimiz projeleri yetkin ekiplerimizle başta Doğu Avrupa ve Orta Doğu olmak üzere bölgeye açmaya başladık. Dubai Ofisimiz de 2020 sonunda faaliyetlerine başladı. Benzer şekilde kurduğumuz diğer iş ortaklıkları üzerinden de bölgedeki faaliyetlerimizi arttırarak çalışmalarımıza devam edeceğiz. Yine bu iş ortaklıklarının sağladığı teknoloji platformları ile LinkteraLABS altında geliştirdiğimiz ürünleri de birleştirerek bölge açılımımıza hız kazandırmayı planlıyoruz.
Pandemi süreci ile beraber çalışma hayatında da büyük bir değişim oldu? Siz buna nasıl uyum sağlıyorsunuz.
Pandemi ile hayatımıza giren esnek ve uzaktan çalışma artık bizim için yeni normal oldu. Takım arkadaşlarımız sadece evlerinden çalışmakla kalmıyor, projesi imkân veren arkadaşlarımız İstanbul içinde dahi ikamet etmiyor. Sadece çalışma şekli değil geliştirdiğimiz yeni fikir ve yöntemler ile de arkadaşlarımıza farklı bir ortam da sağlamaya çalışıyoruz. LinkteraLABS altında başlattığımız Sınırsız Kulübü Girişimcilik Programı ile çalışan arkadaşlarımızın kendi girişimlerini hayata geçirmelerine olanak sağlıyoruz.
Yakın ve uzak dönem hedeflerinizde neler var? 2022 yılına nasıl hazırlanıyorsunuz? Biz nasıl hazırlanalım?
Teknoloji alanında büyümek isteyen firmaların (ki Linktera da buna dahil olmak üzere) önümüzdeki dönemde şu üç konuya odaklanmaları gerektiğini düşünüyorum;
- Hizmet verilen firmalar ile daha derin iş birlikleri,
- Yeni yetenekler (İK) için cazip bir ortam yaratılması,
- Hizmet odaklı yaklaşımdan ürünleşmeye geçilmesi,
- Vizyonun yerelden bölgesele dönüştürülmesi.
Alanında özelleşmenin ve uzmanlaşmanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda Linktera ortak vizyona sahip uluslararası firmalar ve yerel girişimler ile iş ortaklıkları geliştiriyor ya da şirket alımları ve ortak şirket kuruluşları ile ilgileniyoruz. Bu vizyon ile iş ortaklarımızın yazılımlarının Kurulum, Bakım ve Destek Hizmetlerini ele almak için SADE Yazılım ile ortak kurduğumuz Detera benzeri örnekleri genişletmeyi ve kattığımız değeri arttırmayı hedefliyoruz.
2022 yılında yurt dışında genişleteceğimiz müşteri ve servis alanları ile ciromuzu da en az 100% arttırmayı hedefliyoruz. Yeni ürünler listemizde, analitik ve ödeme sistemlerini öne çıkarıyoruz. Sektörde ses getirecek yeni çözümler ile geleceği dönüştürmeye devam edeceğiz.