Yıldız Holding Kurumsal Strateji, İş Geliştirme ve M&A Transformation Head Cem Aydede ile Ekonomist & Araştırmacı Barış Yalın Uzunlu, Fintechtime Mayıs sayısı için yazdı “Bir OpenAI Eleştirisi”.

“OpenAI’ın amacı insan hayatını kolaylaştırmak ise, izlediği yola hiçbir itirazım yok. Büyük dil modelleri artık hayatımızın her yerinde. Mesleğimiz ne olursa olsun, her alanda en büyük yardımcımız olmaya aday. Onları üç boyutlu dünyamızda fiziksel görevler dışında her alanda kullanıyoruz. Kaldı ki, fiziki işlerin yapılmasını da büyük oranda kontrol edeceklerine eminim. Humanoidlerin aramızda dolaşması yakındır.”

 

Bir OpenAI Eleştirisi

Ne yalan söyleyeyim, büyük dil modelleri ilk çıktığında içimde korkuyla karışık bir hayranlık vardı. Hayranlığımın sebebi çıktıların mükemmele yakın olmasıydı. Tek bir komutla istediğim bilgiyi istediğim şekilde elde eder duruma gelmiştim. Üstelik pek çok zaman herhangi bir düzeltmeye ihtiyaç duymaksızın. Korkum ise bu modellerin nasıl çalıştığını bilmememden kaynaklanıyordu. Belki bir parça da bu modellerin ne kadar ileri gidebileceğini kestiremememden…

Fakat zamanla bu modellerin iç işleyişiyle alakalı daha fazla bilgiye sahip oldum. Belki kabul etmek zor ama bilgim arttıkça hayranlığım ve saygım azaldı. Bilinmeyen korkutucudur. Gizemin kendi içinde tarif etmekte zorlanacağımız bir kudreti vardır. İşin içine girdikçe, gelişmeleri daha da yakından takip ettikçe büyük dil modelleri alanında herhangi bir gelişmeden etkilenme eşiğim de yükseldi. Artık rahatım, çünkü bu modellerin yapay genel zekâya ulaşamayacağına ikna olmuş durumdayım. Fakat herkes aynı fikirde değil, özellikle de sektörün lokomotifi OpenAI.

Açık konuşayım: OpenAI’ın amacı insan hayatını kolaylaştırmak ise, izlediği yola hiçbir itirazım yok. Büyük dil modelleri artık hayatımızın her yerinde. Mesleğimiz ne olursa olsun, her alanda en büyük yardımcımız olmaya aday. Onları üç boyutlu dünyamızda fiziksel görevler dışında her alanda kullanıyoruz. Evet, belki bulaşıklarımızı ChatGPT’ye yıkatamıyoruz ama bazı konularda doktorlardan daha iyi teşhis koymalarını sağlayabiliyoruz. Kaldı ki, fiziki işlerin yapılmasını da büyük oranda kontrol edeceklerine eminim. Humanoidlerin aramızda dolaşması yakındır.

Fakat amaç yapay genel zekâ ise (ki şirketin misyonuna göre öyle), izlenen yol yanlış. Bütün kaynakların (ve ilginin) büyük dil modellerini geliştirmeye akıtılması, diğer yaklaşımların gözardı edilmesine sebep oluyor. Her yeni modelden sonra “yapay genel zekâ hayırlı uğurlu olsun” mealinden paylaşımlar yapılıyor (ki bunlardan bazıları maalesef şirketin kendi çalışanlarından geliyor), sonra da model kullanıcılarla “strawberry” kelimesinin içinde 2 adet “r” harfi olduğuna 1 milyon dolarına bahse girerek alay konusu oluyor. Bu tarz tek bir örnek bile aklı başında bir insanın yapay genel zekâ hayallerini yerle bir etmeye yeter. Kaldı ki, böyle yüzlercesi var. ChatGPT’ye tek bir komut ile istediğimiz herhangi bir konuda derinlemesine araştırma yaptırdığımızda veya satırlarca (hatasız) kod yazdırdığımızda “bu iş bitti, artık insan zekâsını aştık” oluyor, ama aynı programı çeşitli yönlendirmelerle iki artı ikinin beş ettiğine ikna ettiğimizde (denenmiştir) “o çok önemli değil” diye geçiştirilerek hasıraltı ediliyor. Bunun adı ikiyüzlülüktür.

ARC-AGI gibi projeler yeni yetiler elde edebilecek sistemler geliştirilmesi için ödüllü bulmacalar düzenlerken, CYC gibi projeler bilgisayarları insan yapabilmek amacı ile doğru düzgün finansman bile bulamadan yola çıkmışken, sırf insanlar ChatGPT’ye kendi resimlerini çizdirsin veya havadan sudan sohbetler yapsın diye milyonlarca dolar harcamak bana ters geliyor. Şirketlerden gelmesi muhtemel “talep bu yönde, biz de bu talebi en iyi şekilde karşılamaya ve beklentilerin dahi üzerine çıkmaya çalışıyoruz” tarzı bahaneler bana göre geçersiz. En azından OpenAI gibi kar amacı gütmeyen bir oluşum için geçersiz. Denebilir ki, OpenAI artık eski çizgisinde değil, en azından Microsoft’un ortaklığından sonra. O zaman yapay genel zekâ konusunda hayal satmaya bir son vermeleri lazım. Tıpkı Hubert Dreyfus’un zamanında dediği gibi: “Nobody has ANY idea, and they should just keep quiet (about AI) until they do”.

Belki de tarihte ilk defa zekânın insanlara özgü olmadığını kanıtlama şansımız var. En azından bu yola çıkma şansımız var, üstelik Hubert Dreyfus ve Douglas Hofstadter gibi felsefecilerin ve bilim insanlarının ışığı altında. Douglas Lenat ve François Chollet gibi bir avuç idealist insanın liderliğinde. Peki, biz ne yapıyoruz? Kim daha “derin” dil modeli kurarsa onu alkışlayıp bu yola baş koymuş kişileri görmezden gelmeye devam ediyoruz. Tarihi bir fırsatı tepiyoruz. Yapay zekâ çalışmaları tarih boyunca iki büyük kış yaşadı, tabiri caizse ölümden döndü. Fakat yapay genel zekâ çalışmalarına odaklanabilmek için bir kış daha gerekiyorsa, varsın gelsin. Kalabalık dağılsın, ilgi azalsın ki faydalı olabilecek çalışmalar dikkat çekebilsin.

OpenAI başta olmak üzere büyük dil modeli geliştiren tüm şirketler sanki ağız birliği etmişçesine yapay genel zekâ konusunu sulandırmaya devam ediyor. Onlara göre ChatGPT’ye “teşekkür ederim” veya “lütfen” gibi nezaket sözcükleri kullanıp kullanılmaması konusu çok daha önemli. Son günlerde sosyal medyada karşıma çıkan bir tartışmaydı bu. Trajikomik.

Artık gösterişli konferanslarda veya sosyal medya platformlarında bu konuda tutmayan tahminler, gerçekle ilgisi alakası olmayan iddialar duymaktan, okumaktan, dinlemekten çok yoruldum. Ne zaman ticari bir şirket yapay genel zekâ hakkında ahkâm kesse içim ürperiyor, tüylerim diken diken oluyor. ARC-AGI gibi projeler gördüğümde de bir o kadar heyecanlanıyorum. Hiçbir şeye hak ettiğinden fazla kıymet vermeyelim. Yanlışı eleştirelim ki, doğru kendini gösterme fırsatı bulabilsin. Yapay genel zekâyı gerçekten istiyorsak köklü bir paradigma değişikliğine gitmemiz şart. Bunu da en iyi OpenAI gibi şirketler yapabilir.