Starpay Genel Müdürü Gülçin Aytemizel Telatar, Fintechtime Ekim sayısı için yazdı “2024 Yılında Fintechlerin Değişen Rolü ve Teknolojik Dönüşümü Nasıl Olacak?”.

“Fintech sektörü, dijital paralar, gömülü finans, yapay zeka ve açık bankacılık gibi yenilikçi çözümlerle hızla gelişmeye devam ediyor. 2024 yılı, bu değişimlerin daha da hızlandığı ve finansal hizmetlerin daha erişilebilir, kişiselleştirilmiş ve sürdürülebilir hale geldiği bir dönem olacak gibi görünüyor. Ancak bu gelişmelerin, veri güvenliği ve düzenleyici uyum gibi konularla dengelenmesi kritik öneme sahip.”

 

2024 Yılında Fintechlerin Değişen Rolü ve Teknolojik Dönüşümü Nasıl Olacak?

Dünden bugüne gelişen müşteri ihtiyaçları ve çok hızlı form değiştiren teknolojik katmanlar sayesinde içinde bulunduğumuz fintech ekosisteminde her geçen gün farklı ihtiyaçlara cevap verebilen ürün ve hizmetler ile karşı karşıya kalıyoruz. Yakın geçmişteki yapılan araştırmalarda gösteriyor ki mobil uygulamalar hayatımızın vazgeçilmez birer parçası oldu. Kullanıcıların %55’i fintech uygulamalarının ekonomik zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Bu artan bağımlılık, tüketici beklentilerini de şekillendiriyor; kullanıcılar bankacılık işlemlerini günlük olarak kullandıkları fintech uygulamalarıyla kolayca entegre edebilmeyi bekliyor. Günümüzde ortalama bir fintech kullanıcısının 3-4 uygulaması bulunuyor ve bu sayının önümüzdeki dönemde artması bekleniyor. Bu çözümler özellikle tüketici alışkanlıklarını şekillendirmek adına önem taşıyor. Tüketicilerin %56’sı, ekonomik faktörlerin dijital finansal araçlara olan bağımlılıklarını artırdığını belirtirken gelecekte de tüketiciler, ekonomik durumları hakkında endişelenmeye devam edecek ve finansal durumlarını daha iyi yönetebilmek için fintech uygulamalarına yönelerek fintech’in finansal sağlığı destekleyen rolünü pekiştireceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Tüm bu devinimle birlikte yeni ödeme teknolojileri, kredi kartı ya da debit kart kullanımı kadar yaygın hale geliyor. 2025 yılına kadar ABD’de yaklaşık 178 milyon mobil telefon kullanıcısının Peer to peer dediğimiz hesaplar arası banka hesap ödemesi yapması bekleniyor. Federal Rezerv’in sunduğu FedNow, gerçek zamanlı banka transferleri için daha fazla seçenek sunuyor. Plaid’in Fintech Spotlight raporuna göre, gerçek zamanlı ödemelerin yıllık bileşik büyüme oranının (CAGR) 2032 yılına kadar %33’e çıkması bekleniyor. Bu durum modern ödeme deneyimlerinin yanı sıra gelen tehditlerin fırsata çevrilebileceği ve hızla günlük hayatın bir parçası olacağını gösteriyor. İşte bu gelişmeler ışığında 2024 trendlerine kısa bir paylaşım yapmak isterim;

  • Yeşil Fintech ve Sürdürülebilir Yatırımlar: Son yıllarda çevresel sürdürülebilirlik hem bireysel yatırımcılar hem de kurumlar için önemli bir öncelik haline gelirken fintech sektöründe yeni bir trendin ortaya çıkmasına yol açtı “Yeşin Fintech”. Son 5 yılda “yeşil fintech” aramaları %276 artarken, fintech kurucularının sadece %8’i sürdürülebilir fintech kategorisinde yer aldığını belirtiyor. Ancak yatırımcılar bu alana günden güne daha büyük ilgi gösteriyor. Örneğin, İsveçli Trine şirketi, güneş enerjisi projeleri için sermaye sağlıyor ve yatırımcılara %3-11 getiri sunuyor. Büyük şirketler de bu girişimlere destek oluyor; Stripe, karbon azaltım projelerine finansman sağlıyor. Avrupa Birliğinin, 2019 yılında yayımladığı Yeşil Anlaşma kapsamında sürdürülebilir finansın teşvik edilmesi için çeşitli önlemler alınması ve bununla birlikte gelen yeni düzenlemeler, yeşil fintech’in benimsenmesini hızlandırırken sektörde yeni fırsatlar yaratacağına kesin gözüyle bakıldığını söyleyebilirim.
  • Verimlilik ve doğruluk için Regtech Çözümleri: Günümüz finansal kurumları, her gün karşılaştıkları büyük miktarda karmaşık veriyi yönetmek ve değişen düzenlemelere uyum sağlamak için ciddi zorluklarla karşı karşıya. Bu süreçler, geleneksel yöntemlerle ele alındığında hem zaman alıcı hem de hata yapma riski yüksek olabiliyor. Bu noktada devreye giren regtech (regülasyon teknolojisi) çözümleri, finansal kuruluşların operasyonel verimliliğini artırmak ve uyum süreçlerini daha etkili hale getirmek için yenilikçi teknolojiler kullanıyor. Bu noktada devreye giren regtech (regülasyon teknolojisi) çözümleri, bulut teknolojisi, makine öğrenimi ve büyük veri analitiği kullanarak riskleri tespit etmeye ve düzenlemelere uyum sağlamaya yardımcı oluyor. Bu tür çözümler, şirketlere daha yüksek verimlilik, doğruluk ve içgörüler sunarak operasyonel maliyetleri düşürmeyi amaçlıyor. Örneğin, AI destekli regtech platformu Ascent, bir bankanın uyum süreçlerini 1800 saatten 2.5 dakikaya indirdi.2026’ya kadar regtech sektöründe %200 büyüme öngörülüyor.
  • Yapay Zeka ve Kişiselleştirilmiş Finansal Hizmetler: Müşteri hizmeti chatbotlarından dolandırıcılık önlemeye kadar, bankacılık sektöründe yapay zeka (AI) kullanımı hızla artıyor. Son beş yılda “finansta yapay zeka” aramaları %764 oranında arttı. OpenText’e göre, finansal kurumların %80’i AI’nin faydalarının farkında. 2030’a kadar, AI’nin finansal hizmetlerde operasyon maliyetlerini %22 oranında düşürmesi bekleniyor. AI, dolandırıcılığı tespit etmek, müşteri beklentilerini anlamak ve operasyonel verimliliği artırmak gibi birçok alanda bankacılık sektörüne katkı sağlıyor. Bankalar, AI kullanarak müşteri etkileşimlerini 2 ila 5 kat artırabilir. Yapay zeka (AI) ve veri analitiği sayesinde finansal hizmetler giderek daha kişiselleşiyor. AI, kullanıcıların harcama alışkanlıklarını, risk seviyelerini ve yatırım tercihlerine göre özelleştirilmiş öneriler sunuyor. Bu, bankaların müşteri ihtiyaçlarını daha iyi anlayarak daha etkili hizmet sunmasını sağlıyor​
  • Açık Bankacılık ve Tüketici Güveni: Açık bankacılık, tüketicilere finansal verilerini üçüncü parti uygulamalarla paylaşma imkânı sunuyor. Ancak bu durum, veri güvenliği ve tüketici gizliliği konularında bazı endişelere yol açıyor. Bu nedenle, güçlü şifreleme yöntemleri ve şeffaf gizlilik politikaları, açık bankacılığın geleceği için kritik önem taşıyor​. Global açık bankacılık pazarının 2026’ya kadar 43,15 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Tüketiciler açısından bakıldığında ise daha iyi finansal yönetim araçları, kolay kredi değerlendirmesi ve hızlı ödeme çözümleri gibi avantajlar sunuyor. Gelecekte, daha fazla banka ve finansal teknoloji şirketi açık bankacılığa geçiş yaparak bu ekosistemi genişletecek.
  • Merkez Bankası Dijital Paraları (CBDC) ve DeFi: Dijital paraların, finansal işlemleri daha hızlı ve maliyeti düşük hale getirmesi bekleniyor. Birçok ülke dijital paraları benimseyerek finansal katılımı artıracak. Ayrıca, merkeziyetsiz finans (DeFi) projeleri, geleneksel finansal sistemdeki aracılara ihtiyaç duymadan çeşitli finansal hizmetler sunarak sektörü dönüştürmeye devam edecek​. Özellikle Çin’de Dijital Yuan ile bu alandaki geliştirmeler konusunda liderliği götürürken, Avrupa Birliği, ABD ve İsviçre olmak üzere merkeziyetsiz finans ve kripto varlıklar için kapsamlı düzenlemeler ve inovasyonlar planlanmakta.
  • RPA Uygulamalar ile verimlilik projeleri artacak: Birçok finans kurumu, maliyetleri düşürmek ve ekip verimliliğini artırmak için robotik süreç otomasyonuna (RPA) yöneliyor. RPA, insan zekası gerektirmeyen, tekrarlayan ve zaman alan görevleri otomatikleştirmek için kullanılıyor. 2030 yılına kadar RPA pazarının yıllık %38,2 oranında büyümesi bekleniyor. Gartner’a göre, finans liderlerinin %80’i şimdiden RPA çözümlerini uyguladı veya uygulamayı planlıyor. Bu teknoloji, müşteri davranışlarını analiz etmek, fatura işlemek, dolandırıcılıkla mücadele ve daha birçok alanda kullanılıyor. Örneğin, UiPath gibi şirketler bu alanda öncü konumda
  • Siber Güvenlik için ekstra önlemler: Finans sektörü, dijitalleşmenin hız kazanmasıyla birlikte siber saldırılara karşı daha savunmasız hale geldi. Özellikle son yıllarda fidye yazılımı saldırılarında ve oltalama girişimlerinde ciddi bir artış yaşandı. 2024 yılı itibarıyla, tüm oltalama saldırılarının %17’si doğrudan finans ve ödeme hizmetlerini hedef aldı. Bu durum, finansal kurumların siber güvenlik stratejilerini yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini ortaya koyuyor. Siber suçlular, derin sahtekarlık (deep fake) teknolojileri kullanarak ses ve görüntü taklitleri yapıyor. Örneğin, bir enerji firmasının yöneticisinin sesini taklit ederek 243.000 dolar çalındı. Ayrıca, Güney Koreli bankaların müşterilerini hedef alan Fakecalls adlı Truva Atı ile sahte çağrılar yapılabiliyor. Bankaların kullandığı yapay zeka sistemleri de siber saldırıların hedefi haline geliyor. Siber güvenlik tehditlerinin giderek karmaşıklaştığı bu dönemde, finansal kurumların sadece teknolojiye değil, bütüncül bir güvenlik stratejisine de yatırım yapmaları gerekiyor. Bu strateji hem teknolojik çözümleri hem de insan faktörünü dikkate alarak, olası tehditlere karşı daha dirençli bir finansal ekosistem yaratmayı hedeflemeleri daha da önemli hale geliyor.
  • Dijital Kimlik Doğrulama ve Biyometrik Güvenlik: Siber tehditlerin artmasıyla birlikte, biyometrik kimlik doğrulama teknolojileri daha fazla kullanılmaya başlanacak. Parmak izi taraması, yüz tanıma ve davranışsal biyometri gibi yöntemler, finansal hizmetlerdeki güvenliği artıracak ve kullanıcı deneyimini iyileştirecek​. ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell, siber saldırıların küresel finans sistemine yönelik en büyük tehdit olduğunu belirtti. Bu tehditle başa çıkmak için fintech şirketleri birçok yeni güvenlik çözümü sunuyor. Şifresiz kimlik doğrulama, güvenlik liderlerinin %90’ı tarafından en güvenli çözüm olarak görülüyor. Biyometrik yöntemler, özellikle sesli kimlik doğrulama, bu alanda öne çıkıyor. Pindrop gibi şirketler, kullanıcıların sesini parola olarak kullanarak dolandırıcılığı %50 oranında azaltmayı başardı. Davranışsal biyometri ise kullanıcıların fiziksel ve bilişsel davranışlarını analiz ederek sahtekarlığı tespit ediyor.
  • Yeni nesil dijital bankacılık: Günümüz dijital bankacılık ekosistemi, genç tüketicilerin değişen beklentileri ve ihtiyaçlarına yanıt verebilmek için hızla evriliyor. Gen Z ve genç Y kuşağı (Millennials), geleneksel bankalara olan güvenlerini büyük ölçüde kaybederken, dijital bankacılık uygulamalarına olan ilgileri artıyor. Araştırmalara göre, genç tüketicilerin %90’ı mobil cihazlarını aktif olarak kullanıyor ve %72’si bankacılık işlemlerini mobil uygulamalar üzerinden gerçekleştiriyor. Genç tüketiciler, yüksek ücretler, olumsuz müşteri deneyimleri ve kısıtlı fiziksel şube seçenekleri gibi nedenlerle geleneksel bankalardan uzaklaşarak, Venmo, Chime, Revolut ve N26 gibi dijital bankaları ana hesap sağlayıcıları olarak tercih ediyor. 2020’den bu yana fintech çözümlerini kullanan gençlerin sayısı iki katına çıktı ve bu eğilimin 2026 yılına kadar Kuzey Amerika ve Avrupa’da 224 milyona ulaşması bekleniyor. ABD’de ise 2025’te 53,7 milyon kişinin neobanka hesabına sahip olacağı öngörülüyor. Bu da önümüzdeki yıllarda dijital bankacılığın farklı ülkelerde yeni uygulamalarını göreceğimiz anlamına geliyor.
  • Gömülü Finansın Yükselişi: 2024’te ŞimdiAlSonraÖde pazarı 386 milyar dolara ulaştı ve 2028’e kadar %32,5 yıllık bileşik büyüme oranıyla büyümeye devam etmesi bekleniyor. Amerikalıların yarısından fazlası BNPL hizmetini kullanmış durumda ve kullanmayanların %40’ı önümüzdeki altı ay içinde kullanmayı düşündüğünü belirtiyor. Ancak, kullanıcıların %17’si ödeme gecikmesi yaşayabileceğini söylüyor. Regülatörler, borçların artması ve verilerin kötüye kullanılması endişeleriyle sektörü incelemeye aldı. Affirm gibi büyük BNPL sağlayıcıları ise büyümeye devam ediyor ve yeni hizmetler sunuyor. Bu trend, e-ticaret sitelerinden sosyal medya platformlarına kadar birçok alanda finansal hizmetlerin doğrudan kullanıcıların hayatına entegre edilmesini sağlıyor. 2029 yılına kadar yerleşik finans gelirlerinin üç kat artması bekleniyor​.

 

Fintech sektörü, dijital paralar, gömülü finans, yapay zeka ve açık bankacılık gibi yenilikçi çözümlerle hızla gelişmeye devam ediyor. 2024 yılı, bu değişimlerin daha da hızlandığı ve finansal hizmetlerin daha erişilebilir, kişiselleştirilmiş ve sürdürülebilir hale geldiği bir dönem olacak gibi görünüyor. Ancak bu gelişmelerin, veri güvenliği ve düzenleyici uyum gibi konularla dengelenmesi kritik öneme sahip. Fintech ekosistemindeki aktörlerin, müşteri odaklı ve inovatif çözümler üretirken aynı zamanda güvenlik ve gizlilik gibi temel prensiplere de sıkı sıkıya bağlı kalmaları gerekiyor. Böylece, fintech sektörünün sunduğu olanaklardan herkesin faydalanabileceği sürdürülebilir bir finansal geleceğe doğru emin adımlarla ilerlemek mümkün olacak.