Bankacılık dışı finans alanının en önemli sektörlerinden finansal kiralama, büyüme ivmesini 2016’nın ilk çeyreğinde devam ettirdi. Sektörün aktif büyüklüğü, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 artarak, 40 milyar 460 milyon TL oldu. Deloitte tarafından yayımlanan rapora göre, önemli bir ivme yakalayan leasing sektöründeki işlem hacminin 2018’e kadar 64 milyar TL’ye ulaşması öngörülüyor.

İşletmeler, kuruluş ve büyüme süreçlerinde yatırım yapmak için operasyonel ve finansal kiralama yöntemlerini kullanıyor. Yatırım yapmak ve nakit akışı verimli şekilde kullanmak için tercih edilen bu finans yöntemleri, özellikle son yıllarda daha sık kullanılıyor. Dünya çapındaki eğilimlere bakıldığında, leasing işlemlerinin yatırımlardan aldığı payın giderek arttığı gözlemleniyor. Değerlendirilmemiş büyük bir gelişme potansiyeline sahip Leasing’in Türkiye ekonomisindeki payının artacağı öngörülüyor. Küresel ölçekte yaşanan nakit darlığı nedeniyle bilhassa öz kaynakları kısıtlı şirketlerin krediye erişimi daha da zorlaşıyor. Leasing sektörü, ölçek ve sektör farkı gözetmeksizin şirketlerin yatırımlarına destek vererek ekonomiye katkı sağlıyor.

leasing

Sanayi ülkelerinde yüzde 20, Türkiye’de yüzde 2

Pratik bir iş yapış modeli sunan operasyonel ve finansal kiralama, dünyada olduğu gibi, ülkemizde de benimsenen önemli bir eğilim. Alım-satım süreçlerini kolaylaştıran, verimli ve hızlı bir çözüm olan bu yöntemler, yoğun rekabet ortamında işletmelere önemli avantajlar sağlıyor. Toplam sabit sermaye yatırımları içinde Leasing’in payı gelişmiş sanayi ülkelerinde yüzde 20 iken, bu oran Türkiye’de sadece yüzde 2. KOBİ’ler ve büyük ölçekli kurumlar, avantajlı finansman yöntemleri ile yerli ve yabancı firmalarla rekabette avantaj sağlamak için katma değerli finansman alternatiflerini değerlendiriyor.